Hem Anne Hem Öğretmen Olanların Grubuna Beklenenler

Çevrimdışı ulkum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.157
  • 4.689
  • Türk Dili ve Ed.
  • 3.157
  • 4.689
  • Türk Dili ve Ed.
# 08 Tem 2015 00:43:34
Biz de birazda şu var öğretmenim başkalarının çocuklarına gösterdiğimiz sabrı kendi çocuklarımıza gösteremiyoruz.Öğretmen çocuğu olan arkadaşlarım vardı genelde sorunluydu.Şimdi öğretmen olunca anlıyorum nedenini üstümüzdeki misyondan dolayı herkesten önce biz yıpratıyoruzkendi çocuklarımızı örnek vatandaş iyi insan olsun diye öğretmen çocuğu diye hhareketlerini kısıtlıyoruz.Çocuklarda gerçek dünyayı görünce çoğunluğun öyle olmadığını görünce bocalıyorlar,naçizane benim fikrim

Çevrimdışı nagihansel

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 312
  • 236
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 312
  • 236
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2015 01:00:22
Iyi geceler arkadaslar birkonuda fikrinizi almak istiyorum oglum bu yil birinci sinifa baslayacak gecen yil rapor alarak ertelettik yani yeni baslayacaklardan buyuk..evime yakin daha ilgili velilerin oldugu imkanlari bizimkinden daha iyi olan okula mi yoksa veli profili digerine gore daha kotu olan,  kendi gorev yaptigim okula mi yazdirmaliyim.sizce???
Ileriye donuk bakildiginda eve yakin olan daha mantikli gorunuyor ama ya veli toplantisi acil.durum etkinlik toren vs gibi etkinliklere katilim ???ben de 1. Sinif okutacagim gozumun onunde olsun ben acigi kapatirim mi demeliyim yoksa tek basina ayakta dursun ben her zaman yaninda olamam mi ???
Iki okul arasi arabayla 5 dk yurumeyle en fazla 15 ama es zamanli olavagimiz icin okula j bırakma okuldan alma sorun olur mu acaba????

Çevrimdışı ulkum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.157
  • 4.689
  • Türk Dili ve Ed.
  • 3.157
  • 4.689
  • Türk Dili ve Ed.
# 08 Tem 2015 01:06:34
Ben de  geçen sene kızıma rapor aldım kendi kendine okumayı öğrendi,veli ve öğrenci profili yüksek olana yazdırdım sıkılmasın sınıfta diye, kendi okulum fiziksel koşulları iyi öğrenci profili çok kötü,zor karar Allah kolaylık versin.İyi bir okul olursa gelen çocuklarla yaş farkı bir kaç aydan ileti olmaz,ilgili veliler çocuklarını genelde erken gönderme taraftarı değiller

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.288
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.288
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2015 01:09:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Iyi geceler arkadaslar birkonuda fikrinizi almak istiyorum oglum bu yil birinci sinifa baslayacak gecen yil rapor alarak ertelettik yani yeni baslayacaklardan buyuk..evime yakin daha ilgili velilerin oldugu imkanlari bizimkinden daha iyi olan okula mi yoksa veli profili digerine gore daha kotu olan,  kendi gorev yaptigim okula mi yazdirmaliyim.sizce???
Ileriye donuk bakildiginda eve yakin olan daha mantikli gorunuyor ama ya veli toplantisi acil.durum etkinlik toren vs gibi etkinliklere katilim ???ben de 1. Sinif okutacagim gozumun onunde olsun ben acigi kapatirim mi demeliyim yoksa tek basina ayakta dursun ben her zaman yaninda olamam mi ???
Iki okul arasi arabayla 5 dk yurumeyle en fazla 15 ama es zamanli olavagimiz icin okula j bırakma okuldan alma sorun olur mu acaba????
Cocugunuzla ayni okuda olmanin cok dezavantajini cok yasarsiniz.Hep size guvenir.Simarir.Diger cocuklardan farkli oldugunu bilir ve bunu kullanir.Okudaki bir arkadaş cok cekti bu konudan.seneye baska okula verecek hatta.kendi ayaklari ustunde durmayi ogrensin hocam.bence diğer okula verin.

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.288
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.288
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2015 01:12:34
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlar size bir şey danışmak istiyorum.22 aylık bir kızım var.Samimi arkadaşlarımın çocukları da 1.5 -4 yaş arasında.Bir araya geldiğinizde benim ki baya eziliyor.Mesela dün iftara arkadaşa gittik.3 yaşındaki kızı benimkini baya hırpaladı.Benim kız çok korktu.Bütün gece uykusunda çığlık attı abla abla diye ağladı.Bugün uyandığında sesi kısılmıştı artık .Bu durumlarda ne yapacağımı bilemiyorum.Sonuçta benimki küçük yani tabii bir oyuncak gördüğünde oynamak istiyor.Ama karşı taraf tekme tokat girince...Sonuç olarak yahu bu çocuklar niye böyle şiddete eğilimli.Benim ki yazık eve biri gelse sırf onunla oynasınlar diye bütün oyuncaklarını önlerine seriyor.Kesinlikle vurma huyu yok olmasında istiyorum ama kendini de korusa hiç fena olmaz.Ne yapsam bilemedim.
Ben cocugumu asla ezdirmezdim.Ayni sey benim basima gelse o kisilerle gorusmeyi azaltirdim kizim biraz daha buyuyene kadar.Sonucta o cocuklar annelerini bile dinlemiyor anlasilan.Sizin uyarinizi hic dinlemezler.Cocugunuzun psikolojisini herseyden onemli.uykusunu bile etkilemis.cok uzucu.

Çevrimdışı nagihansel

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 312
  • 236
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 312
  • 236
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2015 01:16:11
Hocam tesekkurler cevabiniz icin..ben de yain olana sicak bakiyorum ev sahibimiz anaokuluna baslamadan bakmisti zaten sorun olursa onlar alip birakabilirler de zaten sanirim ben ayrilmak istemiyorum oglumdan😁 Bir de bizimkinde okumaya ozellikle yazmaya karsi heves pek yok matematik de sıkıntı yok da ...boyamaya ve cizgi calismalarina sicak bakmiyor bu konuda nasil heveslendirebilirim yazi nasil degerlendirmeliyim???

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 11 Tem 2015 00:08:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlar size bir şey danışmak istiyorum.22 aylık bir kızım var.Samimi arkadaşlarımın çocukları da 1.5 -4 yaş arasında.Bir araya geldiğinizde benim ki baya eziliyor.Mesela dün iftara arkadaşa gittik.3 yaşındaki kızı benimkini baya hırpaladı.Benim kız çok korktu.Bütün gece uykusunda çığlık attı abla abla diye ağladı.Bugün uyandığında sesi kısılmıştı artık .Bu durumlarda ne yapacağımı bilemiyorum.Sonuçta benimki küçük yani tabii bir oyuncak gördüğünde oynamak istiyor.Ama karşı taraf tekme tokat girince...Sonuç olarak yahu bu çocuklar niye böyle şiddete eğilimli.Benim ki yazık eve biri gelse sırf onunla oynasınlar diye bütün oyuncaklarını önlerine seriyor.Kesinlikle vurma huyu yok olmasında istiyorum ama kendini de korusa hiç fena olmaz.Ne yapsam bilemedim.

Hocam görüşmeyin. Arkadaşınızsa siz bire bir görüşebilirsiniz. Çocuğu ezdirmenin anlamı yok. Evet kendi sorununu çözmeyi öğrenmeli, ayakları üzerinde durabilmeli,kendini ezdirmemeli falan filan ama daha hem çok küçük hem de gece rüyalarına kadar giriyorsa bunları yapamadığı gibi daha da içe kapanabilir.
Kendini savunması gerektiğini de bilsin bence. Evet durup dururkwn kimseye vurmasın ama kendini de dövdürmesin.
Çok üzüldüm okuyunca mesajınızı. Öpün benim yerime de kuzummm kıyamam yaa :(

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.413
  • 126.191
  • 5.413
  • 126.191
# 11 Tem 2015 00:13:28
 
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sigortalandım bakalım
Yandım ben.. :o

Çevrimdışı ESÜNALES

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.014
  • 3.072
  • 1.014
  • 3.072
# 11 Tem 2015 18:49:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sigortalandým bakalým

buna gore bagkur luyuz :)))

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.777
  • 227.229
  • 28.777
  • 227.229
# 12 Tem 2015 09:21:28
Disleksi
Çocuğum yapamıyor, başaramıyor demeden önce mutlaka okuyun !
Biyolojik ritme saygı !
Çocuğu birinci sınıfa başlamış bir anne-baba çaresizlik içinde yanıma gelmişti.
Çaresizliklerinin sebebi; 19 kişilik sınıfta 18 kişi okuma yazmayı öğrenmiş, bir tek kendi kızları kalmış okumaya geçemeyen. Çalmadıkları kapı kalmamış, kimi “Disleksi var galiba çocuğunuzda” demiş. Kimi “Beyindeki kimyasal denge bozukluğundan” bahsetmiş.
Bütün bunlarla yetinmeyen anne, gittiği yerlerden birinde “Kızınıza kötü cinler musallat olmuş” diye duyunca film kopmuş…
Kocaman değil, henüz 6 yaşında bir kız çocuğunun okul hayatında başına gelenlerden bahsediyorum… Göz ucu ile şöyle bir baktım; utangaçtı… Bilirim ki kız çocukları bu yaşta böylesi utangaç olurlardı, sorun yoktu benim için. Adını sormak istedim, annesinin arkasına saklandı. Babası kolundan tutup saklandığı yerden çıkartırken “Amca adını soruyor, söylesene adını hadi…” demesi çocuğun içinde bulunduğu durumu özetlemeye yetti.
“Üzgünüm çocuklar sizler adına” demek geldi içimden, söyleyemedim…
“Siz dışarıda bekleyin isterseniz?” diye anne-babayı dışarıya davet ettim.
Çocuk öylece kalakaldı oturduğu koltukta… Kaygılı idi. Başına ne geleceğini bilememenin, ama kendinden büyük birisine de itaat etmesi gerektiğinin çelişkisi okunuyordu vücut dilinden.
Kendimi tanıttım. Güzel resim yapabildiğimden bahsettim. İsterse birlikte resim yapabileceğimizi söyledim. “Hı hı” diye başını salladı ürkekçe… Diz çökerek oturduk yere, sehpanın üzerine koyduğum kâğıda boya kalemleri ile ev yapmaya başladık…
Ben, yazı da yazabildiğimi söyledim. Çocuk, “Ben de yazıyorum ama biraz yavaş” dedi. “Olsun” dedim, “Ben de önceden yavaş yazıyordum. Hem yavaş yazınca bazen daha güzel oluyor” deyince gözlerime baktı, rahatladı. Sonra kaşlarını çatıp “Ama öğretmenim dedi ki hızlı yazmalıymışım. Hem ödevimi yavaş yapınca annem kızıyor.” derken, ülkemiz çocuklarının eğitim dramını anlatıyordu aslında…
İkimiz de önümüze yeni bir kâğıt aldık… Oturduğumuz yerde, benim söylediğim harfleri birlikte yazmaya başladık. Küçücük parmakları ile nasıl da samimi çabalıyordu, içim burkuldu…
Üç-beş harfi yazdıktan sonra “Ben yazı da okuyabiliyorum” dedim.
Çocuk beni duymazdan geldi. Kalemle çizgi çizmeye devam etti. İncinmişliği vardı belli ki…
“Hatta ben, bu harfin hangi harf olduğunu bilebilirim” deyince başını kaldırdı, “Ben de bilirim, o A” dedi. Cesaret kazanmıştı. Çünkü kendini zorlamayan, ona uyum sağlayan bir yetişkin vardı yanında.
“Peki, bu hangi harf?” diye sordum, onu da bildi, diğerini de… “Hadi bu harfleri yan yana okuyalım dedim”, yavaş yavaş da olsa okudu.
“Ne güzel okuyorsun” dedim. Çocuk: “Ama annem sıkılıyor ben okurken. Babama diyor ki gel şu çocuğu sen okut, yoksa ben çıldıracağım.”
Dakikalarca gözlemledim, ne “disleksi” idi problemin adı, ne de “cin çarpması”. Aklı başında, narin bir kız çocuğu ve ona hitap edemeyen yetişkinlerin çatışması vardı ortada; “beklenti çatışması”… Çocuk, kendi biyolojik ritmi ile “edinerek öğrenmeye” çabalarken, anne-babanın bu hızı yavaş bulup hızlandırma gayreti, çocuğu sersemleştirmişti.
Çocuğu dışarı alıp anne-babayı yeniden davet ettim. Dikkat ettim ki anne babanın da biyolojik ritmi oldukça bozuk. Baba beni dinler iken ayaklarını sallayıp duruyor, anne konuşurken hızlı hızlı ve yutarak konuşuyordu…
Hâlbuki edinerek öğrenmenin en temel ilkesi; eğiticinin “sekine” halinde bir biyolojik ritme sahip olmasıdır.
“Aktif bir pasiflik”, eğiticinin en üstün özelliğidir.
Konuşurken, inci tanesi gibi kelimeleri tek tek çıkarmak... Yürürken, yavaş ve sükunet içinde yürümek… Göz göze gelindiğinde, gözlerle çocuğun gözlerine dokunacak kadar sakin bakmak, edinerek öğrenmenin olmazsa olmaz prensipleridir.
Kalıcı öğrenmenin önündeki en büyük engel; çocuğu hızlandırmaktır; “Hadi, hadi… Çabuk, çabuk… Herkes yaptı bir sen kaldın” gibi baskılar çocuğu psikolojik olarak gerdiği gibi, bilginin içselleşmesinin önünü de kapatır.
Çocuğa iyilik yapmak isteyen eğiticiler, onun biyolojik ritmine saygı duymalı. Belki kendilerinin bozulmuş olan biyolojik ritimlerini de “sekine” haline çevirerek çocuğun karşısına çıkmalıdır. Bu bir lüks değil, çocuk hakkıdır.
__Adem Güneş

Çevrimdışı gokhan67

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.038
  • 26.684
  • Müdür Yardımcısı
  • 4.038
  • 26.684
  • Müdür Yardımcısı
# 12 Tem 2015 10:59:30
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Disleksi
Çocuğum yapamıyor, başaramıyor demeden önce mutlaka okuyun !
Biyolojik ritme saygı !
Çocuğu birinci sınıfa başlamış bir anne-baba çaresizlik içinde yanıma gelmişti.
Çaresizliklerinin sebebi; 19 kişilik sınıfta 18 kişi okuma yazmayı öğrenmiş, bir tek kendi kızları kalmış okumaya geçemeyen. Çalmadıkları kapı kalmamış, kimi “Disleksi var galiba çocuğunuzda” demiş. Kimi “Beyindeki kimyasal denge bozukluğundan” bahsetmiş.
Bütün bunlarla yetinmeyen anne, gittiği yerlerden birinde “Kızınıza kötü cinler musallat olmuş” diye duyunca film kopmuş…
Kocaman değil, henüz 6 yaşında bir kız çocuğunun okul hayatında başına gelenlerden bahsediyorum… Göz ucu ile şöyle bir baktım; utangaçtı… Bilirim ki kız çocukları bu yaşta böylesi utangaç olurlardı, sorun yoktu benim için. Adını sormak istedim, annesinin arkasına saklandı. Babası kolundan tutup saklandığı yerden çıkartırken “Amca adını soruyor, söylesene adını hadi…” demesi çocuğun içinde bulunduğu durumu özetlemeye yetti.
“Üzgünüm çocuklar sizler adına” demek geldi içimden, söyleyemedim…
“Siz dışarıda bekleyin isterseniz?” diye anne-babayı dışarıya davet ettim.
Çocuk öylece kalakaldı oturduğu koltukta… Kaygılı idi. Başına ne geleceğini bilememenin, ama kendinden büyük birisine de itaat etmesi gerektiğinin çelişkisi okunuyordu vücut dilinden.
Kendimi tanıttım. Güzel resim yapabildiğimden bahsettim. İsterse birlikte resim yapabileceğimizi söyledim. “Hı hı” diye başını salladı ürkekçe… Diz çökerek oturduk yere, sehpanın üzerine koyduğum kâğıda boya kalemleri ile ev yapmaya başladık…
Ben, yazı da yazabildiğimi söyledim. Çocuk, “Ben de yazıyorum ama biraz yavaş” dedi. “Olsun” dedim, “Ben de önceden yavaş yazıyordum. Hem yavaş yazınca bazen daha güzel oluyor” deyince gözlerime baktı, rahatladı. Sonra kaşlarını çatıp “Ama öğretmenim dedi ki hızlı yazmalıymışım. Hem ödevimi yavaş yapınca annem kızıyor.” derken, ülkemiz çocuklarının eğitim dramını anlatıyordu aslında…
İkimiz de önümüze yeni bir kâğıt aldık… Oturduğumuz yerde, benim söylediğim harfleri birlikte yazmaya başladık. Küçücük parmakları ile nasıl da samimi çabalıyordu, içim burkuldu…
Üç-beş harfi yazdıktan sonra “Ben yazı da okuyabiliyorum” dedim.
Çocuk beni duymazdan geldi. Kalemle çizgi çizmeye devam etti. İncinmişliği vardı belli ki…
“Hatta ben, bu harfin hangi harf olduğunu bilebilirim” deyince başını kaldırdı, “Ben de bilirim, o A” dedi. Cesaret kazanmıştı. Çünkü kendini zorlamayan, ona uyum sağlayan bir yetişkin vardı yanında.
“Peki, bu hangi harf?” diye sordum, onu da bildi, diğerini de… “Hadi bu harfleri yan yana okuyalım dedim”, yavaş yavaş da olsa okudu.
“Ne güzel okuyorsun” dedim. Çocuk: “Ama annem sıkılıyor ben okurken. Babama diyor ki gel şu çocuğu sen okut, yoksa ben çıldıracağım.”
Dakikalarca gözlemledim, ne “disleksi” idi problemin adı, ne de “cin çarpması”. Aklı başında, narin bir kız çocuğu ve ona hitap edemeyen yetişkinlerin çatışması vardı ortada; “beklenti çatışması”… Çocuk, kendi biyolojik ritmi ile “edinerek öğrenmeye” çabalarken, anne-babanın bu hızı yavaş bulup hızlandırma gayreti, çocuğu sersemleştirmişti.
Çocuğu dışarı alıp anne-babayı yeniden davet ettim. Dikkat ettim ki anne babanın da biyolojik ritmi oldukça bozuk. Baba beni dinler iken ayaklarını sallayıp duruyor, anne konuşurken hızlı hızlı ve yutarak konuşuyordu…
Hâlbuki edinerek öğrenmenin en temel ilkesi; eğiticinin “sekine” halinde bir biyolojik ritme sahip olmasıdır.
“Aktif bir pasiflik”, eğiticinin en üstün özelliğidir.
Konuşurken, inci tanesi gibi kelimeleri tek tek çıkarmak... Yürürken, yavaş ve sükunet içinde yürümek… Göz göze gelindiğinde, gözlerle çocuğun gözlerine dokunacak kadar sakin bakmak, edinerek öğrenmenin olmazsa olmaz prensipleridir.
Kalıcı öğrenmenin önündeki en büyük engel; çocuğu hızlandırmaktır; “Hadi, hadi… Çabuk, çabuk… Herkes yaptı bir sen kaldın” gibi baskılar çocuğu psikolojik olarak gerdiği gibi, bilginin içselleşmesinin önünü de kapatır.
Çocuğa iyilik yapmak isteyen eğiticiler, onun biyolojik ritmine saygı duymalı. Belki kendilerinin bozulmuş olan biyolojik ritimlerini de “sekine” haline çevirerek çocuğun karşısına çıkmalıdır. Bu bir lüks değil, çocuk hakkıdır.
__Adem Güneş

Hocam paylaşım için çok teşekkürler.
Okurken bazen ben de kimi öğrencilerimi hızlanmaları konusunda uyarırım.özeleştiri yapmama vesile oldu bu yazı.bundan sonra biyolojik ritme daha saygılı olacağım. :)

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.777
  • 227.229
  • 28.777
  • 227.229
# 12 Tem 2015 11:03:35
Hepimizin öğretmen olarak,anne olarak dikkat etmesi gerekiyor öğretmenim.
Amaç çocuğu tanıyarak kazanma yoluna gitmek.
İnşallah bundan sonra hepimiz daha dikkatli oluruz.

Çevrimdışı firuza

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.540
  • 4.255
  • 1.540
  • 4.255
# 12 Tem 2015 11:40:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Iyi geceler arkadaslar birkonuda fikrinizi almak istiyorum oglum bu yil birinci sinifa baslayacak gecen yil rapor alarak ertelettik yani yeni baslayacaklardan buyuk..evime yakin daha ilgili velilerin oldugu imkanlari bizimkinden daha iyi olan okula mi yoksa veli profili digerine gore daha kotu olan,  kendi gorev yaptigim okula mi yazdirmaliyim.sizce???
Ileriye donuk bakildiginda eve yakin olan daha mantikli gorunuyor ama ya veli toplantisi acil.durum etkinlik toren vs gibi etkinliklere katilim ???ben de 1. Sinif okutacagim gozumun onunde olsun ben acigi kapatirim mi demeliyim yoksa tek basina ayakta dursun ben her zaman yaninda olamam mi ???
Iki okul arasi arabayla 5 dk yurumeyle en fazla 15 ama es zamanli olavagimiz icin okula j bırakma okuldan alma sorun olur mu acaba????
    Sn. öğretmenim aynı durumu biz de yaşadık. Eşimle zümre olduğumuz için 1.sınıfa döndüğümüz de çocuğun da okula başlama zamanı geldi. Kendi okulumuz mu başka okul mu derken müdürümüz gözünüzün önünde olsun dedi. Küçük olduğu için yollarda servise binip ezilmesin istedik. Kendi okulumuzda 1.sınıfta biz aldık. 4 yıl eşimin sınıfında okudu. Okulumuz öğrenci ve veli profili oldukça kötüydü ama en azından alt yapısı çok iyi oldu çocuğun. Şunu yaptık çocukla sadece derste birlikte olduk. Teneffüs ve diğer zamanlarda anne-baba muhabbeti hiç olmadı. Hatta veliler bile 4.yılın sonunda çocuğun bizim olduğunu öğrenmişler. Ortaokulda başka okula aldık.
     Lafın kısası sizin ve çocuğunuzun birbirinize bakışınız önemli. Sınıfta, teneffüslerde paçanıza, bacağınıza sarılıp anne-baba diyerek yanınıza gelip ağlayıp yaygara yapacaksa...iş zor derim. ???  Tabii ki takdir sizin. :)

Çevrimdışı özlemin

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.437
  • 3.969
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.437
  • 3.969
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2015 16:32:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlar size bir şey danışmak istiyorum.22 aylık bir kızım var.Samimi arkadaşlarımın çocukları da 1.5 -4 yaş arasında.Bir araya geldiğinizde benim ki baya eziliyor.Mesela dün iftara arkadaşa gittik.3 yaşındaki kızı benimkini baya hırpaladı.Benim kız çok korktu.Bütün gece uykusunda çığlık attı abla abla diye ağladı.Bugün uyandığında sesi kısılmıştı artık .Bu durumlarda ne yapacağımı bilemiyorum.Sonuçta benimki küçük yani tabii bir oyuncak gördüğünde oynamak istiyor.Ama karşı taraf tekme tokat girince...Sonuç olarak yahu bu çocuklar niye böyle şiddete eğilimli.Benim ki yazık eve biri gelse sırf onunla oynasınlar diye bütün oyuncaklarını önlerine seriyor.Kesinlikle vurma huyu yok olmasında istiyorum ama kendini de korusa hiç fena olmaz.Ne yapsam bilemedim.
benim oğlum 2 yaşında ama kendinden küçükler bile en ufak canını acıtsa ağlıyor ve kaçıyor.olsun döven çocuk olmaktansa şimdilik dövülsün uzak dursun.ben sonra onu karateye gönderirim herkesi döver:)))

Çevrimdışı esme66

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.484
  • 3.499
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.484
  • 3.499
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2015 19:15:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hepimizin öğretmen olarak,anne olarak dikkat etmesi gerekiyor öğretmenim.
Amaç çocuğu tanıyarak kazanma yoluna gitmek.
İnşallah bundan sonra hepimiz daha dikkatli oluruz.
doğru yaklaşımlar ben de bir öğretmen olarak çocuğu olduğu gibi kabul etme taraftarıyım ,veli tabi kabul etmiyor neden yavaş ,eve yazı ödevi az veriyorsunuz ,yani sorun öğretmene yüklenmeye çalışılıyor , hırs yapıyor sınıftan geri kalmamalı diyor, sorunu çözmeyi bırakın sorunu kabul etmek istemiyor.
 Böyle çocuklar yavaş olduğu için sınıfça etkinlik yapıldığında diğer çocukların hızından geri olduğundan topluca yapılan çalışmalarda  yetişemiyor sorun yaşıyor,öğretmen sınıfı dengelemeye çalışıyor:)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK