Oruçluyken bak neler oluyormuş haberimiz varmı?
Oruç tutarken, bağışıklık sistemi sindirimle uğraşmaktan kurtulur, bütün gücünü vücudu temizlemeye, tedavi etmeye yöneltir.
Yıllarca kontrolsüz olarak vücudu dolduran besinlerin sindirilmesinde harcanan bağışıklık sisteminin gücü ve yaşam enerjisi açlıkta, önceden biriken atıkların, fazlalıkların dönüştürülerek atılmasında kullanılır.
Dışarıdan besin gelmediği için bağışıklık sistemi iç beslenmeye geçer,
bir zamanlar gıda olarak alınan ve depolanan birikintileri parçalar, kullanır veya dışarı atar.
Açlık sırasında bütün organlar gibi iç salgı bezleri, dolaşım sistemi, sindirim sistemi, boşaltım sistemi, solunum sistemi ve sinir sistemi de dinlenmeye geçer.
Açlıkta kimsenin bedene bir müdahalesi yoktur, beden kendisi ve bağışıklık sistemi ile baş başa kalır.
Açlık ile bütün vücutta, organlarda, dokularda ve hücrelerde hiçbir insan elinin gerçekleştiremeyeceği kadar hassas ve ince temizlik işlemleri gerçekleşir.
Bloke olan, görev yapamayan, yani zikrini unutan hücreler yeniden canlanır.
Aslında fıtratı bozulmayan organizmalarda, ihtiyaç halinde, açlık kendi kendine gerçekleşir.
Hastalanan veya yaralanan hayvanlar sakin bir yere çekilir, iyileşene kadar hiçbir şey yemezler.
Hasta insanın ağzının tadı olmaz, iştahı yoktur, bir şey yemek istemez. Resulullah (a.s.m.) "Hastalarınızı yiyip içmeye zorlamayın, Allah onları yedirir içirir buyurur.
Devamlı ve çok yiyen insan manevî beslenmeye kapalıdır. Kuran, ibadet, hava, güneş, ağaçlar, çiçekler ve müspet insanlardan gelen enerjiden faydalanamaz; fiziksel ve ruhsal hastalıklara maruz kalır.
Açlığın en önemli faydalarından biri de beynin, kalbin ve duyularının canlanması, algıların Rahmanî tarafa yönelmesi, basiretinin açılmasıdır.
Kudsî hadiste Allahın (c.c.), Ben ilmi açlıkta gizledim, insanlar onu toklukta arıyorlar buyurması gibi insan açlık yaptığı zaman bizi yaşatanın yiyecekler değil, Allah olduğunu aynelyakin görür.
Yaşamak için ne kadar az şeye ihtiyacı olduğunu ve dünyanın hakikatini anlar.