Köy şehir farketmiyor öğretmenim. Çocuk hep çocuk, Anne baba da çocukken ne gördüyse o kadar anne, o kadar baba oluyor.
Köylerde çok çalıştığım ve faydasını gördüğüm bir sonuç. Bir okuma kitabı verin, günde 2 yada 3 sayfa olabilir. Defterine yazmasını isteyin. Yazarsa, tebrik edin. Daha güzel yazması için bir defter hediye edin. Sonuçları çok iyi oluyor.
Bugün dediğiniz gibi,çocuklara kitap verdim. Yazmak için değil de, okumak için.
Bilmediğiniz harfleri büyüklerinize sorarsınız dedim. Zaten çoğu geçmediğimiz harfleri de biliyor. Şşşş diyorlar mesela.
Yazma işini okulda hallediyorum.
İnanmazsınız; çoğu neredeyse kusursuz yazıyor cümleleri. Tek tük harf hatası yapan var.
Cümleyi akılda tutup, kendileri yazıyorlar.
Şaşırdığım nokta, hatasız yazıyorlar, ama okurken çok yavaşlar ve heceliyorlar.
Ben aslında birleştirilmiş sınıfım.
5 tanesi birinci sınıf, 11 tanesi ikinci sınıf.
Geçen sene ikinci sınıflardan hiç kimse okumaya geçememiş,Hiç canlı derse katılım olmamış. Ben bu sene tekrardan, en baştan hepsine birinci sınıf gibi okuma yazmayı öğretmeye başladım.
Ve ilginç olanı, birinci sınıftakiler, ilk önce okumaya geçtiler ve daha hatasız yazıyorlar.
Aslında ikinci sınıf olacak öğrenciler ise hem daha geç okumaya başladılar; hem de yazılarında hatalar oluyor. Anladığım kadarıyla çocukların akılları karışmış. Geçen sene üç tane öğretmen değiştirmişler.