Devletin ders kitaplarını derste kullanamıyoruz. Bu ne yaman çelişki 😑 Türkçe metinleri okuyup anlamamız şuan için çok zor. Kaynak aldırmayın diyorlar resmen dalga geçmekten başka bir şey değil gerçekten. 😠
3. Sınıf ders kitabında bölme konusu anlatımı 2,5 sayfa, ardından hiç anlatılmamış konular ile etkinlikler kazık gibi sorulardan oluşuyor.
Mesleğe yeni başlayan bir öğretmen olduğunuzu düşünün. Öğrencilere kendi yaşıtlarınızmış gibi düşünerek başlıyorsunuz. Aldığınız eğitim ortada. Anne baba desteği, özel ders, kurslar dersaneler vb.. Üniversite okumuşsunuz yarısı pandemi ile geçmiş.
İmkansızlıklarla başladığınız meslekte, kendi öğrencilik yıllarınıza dönerek bir şeyler deniyorsunuz, aklınızdaki tüm bilgi birikimini 2 saate sığdırarak kullanıyorsunuz, hatta yolda eve giderken keşke şunu da söyleseydim diye aklınıza kızıyorsunuz. Ama mesai saati bitince bir rahatlık, bir mesutluk çöküyor üstümüze.
Ertesi gün bıçağını bilemiş demirci ustası olarak gidiyorsunuz sınıfınıza. Fakat dün öğrettiklerinizi, öğrenciler bu gün hatırlamıyor. Kızıyorsunuz öğrencilere. Fakat o çalışmayan öğrencilere kızarak tekrar öğretiyorsunuz, tam aksine öğrencileriniz 2 ders sonra bile 2 saat öncesini hatırlamıyorlar. Ne kadar bir tembel sınıf, değil mi ? Ama her zaman korkak bakışlı bir kaç öğrenci sizin öğrettiklerinizi anlamış gibi sanki.
Suçu ya kendinde ararsın, ya öğrencide ararsın, ya velide ararsın, ya kitaplarda arasın, ya da sistemde ararsın.
İnsanın doğası gereği kimse hatayı kendinde arayarak başlamaz. Eğitimde başarısız bir ülkeyiz,bu konu tartışılmaz bir gerçek. Peki sizce suçlu kim ? Ya da öğretmenlerin en çok yaşadığı bu mesleki sendromun çözümü ne olabilir ?