Benimkiler de 60 - 66 aylıklar. Problemlerde , matematikte hemen hemen 10 tanesi iyi ama geri kalanlar pek başarılı olamadı . Sayıları hiç duymayan ,renkleri bilmeyen , adını bile söyleyemeyen, eline kalem almadan okula başlayan bebelerden çok şey bekliyoruz, belki de suçlu biziz!
Öğretmenim haklısınız çok şey bekliyoruz. Biz halen anadolu lisesi sınavına çocuk hazırlamak zorunda olan kendi öğretmenlerimizi takip ediyoruz çünkü.
Çocuklarımız çok küçük. Yaşında başlayanlar da çok küçük. Benimkiler okula başladıklarında ona kadar sayabilen üç dört çocuğum vardı. Önlerine koyduğum iki tane makarnayı bile her seferinde tek tek sayarak kaç tane olduğunu söylediler aylarca. Ben bu yıl beklentilerimi düşürdüm. Velilerimin beklentilerini de (tabii bir iki tanesinin beklentisi vardı) düşürdüm. Çocuklarıma temel toplama ve çıkarma işlemlerini öğrettim. Sonra sınıfıma baktım, burada yazılanlara baktım olması gerekeni yaptığımı anladım. Biz şunu kaçırıyoruz. 3 ile 5'i toplamak değildir önemli olan. 3 ile 5 toplandığında ne olduğudur. Bu iki sayının neden toplandığıdır. "3 sayısının 5 fazlası kaç eder?" Şeklinde bir soruyu çözmek değil, 3+5= işlemini görüp "3 elmam var. 5 tane de annem verdi. Kaç elmam oldu?" diyebilmektir önemli olan. Bizim kaçırdığımız nokta hep bu bence. Biz matematik öğretmeye çalışırken o matematiğin aslında ne işe yaradığını kavratmayı unutuyoruz. Yanlış anlamayın. "Sayıları toplayınca çoğalıyorlar" deyince kavranmıyor. Bunu isterseniz on bin defa söyleyin yüzlerce kez yazdırın. Sadece kavramı ezberletmiş oluruz, "toplayınca ne oldu çocuğum?" "çoğaldııı" diye papağan gibi tekrarlarlar. Sayıları toplamanın çoğaltmak olduğunu yüzlerce kez kendileri nesneleri çoğaltarak kavramalılar. O zaman tanımı kendileri sizden önce söyleyecektir zaten. Ben bu yıl öyle yaptım. Hep oyunla matematik işledim. O işlemleri hep hayatın içine soktum. Haftalarca oynadıktan sonra önlerine ödevmatik çalışma sayfasını koyduğumda işlemleri kendiliğinden yapmaya başladılar zaten. Aynı şekilde ilk denememde tahtaya ilk yazdığım problemi akıllarından çözdüler. Benim bir eksiğim rakamların öğretiminde acele etmem oldu. Bu yıl şunu daha iyi öğrendim; Rakamı okuyup yazmak, görünce tanımak, çokluğun sayısını söylemekten ibaret değilmiş mesele. Önümüzdeki yıl yeni birlerimle her rakama bir hafta ayırıp her sayıyı diğer sayılarla ilişkileriyle birlikte kavratacağım. Toplama çıkarma ile beraber. Bu sene buna başladım ama sanırım önemini yeterince kavramamıştım acele edip yarım bıraktım. Bunu yapmanın yolu da yine oyunlara dayanıyor. Öyle olduğu zaman zaten matematik için yolun yarısını geçmiş oluyoruz. Sayıların birbiriyle ilişkisini kavrayan çocuk verilmeyeni de kolayca bulur, işlemi de rahatça yapar, problemi de kolayca çözer.
Çocuklar matematik konularına uyamıyorsa matematik konularını onlara uydururuz bu kadar basit
Müfredat da buna engel değil, dikkatle incelerseniz destek aslında. Yapmamız gereken tek şey kemikleşmiş alışkanlıklarımızdan kurtulup farklı yöntemler denemek. Toplama işlemine başladığımızda halen bir bilemedin iki ders çubukla nesneyle yapıp sonra "3 kafanda üstüne 5 say" diye başlıyorsak sıkıntı çocukta değil bizdedir bence. Ben de öyle öğretirdim bu sene hatamın büyüklüğünü farkettim. Şimdi geldiğim noktayı önceki birlerimle karşılaştırıyorum ve doğru yolda olduğumu görüyorum. Yapmamız gereken çok basit matematiği anlamsız semboller hegamonyasından kurtarıp çocukların oyunlarının bir parçası yapmak. Gerisi kolayca hallolur. Elbette her yönteme rağmen öğrenmekte zorlanan çocuklar var, olacak onlar da zamanla olacak. Şimdi farkında olmadan kulak dolgunluğuyla öğreniyorlar. Biz sağlam bir temel atıyorsak hazır olduklarında toparlanacaklar.
Herkese iyi pazarlar