Türkçe nin temeli hecedir hocam, ses yöntemi kelimeden ziyade, hece öğretir. Çocuklar harflere tek tek baktığı sürece istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz,. Hece öğretiminde şarkılı ve tekerlemeli örnekler kullanabilirseniz işler kolaylaşabilir. Kelimeye gelince bütün sözlüğü ezberletemeyiz. Bilgisayar programına yeterine hece verdiğiniz zaman program Türkçe yazıları size hiç düşünmeden okuyabiliyor. Suriyeliler de anlama olmasa bile Türkçe okuyabiliyorlar. Okuyabilir ama anlamıyorlar, ayrı konu tabi ki. Bilmem anlatabildim mi!
Harfe odaklanmayın, temeli hece üstüne kurun, harf sadece yazım güzelliği söz konusu olduğunda önemlidir.
Sözel zekaya mı, sayısal zekaya mı hizmet etmek doğrudur.
Bir çırpıda okuma ezberdir, sözel zekaya hitap eder.
Ses birleştirme kodlamadır, sayısal zekaya hitap eder.
Tercih öğretmenindir.
Morpa, okulistik tercihlerinde de bu durumu gözlemliyorum.
Ben kodlamayı tercih edenlerden oldum her daim... Zira lisede matematik sınıfı öğrencisi idim.
Selam ve dua ile...
Benim söylediğim yöntemi sanırım yanlış anladınız.
Sırayı verdim size...
1-önce harfi hissedeceği şekilde içinde bolca o harfi barından bir film izletiyoruz. Çocuğun o harfi duymasını o kelimeleri görmesini sağlıyoruz.
2- Çocuklara sesi söylüyoruz sesin ağızdan nereden ve nasıl çıktığını yaparak gösteriyoruz kelimeler söyleyerek bu kelimede var mı yok mu bulduruyoruz, cd lerdeki kitaplardaki var mı yok mu etkinlikleriyle, başta sonda etkinlikleriyle çocuğun sesi duymasını sağlıyoruz.
3- Sesi yazdırıyoruz, 3 satır. yapılışını izletiyoruz. panoya sesi görseliyle birlikte asıyoruz.
4- tahtaya 3-5 çocuk çıkarıyoruz. Çocukları seçerken baş harfi o harf olanlara öncelik veriyoruz harfi onlar tutuyor. isimlerinin içinde o harf olanlara da daha önce öğrendiğimiz diğer harfleri veriyoruz. Bu harfleri yan yana getirerek heceler oluşturuyoruz bu heceleri okutuyoruz nasıl birleştiğini gösteriyoruz, önce kapalı hecelerle bu şekilde çalışıyoruz , daha sonra açık heceleri bu kapalı hecelerdeki çocukların yerini değiştirerek ulaşıyoruz, fakat anlamsız heceleri çocukların defterine yazdırmıyoruz. Anlamı olan heceler oluşunca zaten yanımızda görselini getirmiştik, hemen resmini göstererek işte bu diyoruz, resmi görünce çocuklar hemen zaten, benim şuyum var buyum var ben şurda görmüştüm gibi hemen konuşmaya başlıyorlar zaten. O şekilde çocukları konuşturarak, kelimeyi kavratıyoruz. yazdırıyoruz 2 satır. bununla ilgili bir cümle yazalım diyoruz. Onlar zaten yazacaklarını bildikleri için kolay cümleler söylüyor
hadi cümleyi yazın diyoruz. cümleyi yazarken yazamayacakları kelime varsa resmini çizmesini istiyoruz. Biz küçük resim verip yapıştırıyoruz.
panoya görseli asıyoruz.
Her kelime için bu şekilde önce harf, sonra hece, sonra o heceden oluşabilecek kelimeleri oluşturarak ilerliyoruz ve her heceyi kelimelerine ulaştırıncaya kadar o heceyi kullanarak ilerliyoruz. Yani sistem resim ezberletmek filan değil. harften heceye - heceden kelimeye ulaşmak - fakat bunu yaparken asla anlamsız heceyi tek başına oraya buraya yazmıyoruz. Her zaman anlam üzerinde duruyoruz bu nedenle resimli kelimeler bizim için değerli. Kelime üzerinde çocuk zaten harfleri görüyor. O kelimeyi bulana kadar zaten bin bir takla atıyoruz
biz bunu yapınca bir süre sonra bu aşamaları çocuk kendisi yapıyor. Ben şişe kapağı toplatıyordum. Her harfi verdiğimde harften her öğrenciye iki adet büyük harf 2 adet küçük harf veriyordum. şişe kapakları hazır oluyordu çocukların. üzerine yapıştırıyorduk. diğer harfleri yanına getirip kelime türetiyorlardı. güzel kelime bulan ve bu kelimeyi cümle içinde doğru kullanan ödül kazanıyordu. Benim ve volkankaz öğretmenimin aklına bile gelmeyen kelimeleri onlar kendileri harfleri birleştirerek buluyorlardı. onların buldukları şişe kapaklarıyla yazdıkları kelimeleri ben tahtaya yazıyordum daha sonra yine çocukları tahtaya çıkarıp o hece ve kelimeleri bir de harfleri yan yana getirerek gözleriyle hepsi görsün diye oluşturuyorduk.
Ayrıca okulistikte gözle okuma çalışmalarımız vardı. Bandicamla evde video ya alıp okulda izletiyordum. Heceden kelimeye ulaşma olayını o videolar daha net gösteriyordu.
harfleri nasıl birleştireceğini kendisi yaparak yaşayarak görerek yapıyorlardı. Hem de eğleniyorlardı. Ben önce buldum sen önce buldun derken yarış havasıyla... Evde de kelime oluşturabiliyordu harfleri onlarda kaldığı için. Bazen ben kelime söylüyordum şişe kapağınızla bu kelimeyi yazın diye. bazen çocuklar söylüyordu birbirine yazdırıyordu. Bu kısım öyle eğlenceli geçiyordu ki. bunu onlar dersten bile saymıyordu.
birleştirmek çocuk oyuncağıydı.
Bir süre sonra öğretmenim ben kaşık yazacağım ama ortada bir harf var onu bilmiyorum demeye başladılar. gül yazacağım ama baştaki harfi bilmiyorum gibi yakınmalar başladı. Öğrenmek isteyen çocuğun önünde durmak mümkün değil, ve bu bir oyun... Ben mecburen bir sonraki harfi asmaya başladım panoya elimde harfleri gördükçe öğretmenim bunu da as nooolur filan demeye başladılar. bir gün baktım 5 harf sonrasına kadar asmışım. Astığım harfleri de birleştirmek için kendi başlarına kullanmaya başladılar, ben de astım bütün harfleri panoya. birleştirmenin mantığını anlayan çocuk zaten hangi harfi verirsen ver birleştirip okuyor. Bir süre sonra bir baktım ki ben daha 10.-15. harfteyim ama çocuklar tüm harflerle okuyor, sadece harfin yazılışını bilmediği için yazıda kullanamıyorlardı. fakat şişe kapaklarına evde kendileri yazıp yapıştırıp kelime oluşturmak için de kullanıyorlardı
Harf birleştirme olayının üzerinde ne kadar çok durursanız o kadar kolay okuyorlar. Ben de harf birleştirmeyi hep oyunla yaptım. Bazen tahtada bazen şişe kapağında bazen defterde... Fakat baştan itibaren onlara hiç anlamsız hece kelime göstermedim yaptırmadım yazdırmadım... bu nedenle onlarda her zaman anlama odaklandı.
Arada ödül alabilmek için saçma sapan kelimeler de oluşturuyorlardı, fakat o ne demek diyordum, cümle içinde kullan diyordum, kullanamayınca hep anlamlı olan kelimelere yöneldiler.
Anlamsız heceleri hep başına sonuna bir harf ekleyerek anlamlı hale getirttim.
Ke-- hiç bir anlamı yok ne yapalım bunu kek yapalım kel yapalım. anlamlıysa resmi vardır. resmini asalım.
li- anlamsız ne yapalım Ali yapalım. Ali özel isim her zaman büyük yazalım.
mi- mi nedir hiç bir anlamı yok. ne yapalımbunu, Bu kalem mi? AAA bakın soru sorabiliyoruz bununla.. o zaman biz bunu soru sormak için kullanalım, bunu ayrı yazalım ve soru soruyorsa soru işaretimizi unutmayalım. Çünkü biz cümle ile hareket ediyoruz, çocuk cümle okuyup yazıyor, soru cümlesini de soru sorar gibi okuyup, soru sorar gibi söyleyeceğiz. Ne oldu bir m harfini verirken hem soru ekini hem soru işeretini hem vurguyu tonlamayı herşeyi verdim
çocuk herşeyi anlıyor çünkü heceyle değil cümleyle uğraşıyoruz. Harf ve hece bizim için sadece bir araç... onları birleştirmeyi öğretiyoruz sadece ve oradan anlamlı kelimeye cümleye ulaşıyoruz.
Ve en önemlisi ordan o heceyi al, burdan bu heceyi al ikisini birleştir asla yokkkk. O heceleri zaten biliyor. gözüyle birleştirebilir, bu daha kolay. Her kelimenin her hecesini ayrı ayrı ezberletmek ne kadar zor ne kadar bunaltıcı. biz de ezber yok. Harfleri birleştirmek var.
il ili it ilet
it eli itti iletti
elli aleti
teli atleti
telli iletti
Ali
lila
Her heceyi tek tek çalışarak, o heceden türetebilecekleri kelimeleri bulduruyorduk. Tabi harf grupları değişti.
Ek ekle kek elek
ke leke kel
ak ka kal kale kalk
Hece ezberlemek yok. O hece ile oluşabilecek kelimeler ve bu kelimeleri anında cümle içinde kullanarak sesten heceye heceden kelimeye kelimeden görsele cümleye ulaşmak var.
Bu nedenle günde bir kaç hece çalışmak filan yasak. Günde bir heceyle bir iki kelime oluşturup onlarla uğraşıyoruz. Aynı heceden oluşacak kelimeler bir kaç gün sürüyor. Yavaş fakat emin adımlarla gidiyoruz.
O heceyi günlerce evire çevire son güne kadar hep yavaş yavaş ilerliyoruz. Her kelimeyi tek tek yazdırıp cümle oluşturup çocuğun kendi cümlesini yazmasını sağlıyoruz. Öyle bir günde harfi ver o harfle oluşan kelimeleri ezberlet filan değil olay. Gerekirse her kelimeye bir etkinlik yaparak o kelimeyi çocuğun beynine kazımak.
kek yemek gibi
kel öğretmeni göstermek gibi
çocuğun ağzına limon sıkmaktan, un eletmeye,okulda davul çalmaya kadar aklınıza eğlenceli ne geliyorsa hepsini yaptık.
yöntemin adı bu:
Ses temelli cümle yöntemi.
Tabi ki her yiğidin yoğurt yiyişi farklı...
Ben sadece bakın burada da böyle bir yoğurt var daha lezzetli biz bunu böyle yedik beğendik, isterseniz bir de siz tadın diyorum. Korkmayın zehirli değil
biz henüz ölmedik
Bu arada
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] öğretmenim ben de sayısalcıyım. Okul 3.süydüm. Sınıf öğretmenliğini çocukları seviyorum. Çocuklara bir bulaştım bir daha da bırakamadım
Kodlamayı çocuğa bırakıyorum ben. Kendi beynine kendisi kodlasın. Biz nasıl farklıysak çocuklar da farklı. İsteyen sayısal kodlasın isteyen sözel.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] öğretmenim bu yöntemle anlam üzerinden gittiğimiz için Suriyeliler de anlayarak okuyor.
Aynen sizin de değiniz gibi hece ezberleterek çocuk okumuş olmak için okur.
Benim dediğimse okuduğunu anlamak için okur.