Günaydınlar herkese
Dün akşamı dinlenerek geçirdim iyi geldi doğrusu.
Arkadaşlar benim sınıfta kurallar tam oturmadı ,çok konuşuyorlar,ayakta geziyorlar.Bugün dışarıda oyun oynatayım dedim doğru dürüst oyun oynayamadık,dağılıyorlar çıldıracaktım ne yapacağım bu yaramazlarla şaşırdın.Sizler sınıf yönetimi ile ilgil neler yapıyorsunu?
Öğretmenim miniklerimiz sanılanın aksine yaş özellikleri nedeni ile kuralları severek benimsiyor. Elbette her sınıfta bir ya da iki tane sınır zorlayıcı olacağını hesaba katmak gerek. Önce çocuklarımla birlikte sınıf kurallarını oluşturduk. Ama çok da kısıtlayıcı olmadım. Örneğin derste su içebilirle ya da resim yaparken fısıldayarak konuşabilirler. Bu kuralları her fırsatta sık sık tekrarlayoruz. Kurallara uymayanlara ceza değil uyarı veriyorum, sınıfın düzenini bozmaya hakkı olmadığını her seferinde belirtiyorum. Bir de her kuralın nedenini sık sık tekrarlıyorum. Örneğin "etkinlik yaparken konuşursanız yanlış yaparsınız" sözü mottomuz oldu. Cezayı affedilemeyecek hatalar dışında kullanmıyorum. Aslında daha bir kere kullandım. Hata yapanı hemen hatası hakkında konuşturuyorum ve özür diletiyorum. Olumlu davranışları güzel sözler ve övgüyle pekiştiriyorum somut ödülle değil. Olumsuz davranışı görmezden geliyorum. Ceza bile pekiştireç yerine geçiyor çünkü çoğu zaman. Örneğin ayağa kalkıp çalışmasını göstermek için gelenin kağıdına bakmıyorum ve sebebini söylüyorum. Bazıları hemen bazıları daha uzun süreçte kuralları benimsiyorlar. Sinirlensem de öfkemi kontrol etmeye çalışıyorum. Sınıfın atmosferi bulaşıcıdır. Siz ne kadar sinirli olursanız çocuklarınız da o kadar gergin ve hareketli olacaktır. Bir de çok anlamsız birşey aslında yaptığımız. "Sessiz olun!" Diye bağırıyoruz. Dediğimizle yaptığımız birbirini tutmuyor ve çocuklar söyleneni değil yapılanı örnek alıyorlar. Sınıfta bağırarak değil günlük konuşma sesimle konuşuyorum. Önceki yıllarımı ve şu anki durumumu karşılaştırarak kesinlikle söylüyorum siz yüksek sesle konuştukça onlar da aynısını yapar. Geçen hafta mevcudum 32 kişiye çıkmışken şiir korosu için hepsini sıraya soktum. Baktım çok gürültülü şekilde konuşmaya başladılar ben fısıldayarak konuştum. Ama cidden zor duyulacak bir fısıltıyla. Bir dakika sonra hepsi fısıldıyordu ve dışarıdan biri dinlese sınıfı boş zannederdi. O kadar sessiz bir ortam oluştu. Siz öfkelendikçe onlar da öfkeli ve hareketli olur ve kavga, gürültü vs artar. O yüzden sabır taşı oldum, hep güler yüzlü, hatalarda affedici, destekleyici oluyorum. Arada beni zorlayana kaşlarımı çatıp parmağımı salladım mı toparlanıyor bir süre sonra. Herhangi bir sebeple bahçeye çıkacaksak tren oluyoruz. Birbirlerini tutmazlarsa sırayla yürümeyi beceremzler mümkün değil. Çuflaya puflaya ama sıramız bozulmadan gideceğimiz yere gidiyoruz. Yoksa çil yavrusu gibi dağılıveriyorlar. Buna da bir süre sonra iyice alışıyorlar. Mesela sabah sırayla içeri girdiklerinde kapıyı açmamı beklerken hemen duvara dizilyorlar, öne geçmeye çalışanı benim gibi uyararak arkaya yolluyorlar ve sınıfa tek tek giriyorlar. Bahçe için bir tavsiyem düdük alın. Toplanma için bir çalış stili belirleyin ve bunu çocuklarınıza öğretin. Dağıldıkları anda bu şekilde toparlayabilirsiniz. Sınıfça zaman zaman birbirimizi kucaklıyoruz. Siz de dahil sınıf üyeleri arasında sevgi ne kadar güçlü olursa olaylar o kadar azalıyor ve kurallara uymaya daha da istekli oluyorlar. Bütün iş sınıfa her birinin severek gelmesi. Ben bu yıl tam anlattığım şekilde davranıyorum. Bir aylık süreç ardından sınıfım büyük gelişme gösterdi. Daha da zamana ihtiyacımız var elbet. Bu şekilde sınıf düzeni sağlamak daha zor ama daha kalıcı sonuçlar doğuran bir yöntem. Çünkü amacımız çocukları sindirmek değil kuralları benimsemelerini, neden uymaları gerektiğini gerçekçi bir şekilde anlamalarını ve içsel kontrol mekanizmalarınız kullanmalarını sağlamak. Elbet bir tane haşarım var. Her fırsatta beni yokluyor ama ona da aynı şekilde göz açtırmıyorum. O da vazgeçecek zamanla eminim.
Bir yöntem de anında sonuç veren ama kalıcılığı olmayan yıldız, gülen yüz vs somut ödül ve ceza yöntemi. Her olumlu davranışta bir ödül her hatada bir ceza (örneğin yıldızını geri almak) gibi bir uygulamayla anında sonuç alırsınız. Ancak bu yöntemler geçici oluyor. Bir süre sonra çocuklar ilgisini kaybediyor farklı bir ödül ceza sistemine geçmek gerekiyor. Üstelik ödüllerde aksama olduğunda kurallara uymaktan da vazgeçiyorlar. Sınıfta kimsenin farkına varmadığı ama çocukları etkileyen bir olumsuz rekabet ortamı gelişiyor. Kurala neden uyulması gerektiğiyle değil sadece sonuçta alacağı ödül ya da cezayla ilgilenen çocuklar fırsatını bulduğu anda kuralsız davranışlara dönüveriyor. Bazı çocuklar için de bu tür ödüller ya da cezalar bir anlam ifade etmiyor. Bu çocuklar da sınıfta problem kaynağı olarak görülmeye ve zamanla diğer çocuklar tarafından dışlanmaya başlanıyor. Oysa duygusal pekiştireçler hiçkimsenin reddemeyeceği bir şeydir. Yıldız vs ödüllerin bir de hazırlanma, sayılma, düzenlenme külfeti var. Oysa sevginiz ve güzel sözleriniz, kızgın kaşlarınız ve parmağınız hep yanınızda, bedava ve zahmetsiz.
İki yöntemi de uyguladım. Şu anki durumumdan anlatamayacağım kadar menunum. Uzun yazdım yine kusuruma bakmayın

Hepinize huzurlu bir hafta sonu diliyorum.