Ehl-i irfan aşıkı şöyle tanımlar: kendini maşuku ile idrak edebilen maşukuna ben diyebilen iki ayrı bedende tek bir nefsin varlığını hissedebilendir. Böyledir aşk ikiliği kabul etmez. Kesreti şirk olarak görür. Bu sebeple tevhide ermeyen aşk gerçek aşk değildir.
Kendi benlik hapishanesinin duvarlarına yazı yazmakla meşgul birinin aşkın hallerinden bahsetmesi tabii ki beklenilemez. Zira aşk benliğin reddidir.
Özgür Ama Tutsak
Sulhi Ceylan
Âşık olan kişi öyle bir kendinden geçer ki ben diye bir şey kalmaz zaten ortada.
Mecnunun Leyla'da gördüğü şey AŞK idi. Leyla'yı reddedip Mevlâyı bulduğunda yanında götürdüğü o AŞK idi. Sadece yönü değişti. Aşkın haleleri var bu doğru ama bu hâller yalnızca Leyla'dan Mevlâya giderken ortaya çıkıyor ki o da her kula nasip olmuyor.