Kainat ( Uzay) Sonsuz Mudur?

Çevrimdışı nevcivan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 404
  • 625
  • 404
  • 625
30 Mar 2008 00:24:50
Arkadaşlar, ben bu soruyu bir türlü çözemedim. İçinden çıkamadım?

Çevrimdışı fguclu

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.386
  • 1.409
  • 1.386
  • 1.409
# 30 Mar 2008 10:53:59
bencede sonsuz değil sadece bilinmiyen ...

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Mar 2008 11:19:08
Üniversitede okurken, anfi genişliğinde bir sınıfta matematik dersi görüyorduk.
Önümüzde 10 metre kadar uzunluğunda bir tahta vardı. Öğretim görevlisi limit konusunu anlatırken sürekli + sonsuza gider, - sonsuza gider tabirlerini kullanıyordu. Öğrencilerin çoğu dersten hiç bir şey anlamıyordu.
Sonunda öğrencilerden biri dayanamayıp sordu:

- Hocam + sonsuz, - sonsuz diyorsunuz ben hiç bir şey anlamıyorum. Sonsuz ne demek?

Üniversiteye gelmiş birinden böyle bir soru duymak öğretim görevlisini çok şaşırtmıştı. Öğrenciden tahtaya kalkmasını istedi. Tahtanın ortasına git ve burnunu tahtaya daya dedi. Şaşırması sırası bize gelmişti. Öğrenci gayri ihtiyari söylenileni yaptı.
Öğretim görevlisi :
- Ne görüyorsun? diye sordu.

Burnu tahtaya dayalı biri ne görebilir? Görebildiği bir kaç harfi söyledi.

- Şimdi bir adım geri çık ve başını çevirmeden gördüklerini söyle dedi.
Bir adım geriden tahtanın daha fazlasını görme imkanı olduğu için, görebildikleri söyledi.

- Şimdi sınıfın en arkasına git ve oradan bakarak gördükleri söyle.
 
Öğrenci arkadaş sınıfın en arkasına gidince tahtadakilerin hepsini görebildiği için her şeyi söyleyebildi.

- İşte bulunduğunuz konuma göre görme sınırlarınızın sağ tarafında kalanlar + sonsuz, görme sınırlarınızın sol taraftında kalanlar - sonsuzdur.
Siz olaylara ne kadar geriden bakabilirseniz, görüş açınız o kadar genişler ters orantılı olarak sonsuzluk sınırlarınız o kadar daralır.


Kainat sonsuzdur. Çünkü bizim görebildiğimiz sınırların dışında bölümleri vardır.

Not: Yaratılmış olan her şeyin sonu vardır. :)

Çevrimdışı TMurat

  • Site Yöneticisi
  • *****
  • 10.225
  • 65.298
  • 10.225
  • 65.298
# 30 Mar 2008 11:25:10
Uzay sonsuz değildir. Sonlu ama sınırsızdır. Uzaydaki atom sayısı, uzayın çapı, uzunluğu belli ama........

Şimdi fırça yemeden birleştirilmiş sınıf planlarını hazırlayayım. Hazırladıktan sonra bu zevkli konuya geri dönerim.

Çevrimdışı nevcivan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 404
  • 625
  • 404
  • 625
# 30 Mar 2008 12:41:14
Turgut Hocam, sizin anlattıklarınızdan anladığım uzay bize göre sonsuzdur çünkü algılama sınırlarımızın dışında. Doğru anlamış mıyım hocam?

Murat Hocam, 'Sonlu ama sınırsızdır' ifadenizi biraz açabilir misiniz?

Çevrimdışı math2007

  • Uzman Üye
  • *****
  • 911
  • 977
  • 911
  • 977
# 30 Mar 2008 12:44:42
EĞRİ UZAY VE GÖRELİLİK:

Einstein’in kütle çekim teorisi, k enerji sabitini uzayin egriligi cinsinden yeniden degerlendirir. Einstein’in genel görelilik teorisinin en önemli kavramlarindan biri de uzayin kütle çekimi tarafindan egilmesidir. Aslinda uzay ve kütle çekiminin karsilikli etkileri vardir: kütle çekimi uzayi eger ve uzay kütle çekimine neden olur. Einstein’a göre, maddenin kütle çekiminin etkisi altinda hareket etmesine uzayin egriligi neden olur.

Kütle çekimi uzayi egdiginden, isik artik dogrusal olarak yayilmaz (Bilinene göre;  ışık bir ışındır direkt -doğrusal- yayılır ve ses bir dalga şeklinde yayılır). Bu etki ilk kez 1919 yilinda, bir tam Günes tutulmasi sirasinda uzaklardaki yildizlarin isiklarinin Günes’in yakinindan geçerken nasil yollarindan saptiklari incelenirken ölçüldü. Günes’in yanindan geçerken isigin dogrusal bir yol izlemedigi görüldü. Aslinda isik, enerjiye sahip oldugundan, Newton’un kütle çekimi teorisi bile isigin sapmasini öngörmektedir. Bununla birlikte Einstein’in teorisinde uzay egri oldugundan isigin sapmasi Newton’un teorisindekinin iki katidir.

Eger bir yerde madde varsa, artik ‘düz çizgiler’ yoktur. İki nokta arasindaki en kisa uzaklik, bir egridir. Eukleides geometrisinin bildigimiz teoremleri artik uygulanmaz (Bu soruya cevap arayanların Non-Eucledian geometri türlerini incelemesini tavsiye ederim). Paralel çizgiler kesisebilir. Üçgenlerin iç açilari toplami artik 180 derece degildir (portakalın üstünde 3 nokta alın ve çizgilerle birleştirip kesin elde ettğiniz üçgende bu açık bir şekilde gözükecektir). Günes yakinlarinda bu etki küçüktür. Eger Günes’in yakininda bir üçgen çizersek iç açilari toplami 180 dereceden milyonda bir oraninda küçük olur.
 
Uzayin dogasi hakkindaki düsüncelerimizdeki bu devrimin ima ettigi sey; "kütle çekimi uzayi eger, uzay maddeyi hareket ettirir" biçiminde özetlenebilir ki; bu da evrenin geometrisini yorumlamamizda yeni bir paradigma saglar. Kütle çekiminin kuvvetini gösterdiginden, uzayin egriligi büyük patlamada önemli rol oynar.

Önce, k sabitini yeniden yorumlamaliyiz. O artik enerjinin degil, uzayin egriliginin bir ölçüsüdür. Genel görelilik teorisi k sabitine olasi üç deger verir: +1,0,-1. Bunlar, klasik olarak evrenin enerjisinin negatif, sifir ya da pozitif olmasi kavramlari ile aynidir. Bu degerler,egriligi pozitif (bir kürenin yüzeyi), düz (düzlem) ve negatif (eyer biçimli ya da hiperboloid yüzey) olan uzaylara karsilik gelir. Bunlar, toplam enerji cinsinden, sirasiyla negatif toplam enerji (kütle çekimsel potansiyel enerji üstün gelir), sifir toplam enerji (potansiyel ve kinetik enerjiler birbirlerini tam olarak dengeler) ve pozitif toplam enerji (genislemenin kinetik enerjisi üstün gelir) durumlarina karsilik gelir. Toplam enerjisi negatif olan ve maksimum bir boyuta kadar genisleyen evrenin egriligi pozitiftir. Negatif enerjili evren, kapali ve sonlu bir uzay, pozitif enerjili ve sonsuza kadar genisleyen evren ise açik ve sonsuz bir uzay anlamina gelir.

Açik bir evren bugün sonsuz oldugu gibi, geçmiste de sonsuzdu. Sonsuzdur çünkü açik bir geometride bir kenarin varligi homojenligi, ya da baska bir deyisle lehinde çok fazla kanit biriken kozmoloji ilkesini ihlal eder. Bu, sonsuz bir evrendeki galaksi dagiliminin bir kenari olmasi anlamina gelmez. Böyle bir kenarin varligi galaksilerin, öncesinde hiç galaksi olmayan, geçmis bir zamanda ortaya çiktigi anlamina gelir.

Sonsuza bir sinir olmadigindan, sonsuz bir evren daima daha fazla genisleyebilir. Sonsuz sayida odasi olup hepside dolu olan bir otel düsünelim. Bu otelde sonsuz sayida müsteri agirlanabilir. Her müsteriye yandaki odaya geçmesini rica ederiz, böylece ilk oda bosalir. Otelin oda sayisi sonsuz oldugundan, her müsterinin geçebilecegi bir yan oda bulunacaktir. Belli yogunlukta maddeyi, içinde sonsuz hacimde barindirdigindan, açik evrenin kütlesi sonsuzdur.

Eger evren simdi açiksa, genel görelilik teorisiyle ulasilamayan fakat hakkinda spekülasyon yapilabilecek olan, zamanin baslangicindaki t = 0 aninda da açikti. O anda evrenin hacmi sonsuzdu ama maddenin yogunlugu da sonsuzdu. Açik evrenin, yogunlugu sonsuz olan bir tekillikle basladigini söyleriz ki bu durumda fizik çöker.

Daha gerçekçi olarak, açik evrenin tarihine, yogunlugunun sonlu fakat hacminin sonsuz oldugu Planck döneminden yani 10-45 saniyeden baslayabiliriz. Buna karsit olarak, kapali evren yine yogunlugu sonsuz olan ama bu kez hacmi sifir olan bir tekillikle baslar. Daha gerçekçi olarak,kapali evrenin tarihine yogunlugun sonlu oldugu Planck zamanindan baslanabilir.

Kapali evrenin hacmi herzaman sonlu olmustur. Bugünkü evrenin yogunlugu, kritik yogunluga, geometriside önemli ölçüde düze yakindir. Bunun dogru olmasi için uzay egriliginin geometrik karsiligi bize, kütle çekim potansiyel enerjisi ile genisleyen evrendeki maddenin kinetik enerjisi arasinda bir denge olmasi gerektigini söyler. Böyle iyi ayarlanmis bir dengenin varligi, bir ikilem yaratir.

Erken dönemlerde bu iki tür enerji birbirlerine daha yakin oldugundan, evren gençken, dengesizligin çok ince ayarlanmis olmasi gerekir. Günümüzde biri digerinden 10 kat farkli olabilir ama Planck döneminde 1060 ta 1 hatayla birbirlerine esittiler. Neden bu iki enerji türü böylesine yakin dengelenmis olsun?


İkilem sisme yardimiyla çözülmüstür. Sisme, en azindan iyimser biçimiyle, kinetik ve potansiyel enerjilerdeki dengesizlikle baslar. Sisme olmasaydi, evrenin kinetik ve potansiyel enerjileri arasinda dengesizlik olurdu. Oysa sisme nedeniyle herhangi bir enerji türündeki fazlalik, çok küçük degerlere indirgenmistir. Bunun nedenini görmek için, Einstein’in deyisiyle böyle bir dengesizligin uzayin egriligine esit oldugunu düsünelim. Sisme sirasinda evrenin boyutlarindaki büyük artis, tipki sisen bir balonun yüzeyindeki kirisikliklarin düzelmesi gibi evrenin egriligini azaltir. Herhangi bir egri yüzeyin yeterince küçük bir parçasi çok yaklasik olarak düz kabul edilebilir. Düz geometriye sahip bir evren aslinda kinetik ve potansiyel enerji biçimleri arasinda hemen hemen mükemmel bir dengenin oldugu bir evrendir.

Kozmik ufuk

Evrenin yasi bizim görebilecegimiz uzakliga limit koyar. Çünkü isik bir noktadan digerine ilerleyebilmek için zamana ihtiyaç duyar. Evrenin yasiyla esit olan bir zamanda yol almis bir isiktan daha uzagini göremeyiz.

Eger evren genislemiyor olsaydi, bu zaman içinde ilerleyen isigin aldigi yolu hesaplamak daha kolay olurdu.Örnegin evren genislemiyor olsaydi ve 13 milyar yasinda olsaydi,13 milyar isik yilindan ötesini göremezdik.Evren bu uzakligin ötesine genisleyebilir ama isigin evrenin yasiyla ilerleyebilecegi maksimum uzaklik bir kozmik ufuk yaratir.Astronomlar bu ufuk içerisindeki uzaya görülebilir evren adini vermislerdir.
Bununla beraber evren genislediginden,kozmik ufuk için herhangi bir uzaklik ifadesi yoktur.


---------------

Bence bu son paragraf sorumuzun cevabı:)

Çevrimdışı nevcivan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 404
  • 625
  • 404
  • 625
# 30 Mar 2008 13:27:49
math2007 Hocam, ifadelerinizden anladığıma göre kainat genişlemeye devam etmektedir.
O halde genişlemeye muhtaç olan sonsuz da değildir.

Çevrimdışı TMurat

  • Site Yöneticisi
  • *****
  • 10.225
  • 65.298
  • 10.225
  • 65.298
# 30 Mar 2008 13:34:00
Planları ekledim. İşlerinin %1'ini bitirmiş olmanın iç rahatlığı ile şen ve mutlu olarak artık yazabilirim. :)

math2007 öğretmen aslında anlatmış ama bu yazıyı anlamak için ön bilgi birikimi gerekli.

Uzay sonlu ama sınırsızdır. Nasıl yani?

1- Uzay sonludur.

Çünkü uzaydaki madde miktarı, uzayın boyu vb. biliniyor.

Uzayda yaklaşık 10 üssü 79 adet atom (veya parçacık) vardır. Sayının kolay görünmesine aldanmayın. Korkunç büyük bir sayıdır.

Uzayın yaklaşık kütlesi 10 üssü 53 Kg'dir.

Uzayın çapı yaklaşık 35 milyar ışık yılıdır.

2- Uzay sınırsızdır.

Çünkü uzayın ucu bucağı yoktur. Dümdüz gitseniz uzayın sonuna ulaşamazsınız. Bu imkanların olmamasından değil, imkansız olmasındandır.

Dünya'nın yuvarlaklığını ispatlamaya çalışan Macellan misali gemimize atlayıp uzayda dümdüz gittiğimizi düşünelim. Trilyonlarca yıllık seyahatten sonra yine başladığımız yere varırız!!! Bu son cümle evrenin niye sınırsız olduğunu anlatabilir.

Evrenin dışında ne vardır?
Hiçbir şey! Daha doğrusu evrenin dışı diye birşey yoktur. Herşey evrenin içindedir.

Evren sırlarla doludur. İçinden çıkmak imkansız.

Diyelim ki çalıştığınız yerden sıkıldınız ve il içi tayin istediniz. ilsis üzerinden okulları listelediniz ve en son tercih olan "İl emrine verilmek istiyorum." dediniz. İl, "madem emrimdesin sana güzel yer vereyim." deyip sizi galaksiler arasında, eğitime aç bebelerin olduğu bir köye atadı. Sizde bir heves... Bir heves....

Matemetik kılavuz kitabını açtığınızda aman ha şaşırmayın. Ortama ayak uydurmak zorundasınız.

2 paralel doğru birbirini kesebilir.

Üçgenin iç açıları toplamı bir türlü 180 etmez!!!

Al başına belayı demeyin. Uzayın zevkini çıkarmaya bakın. :)

Çevrimdışı nevcivan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 404
  • 625
  • 404
  • 625
# 30 Mar 2008 13:44:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Planları ekledim. İşlerinin %1'ini bitirmiş olmanın iç rahatlığı ile şen ve mutlu olarak artık yazabilirim. :)
Hocam gayet sade bir dille anlatmışsınız,teşekkürler...

math2007 öğretmen aslında anlatmış ama bu yazıyı anlamak için ön bilgi birikimi gerekli.

Uzay sonlu ama sınırsızdır. Nasıl yani?

1- Uzay sonludur.

Çünkü uzaydaki madde miktarı, uzayın boyu vb. biliniyor.

Uzayda yaklaşık 10 üssü 79 adet atom (veya parçacık) vardır. Sayının kolay görünmesine aldanmayın. Korkunç büyük bir sayıdır.

Uzayın yaklaşık kütlesi 10 üssü 53 Kg'dir.

Uzayın çapı yaklaşık 35 milyar ışık yılıdır.

2- Uzay sınırsızdır.

Çünkü uzayın ucu bucağı yoktur. Dümdüz gitseniz uzayın sonuna ulaşamazsınız. Bu imkanların olmamasından değil, imkansız olmasındandır.

Dünya'nın yuvarlaklığını ispatlamaya çalışan Macellan misali gemimize atlayıp uzayda dümdüz gittiğimizi düşünelim. Trilyonlarca yıllık seyahatten sonra yine başladığımız yere varırız!!! Bu son cümle evrenin niye sınırsız olduğunu anlatabilir.

Evrenin dışında ne vardır?
Hiçbir şey! Daha doğrusu evrenin dışı diye birşey yoktur. Herşey evrenin içindedir.

Evren sırlarla doludur. İçinden çıkmak imkansız.

Diyelim ki çalıştığınız yerden sıkıldınız ve il içi tayin istediniz. ilsis üzerinden okulları listelediniz ve en son tercih olan "İl emrine verilmek istiyorum." dediniz. İl, "madem emrimdesin sana güzel yer vereyim." deyip sizi galaksiler arasında, eğitime aç bebelerin olduğu bir köye atadı. Sizde bir heves... Bir heves....

Matemetik kılavuz kitabını açtığınızda aman ha şaşırmayın. Ortama ayak uydurmak zorundasınız.

2 paralel doğru birbirini kesebilir.

Üçgenin iç açıları toplamı bir türlü 180 etmez!!!

Al başına belayı demeyin. Uzayın zevkini çıkarmaya bakın. :)
Hocam, gayet sade ve anlaşılır bir dille anlatmışsınız, teşekkürler...

Çevrimdışı Ayçanur

  • Yeni Üye
  • 153
  • 20
  • 153
  • 20
# 30 Mar 2008 14:34:10
............

(bakın bende gayet sade ve anlaşılır bir dille anlattım :D)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Mar 2008 14:59:30
Alıntı
Turgut Hocam, sizin anlattıklarınızdan anladığım uzay bize göre sonsuzdur çünkü algılama sınırlarımızın dışında. Doğru anlamış mıyım hocam?

Murat Hocam, 'Sonlu ama sınırsızdır' ifadenizi biraz açabilir misiniz?


2 paralel doğru birbirini kesebilir.

Üçgenin iç açıları toplamı bir türlü 180 etmez!!!

Al başına belayı demeyin. Uzayın zevkini çıkarmaya bakın.


nevcivan öğretmenim hiç bir konuda kesin bir şey söylemeyi tercih etmiyorum. Bildiklerimi yazarım kişiler hisselerine düşenleri alır.

Kainat ( Uzay) Sonsuz Mudur?  sorusunun cevabını öğrenmenin bize bir şey kazandıracağını sanmıyorum.

Murat öğretmenimin dediği gibi,  her gün karşılaştığımız problemler üzerinde tartışarak çözüm üretmeyi tercih ederim.

Uzayın büyüklüğüne bakarak Rabbimin büyüklüğünü tefekkür ederim.
Sonsuz olup olmaması beni ilgilendirmiyor.


Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 30 Mar 2008 15:03:03
Uzay, Dünya'nın atmosferi dışında evrenin geri kalan kısmına verilen isimdir. Uzay'ın sınırları asla kesin değildir ve Uzay hep büyür. Atmosfer ile uzay arasında kesin bir sınır bulunmamaktadır, fakat Dünya'nın atmosferi yukarı doğru çıkıldıkça incelmektedir. Uzayda milyonlarca gökada bulunmaktadır. Bu gökadalar içinde milyonlarca güneş sistemleri, gezegenler ve gök taşları bulunmaktadır.
Uzay çok eski dönemlerden beri insanların büyük ilgisini çekmiş, sonu olup olmadığı; varsa, sınırlarının nereye kadar uzandığı bilginleri ve felsefecileri yakından ilgilendirmiştir. Uzayda yer alan gökcisimlerinin incelenmesi, bunların hareketlerinin diğer gökcisimlerinin davranışlarına yaygınlaştırılması, uzay hakkında çok az da olsa kimi fikirlerin ortaya atılmasını sağladı. Çağlar geçtikçe insanların daha güçlü teleskoplarla uzayı incelemesi uzay hakkındaki bilgileri artırdı. Uçan cisimlerin ortaya çıkmasıyla Dünya'yı çevreleyen yakın uzay hakkındaki bilgiler, daha da artmaya başladı. Nihayet, güçlü füzeler, yapma uydular, Ay'a insanlı ya da insansız araçlar gönderilmesi, Güneş Sistemi içinde yolculuk yapacak yapma uyduların geliştirilmesi, çok güçlü radyoteleskoplarla uzayın derinliklerinin araştırılması, 20. yüzyılın ikinci yarısında insanlığın uzay hakkındaki bilgilerini önemli ölçüde genişletti. Bu arada teorik fizik ve astronomi konusunda devrim yapacak görüşler ortaya atan Einstein gibi bilginlerin uzay konusunda ortaya attıkları pek çok kuram, gözlemcilerin uzay üzerine verdikleri bulguların mantıklı bir şekilde açıklanmasını sağladı. Uzay konusundaki ilk sağlam bilgiler, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında, özellikle kuzey ülkelerinde kurulan gözlemevleri sayesinde alındı. ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Palomar Gözlemevi, Dünya'da mevcut gözlemevlerinin en büyüğüdür. Buradaki aynalı teleskopun çapı 5 m., yüksekliği 40 m.dir. Bu gözlemevlerinde uzaydaki gökcisimlerinin kütlesi, hacmi, ışığının şiddeti vb. incelenmektedir. Uygulamalı fiziğin geliştirdiği tayf (spektrum) analizi, uzaydan gelen ışıklardan, cisimlerin hangi elementlerden oluştuğunu göstermektedir. 1932'de K. G. Jansky adındaki bir mühendisin rastlantı sonucu bulduğu uzaydan gelen radyo yayınları, daha sonraki yıllarda radyoteleskopların doğmasına ve uzayın derinliklerinin dinlenmesine, bu radyo yayınlarının kaynaklarının ve nedenlerinin bulunmasına yol açtı. II. Dünya Savaşı sırasında Almanların geliştirdiği V-1 ve V-2 füzeleri daha sonraki yıllarda uzayın keşfi için yapılacak çalışmalarda büyük bir adım oldu. 1947-1956 yılları arasında özellikle ABD, uzay çalışmalarına büyük hız verdi. Yapılan uzay uçuşu denemelerinin hiçbiri bir uzay aracını yörüngeye oturtmayı başaramadı. Bu arada SSCB, 1957 yılında üç kademeli Vostok füzeleri ile "Sputnik" adındaki ilk yapma uyduyu Dünya çevresinde yörüngeye oturtarak uzay yarışında öne geçti. Uydulardan elde edilen uzay üzerine bilgiler, canlıların, özellikle insanların uzayda yaşayabilmeleri için hangi koşulların yerine getirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Böylece uzay tıbbı doğdu ve gelişti. Uzayda ilk insan ise 12 Nisan 1961 tarihinde SSCB'nin uzaya gönderdiği Yuri Gagarin oldu. Bu arada, insanların uzay boşluğuna yerleşmelerini sağlamak, uzayı uzaydan izlemek, Dünya üzerinde haberleşme kolaylıkları sağlamak için binlerce uydu yörüngeye yerleştirildi ya da uzayın boşluğuna fırlatıldı. Nihayet 1969 Temmuzu'nda Ay'ın ABD'li astronotlar tarafından fethedilmesi, uzay çalışmalarında en önemi adımlardan biri oldu. Günümüzde uzay yarışı büyük bir hızla sürmektedir

Çevrimdışı nevcivan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 404
  • 625
  • 404
  • 625
# 30 Mar 2008 15:09:52
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


nevcivan öğretmenim hiç bir konuda kesin bir şey söylemeyi tercih etmiyorum. Bildiklerimi yazarım kişiler hisselerine düşenleri alır.

Kainat ( Uzay) Sonsuz Mudur?  sorusunun cevabını öğrenmenin bize bir şey kazandıracağını sanmıyorum.

Murat öğretmenimin dediği gibi,  her gün karşılaştığımız problemler üzerinde tartışarak çözüm üretmeyi tercih ederim.

Uzayın büyüklüğüne bakarak Rabbimin büyüklüğünü tefekkür ederim.
Sonsuz olup olmaması beni ilgilendirmiyor.



Hocam, bu konu üzerinde düşünmek size göre gereksiz olabilir ama bana göre gerekli. Kuranı Kerim defaatle bizi tefekküre teşvik ediyor.
Şu cümleniz çok anlamlı:Uzayın büyüklüğüne bakarak Rabbimin büyüklüğünü tefekkür ederim.
Zaten benim de amacım bu. Allah'ın yarattıklarını düşündükçe onun büyüklüğünü daha iyi anlıyorum.
Siz gereksiz bulabilirsiniz ama bence ilginç bir konu.

Çevrimdışı CCSS76

  • Yeni Üye
  • 4
  • 0
  • 4
  • 0
# 30 Mar 2008 15:30:52
Big Bang Teorisi Göz Önünde Bulundurulacak Olursa Şu Anki Kainatın Bir Atomun Patlaması Sonucu Oluştuğu Anlatılır. Buna Göre Kainat Her An Gelişmekte Yani Büyümektedir. Ama Sonsuz Büyüklükte Değildir. Bir De Dikkat Edilmesi Gereken Bir Mevzu Da Kainatın Sonsuzluğundan Öte Zamanın Sonsuzluğudur. Cansız Bir Nesne Sonludur. Fakat Canlılar Sonsuzluğa Namzet Olabilir.örneğin Bir Ağacın Tohumlarıyla Neslini Devam Ettirmesi. Burada Dikkat Edilecek Nokta Şudur: Tohum Ruha Göre Biraz Daha Basittir. Ruhlar Bu Yüzden Sonsuzluğa Namzet Olabilir. çok Önemli Bir Not: İlmi Veriler Değişken Olabilir. Gerçek İlim Allah Katındadır.[font=verdana][/font]

Çevrimdışı sevde5

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.377
  • 6.716
  • 2.377
  • 6.716
# 30 Mar 2008 15:35:41
Kâinat sonsuz büyüklükte değildir. Fakat bugün için ben, kâinatın büyüklüğünü idrak edemediğimden onu sonsuz olarak kabul edebilirim.
  Ancak kâinatın sonsuz  olduğunu kabul edildiğinde birçok soruya rahatlıkla cevap verilebilir. Yaratıcısının yanında  olan kâinat, Sanatkâr’ının bilinmesi, tanınması ve idrâk edilmesi amacıyla yaratılmıştır.

Şimdi kâinatın yanında insanın cismani büyüklüğünü düşünmek lazım. Kâinatın büyüklüğünü idrâk edemediğime göre ben kâinatın yanında  farkedilemeyecek kadar küçüğüm.

Fakat bu hâlimle beni kimse yok sayamaz, çünkü beni görmeden devasa kâinatın mahiyeti ve niçin yaratıldığı asla bilinemez. Kâinatın mahiyeti bilinmeden de Yaratıcı’nın isim ve sıfatları bilinemediğine göre bu cismaniyetimin, O’nun sonsuz büyüklüğünü kıyas yoluyla idrak edebilmem için lütfedildiğini anlıyorum. İşte kâinatın yanında çok küçük olan ben bunun farkında olmazsam kendimi kendimle çarpmış, yani daha da  küçülmüş olurum. Çünkü hiçbir şey olmadığının farkında olmamak iki boyutlu hiçbir şeyliktir. ..
 

Alıntıdır...


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK