Güzel bir yazı...
Sınavı vardı.
Çantanı akşamdan hazırla istersen, dedim. Sabah yaparım sorun değil, dedi.
Sabahın koşuşturması ile kalem kutusunu ve sınav notlarını unutmuş. Peşinden okula götürebilirdim götürmedim.
Tüm gün arkadaşlarından kalemiydi, silgiydi, notlarıydı aramış durmuş. Hiç bir şey demedim.Akşam bir baktım her işten önce çantasını toparlıyor.
Öbürü çizgi filme takıldı kahvaltıya gelmek istemedi. Sen bilirsin ama öğlene kadar aç kalırsın dedim. Olsun, dedi. Aç açına okula gitti. Yanına sandviç hazırlayıp koyabilirdim, koymadım. Okulda öğlene kadar kıvranmış. Ertesi sabah kahvaltı sofrasına ilk koşan kendisiydi.
Neden?
Çünkü çocukların tercih yapmasına izin verdiğimiz kadar, tercihlerinin sonucunu yaşamalarına da izin vermek gerekir.
Neden?
Çünkü bir musibet bin nasihatten çok şey öğretir.
Yemek yemeyen aç kalır, ödevini yapmayan öğretmeninden ceza alır, uykuya direnen ertesi gün uykusuz kalır, sınavına çalışmayan zayıf alır...
Hani diyoruz ya, "Ceza vermeyelim mi?" diye.
Vermeyelim, sadece sonuçlarını yaşamalarına izin verelim.
Çünkü ancak böyle olunca yavrular sorumluluk alır...
Bu yaklaşımla çocuklarımızdan netice almak hem daha kolay hem de daha kalıcı. Teşekkürler sayın hocam. Üç çocuğum da kendi okulumda ilkokulu bitirdi. Hatta ikisi ortaokulu. Üçünün de yarım yıl, 3 yıl ve 4 yıl olmak üzere öğretmenleriydim.
Özellikle sınıflarında ve okulda diğer öğrencilerle sorun yaşadıklarında; "kendiniz çözün!" dedim. Hayat mücadelesine hazırlanmaları için.
Tekrardan çok teşekkürler anlamlı ve değerli paylaşımınız için sayın hocam.