Kimbilir Hangi Köşe Başında!...

Çevrimdışı simeranya

  • Uzman Üye
  • *****
  • 735
  • 786
  • Sosyal Bilgiler
  • 735
  • 786
  • Sosyal Bilgiler
15 Haz 2008 00:57:54
KİMBİLİR HANGİ KÖŞE BAŞINDA

    Evet...
    Seninle hangi tarih, hangi saat ve hangi mekanda randevulaştık bilemiyorum.
    Randevu zamanını sen biliyorsun. Bana söylemedin. "Sen orada olduğun an, ben gelirim" dedin sadece.
    Nerede? Ne zaman? Nasıl?
    Beni nasıl bulacaksın?
    Seninle şahsen tanışmadım ama seni biliyorum. Çok meşhursun. Seni herkes biliyor. O kadar meşhursun ki, ana rahmindeki bebek bile biliyor seni.
    Şu randevuyu ılık bir yaz akşamında sahile vuran dalgalara eşlik eden martı kuşlarının şarkılarını dinlemek için bir Akdeniz sahilinde gerçekleştirsek olmaz mı?
    Olmaz ha... Peki.
    Kalbim sıcaktır ama ellerim çabuk üşür. Eldivenlerim de yok ama olsun, eksi onbeş derecelik bir Ankara ayazında güneşin donduğuna aldırmayıp, ellerimi ovuşturarak ısıtırken buluşabilir miyiz?
    Yine mi hayır?
    Yeşilin binbir çeşit renge büründüğü, toprağın çiçeklerle uyandığı, çiğdemlerin, kardelenlerin baharında görüşmeye ne dersin?
    Buna da hayır dedin.
    Peki ne zaman?
    Her an mı?
    Seninle randevuya her an hazırlıklı mı olmalıyım?
    Her nefes alışımda,
    her nefes verişimde.
    Sen hep yanımda olacaksın ve ben seni sadece bir defa görebileceğim. Bu nasıl buluşma.
    O zaman sen çok önemlisin.
    Seninle buluşacağım güne kadar çok iyi hazırlanmalıyım.
    Ey ölüm!
    Seninle randevum ne zaman bilemiyorum.

                                                        ALINTIDIR

Çevrimdışı muallimbeyy

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 116
  • 12
  • 116
  • 12
# 15 Haz 2008 01:03:28
SESSİZ OLUN SALÂM OKUNUYOR

İki elim kalbimde,bastırdıkça kan sızıyor.
Nerde yanlış yapıyorum.
“tütün bas dinsin “ diyorlar.
Bilmiyorlar..
Ben kanımı yandıkça tüten ölü kokusuna gömüyorum..
Mazgallar da can çekişen izmaritleri,
deva olur diye göğüs kafesime mahkum ediyorum.
Ucu ateş olmayan tütün ne çare yarama…

Harmanları savuruyorum karanlık göğe,
Har vuruyorum dikiş tutmaz gönlüme.
Sonra bir düşten uyanıyor,
Elimi eteğimi çektim diyorum laf tutmaz ,
ahmak gönlüme..

Elimden tutup sırrı gizlenmiş aynaya döndürüyor suretimi ,
Dudağımdaki kana bakıyorum ,
Ve korkunun tene yansıyışıyla ,
Korkmuşum diyorum düşümde…

Her infaz öldürmüyor insanı,
Bunu öğreniyorum.
Ve biliyorum,
yavaş yavaş gelecek sonum…

Gece bana mahkum,ben müebbete.
Onun sonu göz tırmalayan ışık,
Benimki sadece içime duyurulan bir çığlık..

“biter” , ”geçer” diyor sağ yanımdan bir ses,
“kimsin “ çıkıveriyor kurumuş dudaklarımdan,
meleğinim senin diyiveriyor.
Ona söylemiyorum ama,
ben her defa sol yanımdakini dinliyorum…
“bitmeyecek”, ”geçmeyecek “ yükünü bırakıyor.
Sağda ki direnişe rağmen ,
sol yanıma selam veriyorum..

“hiç” kimsenin yaşattığı bu..
Biliyorum;
üzerimde son moda durması beyaz bezin.
yakıştırsam belime kırmızı kuşak,başıma duvak yapardım,
yine kefen biçiyor kendime makasım.

Hazırsa her şey, başlasın sefer!
Yolcu yolunda gerek…
Aşkın yanına gömün hala can çekişmiyorsa eğer,
Ki ölü değilse toprağımı o serper.
Ve yüzümü şehri yar/a döndürün…

Bana müsaade…ölümle randevum var,
Bedenimde ki beyazlıkta kan lekem..
Elinizi değmeyin,sıcağı soğumayan tenime,
yar/dan yaram var…
ateşin koru cehenneminizi yakar….

Keskin bir leş kokusu şimdi tenime dolan,
Sessiz olun! Salâm okunuyor…

alıntı

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK