Hocam, siz epey tersten okumuşsunuz.
Mutasyonun tam da sebebidir aşı.
Bunca zaman doğal yollarla sürü bağışıklığı oluşacakken yüzlerine gözlerine bulaştırdılar..
Sorumluluğu yerine getirmiş:)
Ölüm ve kısıtlanma korkusuyla, işini kaybetme veya mobbing korkusuyla esareti seçtik deseniz daha yerinde olur.
BU 4 KORKU GEREKÇESİ dışında hiç kimse “sorumluluğumuzu yerine getirdik” hikayesi okumasın.
Toplumsal sorumluluğumu yerine getirdim diyenlerin hiç birinin düzenli kan verdiğini, donör olduğunu, organ bağışladığını vs vs.. sanmam.
Sorumluluklarını yerine getirmiş mişler 😻
mutasyonun sebebi aşı değildir. virüsün mutasyon mekanizmasının nasıl çalıştığı hakkında en ufak bilginiz olmadığını sırf aşıları kötülemek için aşı mutasyonun sebebidir dediğinizi düşünüyorum.
peki mutasyon nasıl oluşur. bir virüs vücuda girdiğinde, üzerinde bulunan tutucu mekanizma sayesinde sadece o mekanizmaya uyan hücreye tutunur.(işte bu nedenle bizi hasta eden virüs başka hayvanı hasta edemiyor, veya hayvana etki eden virüs bize etki etmiyor. ) hücreye tutunan virüs, içindeki mrna molekülünü hücre içine aktarır. bu mrna molekülünde virüsü oluşturan tüm bilgi mevcuttur. mrna doğrudan ribozoma gider. ribozom ise bu şifrenin çekirdekten geldiğini zannederek gelen şifredeki emri yerine getirir ve fotokopi makinesi gibi virüsün kopyalarını üretmeye başlar. bu üretim hücrenin şişerek patlamasına sebep olur ve yeni üretilmiş binlerce virüs diğer hücrelere bağlanarak süreci devam ettirir.
ribozomlarda virüs üretilirken çok nadir de olsa hata yapılır. kendisine verilen şifreden çok küçük farklılıklarla hatalı üretim yapabilir. bunu televizyon fabrikasında arada üretilen defolu mal gibi düşünebilirsiniz. normalde hücre içerisinde kendi üretim proteinlerden olsa çeşitli denetim mekanizmaları sayesinde hatalı üretimlere müdahale edilir yok edilir. fakat virüs tarafından tetiklenmiş üretimde hata kontrol mekanizması yoktur ve milyonda bir olasılık gibi küçük bir olasılıkla hatalı virüs üretilir.
hatalı virüs dediğimiz şey ise aslında mutasyona uğramış virüstür. fakat bu hataların çoğu ölümcüldür. değişikliğe uğramış virüs genelde verimsizdir ve yok olup gider. fakat bu hatalılardan milyonda bir tanesi ise öyle bir değişikliğe uğrar ki uğradığı değişiklik onu daha güçlü kılar. işte bu tek güçlü virüs başka hüçreye giderek artık kendisi gibi güçlü virüsler üretmeye başlar. böylece yeni bir mutasyon doğmuş olur. yani yeni mutasyonun doğabilmesi için milyon kere milyonda bir ihtimal olması gerekiyor. bu kadar düşük ihtimalin gerçekleşebilmesi için ise virüsün serbestçe çoğalabilmesi gerekiyor. eğer bir insan aşısız ise onun vücudu (hastaların çoğu semptom bile göstermiyor.) bir çeşit virüs kuluçka makinesi gibi çalışıyor ve yeni mutasyonların olabilme ihtimalini arttırıyor.
peki bir insan aşı olursa ne oluyor? aşının içinde virüslere etki eden bir şey yok. virüsleri öldüren bir ilaç yok. onun yerine inaktif virüs veya virüs parçaları var. (mrna aşılarında ise virüsün belli parçalarının hücre tarafından üretilmesini sağlayacak şifreler var.) aşı olan insanın vücudu bu virüs parçacıklarına gerçek virüse vereceği tepkiyi veriyor. peki insan vücudu virüse nasıl tepki verir?
1) antikor üreterek. virüs üzerinde hücrelere tutunmasını sağlayan mekanizmadan bahsetmiştik. işte antikor tam da bu mekanizmaya tutunacak şekilde (her virüste bu mekanizma farklıdır. bu nedenle her virüse karşı ayrı bağışıklık geliştirmek gerekir.) üretiliyor ve antikorlar vücuda giren virüslerin hücrelere tutunmasını engelliyor. dolayısıyla virüsün yayılımı engelleniyor. fakat bu antikorlar hemen üretilemiyor. önce vücudun virüsü tanıması gerekiyor. eğer virüs sizi antikor üretiminden önce yenerse ölürsünüz.
2) kuluçka makinesi haline gelmiş hücreler t hücreleri tarafından patlatılıyor.
3) yabacı maddeler t hücreleri tarafından absorbe edilerek yok ediliyor.
4) vücut sıcaklığı arttırılarak yüksek sıcaklıklarda yaşayamayan yabancıların ölmesi amaçlanıyor.
tekrar aşı olan insana dönelim. aşı olan insanın vücudu antikor üretiyor. bu antikor bilgisi saklanır. aynı tip virüs gelirse anında müdahele edilir. ilk seferde yaşanan gecikme olmaz.
yani aşılı bir insanın vücudu virüs bünyeye girer girmez savaşmaya başlar. virüsün milyon kere milyon kendini kopyalaması engellenir.
aşısız insanın vücudu ise virüsü tanımadığı için virüs vücuda ilk girdiğinde tepki göstermez. virüs kuluçka dönemi boyunca kafasına göre at koşturur. hücreden hücreye bulaşır. vücut olayı fark edene kadar zaten hücrelere girmiştir ve milyon kere milyon kopyalanmıştır. hücreler virüsle dolup patlamaya başlayınca vücut tepki gösterir.
şimdi olaya baştan bakacak olursak; aşısız bir insanın hem virüs için kuluçka makinesi görevi göreceği hem de mutasyonlara yol açacağı aşikardır. aşılı bir insanın ise virüsle daha iyi mücadele edeceği ve hem yayılımı azaltacağı hem de mutasyonun önüne geçeceği gün gibi ortadadır.
yani aşı, virüslere karşı bir çeşit kimyasal karışım değil, virüsün ta kendisi olup amacı insanı ölümcül derecede hasta etmeden virüse karşı hazırlamaktır.
aşı taraftarları tüm insanların hayatının kurtulmasını düşünürken, aşı karşıtları sürü bağışıklığı oluncaya kadar %2 'lik bir kesmin (Türkiye için 80 0000 000'un %2'si 1 600 000 kişi yapar.)ölmesini umursamamaktadırlar. bu ise virüsün mutasyona uğrayıp daha tehlikeli bir hal alabileceği olasılığını kapsamamaktadır. yani ölümler daha fazla olabilir. hangi insan "ben ölmedikten sonra 1 600 000 kişi ölsün, umurumda değil. yeter ki sürü bağışıklığı olsun " diye düşünebilir ki?