Toplumsal Travmalar Sonrası Çocuklar
Toplumsal travmaların yoğun olarak yaşandığı şu günlerde bu sarsıcı deneyimlerden oldukça fazla etkilenen ama bir şekilde göz ardı edilen çocukların tüm bu travmaları nasıl deneyimledikleri ve onlara nasıl yardımcı olunabileceği biz yetişkinlerin bir diğer sorumluluk alanı. Bu yazı, öncelikle ailelere yönelik hazırlanmış olsa da yaşanan toplumsal olay sonrasında karşılaştığımız çocuklarla iletişim kurma ile ilgili önemli noktalara değinildiği için çocuklarla beraber yaşayan veya bir şekilde temas kuran herkesin okumasının da önemli olduğu düşünüyoruz. TODAP bünyesindeki Birsen ve Buket tarafından hazırlanan bu çalışma, son olaylardan sonra çocukları BBOM okullarında olan ebeveynlerle paylaşıldı.
Çocuklar Travmatik Olaylara Nasıl Tepkiler Verirler?* Öncelikle her çocuğun gelişimsel yolunun kendine özgü olduğunu belirtmek ve verilen yaş aralıklarının çok sabit olmayacağını söylemek önemlidir.
* Fakat 2 5 yaş arasında ruhsal belirtilerin yetişkinlerdeki ya da orta çocukluk dönemindekinden farklı olarak bedensel şikayetlerin sıklığı önemli bir konudur. Baş ağrısı ya da karın ağrısı gibi daha bedensel şikayetler yetişkinler tarafından ihtiyaç duyulan desteğin habercisidir.
* Ayrıca okula gitmekte isteksizlik, güvendiği bakım veren kişiden ayrılmak istememe gibi davranışsal farklılıklar gösterebilir.
* Özellikle olayla ilgili açıklama yapılmamış olan ortamlarda çocuklarda aşırı korku halinden kaynaklı uyku bozuklukları görülebilir. Fakat güvendiği bir kişi tarafından yapılan açıklamanın ve verilen desteğin ardından zamanla kaygı düzeyi azalacaktır.
Olay Sonrası Genel Yaklaşımlar* Öncelikle yetişkinlerin olaydan sonra kendi ruhsal sıkıntılarının ve yoğun duygusal tepkilerinin olabileceğinin farkında olması gerekir.
Çocuklar küçük yaşlardan (6 aylık) itibaren öncelikle bakım veren kişilerdeki ruhsal değişimleri fark ederler. Yani yaşanan olayı tam olarak anlamasalar da yetişkinler üzerinden dolaylı olarak kötü bir olay yaşandığını sezerler.
* Çoğu zaman yetişkinler çocuklardan birçok şeyi gizleyebildiklerini düşünürler. Hâlbuki davranışlardaki tutarsızlıklar ya da yetişkinlerin yüz ifadesindeki değişimleri bile, çocukların olağan olmayan bir olay/durum olduğunu fark etmesini sağlar. Bu nedenle yetişkinlerin nasıl hissettiğini, neden öyle hissettiğini sade ve yalın bir şekilde çocuklarla paylaşması çocuklar için önemli olan güven duygusuna zarar vermemek için önemlidir.
* Özellikle çocukların sorduğu sorulara ya da tanık olduğu durumlara yönelik açıklamaların yapılmaması çocukların kendi hayal dünyasında yoğun korku öğelerinin bulunduğu hikayeler yaratıp bunlara inanmasına neden olabilir.
* Olayın yalın bir dille anlatılması çocukların merak ettikleri soruları sormalarını kolaylaştıracaktır. Örneğin: Büyük bir patlama oldu ve birçok insan bu olayda zarar gördü ya da yaşamını kaybetti.
Ayrıca yetişkinlerin nasıl hissettiklerini çocuklarla paylaşmaları çocukların da duygularını rahatça ifade etmelerine neden olacaktır. Örneğin: Bu olaydan dolayı kendimi üzgün hissediyorum. Sen de kendini kötü hissediyor olabilirsin ve bunu benimle paylaşabilirsin.
* Özellikle 12 yaşından küçük çocuklara olayla ilgili görüntülerin izletilmemesi veya yaşananların detaylarıyla anlatılmaması, eğer tanık olduğu biliniyorsa da bununla ilgili nasıl hissettiğinin, neler düşündüğünün konuşulması ya da çocukların kendini ifade edebildiği farklı yollardan izlenmesi önemlidir. Örneğin, resim yapma, oyun kurma, bedensel temas gibi.
* Çocukların yaşamda kötü olayların yaşanabileceğini ve bunların insanları üzebileceğini bilmesi önemlidir. Çocuklar bu olayların nasıl atlatıldığını, bu süreçte insanların birbirine nasıl destek olduğunu da görür ve başa çıkma yöntemleri ile ilgili yetişkinleri gözlemlerler. Bu nedenlerle çocuklardan olayları gizleyerek hakiki olmayan bir dünya algısı yaratmamak önemlidir.
Kendini Konuşma Yolu ile İfade Edemeyen Çocuklarda (0-2 yaş)* Yapılan çalışmalar bebeklerin, bakım verenlerin yüz ifadesindeki değişimleri fark edebildiklerini ve ilgisiz ya da üzgün ifadelerin onlarda kaygıya neden olduğunu göstermiştir.
* Bu nedenle birincil bakım veren kişiler bunu yapabilecek durumda değillerse, bu yaş dönemindeki çocukların güvendikleri tanıdıkları bir yetişkin ile temas etmesi, ona yönelik ilgi ve sevginin gösterilmesi önemlidir.
Çocukların Dünyayı daha çok Somut Kavramlar Üzerinden Anlamlandırdıkları Dönem (3-5 Yaş)* Bu dönemdeki çocuklara, yetişkinlerin kendilerini üzgün hissettiğini, bunun onunla ilgili olmadığı söylemesi önemlidir. 0-2 yaş için önemli olan sıcaklık ve yakınlık göstermek bu dönem için de önemlidir. Çocukların eğer isterlerse güvendikleri ve tanıdıkları yetişkinlerle oyunlar yoluyla ya da resim çizme yoluyla kendini rahatlatması için ortam sağlanabilir. Oyunların yetişkin yerine çocukların ihtiyacı ve isteği doğrultusunda seçilmesi önemlidir.
Yapılmaması Gerekenler* Olayı tamamen gizlemek ve çocukların duygusal olarak yoğun bir ana tanıklığı sırasında bunu inkâr ederek açıkça fark edilen bir durumun farklı olduğuna çocuklara inandırmaya çalışmak (örneğin; ağlarken sizi gören çocuğunuza ağlamadığınızı, bir şey olmadığını söylemek).
* Olayla ilgili çocukların, kavrayamayacağı karmaşık ve/veya vahşet içeren konuşmalar ve görüntülere maruz kalması. (Yetişkinlerin çocukların yanında yaşanan olaya dair ağır duygusal etkiler yaratabilecek detaylarla konuşmalar yapması, öfkelerini uygun olmayan biçimlerde -tehditler veya şiddet içeren şekilde- dile getirmeleri ve çocukların bunu anlamayacağını düşünmeleri).
* Çocukların hiç tanımadığı birinin, çocukları bakım veren kişilerden uzaklaştırması.
* Çocuklar kendini hazır hissetmeden normal hayatına geri dönmelerini beklemek.
* Her çocuğun özgün doğasını göz ardı ederek ona iyi gelmeyen yaklaşımlarda bulunmak. Örneğin: Konuşmayı sevmeyen bir çocuğu konuşması için zorlamak ya da ağlayan bir çocuğu oyun oynamaya zorlamak.
* Çocukların sorduğu soruların cevabı bilinemediğinde, bilmiyorum demek, hatalı bilgi aktarmak.
* Çocukların yaşadığı olaylarla birlikte anlama ve duygusal düzenleme becerileri kazanmaya açık olduğunu unutmak. (Çocukların da bu travma ile başa çıkabilecek güçleri olduğunu -anlama ve duygusal düzenleme gibi- göz ardı etmek ve onlara bunu yapabilmeleri için gerekli desteği sağlamamak).
Hazırlayanlar: Buket, Birsen (TODAP)
Kaynak: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]