Üç Beyinsiz Kafanın Derdine, Üç Milyon Halk, Bak Nasıl Doğranıyor? Kalk, Baba, Kabrinden Kalk!
Üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk
Bak nasıl doğranıyor? Kalk, baba, mezarından kalk!
Diriler koşmadı imdadına, sen bari yetiş...
Arnavutluk yanıyor... Hem bu sefer pek müdhiş!
Diriler koşmadı yardımına, sen bari yetiş...
Arnavutluk yanıyor... Hem bu sefer pek müthiş!
Tek kıvılcım kabarıp öyle cehennem kustu:
Ki hemen kol kol olup sardı bütün bir yurdu.
Tek kıvılcım kabarıp öyle cehennem kustu:
Ki hemen kol kol olup sardı bütün bir yurdu.
O ne yangın ki: Ocak kalmadı söndürmediği!
O ne tûfan ki: Yakıp yıktı bütün vâdîyi!
O ne yangın ki: Ocak kalmadı söndürmediği!
O ne tufan ki: Yakıp yıktı bütün vadiyi!
Âşinâ çehre arandım... O, meğer, hiç yokmuş...
Yalınız bir kuru çöl var ki, ne sorsan: Hâmûş!
Tanıdık çehre arandım... O, meğer hiç yokmuş...
Yalnız bir kuru çöl var ki, ne sorsan: Suskun!
Âşinâ çehre de yok hiçbirinin yâdı da yok;
Yakılan bunca hayâtın, hani, ecsâdı da yok!
Tamdık çehre de yok, hiç birinin eseri de yok;
Yakılan bunca hayatın, hani, cesetleri de yok!
Yoklasan külleri, altından, emînim, ancak
Kömür olmuş iki üç parça kemiktir çıkacak!
Yoklasan külleri, altından, eminim, ancak,
Kömür olmuş iki üç parça kemiktir çıkacak!
Baba! En sevgili annen, o senin öz vatanın
Olacak mıydı fedâ hırsına üç kaltabanın?
Baba! En sevgili annen, o senin öz vatanın,
Olacak mıydı feda hırsına üç kaltabanın?
Dedemin sürdüğü, can ektiği toprak gitti...
Öyle bir gitti ki hem: Bir daha gelmez ebedî!
Dedemin sürdüğü, can ektiği toprak gitti...
Hem de bir daha sonsuza dek gelmeyecek şekilde gitti!
Ne olurdun bunu kalkıp da göreydin acaba?
"Meşhed"in beynine haç saplanacak mıydı baba!
Ne olurdun bunu kalkıp da göreydin acaba?
"Meşhed"in beynine haç saplanacak mıydı baba!
Ne felâket: Dönüversin de mesâcid ahıra,
Hırvat´ın askeri tepsin çıkıp üstünde hora!
Ne felaket: Mescidler ahıra dönüversin,
Hırvat'ın askeri çıkıp üstünde hora tepsin!
Bâri bir hâtıra kalsaydı şu toprakta diri...
Yer yarılmış, yere geçmiş, şühedâ türbeleri!
Bari bir hatıra kalsaydı şu toprakta diri...
Yer yarılmış, yere geçmiş şehit türbeleri!
Nerde olsam çıkıyor karşıma bir kanlı ova...
Sen misin, yoksa hayâlin mi? Vefâsız Kosova!
Nerde olsam çıkıyor karşıma bir kanlı ova...
Sen misin, yoksa hayalin mi? Vefasız Kosova!
Hani binlerce mefâhirdi senin her adımın?
Hani sînende yarıp geçtiği yol "Yıldırım "ın?
Hani binlerce kıvanç verici hâdiseydi senin her adımın?
Hani koynunda yarıp geçtiği yol Yıldırım'ın?
Hani asker? Hani kalbinde yatan Şâh-ı Şehîd?
Ah o kurbân-ı zafer nerde bugün? Nerde o iyd?
Hani asker? Hani kalbinde yatan Şah-ı Şehid?
Ah o zafer kurbanı nerde bugün?Nerde o bayram?
Söyle, Meşhed, öpeyim secde edip toprağını;
Yok mudur sende Murâd´ın iki üç damla kanı?
Söyle, Meşhed, öpeyim secde edip toprağını:
Yok mudur sende Murad'ın iki üç damla kanı?
Âh Meşhed! O ne? Sâhandaki meyhâne midir?
Kandilin, görmüyorum, nerde? Şu peymâne midir?
Ah Meşhed! O ne? Üstündeki meyhane midir?
Görmüyorum, kandilin nerede? Şu kadeh midir?
Ya harîminde yatan şapkalı sarhoşlar kim?
Yoksa yanlış mı? Hayır, söyleme, bildim... Bildim!
Ya içinde yatan şapkalı sarhoşlar kim?
Yoksa yanlış mı? Hayır, söyleme, bildim...Bildim!
Basacak mıydı, fakat, göğsüne Sırb´ın çarığı?
Serilip yerlere binlerce şehîdin sarığı,
Basacak mıydı, fakat, göğsüne Sırp'ın çarığı?
Serilip yerlere binlerce şehidin sarığı,
Silecek miydi en alçak neferin çizmesini?
Dürtecek miydi geçen, leş gibi her lîmesini?
Silecek miydi en alçak askerin çizmesini?
Dürtecek miydi geçen, leş gibi her parçasını?
Ya şu üç parçalı bayrak dikilirken tepene,
Niye indirmedi, kim çıktı bu halkın önüne?
Ya şu üç parçalı bayrak dikilirken tepene,
Niye indirmedi, kim çıktı bu halkın önüne?
Hani, milletlere meydan okuyan kavm-i necîb?
Görmedim bir kişi, tek bir kişi meydanda... Garîb!
Hani, milletlere meydan okuyan soylu kavim?
Görmedim bir kişi, tek bir kişi meydanda... Garip!
Hani, haysiyyetinin gölgesi çiğnense eğer;
Olmadan üç kişinin, beş kişinin, hûnu heder
Hani haysiyetinin gölgesi çiğnense eğer;
Üç kişinin, beş kişinin kanını dökmeden
Kahraman gayzı yatışmaz, kanı coşkun efrâd?
İşte haysiyyet-i kavmiyye muhakkar, berbâd!
Kahraman öfkesi yatışmaz, kanı coşkun kişiler?
İşte millî haysiyet aşağılanmış, berbat!
Hani "Nâ-mahreme ben söyliyemem kızlarımın,
Karımın ismini... Hem öldürürüm, sorma sakın!"
Hani "Yabancıya ben söyleyemem kızlarımın,
Karımın ismini... Hem öldürürüm, sorma sakın!"
Diye, tahrîr-i nüfûs istemiyen er kişiler!
Hani, göstermediler eski celâdetten eser;
Diye nüfus sayımını istemeyen er kişiler!
Hani, göstermediler eski yiğitlikten eser;
Fuhşu i´lâya koşan bir sürü nâ-merd öteden,
Ne selâmlık ne harem dinlemeyip çiğnerken!
Fuhşa meşruluk kazandırmaya çalışan bir sürü alçak öteden,
Ne selamlık, ne harem dinlemeyip çiğnerken!
Hani, ey kavm-i esâret-zede, muhtâriyyet?
Korkarım, simdi nasîbin mütemâdî haybet!
Ey esarete düşmüş kavim, hani nerede özerklik?
Korkarım, şimdi nasibin sürekli bir yoksunluk!
Hani, ey unsur-i bî-râbıta, istiklâlin?
Ebediyyen, sanırım, söndü bütün âmâlin!
Ey birlikten yoksun toplum, hani bağımsızlığın?
Sanırım sonsuza kadar söndü bütün emellerin!
Hani "Başkım"cıların kurduğu yüksek hülyâ?
Seni yıllarca avutmuş da o mel´un rü´yâ,
Hani "Başkım"cıların kurduğu yüksek hülya?
Seni yıllarca avutmuş da o lanet olası rüya,
Uyumuştun... Ya uyansaydın eder miydi tebâh,
Mülkü, birdenbire âfâka çöken kanlı sabah?
Uyumuştun... Ya uyansaydm yok edebilir miydi,
Birdenbire ufuklara çöken kanlı sabah, ülkeyi!
Üç sefil ordu çevirsin o metîn ordumuzu,
Bizi kovsun elimizden alarak yurdumuzu...
Üç alçak ordu çevirsin o kuvvetli ordumuzu,
Bizi kovsun elimizden alarak yurdumuzu...
Kimsesiz âilelerden kimi gitsin bıçağa;
Kimi bin türlü fecâ´atle çekilsin kucağa...
Kimsesiz ailelerden kimi gitsin bıçağa;
Kimi bin türlü feci olayla çekilsin kucağa...
Birinin ırzı heder, dîgerinin hûnu helâl...
İşte, ey unsur-i isyan, bu elîm izmihlâl,
Birinin namusu gitsin, diğerinin kanı helâl olsun...
İşte ey başkaldıran toplum, bu acıklı bozgun,
Seni tahrîk eden üç beş alığın ma´rifeti!
Ya neden beklemiyordun bu rezîl âkıbeti?
Seni kışkırtan üç beş alığın marifeti!
Ya neden beklemiyordun bu alçaltıcı sonucu?
Hani, milliyyetin İslâm idi... Kavmiyyet ne!
Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyyetine.
Hani milliyetin İslâm idi... Irkçılık ne!
Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine.
"Arnavutluk" ne demek? Var mı şerîatte yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri!
"Arnavutluk" ne demek? Var mı şeriatte yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri!
Arabın Türke; Lâzın Çerkese, yâhud Kürde;
Acemin Çinliye rüchânı mı varmış? Nerde!
Arabın Türke, Lazın Çerkeze yahut Kürde;
Farsın Çinliye üstünlüğü mü varmış? Nerde!
Müslümanlık´ta "anâsır"mı olurmuş? Ne gezer!
Fikr-i kavmiyyeti tel´în ediyor Peygamber.
Müslümanlıkta "ırklar" mı olurmuş? Ne gezer!
Irkçılık fikrini lanetliyor Peygamber.
En büyük düşmanıdır rûh-i Nebî tefrikanın;
Adı batsın onu İslâm´a sokan kaltabanın!
En büyük düşmanıdır Peygamber'in ruhu bölücülüğün;
Adı batsın onu İslâm'a sokan şarlatanın!
Şu senin âkıbetin bin bu kadar yıl evvel,
Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi cedel?
Şu senin son durumun bin bu kadar yıl önce,
Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi kavga?
Artık ey millet-i merhûme, sabâh oldu uyan!
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?
Ey rahmete lâyık millet sabah oldu artık uyan!
Sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu çan?
Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü!
Dinle Peygamber-i Zîşân´ın İlâhî sözünü.
Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü!
Dinle şanlı Peygamberinin ilâhî sözünü.
Veriniz başbaşa; zîrâ sonu hüsrân-ı mübin:
Ne hükûmet kalıyor ortada billâhi, ne din!
Veriniz başbaşa; çünkü sonu apaçık kayıptır:
Billahi ortada ne hükümet ne de din kalıyor!
"Medeniyyet!" size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak sonra da yutmak diliyor:
"Medeniyet!" size çoktan beridir diş biliyor;
Önce parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken, hâlâ,
Ne bu şûrîde siyâset, ne bu fâsid da´vâ?
Arnavutlar size bir ders olacakken, hâlâ,
Ne bu karmakarışık siyaset, ne bu bozguncu da'vâ?
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz...
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Görmüyor gittiği yanlış yolu, sanırım, çoğunuz...
Size kılavuzluk eden haydudu artık kavunuz!
Bunu benden duyunuz, ben ki, evet, Arnavudum...
Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!..
Bunu benden duyunuz, ben ki, evet, Arnavudum...
Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!..