Genç şâirler, parmak hesabiyle mâni düzmeye başlayalı, bazı yenilik taraftarları, Türk sazını değnekle idare etmeye kalkışalı, mimarlarımız arasında da, ne isimle yad edeceğimizi bilemediğimiz mahut medrese mimarîsi yayılmağa başladı. Softanın başından çıkardığı sarığı andıran taş kubbeler, tıpkı mantarlar gibi, Türk seması altında yer yer bitmeye başladı.
Otel, banka, mektep, iskele, şimdi dışarıdan minaresi ve içeriden mimberi eksik birer cami karikatürüdür. Bu tarz inşa usulüne mimarlarımız "Türk mimarîsi'' diyorlar. Hakikaten bu çirkin taş yığınları Türk mimarîsi midir? O halde güvercinler neye bu mimarîyi bir türlü sevmiyorlar? -Ahmet HAŞİM Gurabahane-i Laklakan-
(Çünkü onlarda huzuru bir camii avlusunda buluyorlar ve bütün yaratılmışlar gibi onlarda kendi lisanlarıyla Hu!(Allah!) Hu!(Allah!) diyorlar.)