Adamın biri ağacın altında yatıyormuş. Ağzına bir yılan girmiş. Bir atlı gelmiş, uyuyan adama yılan zarar vermesin diye çekmeye çalışmış ama adam yılanı yutmuş. Küçücük bir yılan içine gitmiş. Atlı ne yapsın, siz olsanız ne yapardınız? Eline bir kırbaç almış ve
- Kalk, demiş. Kalk.
Başlamış dövmeye adamı. Uyuyan adam birden dövülmeye başlayınca fırlamış,
... ...
- Sen hain misin gaddar mısın şurada uyuyordum, demiş.
Ama dayak korkusuna tabi ki kalkmış
- Ne yapayım, demiş;
- Buradaki bütün ham elmaları ye, demiş.
- Niye, demiş adam.
- Ye, demiş.
Yemeye başlamış sonra da bolca su içirmiş. Adam ham elma üstüne de suyu içince çıkartmış; yılanı görünce korkmuş. Demiş ki
- Allah senden razı olsun, niye söylemedin yılan yutmuş olduğumu?
- Söyleseydim korkudan ölürdün demiş.
Mevlâna diyor ki, içimizde yılan huylar vardır. Allah bazen küçücük darbelerle, bazen ham elmalar yedirerek, bazen bizi fazlaca koşturarak içimizdeki bize zarar veren yılan huyları dışarı çıkartır. Bunun için bu dünyada acılar ve sıkıntılar insan için çok faydalıdır.
Değil mi ki doğum, sancıyla olur, sancısız bir doğum gördünüz mü?
(Mevlânâ)