Muhteşem Yüzyıl (!!!)

Çevrimdışı doganemin

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 12.544
  • 82.645
  • 12.544
  • 82.645
# 07 Oca 2011 01:07:51
Merhaba arkadaşlar.
Burada yazan herkesin bildiği bir şeyi yazmak istedim.
Bırakın onlar ne yaparsa yapsın.Sanıyorlarki o Mübareklere bir leke konduracaklar.Gülüp geçerim.Herkes biliyorki O MUHTEŞEM insanlara çirkin iftiraları atanlar unutulup gidecek ve nefretle anılacaklar.Kanuniler,Fatihler,Abdulhamitler bugün olduğu gibi ,yüzyıllarca unutulmadan kalacaklar.Bizler de ,çocuklarımız da torunlarımız da onları hala Muhteşem olarak tanıyacak ve seveceğiz.Merak etmeyin.Onların gücü o güneşi söndürmeye yetmeyecek.Onlara sadece acıyor ve lanet ediyorum.

Çevrimdışı aysekarakus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 926
  • 1.198
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 926
  • 1.198
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2011 01:49:21
biz nasıl bir tarihe sahibiz biliyoruz her zaman bunu çekemeyenler olacaktır bunlar daha önce de vardı bugün de var ve yarın da olacak bunlar bizi yıldırmasın kuyruk acısı olanların yapmış olduğu şeyler bizi tedirgin etmesin tarihte ispatlanmış bir geçmişimiz var önemli olan bu geçmişe sahip çıkıp onu devam ettirmek bu da bizim elimizde

Çevrimdışı ADAM11

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.116
  • 6.878
  • 2.116
  • 6.878
# 07 Oca 2011 06:18:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Merhaba arkadaşlar.
Burada yazan herkesin bildiği bir şeyi yazmak istedim.
Bırakın onlar ne yaparsa yapsın.Sanıyorlarki o Mübareklere bir leke konduracaklar.Gülüp geçerim.Herkes biliyorki O MUHTEŞEM insanlara çirkin iftiraları atanlar unutulup gidecek ve nefretle anılacaklar.Kanuniler,Fatihler,Abdulhamitler bugün olduğu gibi ,yüzyıllarca unutulmadan kalacaklar.Bizler de ,çocuklarımız da torunlarımız da onları hala Muhteşem olarak tanıyacak ve seveceğiz.Merak etmeyin.Onların gücü o güneşi söndürmeye yetmeyecek.Onlara sadece acıyor ve lanet ediyorum.
tüm dediklerinize katılıyorum çok iyi ıfade etmişsiniz öğretmenim , ama bırakmayalım onlara rtük ü arayıp şikayet edelim dizi yayından kalksın . Ceddimize sövemeyeceklerını görsünler

Çevrimdışı torunsalih

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 378
  • 252
  • 378
  • 252
# 07 Oca 2011 07:01:17
ÇOK GÜZEL Bİ YAZI HAREM NEDİR?

'Bizde iki konu vardır ki bunlar üzerinde herkes konumuna, birikimine, eğitimine bakmadan üstelik de allame edasıyla konuşur. Bu konulardan bir tanesi dindir diğeri tarih.
Tarihle ilgili bir şeyler söz konusu olduğunda siyasetçi konuşur, gazeteci konuşur, televizyoncu konuşur vs. Bir Allah kulunun aklına da bu işin profosörleri bulup konuşturmak gelmez. Veya gelir de, onların söyleyecekleri işlerine gelmez.
Tarih deyince her zaman revaçta olan konulardan bir tanesi de Osmanlı ve haremidir.

İlim ahlakına sahip bir tarihçinin Osmanlı haremi konusunda söyleyeceği şeyler çok azdır. Çünkü elinde bu konuyla ilgili yeterli belge, döküman vs. yoktur.

Zorunlu hallerde ancak harem ağalarına ve tabiplere açılan bu mekana yabancı seyyahların, tarihçilerin nasıl girip, orada adeta gezmiş dolaşmıs gibi haremi anlatışlarına şaşmamak elde değil.
Ama anlayamadığımız, bizim bize bunu nasıl yapabildiğimiz. Yıllarca Topkapı sarayını gezdiren rehberlerin turistlere Harem'in duvarlarında yazılı Arapça metinleri göstererek bunların padişahların cariyeleri için yazdıkları aşk şiirleri olduğunu söylemelerini, ellerindeki broşürlerde de böyle yazmasını hangi düşünceyle izah etmek gerek bilemiyoruz.
Hata yaptıklarını belki de hiç bir zaman düşünmediler çünkü kendi kırallarının kadınları ile yaşantıları öyleydi. Birlikte oldukları düzinelerce kadının yarı çıplak resim ve heykelleri ile saraylarının duvarlarını süsleyen bir zihniyetin Osmanlı hükümdarlarındaki edep kavramını anlayabilmelerini zaten beklemiyoruz.
18. yüzyılda bile ancak yazlık sarayların boş haremlerini gezebilen batılı birkaç yazar, nedense göremedikleri kısmı hayalleriyle doldurmayı denemişlerdi. Havuzu gördüler ama havuz sefalarını kendileri uydurdular sonra da uydurduklarının resmini çizdiler

Çevrimdışı torunsalih

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 378
  • 252
  • 378
  • 252
# 07 Oca 2011 07:06:14
DEVAMI

sofada padişah eşleri, çocukları, kızları, validesi ile birlikte oturur ve helal dairesinde (yani kimseyi huzurunda yarı çıplak oynatmadan) sazlar çalınıp ilahiler söylenip eğlenilirdi. Ancak bugünkü insanların eğlence kavramından anladıkları şey otomatikman Osmanlı padişahının da öyle eğlenmiş olması gerektiğini düşündürtüyordu onlara.
Onlar bunları yaptıklarına dair (yani hamam havuz sefaları, yarı çıplak cariyelerin dans etmesi gibi) belge bırakmayınca bizimkiler hayallerini belge-vesika-kaynak haline getirdiler.
Öyle ya; bir erkeğin elinin altında 300-500 cariye olur da nasıl bunlarla gününü gün etmez ki. Hele hele 36 Osmanlı padişahının içinden 15 tanesinin sadece bir veya iki kadınla birlikte olduğu diğerlerinin de en fazla yedi sekiz kadınla aile hayatı yaşadığı belgelerle gözlerine soksanız bu sefer de pişkin pişkin sırıtıp Osmanlı padişahlarının erkekliklerini sorgulamaya kalkacaklar.
Hemen şunu da belirtelim; şu an tek eşli (ama çok metresli) evlilik sisteminin içindeki insanlar olarak, Osmanlı padişahının birlikte olduğu 7-8 kadın bile bize çok abartılı gelecektir. Ancak unutmamak gerekir ki Osmanlı'nın yaşadığı dönemde tıpkı dünyanın her yerinde olduğu gibi bir kralın güzel kölesini istediği gibi kulllanması ve bunların sayısının yirmiye otuza çıkması normaldi. O kadar normaldi ki krallar bu kadınlarının heykellerini yaptırıp saraylarının yüksek duvarları üzerine herkesin görebileceği şekilde koydurabiliyorlar ya da yüzlerce genç ve güzel kadınla hamam sefası yapabiliyorlardı.
1909 yılına kadar Harem Dairesi'ne padişahtan başka, ancak mecburiyet halinde Harem Ağaları ve doktorlar girebiliyorlardı. Son onüç yıllık dönem ise Haremi görenlerin hatıratlarında oldukça net bir biçimde anlatılıyor. Yazık ki (!) orada bile havuz - hamam sefaları yok.
Peki o zaman "Bu Harem nasıl bir yer?" denilebilir.
Kısa ve net bir cevap verelim: Tek idarecisinin Valide Sultan olduğu (yani padişahın annesi) kendisine ait, padişahın bile bozamadığı çok kesin ve katı kuralları bulunan yüzlerce genç kızın, dönemin ilim anlayışına göre en iyi eğitimi aldığı, nihayetinde de devletin önemli kademesindeki görevlilerle evlendirilerek teliyle-duvağıyle-çeyizi ile gönderildiği bir bayanlar mektebidir. Öncelikle padişahla karşılaşabilecek, konuşabilecek bir eğitime tabi tutulmaları gerekmektedir. Eğer bunların içinden gerek zekası, gerek güzelliği ve kabiliyetleri ile dikkati çeken birisi olursa bunlar daha özel bir eğitime tâbi tutulurlar ki saraydaki 500-600 cariyenin ancak %10'u bu guruba girebilir. Bu %10'un içinden onları yetiştiren kalfalar ve Valide sultanın dikkatini çekebilenler ancak, has odalık olabilir ki bunlar padişahın özel hizmetlisi konumundadır.
Eğer Has Odalık olarak ayrılan cariyeler padişahın dikkatini çekmeyi başarabilirlerse, yani padişahla karı-koca hayatı yaşarsa ikbal mertebesine yükselir. Genellikle de ikballer padişahın çocuğunu doğurduğunda Kadın Efendi olurlardı. Bunun bir üst mertebesi Kadın Efendinin Valide sultan olmasıdır ki o da ancak doğurduğu çocuk tahta çıkarsa mümkündür .Özetle bütün kıyamet 600 cariyenin içinden aynı anda sayıları dördü beşi geçmeyen Kadın Efendi ve İkballer yüzünden kopmakta.
Şunu da belirtelim ki, Osmanlı padişahı dileseydi o dönemde dünyanın her yerinde olduğu gibi bu 500-600 cariyeyi önünde resmi geçit yaptırıp içlerinden dilediğini de seçebilirdi. Bunu yapabilecek siyasal otoriteye de, cariye köle konumunda olduğu için dinsel özgürlüğe sahipti. Oysa o hareme girerken içeriye haber verilir ve onun geçeceği yol üzerindeki bütün dairelerin kapıları kapatılır, kazara bir cariye padişahla karşılaşacak olursa yaptığı edepsizlik sayılır ve o cariye cezalandırılırdı. Öyle ki kitaplar, bu "kazara" karşılaşmalara tahammül edemeyen padişahların yüksek ökçeli takunyalar yaptırıp Harem'in içinde iken bunlarla dolaştığını yazdı. Geldiği anlaşılsın ve yolunun üzerinden çekilsinler diye. Cariyeleri bırakın, çıktığı seferde nikahlı karısını bulunduğu şehre getirtmeyi unuttuğu için karısının sitem dolu mektuplarını alan padişahları yazdı
Buraya hatıralarına ve mahremiyetlerine hürmetsizlik olmasın diye isimlerini yazmayacağımız bir hükümdarımızın gözdesi ile arasında geçenleri de almak durumunda kalacağız. Zira köle bile olsa, rızası olmadan padişah ile karı-koca hayatı yaşamadıklarının pratikte delili gibidir bu hatıra.
Biz, zamanın hiç bir diliminde ve dünyanın hiç bir coğrafyasında sarayına aldığı bir köleden "valide sultan" dediğimiz zamanının "first lady"sini çıkaran bir başka medeniyet bilmiyoruz.
İngiltere'de üstelik de 1800'lü yıllarda, evli bir erkek çok rahatlıkla karısını gazeteye "ihtiyaçtan satılık ev kadını" ilanı vererek satabildiği için, Osmanlının saraya giren kadın köleye maaş bağlamasını, eğitim vermesini, sonra da değerli çeyiz ve mücevherleri ile saraydan âzâd etmesini elbette anlamakta zorlanacak ve inkâr yolunu tercih edeceklerdi.


Çevrimdışı özlem67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.846
  • 1.723
  • 1.846
  • 1.723
# 07 Oca 2011 07:55:25
mail attım rtük e umarım dikkate alırlar.....

Çevrimdışı SEHERVAKTİ

  • Uzman Üye
  • *****
  • 583
  • 211
  • 583
  • 211
# 07 Oca 2011 09:11:19
Bu zihniyet nasıl pis bir zihniyettir ve üzerimizde dönen kirli oyunun bir parçasıdır bence.Böyle diziler,filimlerle gençliğin beynini yavaş yavaş yıkıyor boş,yalan ve çirkinlikle doldurup ahlaktan dinden,iyi duygulardan yana  ne varsa temizliyorlar.Önceleri ne güzel diziler vardı.7 numara,sıcak saatler,süper baba gibi.Bu dizi bence yaprak dökümü,aşkı memnu kadar hatta daha fazla  iğrenç ötesi diziyi kınıyor ve proteto ediyorum.umarım bir an önce yayından kalkar.

Çevrimdışı emine öğretmen

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 164
  • 33
  • 164
  • 33
# 07 Oca 2011 09:17:23
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
DEVAMI

sofada padişah eşleri, çocukları, kızları, validesi ile birlikte oturur ve helal dairesinde (yani kimseyi huzurunda yarı çıplak oynatmadan) sazlar çalınıp ilahiler söylenip eğlenilirdi. Ancak bugünkü insanların eğlence kavramından anladıkları şey otomatikman Osmanlı padişahının da öyle eğlenmiş olması gerektiğini düşündürtüyordu onlara.
Onlar bunları yaptıklarına dair (yani hamam havuz sefaları, yarı çıplak cariyelerin dans etmesi gibi) belge bırakmayınca bizimkiler hayallerini belge-vesika-kaynak haline getirdiler.
Öyle ya; bir erkeğin elinin altında 300-500 cariye olur da nasıl bunlarla gününü gün etmez ki. Hele hele 36 Osmanlı padişahının içinden 15 tanesinin sadece bir veya iki kadınla birlikte olduğu diğerlerinin de en fazla yedi sekiz kadınla aile hayatı yaşadığı belgelerle gözlerine soksanız bu sefer de pişkin pişkin sırıtıp Osmanlı padişahlarının erkekliklerini sorgulamaya kalkacaklar.
Hemen şunu da belirtelim; şu an tek eşli (ama çok metresli) evlilik sisteminin içindeki insanlar olarak, Osmanlı padişahının birlikte olduğu 7-8 kadın bile bize çok abartılı gelecektir. Ancak unutmamak gerekir ki Osmanlı'nın yaşadığı dönemde tıpkı dünyanın her yerinde olduğu gibi bir kralın güzel kölesini istediği gibi kulllanması ve bunların sayısının yirmiye otuza çıkması normaldi. O kadar normaldi ki krallar bu kadınlarının heykellerini yaptırıp saraylarının yüksek duvarları üzerine herkesin görebileceği şekilde koydurabiliyorlar ya da yüzlerce genç ve güzel kadınla hamam sefası yapabiliyorlardı.
1909 yılına kadar Harem Dairesi'ne padişahtan başka, ancak mecburiyet halinde Harem Ağaları ve doktorlar girebiliyorlardı. Son onüç yıllık dönem ise Haremi görenlerin hatıratlarında oldukça net bir biçimde anlatılıyor. Yazık ki (!) orada bile havuz - hamam sefaları yok.
Peki o zaman "Bu Harem nasıl bir yer?" denilebilir.
Kısa ve net bir cevap verelim: Tek idarecisinin Valide Sultan olduğu (yani padişahın annesi) kendisine ait, padişahın bile bozamadığı çok kesin ve katı kuralları bulunan yüzlerce genç kızın, dönemin ilim anlayışına göre en iyi eğitimi aldığı, nihayetinde de devletin önemli kademesindeki görevlilerle evlendirilerek teliyle-duvağıyle-çeyizi ile gönderildiği bir bayanlar mektebidir. Öncelikle padişahla karşılaşabilecek, konuşabilecek bir eğitime tabi tutulmaları gerekmektedir. Eğer bunların içinden gerek zekası, gerek güzelliği ve kabiliyetleri ile dikkati çeken birisi olursa bunlar daha özel bir eğitime tâbi tutulurlar ki saraydaki 500-600 cariyenin ancak %10'u bu guruba girebilir. Bu %10'un içinden onları yetiştiren kalfalar ve Valide sultanın dikkatini çekebilenler ancak, has odalık olabilir ki bunlar padişahın özel hizmetlisi konumundadır.
Eğer Has Odalık olarak ayrılan cariyeler padişahın dikkatini çekmeyi başarabilirlerse, yani padişahla karı-koca hayatı yaşarsa ikbal mertebesine yükselir. Genellikle de ikballer padişahın çocuğunu doğurduğunda Kadın Efendi olurlardı. Bunun bir üst mertebesi Kadın Efendinin Valide sultan olmasıdır ki o da ancak doğurduğu çocuk tahta çıkarsa mümkündür .Özetle bütün kıyamet 600 cariyenin içinden aynı anda sayıları dördü beşi geçmeyen Kadın Efendi ve İkballer yüzünden kopmakta.
Şunu da belirtelim ki, Osmanlı padişahı dileseydi o dönemde dünyanın her yerinde olduğu gibi bu 500-600 cariyeyi önünde resmi geçit yaptırıp içlerinden dilediğini de seçebilirdi. Bunu yapabilecek siyasal otoriteye de, cariye köle konumunda olduğu için dinsel özgürlüğe sahipti. Oysa o hareme girerken içeriye haber verilir ve onun geçeceği yol üzerindeki bütün dairelerin kapıları kapatılır, kazara bir cariye padişahla karşılaşacak olursa yaptığı edepsizlik sayılır ve o cariye cezalandırılırdı. Öyle ki kitaplar, bu "kazara" karşılaşmalara tahammül edemeyen padişahların yüksek ökçeli takunyalar yaptırıp Harem'in içinde iken bunlarla dolaştığını yazdı. Geldiği anlaşılsın ve yolunun üzerinden çekilsinler diye. Cariyeleri bırakın, çıktığı seferde nikahlı karısını bulunduğu şehre getirtmeyi unuttuğu için karısının sitem dolu mektuplarını alan padişahları yazdı
Buraya hatıralarına ve mahremiyetlerine hürmetsizlik olmasın diye isimlerini yazmayacağımız bir hükümdarımızın gözdesi ile arasında geçenleri de almak durumunda kalacağız. Zira köle bile olsa, rızası olmadan padişah ile karı-koca hayatı yaşamadıklarının pratikte delili gibidir bu hatıra.
Biz, zamanın hiç bir diliminde ve dünyanın hiç bir coğrafyasında sarayına aldığı bir köleden "valide sultan" dediğimiz zamanının "first lady"sini çıkaran bir başka medeniyet bilmiyoruz.
İngiltere'de üstelik de 1800'lü yıllarda, evli bir erkek çok rahatlıkla karısını gazeteye "ihtiyaçtan satılık ev kadını" ilanı vererek satabildiği için, Osmanlının saraya giren kadın köleye maaş bağlamasını, eğitim vermesini, sonra da değerli çeyiz ve mücevherleri ile saraydan âzâd etmesini elbette anlamakta zorlanacak ve inkâr yolunu tercih edeceklerdi.



ÖĞretmenim kaynağı merak ettim. Çok güzel ifade edilmiş

Çevrimdışı tekmen

  • Moderatör
  • *****
  • 21.694
  • 46.625
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 21.694
  • 46.625
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2011 09:22:01
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Ben de mail attım arkadaşlar..Siz de atın...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı zizou43

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.189
  • 20.000
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.189
  • 20.000
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2011 09:23:50
Günaydın arkadaşlar...Arkadaşlar dizinin fragmanın yayınlanmaya başladığı tarihten itibaren 5000 küsur şikayet maili gitmiş Rtüke...Daha fazla mesaj daha fazla şikayet diyorum.O yüzden herkesi mail atmaya davet ediyorum...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı mavera44

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.801
  • 15.293
  • 4.801
  • 15.293
# 07 Oca 2011 09:29:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Günaydın arkadaşlar...Arkadaşlar dizinin fragmanın yayınlanmaya başladığı tarihten itibaren 5000 küsur şikayet maili gitmiş Rtüke...Daha fazla mesaj daha fazla şikayet diyorum.O yüzden herkesi mail atmaya davet ediyorum...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

dizi yi izlemedim. medyadan takip ettiğim kadarıyla geçmişteki kültürlerimizi ayaklar altına alan içeriğe sahip.
...
destekliyorum tüm yorumları..

Çevrimdışı ba15

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.001
  • 1.059
  • 1.001
  • 1.059
# 07 Oca 2011 09:32:48
arkadaşlar hem mail attım,hem de telefon açtım.geçmişimize sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum,

Çevrimdışı tolgana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.382
  • 7.372
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.382
  • 7.372
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2011 09:33:12
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
niye filme bu kadar tepki veriyorsunuz ki.bu bir belgesel değil.adı üzerinde dizi.
   Moskof Cariye Hürrem kitabını okumanızı tavsiye ederim....
  
Hocam diziyi bu hale getirerek insanların bilinç altına ,bu şekilde ,yerleşmesine sebep oluyorlar.Bu dizi bu şekilde devam ederse gençliğimiz ecdadını,eğlence ve kadın düşkünü olarak tanıyacak.
Türk Tarih Kurumu ve Rtük diziye ya yön vermeli,ya da yayından kaldırmalıdır.

Çevrimdışı goboz

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 865
  • 1.620
  • 865
  • 1.620
# 07 Oca 2011 09:35:06
ismi yanlış olmuş bence
"Muhteşem Rezillik" olmalı bir devletin ecdadı bu şekilde mi lanse edilir sadece haremden ibaret olduğu mu anlatılır ve harem kavramı bu şekilde mi izah edilir
bilmezler mi o haremden birçok kızın yençerilerle evlendirildiğini
bunu yazan kişi nasıl tarih bilgisine sahip

Çevrimdışı gsaniye

  • Üye
  • *
  • 5
  • 4
  • 5
  • 4
# 07 Oca 2011 09:36:49
ben seyretmeden bile çok hatalı olduğunu fark ettim.
kıyafetler bile yanlış. avrupalı gibi giydirmişler .

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK