Siz çok mutlu musunuz?
-Soru: Peki siz hep mutlu musunuz? İhanet, haksızlık, adaletsizlik sizi üzmüyor mu? Hayal kırıklıklarınız olmuyor mu?
- Yazdıklarımdan hep ceylan yavruları gibi şen şakrak bir hayat öğütlediğim gibi bir anlam çıkıyorsa kendimi yanlış anlatıyorum demektir.
Ben de uykumu, beslenmemi, kondisyonumu, düşüncelerimi ilahi sünnet ilkelerinden uzaklaştırdığım oranda yorgunluk ve üzüntü yaşarım. Kimse mükemmel değil. Öğrendiği doğruları kimse kayıtsız şartsız mutlak başarıyla tatbik edemez. İnsaniyet zafiyetlerimiz atalarımızdan beri geçerlidir. En kusursuz yaşayan peygamberlerin bile üzüntülü zamanları olmuştur.
Bazen sessiz bir köşeye çekilip gözlerimi buğulaştıran duygular yaşarım. Ölümü, sonrasını, kıyamet günü yaşayacaklarımızı düşünürüm. Dünyada yaşanan kötülükler yüzünden de üzülürüm. Açlığın, adaletsizliğin, tarafgirliğin, nefretin ve saygısızlığın hâkim olduğu dünyanın gündemine hangi temiz vicdan kahkahayla gülebilir? Ama karamsar değilim. Çünkü Allaha iman ve bağlılık tüm bu acıların sonundaki yüce adaleti gösteriyor. Gözyaşım kinden veya kıskançlıktan değil, şefkatten veya acımaktan kaynaklanır.
Mutlu yaşamak, ortalıkta ördek yavruları gibi neşeli ötüşlerle dolaşmak değildir ki. Bilginiz ve bilinciniz yükseldikçe vicdanınızın ağırlığı artar. Çok bilgi güçtür; ama manevi bir yüktür aynı zamanda.
Dert çekmeyi, karamsarlığa kapılmakla karıştırmayalım. Dermanın uğrayacağı yerden önce dert geçer. Bedelsiz başarı, acısız zevk, açlıksız tokluk yoktur. Ancak dikenine katlanabildiğimiz gülü koklayabiliriz. Helal ekmeğin sefasına ancak alın terinin cefasıyla ulaşırız.
Bu açıdan Mevlana Celaleddin şöyle söylemiştir: Nerede bir dert varsa, deva oraya gider; neresi alçaksa, su oraya akar. Bulut ağlamadıkça yeşillik nasıl güler? Çocuk ağlamadıkça süt nasıl coşar? Gülmeler, ağlamalarda gizlidir. Ey sâf ve temiz kişi! Defineyi yıkık yerlerde ara! Git, kendine dert ara, dert bul; dertlerden bir dert seç kendine! Karanlıkta yıldızlar nasıl yol gösterirse, dostlara da elemler; sıkıntılar denizinde öyle yol gösterir. Muhammed Bozdağ