Tabiat ile iç içe, kucak kucaga yasayan, topragi "ana" olarak vasiflandiran Türk'ün düsünce sisteminde "baharin gelisi" elbette önemli bir yere sahip olacakti.
Nevruz, Türk dünyasinin kuzeyinden güneyine, batisindan dogusuna kadar uzanan engin cografyada yasayan topluluklarin pek çogu tarafindan yaygin olarak kutlanan bahar bayramidir.Bütün bayramlarin dinî ve millî bir inanistan, o toplumu ilgilendiren ortak bir hatiradan, geleneklerden, duygulardan ve tabiatin insanlara tesir eden bir olayindan dogduguna inanilir.
Genellikle Nevruz, yani Farsça "Yeni Gün" adini tasiyan bahar bayrami, insan ruhunun tabiattaki uyanisiyla birlikte kutladigi bir bayramdir. Böyle bir bayramin, yani mevsimlerin degisikliginden dogan özel günlerin, baska baska adlar altinda birçok milletin sosyal hayatinda yer aldigi da bilinmektedir.
Mesela, Hiristiyan âleminin dinî muhteva ile sekillendirerek ve Noel Baba sembolü ile karlar ülkesinden geyiklerin çektigi kizaklarla nese ve ümitleri tasidigi "Noel Bayrami" bunun farkli bir örnegini teskil eder. Bu kutlamalarda yine bahara duyulan özlem "çam agaci" motifi etrafinda sekillendiriliyor. Ayni zamanda bir takvim degisikligini de ifade eden bu kutlamalara baktigimizda Türk' ün kutladigi "bahar bayrami"nin da bir takvim degisikligini yansittigi görülüyor.
Burada dikkati çeken husus "baharin basladigi zaman"dir. Türk, bu takvim degisikligini "topragin uyandigi gün" ile özdeslestirmistir. Bu coskuyu Türk kamlari dualarinda, niyazlarinda söyle ifade ediyorlar:
"... Yüce Göktanri'nin ilk defa gürledigi, yagiz yer, altmis türlü çiçeklerle ilk defa bezendigi, altmis türlü hayvan sürülerinin ilk defa kisnedigi ve meledigi zaman sen (Türk'ün Atasi) yaradildin!"
Bu bayram Islâmiyet'i kabul etmis olan ilk Müslüman konar göçer Türk topluluklarinda; sürgün avi, toy, sölen, yug vb. gibi Islâmiyet'le çatismayan âdetlerden biri olarak devam edegelmistir. Böylece bu ananeler günümüz Türk dünyasina ortak kültür mirasi olarak intikâl etmislerdir. Gelenekler, tarihini kesinlikle tespit edemedigimiz dönemlerden kalmadir. Neden, niçin, nasil gibi sorular sorulmadan atadan ogula kalmistir. Gelenekler bu özelligiyle millet bagini güçlendiren en önemli unsurlardan biridir. Baharin gelisinin kutlandigi bugün de böyle bir gelenektir.
Nevruz, eldeki tarihi kaynaklardan hareketle en eski Türk adetlerinden, bayramlarindan biri oldugu kesinlesmistir. Yeni yilin baslangici, yenilik, cosku, canlanma gibi nitelikler hiç degismeden günümüze kadar yasadigi uçsuz bucaksiz cografyalarda görülmektedir.
Çin kaynaklarindan Kutadgu Bilig'e, Kasgarli Mahmud'dan Bîrûnî'ye, Nizâmü'i Mülk'ün Siyasetnâme'sinden Meliksah'in takvimine kadar, Akkoyunlu Uzun Hasan Bey'in kanunlarina kadar gelen bir çizgide Nevruz ile ilgili kayitlar eldedir. Diger taraftan Sivas hükümdari Kadi Burhaneddin Ahmed, Safevi Türkmen Devletinin kurucusu Sah Ismail (Hataî), Osmanlilarda Sultan I. Ahmed ve Sultan Dördüncü Murad gibi hükümdarlarin, Mustafa Kemal Atatürk'ün; din adamlarimizdan Kazasker Bâki Efendi ve Seyhülislam Yahya Efendilerin, sairlerimizden Kuloglu, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Sükrü Baba, Hüsnü Baba, Fuzulî, Nev'î Efendi, Nef'î, Nedim, Hüseyin Suad ve Namik Kemal gibi sairlerimizin Fatih devri vezirlerinden Ahmed Pasa'nin; büyük Azeri sairi Sehriyar'in ve büyük Türkmen sairi Mahdumkulu'nun uzun bir tarih boyunca Nevruz bayraminin gelisini "Nevruziye" veya "Bahariye" denilen siirlerle kutladiklarini da biliyoruz.
Ayrica Nevruz'un Türk musikisinin en eski mürekkep makamlarindan biri olarak da kültürümüzde yedi yüzyildan fazla bir maziye sahip oldugunu da biliyoruz. Bu makam ilk defa Urmiyeli Safiyûddîn Abdulmü'mîn Urmevî (1224-1294) tarafindan kullanilmistir. Bu sekilde elimizde yirminin üzerinde makam bulunmaktadir.
Nevruz gelenegi ne Sünnilikle, ne Alevilikle, ne Bektasilikle dogrudan dogus baglantisi olmayan, Islâmiyetten çok öncelere giden bir gelenektir. Yani bir dinin veya mezhebin bayrami degildir. Bu yüzden de herhangi bir sekilde bir mezhep adina, bir din adina, bir etnik mense adina bagli gösterilmesi, istismar edilmesi bir ayrilik unsuru olarak takdim edilmeye çalisilmasi yanlistir. Tarihin ve kültürün bütün gerçeklerine aykiridir.
1990 yilinda bagimsizliklarini ilan eden Türk Cumhuriyetleri'nde Kirgizistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Rusya Federasyonu bünyesindeki Tataristan 21 Mart Ergenekon/Nevruz Bayrami'ni "Milli Bayram" olarak ilan etmislerdir.
Bu günün coskuyla kutlanmasina büyük önem vermektedirler. Türk kültüründen kaynaklanan Ergenekon/Nevruz bayrami, her yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginlesmis ananevi ve temeli bes bin yillik Türk tarihine dayali milli bir bayramdir. Türkiye'de de 1991 yilinda Türk Dünyasi ile birlikte ortak bir gün olarak resmi tatil olmaksizin bayram ilan edilmistir.
Nevruz; Türk insanini birbirine kenetleyen, baglayan, Ergenekon'dan demir daglari eriterek dirilen atalarinin ruhlariyla yanan bir atestir. Bu ates, hiç sönmeden binlerce yil yandi ve gelecekte de kivilcimlarindan binlerce gönlü tutusturarak "ortak kültür ocagi"nda binlerce ruhu isitacaktir. Avrasya'nin ,Türk âleminin Nevruz toyu kutlu olsun, Nevruz gülleri gelecege umutlar tasisin.
Nevruz'un Türk Dünyasindaki Isimleri: Türk dünyasinda, Hunlardan bazen farkli isimlerle günümüze kadar ulasan tabiatin ve millî uyanisin birlestirilmesi anlamini tasiyan Nevruz (Yeni Gün) senliklerinin su isimlerle kutlandigi biliniyor:
Nevruz ; Navruz ;Novruz
Sultan-i Nevruz; Sultan-i Navriz; Navrez
Nevris; Naorus; Novroz
Navris Oyix ; Nevruz Norus; Ulustin Ulu
Küni; Ulusun Ulu Günü; Ulu Kün
Ergenekon; Bozkurt; Çagan
Babu Marta; Kürklü Marta; Ilkyaz Yortusu
Yeni Gün ;Yengi Kün; Yeni Yil
Nevruz ;Navruz; Novruz
Sultan-i Nevruz; Sultan-i Navriz ;Navrez
Nevri; Naorus, Novroz
Navris Oyix; Nevruz Norus; Ulustin Ulu
Küni; Ulusun Ulu Günü; Ulu Kün
Ergenekon Bozkurt Çagan
Babu Marta; Kürklü Marta; Ilkyaz Yortusu
Yeni Gün; Yengi Kün; Yeni Yil
Mart Dokuzu; Mereke; Meyram
Nartukan; Nartavan; Isiakh Bayrami
Altay Ködürgeni; Bahar Bayrami; Yörük Bayrami
Mevris