Nöbet görevinin öğretmenlere verilmiş asli bir görev olduğunu ısrarla savunan kişilerin ''nöbet tutma görevinin'', sadece nöbet bölgesinde gezinip gerçekleşen olaylara ''şahitlik etme-yada düşme ve çarpmalara karşı öğrenciyi uyararak önleme'' şeklinde yapıldığı zaman iyi bir nöbet tutulmuş olur mantığında olduklarını gözlemledim.Merdivenden-ağaçtan-duvardan düşebilecek küçük bir çocuğa ''çıkma düşersin'' demekle yada buralardan düşüp yaralanan çocuklarımızın durumlarına '' Ben görev yerindeydim gördüm.'' diye şahitlik raporu hazırlamakla vicdani ve hukuki olarak kendimizi rahatlatamayız.
Nöbette sadece bu bahsettiğim çerçevede olaylar olmuyor.Okullar kamusal bir alan olduğu için veli olsun-olmasın her vatandaş sorgusuz sualsiz elini kolunu sallaya sallaya okullara üzerinde her türlü kesici delici ve hatta silahla bile girebiliyor.Nöbetçi öğretmen olarak bu kişilerin gerçekleştireceği vahamete şahit olmaktan ve de polisi aramaktan öte hangi ''önleyici tedbiri'' alabilirsiniz?Nöbet yerinde olsanız dahi bu insanlara karşı bir caydırıcılığınız var mı?Üst araması yapabilir misiniz? Sorumluluk sahibisiniz ancak o suç işlemek için okul basanlara karşı bir yetkiniz ve üst arama uygulamanız yoktur.Öğrenciye bile yapamazsınız.YAPTIRIM GÜCÜMÜZ OLMAYAN bir görevin sorumluluğunu biz neden alıyoruz? Güvenlik kavramına tam da bu açıdan bakılması gerekir. Belki sizin görev yaptığınız yerde bu tür hadiseler meydana gelmemiş olabilir ancak büyük okullarda öğrenci-veli-öğrenci yakını tarafından darp edilmiş hatta öldürülmüş öğrenci-öğretmen-idareciler o kadar çok oldu ki.Güvenlik, koruyucu güvenlik önlemini de almayı bilen ve CAYDIRICILIĞI OLAN uzmanların işidir.
şuana kadar koruyucu-caydırıcı hiçbir tedbir alınmadığına göre,yetkili sendika da okulların güvenliğini önemsemediğine göre,28 eylülden sonra yine okullarımızda müdür-müdür yardımcısı-öğretmenlere şiddet örnekleri göreceğiz maalesef!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!