Öğretmen Nedir? Ne Değildir ? Üzerine Düşünmeye, Özeleştiri Yapmaya Ne Dersiniz?

Çevrimdışı teomad

  • Aktif Üye
  • **
  • 44
  • 13
  • 44
  • 13
02 Ara 2007 13:30:18
         Birkaç gün önce köyden diğer öğretmen arkadaşımla Kırşehir'e yolum düştü, hem okulda dikkat yetersizliği olan öğrencilerimi rehabilitasyon merkezine götürecek hem de eski bir okul arkadaşımı ziyaret edecektim, çocukları rehabilitasyon merkezine bıraktıktan sonra arkadaşımı görmeye gittim 12 sene öncesinin vermiş olduğu izlenimlerin şimdiki halini hatırlamama yardımcı olur ümidiyle, sabırsızlıkla merak ettiğim arkadaşımın nihayet buluşma yerinde belirdiği gördüm, 12 senenin bayağı değiştirdiği doktor bey(!) i  tanımak zor olmadı... sarıldıktan sonra bir kaç dakikalık gülüşmeler herşeyi anlatıyordu.. ilkokul öğretmenimizin sözleri  dün gibi kulaklarımız da yankılanıyordu...

"sen öğretmen ol ben bu mesleği bırakacağım!" dediği (ben) öğretmen..

hergün kir pasak içinde okula geldiği için dövülen ve "sen çok yaşamazsın" dediği arkadaşım doktor(!)du artık..

 neyseki dediğini çoktan yapıp emekli olmuş! bana söylediğini tutmuştu..?!

ya arkadaşım?

("sen çok yaşamazsın") yaşıyor ve belki de bir çoklarının yaşamasına da vesile oluyordu..

ey öğretmenim yazıdaki gayem sizi asla üzmek değil

eğer birşeyler öğretmeseydiniz nasıl bir öğretmen ya da doktor öğrencileriniz size bunları yazabilecekti..

geleceğimizi üstte kestirdiğiniz gibi görüp bizi bir kenara atsaydınız bize birşeyler vermeseydiniz işte o zaman sizi çok çok üzecektik belkide diğer tarafta elimiz yakanızda olacaktı... :)

 öğretmen olarak eli yakamızda öğrenciler görmemek dileğiyle..

bu yazımla beraber

öğretmen nedir ? ne değildir ?

üzerine sizi biraz düşündürecek, belki de bir çoğunuzun daha önce okumuş

olduğu anlamlı bir mektubu

sizlerle paylaşmak istedim...

 

 

cezaevine düşmüş bir şahsın öğretmenine mektubu.. 

 

 

Öğretmenim çok suçlusun.

Dün selamını aldım Öğretmenim. Eğer hapishanede olmasaydım gelip hem elini öper, hem de bu sözlerini yüzüne söylerdim.

Sen çok suçlusun öğretmenim.

Bana kızmışsın, eleştirmişsin. "Böyle bir insanın öğretmeni olduğum için utanıyorum" demişsin. Doğru söylemişsin. Benim gibi bir insan yetiştirdiğin için gerçekten çok utanmalısın. Çünkü ben gururlanacak hiçbir güzel şey yapmadım. Aileme, çevreme ve  sevdiklerime zarar verdim, kötü işlere bulaştım. Sonunda da hapse girdim.

Ben iyi bir insan, faydalı bir kişi olamadım. Bu doğru. Ben de kendimden memnun değilim. Çevredeki insanlar tarafından dışlanmak, horlanmak ve kötü bir insan olarak görülmek elbette ki, insanı memnun etmez. 

Ama öğretmenim, benim bu kötü ahlakım ve yanlış davranışlarımın sebebi sensin.

Sen çok suçlusun öğretmenim.

Beni okutan, beni eğiten ve bana şekil veren sensin. Sana baktım, örnek aldım. Ne verdiysen o oldum. Seninle beş yıl aynı okulu paylaştım, sonra da mezun oldum. Hatırlar mısın maceralarımızı, hatırlar mısın bana yaptıklarını?

Gel birlikte hatırlayalım da neden suçlu olduğunu söyleyeyim.

Annem yoktu. Evimizdeki ikinci anne de beni istemiyordu. Ailede hiç huzurum ve rahatım yoktu. Her şeyi eksik ve noksan yapıyordum, verdiğin görevleri de bu yüzden yerine getiremiyordum. Benim zor hayat şartlarımı bildiğin halde asla anlayışlı olmadın, hep üzerime gelip, çok ağır, çok ezici ve gururumu kırıcı hesaplar sordun. Beni hem sevgiden, hem okuldan, hem de toplumdan soğuttun.

Neler mi yaptın?

Annem olmadığı için temiz ve tertipli olamıyordum. Benimle her sabah bu yüzden alay ederdin. Ya kirli ve yırtık pantolonumla, ya kirli ellerim ve uzamış tırnaklarımla, ya da bakımsız yüzüm ve saçlarımla alay ederdin. Nasıl ezilip büzülürdüm, küçülürdüm ve sana içten bilenirdim.

Ödevlerimi yapmayınca, elindeki cetvelle vurmadığın ve acıtmadığın yer kalmazdı. Dayanamayıp ağlayınca da "Erkekler ağlamaz" derdin. Bu yüzden, okula gelmek bana işkence olurdu. Zaten huzursuz evden bir an önce kaçmak, kendimi dışarı atmak isterdim. Tek sığınağım okuldu. Okulu da sen bana dar ederdin, senin yüzünden geldiğime pişman olurdum. Bu yüzden bütün insanlara, herkese isyan eder, asi olurdum.

Bir gün beni babama şikayet etmişsin: "Ders çalışmıyor ve çok yaramazlık yapıyor" diye... Babam beni ölesiye dövdü. Babamın o ölesiye dayağına değil, senin şikâyetine içerledim.

Ah öğretmenim sen çok suçlusun.

Ne olurdu öğretmenim bana bir güleryüz gösterseydin, hal-hatırımı sorsaydın, yanağımı okşayıp, bir sevgi gösterisi yapsaydın ve beni kendine bağlayıp, nasihatler etseydin.

Neden bunları benden esirgedin?

Halbuki sana sığınmayı, senden yardım beklemeyi ne kadar istemiştim? Ah beni bir kez koruyup kollasaydın, belki de o isyan ateşi yanmadan sönecekti.

Beni kaç kez sınıftan kovdun, onurumu beş para ettin. Arkadaşlarımın önünde benimle alay edince ve onların da bana gülüşlerini görünce, kaç kez ölmek istemiştim.

Kısacası, sen bana iyi bir model olamadın, örnek bir öğretmenlik sunamadın. Benim toplum için zararlı olmama zemin hazırladın. Bir anlamda ektiğin tohumlar, ruhumda isyan meyvelerini verdi. Sonra da hem kendime hem de çevreme zararlı bir insan olup, çıktım.

Sen çok suçlusun öğretmenim.

Benden o şefkati esirgemeseydin ne olurdu? Bana da bu acıyı yaşatmasaydın?

Evet, utan öğretmenim. Benim yaptıklarıma bakarak utan. Bana öğretmen olduğun için utan. Utan da, diğer öğretmenler senin gibi olmasınlar.

Sen çok suçlusun öğretmenim. Ama, yine de ellerinden öperim. Çünkü ne de olsa sen benim öğretmenimsin.

Cezaevinden Ziya Ş.

Çevrimdışı tamerr

  • Uzman Üye
  • *****
  • 363
  • 60
  • 363
  • 60
# 02 Ara 2007 15:21:28
Öğretmen
Hayatın ta kendisi.
Yaşama dair ne varsa odur.
Tek başına bir ordu.
Aslında teomad hocamın alıntısı herşeyi özetlemiş. Hatayı yanlışı götürmüyor bu meslek. nasıl ki bir şöförün hatası anında yanıt buluyorsa öğretmenin hatası da anında yanıt bulmasada bir süre sonra mutlaka bir yerde kendini gösteriyor.
Her insan kendini sorgulamalı.
Ama öğretmen kendi içindeki sorgulama mekanizmasını her daim canlı tutmak zorunda.

Çevrimdışı mcatdere

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 132
  • 51
  • 132
  • 51
# 02 Ara 2007 15:45:49
Öğretmen her şeydir, hiçbir şey değildir.

Çevrimdışı nikel

  • Uzman Üye
  • *****
  • 931
  • 184
  • 931
  • 184
# 02 Ara 2007 15:59:12
:( :( :( :( :(Hem de çok...............
Bu yazıyı her sabah bir kere okuyup, derse öyle girmek lazım aslında.

Çevrimdışı tossty

  • Uzman Üye
  • *****
  • 869
  • 581
  • 869
  • 581
# 02 Ara 2007 16:51:05
İyi yerlere gelen insanlar zeki ve çalışkan oşdukları için bu yerlere gelirler.. Ama bir mevki sahibi olamayan,sefalet çeken, değim yerindeyse bir baltaya sap olamamış kişilerin sorumlusu öğretmendir.

Tabiki ben değilim bunu düşünen,TOPLUM...
Öğretmen öğrencilerine verdikleri emeği, ayırdıkları zamanı,sabrı kendi çocuklarına bile gösteremezler.
Çünkü bütün enerjisini,sabrını okulda sarfederler.
Buna rağmen, kendimizi bu kadar yıpratıp, dişimizi tırnğımıza takarak çalışmamıza rağmen kimseleri memnun edemiyoruz.
Hala en kolay, en az çalışan meslek gurubu öğretmenler olarak görülüyor. Ben daha 5.yılımda bu işten çok yoruldum.Evimde bile öğrencilerim için çalışıyorum.Vakit ayıramayacağımı düşündüğüm için çocuk sahibi bile olmuyorum.
Hatayı öğretmende değil; ailelerde arasalar ne iyi olur.
Elmas da, kömür de karbondur. Ama değerleri ne farklıdır.
Suçlu öğretmen değil, ailelerdir.
ÖĞRETMENLİK DÜNYANIN EN KUTSAL MESLEĞİDİR.

Çevrimdışı gbattal

  • Üye
  • *
  • 8
  • 8
  • 8
  • 8
# 09 Ara 2007 10:04:51
         MİLLİ EĞİTİMDE ÖNEMLİ BİR SORUN
             DERS ÜCRETLİ ÖĞRETMENLER
    Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda sözleşmeli öğretmen çalıştırma uygulamasına geçme hazırlıkları yapmış ve bildiğim kadarıyla bu uygulama mahkeme tarafından iptal edilmiş ve durdurulmuştur.
    Son yıllarda emekliye ayrılan öğretmenlerin yerine yeterli sayıda öğretmen ataması yapılamadığından önemli miktarda öğretmen açığı meydana gelmiştir.
     Milli Eğitim Bakanlığı, ders ücretli öğretmen çalıştırarak öğretmen açığını en aza indirme çalışmalarına başlamış, birkaç yıldır ders ücretli öğretmen çalıştırmasına rağmen gene de öğretmen açığını kapatamamıştır.
    KPS’ de öğretmen adaylarından belli bir baraj puanı geçme şartı, öğretmen olmaya hak kazandığı halde öğretmen olarak atanmanın önünde en büyük engel olmuştur.
     Ayrıca MEB’in ders ücretli öğretmen çalıştırmaya başlaması önemli ölçüde ta-sarruf etmeye çalışmasından mıdır yoksa yeterli kadro alamamasından mıdır bilemi-yorum.  Geleceğimiz ve umudumuz olan ve özellikle kırsal kesimdeki çocukların iyi bir eğitim öğretim almasını engeller bir tutum ortaya çıkmıştır.
    Ders ücretli öğretmenlere çok az ücret ödendiğinden çok uzak yerlerdeki okul-lara öğretmen temin etmede büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Hele hele sekiz sınıflı ilköğretim okullarında 4. 5. sınıfları okutmak için ders ücretli öğretmen bulmak iyice zorlaşmıştır. Çünkü haftada 10. 11 derse branş öğretmenleri girdiğinden bu öğret-menlerin alacakları ders ücreti neredeyse üçte ikiye düşmektedir.
    Ayrıca uzak yerlerdeki okullara gidiş geliş ücretlerinin yüksek oluşu da bu öğ-retmenlerin uzun süre görev yapmalarının önünde bir engel teşkil etmektedir.
     Burada başka bir sorun ise, ders ücretli öğretmen birleştirilmiş sınıflı okullarda çalışıyorsa bunlara normal öğretmenlik dışında okul müdürlüğü de yaptırılıp ekstra bir işin daha omuzlarına yüklenmesidir.
     Bu öğretmenlere fazla para vermemek için olacak ki müdür yetkisi verilmemekte fakat tüm yazışmaları yapmaları ve belgelere “Ders Ücretli Öğretmen” ibaresi yazdırılarak imza atmaları sağlanmaktadır.
     Müdür yetkisi verilmeyen ders ücretli öğretmene müdürün tüm işlerini yaptırıp imza attırmak ileride idari ve hukuki sorunlara da sebep olabilecektir.   
    İşin diğer ve çok önemli bir boyutu ise barajı aşamadığı için kadrolu öğretmenliğe kabul edilmeyen gençlere ders ücreti ödenerek genelde kırsal kesimde öğret-menlik yaptırılmasıdır.
    Ankara’yı ilgilendirmekle beraber kaliteli bir eğitim öğretimin sağlanması ama-cıyla ders ücretli öğretmen çalıştırma uygulamasından hemen vazgeçilmelidir. Eğitim fakültelerini bitirip öğretmen olmaya hak kazanan öğretmen adayları, KPS’ de aldık-ları puan sırasına göre ihtiyacı karşılayacak sayıda kadrolu öğretmen olarak atanmalı ve milli eğitim ordusuna katılmaları sağlanmalıdır.
    20- 25 yaşına gelen bu gençlerin hayalleri yıkılmamalı, bir an önce bu gençler asil öğretmen yapılmalı, kendi ayakları üzerinde durmaları sağlanmalı, babadan para istemek gibi dünyanın en ağır işini yapmalarının önüne geçilmelidir.
    Kalın sağlıcakla.
                                               09.12.2007
                                          Gürbüz BATTAL
                                        Emekli Uzman Öğretmen
                                        MANİSA
Not: Bu yazı 10.10.2007'de Hür Işık Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
   

Çevrimdışı bernayesil

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 261
  • 17
  • 261
  • 17
# 08 Mar 2008 21:19:46
bu yazı süper ya..bu bölümü sevdim.milyonlaca öğretmenin düşünceleri dile getirilmiş...

Çevrimdışı boşnak

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.159
  • 338
  • 1.159
  • 338
# 08 Mar 2008 21:25:14
gbattal öğretmenim yazınızı beğendim ve katılıyorum..eski öğretmenler gelenekçiydi lise çıkışlı olduklarından çocuk psikolojisinden bir haberlerdi ben de böyle bir öğretmende okudum ama şimdiki öğretmenlerde bu derece vahim bir durumun yaşanmadığını söyleyebilirim yapanlarda yok denecek kadar azdır umarım ilerde onlarda düzelir..

Çevrimdışı aycan konak

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Mar 2008 21:29:16
çok güzel bir paylaşımdı teomad öğretmenim paylaşımınız süperdi

ayrıca öğretmen yoktan var eden vardan da yok edendir bence

Çevrimdışı örtmeniimm

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 150
  • 48
  • 150
  • 48
# 08 Mar 2008 21:39:01
Cezaevindeki mahkumun yazısı beni çok etkiledi.Eğer gerçekten öğretmen bu şekilde davrandıysa çok kötü.Yalnız şunu da unutmamak gerekir,çocuk ilk eğitimi ailede alır ve ona göre şekillenir.Uzmanlar hep söylüyor" 7 çok geç" eğitimde.Öğrenci geldiğinde büyük ölçüde şekillenmiş oluyor.Bu durumda bir çocuk kötü yetiştiğinde öğretmeni tamamen suçlamak doğru değil.Bazen öyle çocuklar geliyor ki karşımıza ne yapacağımızı nasıl davranacağımızı şaşırıp kalıyoruz.Her zaman iyi öğrenci beklemiyoruz muhakkak ki ama ben çoğu öğretmen arkadaşımın elinden geleni yaptığını düşünüyorum.İnşallah gelecek nesiller bizi hep ileriye götürür...

Çevrimdışı aysegoceri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.553
  • 1.920
  • 3.553
  • 1.920
# 08 Mar 2008 22:43:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
         Birkaç gün önce köyden diğer öğretmen arkadaşımla Kırşehir'e yolum düştü, hem okulda dikkat yetersizliği olan öğrencilerimi rehabilitasyon merkezine götürecek hem de eski bir okul arkadaşımı ziyaret edecektim, çocukları rehabilitasyon merkezine bıraktıktan sonra arkadaşımı görmeye gittim 12 sene öncesinin vermiş olduğu izlenimlerin şimdiki halini hatırlamama yardımcı olur ümidiyle, sabırsızlıkla merak ettiğim arkadaşımın nihayet buluşma yerinde belirdiği gördüm, 12 senenin bayağı değiştirdiği doktor bey(!) i  tanımak zor olmadı... sarıldıktan sonra bir kaç dakikalık gülüşmeler herşeyi anlatıyordu.. ilkokul öğretmenimizin sözleri  dün gibi kulaklarımız da yankılanıyordu...

"sen öğretmen ol ben bu mesleği bırakacağım!" dediği (ben) öğretmen..

hergün kir pasak içinde okula geldiği için dövülen ve "sen çok yaşamazsın" dediği arkadaşım doktor(!)du artık..

 neyseki dediğini çoktan yapıp emekli olmuş! bana söylediğini tutmuştu..?!

ya arkadaşım?

("sen çok yaşamazsın") yaşıyor ve belki de bir çoklarının yaşamasına da vesile oluyordu..

ey öğretmenim yazıdaki gayem sizi asla üzmek değil

eğer birşeyler öğretmeseydiniz nasıl bir öğretmen ya da doktor öğrencileriniz size bunları yazabilecekti..

geleceğimizi üstte kestirdiğiniz gibi görüp bizi bir kenara atsaydınız bize birşeyler vermeseydiniz işte o zaman sizi çok çok üzecektik belkide diğer tarafta elimiz yakanızda olacaktı... :)

 öğretmen olarak eli yakamızda öğrenciler görmemek dileğiyle..

bu yazımla beraber

öğretmen nedir ? ne değildir ?

üzerine sizi biraz düşündürecek, belki de bir çoğunuzun daha önce okumuş

olduğu anlamlı bir mektubu

sizlerle paylaşmak istedim...

 

 

cezaevine düşmüş bir şahsın öğretmenine mektubu.. 

 

 

Öğretmenim çok suçlusun.

Dün selamını aldım Öğretmenim. Eğer hapishanede olmasaydım gelip hem elini öper, hem de bu sözlerini yüzüne söylerdim.

Sen çok suçlusun öğretmenim.

Bana kızmışsın, eleştirmişsin. "Böyle bir insanın öğretmeni olduğum için utanıyorum" demişsin. Doğru söylemişsin. Benim gibi bir insan yetiştirdiğin için gerçekten çok utanmalısın. Çünkü ben gururlanacak hiçbir güzel şey yapmadım. Aileme, çevreme ve  sevdiklerime zarar verdim, kötü işlere bulaştım. Sonunda da hapse girdim.

Ben iyi bir insan, faydalı bir kişi olamadım. Bu doğru. Ben de kendimden memnun değilim. Çevredeki insanlar tarafından dışlanmak, horlanmak ve kötü bir insan olarak görülmek elbette ki, insanı memnun etmez. 

Ama öğretmenim, benim bu kötü ahlakım ve yanlış davranışlarımın sebebi sensin.

Sen çok suçlusun öğretmenim.

Beni okutan, beni eğiten ve bana şekil veren sensin. Sana baktım, örnek aldım. Ne verdiysen o oldum. Seninle beş yıl aynı okulu paylaştım, sonra da mezun oldum. Hatırlar mısın maceralarımızı, hatırlar mısın bana yaptıklarını?

Gel birlikte hatırlayalım da neden suçlu olduğunu söyleyeyim.

Annem yoktu. Evimizdeki ikinci anne de beni istemiyordu. Ailede hiç huzurum ve rahatım yoktu. Her şeyi eksik ve noksan yapıyordum, verdiğin görevleri de bu yüzden yerine getiremiyordum. Benim zor hayat şartlarımı bildiğin halde asla anlayışlı olmadın, hep üzerime gelip, çok ağır, çok ezici ve gururumu kırıcı hesaplar sordun. Beni hem sevgiden, hem okuldan, hem de toplumdan soğuttun.

Neler mi yaptın?

Annem olmadığı için temiz ve tertipli olamıyordum. Benimle her sabah bu yüzden alay ederdin. Ya kirli ve yırtık pantolonumla, ya kirli ellerim ve uzamış tırnaklarımla, ya da bakımsız yüzüm ve saçlarımla alay ederdin. Nasıl ezilip büzülürdüm, küçülürdüm ve sana içten bilenirdim.

Ödevlerimi yapmayınca, elindeki cetvelle vurmadığın ve acıtmadığın yer kalmazdı. Dayanamayıp ağlayınca da "Erkekler ağlamaz" derdin. Bu yüzden, okula gelmek bana işkence olurdu. Zaten huzursuz evden bir an önce kaçmak, kendimi dışarı atmak isterdim. Tek sığınağım okuldu. Okulu da sen bana dar ederdin, senin yüzünden geldiğime pişman olurdum. Bu yüzden bütün insanlara, herkese isyan eder, asi olurdum.

Bir gün beni babama şikayet etmişsin: "Ders çalışmıyor ve çok yaramazlık yapıyor" diye... Babam beni ölesiye dövdü. Babamın o ölesiye dayağına değil, senin şikâyetine içerledim.

Ah öğretmenim sen çok suçlusun.

Ne olurdu öğretmenim bana bir güleryüz gösterseydin, hal-hatırımı sorsaydın, yanağımı okşayıp, bir sevgi gösterisi yapsaydın ve beni kendine bağlayıp, nasihatler etseydin.

Neden bunları benden esirgedin?

Halbuki sana sığınmayı, senden yardım beklemeyi ne kadar istemiştim? Ah beni bir kez koruyup kollasaydın, belki de o isyan ateşi yanmadan sönecekti.

Beni kaç kez sınıftan kovdun, onurumu beş para ettin. Arkadaşlarımın önünde benimle alay edince ve onların da bana gülüşlerini görünce, kaç kez ölmek istemiştim.

Kısacası, sen bana iyi bir model olamadın, örnek bir öğretmenlik sunamadın. Benim toplum için zararlı olmama zemin hazırladın. Bir anlamda ektiğin tohumlar, ruhumda isyan meyvelerini verdi. Sonra da hem kendime hem de çevreme zararlı bir insan olup, çıktım.

Sen çok suçlusun öğretmenim.

Benden o şefkati esirgemeseydin ne olurdu? Bana da bu acıyı yaşatmasaydın?

Evet, utan öğretmenim. Benim yaptıklarıma bakarak utan. Bana öğretmen olduğun için utan. Utan da, diğer öğretmenler senin gibi olmasınlar.

Sen çok suçlusun öğretmenim. Ama, yine de ellerinden öperim. Çünkü ne de olsa sen benim öğretmenimsin.

Cezaevinden Ziya Ş.

teşekkürler öğretmenim...beni kendime bir kez daha getirdi bu yazı...ve gerçekten ne olup olmadığımı defalarca sordum kendime...
ve...
bir heykeltraşa benzettim kendimi...öğrencilerim henüz 2.sınıf ve ben nasılsam onlarda öyle olacak..
benim düşüncelerimle şekillenecek ve beni örnek
alacak...bu yüzden aycan öğretmenimin bu sözüne katılıyorum..
ayrıca öğretmen yoktan var eden vardan da yok edendir bence

Çevrimdışı denizbatuyüce

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 147
  • 47
  • 147
  • 47
# 08 Mar 2008 22:55:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İyi yerlere gelen insanlar zeki ve çalışkan oşdukları için bu yerlere gelirler.. Ama bir mevki sahibi olamayan,sefalet çeken, değim yerindeyse bir baltaya sap olamamış kişilerin sorumlusu öğretmendir.

Tabiki ben değilim bunu düşünen,TOPLUM...
Öğretmen öğrencilerine verdikleri emeği, ayırdıkları zamanı,sabrı kendi çocuklarına bile gösteremezler.
Çünkü bütün enerjisini,sabrını okulda sarfederler.
Buna rağmen, kendimizi bu kadar yıpratıp, dişimizi tırnğımıza takarak çalışmamıza rağmen kimseleri memnun edemiyoruz.
Hala en kolay, en az çalışan meslek gurubu öğretmenler olarak görülüyor. Ben daha 5.yılımda bu işten çok yoruldum.Evimde bile öğrencilerim için çalışıyorum.Vakit ayıramayacağımı düşündüğüm için çocuk sahibi bile olmuyorum.
Hatayı öğretmende değil; ailelerde arasalar ne iyi olur.
Elmas da, kömür de karbondur. Ama değerleri ne farklıdır.
Suçlu öğretmen değil, ailelerdir.
ÖĞRETMENLİK DÜNYANIN EN KUTSAL MESLEĞİDİR.
HOCAM BENCE ÇOK HAKLISINIZ ÖĞRENCİLERİMİZ İYİ YERLERDEYSE HİÇ PAYIMIZ OLMAZ AMA BEKLENİLEN YERLERDE KONUMDA DEĞİLSE NEDENSE SEBEP BİZİZ

Çevrimdışı nuray20

  • Uzman Üye
  • *****
  • 313
  • 580
  • 313
  • 580
# 31 Tem 2009 18:47:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İyi yerlere gelen insanlar zeki ve çalışkan oşdukları için bu yerlere gelirler.. Ama bir mevki sahibi olamayan,sefalet çeken, değim yerindeyse bir baltaya sap olamamış kişilerin sorumlusu öğretmendir.

Tabiki ben değilim bunu düşünen,TOPLUM...
Öğretmen öğrencilerine verdikleri emeği, ayırdıkları zamanı,sabrı kendi çocuklarına bile gösteremezler.
Çünkü bütün enerjisini,sabrını okulda sarfederler.
Buna rağmen, kendimizi bu kadar yıpratıp, dişimizi tırnğımıza takarak çalışmamıza rağmen kimseleri memnun edemiyoruz.
Hala en kolay, en az çalışan meslek gurubu öğretmenler olarak görülüyor. Ben daha 5.yılımda bu işten çok yoruldum.Evimde bile öğrencilerim için çalışıyorum.Vakit ayıramayacağımı düşündüğüm için çocuk sahibi bile olmuyorum.
Hatayı öğretmende değil; ailelerde arasalar ne iyi olur.
Elmas da, kömür de karbondur. Ama değerleri ne farklıdır.
Suçlu öğretmen değil, ailelerdir.
ÖĞRETMENLİK DÜNYANIN EN KUTSAL MESLEĞİDİR.



çok haklısınız hocam.öğretmenlik toplumumuzda hakettiği değeri görmüyor.zorluklarını işin içinde olmayan bilemez.düşünüldüğü gibi çocuk bakıcılığı
değil öğretmenlik.toplumun geleceğini öğretmenler belirler.aileler mutlaka destek vermeli ve eğer bir hata varsa bu öğretmenlere yüklenmemeli.

Çevrimdışı gmzhmt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
# 31 Tem 2009 18:56:48
Bence öğretmen iyi bir model olmalıdır. Aynı zamanda bir oyuncudur; çünkü ne kadar iyi bir model olmak istiyorsa, sahneye(sınıfa) çıkarken aklındaki ve hayatındaki tüm olumsuzlukları atıp öğrencilerine o kadar gülümseyebilendir...

Çevrimdışı gbattal

  • Üye
  • *
  • 8
  • 8
  • 8
  • 8
# 01 May 2010 23:06:42

K12 UZANTILI İNTERNET BAĞLANTILARI
Milli Eğitim Bakanlığı birkaç yıl önce E - Okul uygulamasına geçti. Bilmeyen okuyucularım için E – Okul hakkında bazı açıklamalar yapmak istiyorum.
E- Okula kısaca elektronik okul sistemi diyebiliriz. Bu sistemde tüm okullar elektronik ağla merkeze bağlanmıştır.
Okul ve öğrenciyle ilgili tüm bilgiler internete E- Okul sistemine yüklenmiştir. Okul müdürü okulundaki tüm bilgileri, İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri ilçelerindeki okullarla tüm ilgili bilgileri, İl Milli Eğitim Müdürlükleri ildeki tüm okullarla ilgili bilgileri, Milli Eğitim Bakanlığı ise Türkiye’deki tüm okulları ve okullarla ilgili tüm bilgileri bu sistem üzerinde görür ve denetleyebilir.
Öğrencilerin aile bilgileri, sağlık bilgileri, nüfus bilgileri, not bilgileri, devamsızlık bilgileri, SBS sonuçları gibi... Öğrenci nakil ve kayıtları bu sistem üzerinden yürütülür.
Dileyen veliler bu sistem üzerinden öğrencilerle ilgili her türlü bilgiye ulaşılabilir.   
Bu sistemde temel amaç okullarla ilgili tüm bilgileri sanal ortamda toplayarak okullardaki her olayı yakından izlemek ve her hangi bir olumsuzluk karşısında duruma anında müdahale etmektir.
MEB bu amaçla tüm okullara internet bağlantısı sağlamakla kalmamış, kullanılan internet ücretlerini de karşılamaktadır. Bu sistemde tüm yazışmalar Outlook Ekspres üzerinden yapılmaktadır.
Okulların internet adreslerinde ‘k12’ ibaresi mutlaka bulunur.
Bu sistem sayesinde kâğıt israfı önemli ölçüde azalmış, ormanlarımızın korunmasına önemli katkıda bulunulmuştur.
Bazı öğretmen ve okul çalışanlarının boş zamanlarında internette fazla kalmaları nedeniyle internet bağlantısında yavaşlamalar meydana gelmiş, zaman zaman MEB sitesi kilitlenmiştir.
Yetkililer bu durumu önlemek için okullardaki internet bağlantılarına bazı kısıtlamalar getirmiş, filtre uygulamışlardır.
K12 uzantılı bağlantılarda sorun yaşanmazken diğer bağlantılarda önemli sorunlar yaşanıyor ve. Okul yönetimi Outlook Express üzerinden Milli Eğitim Müdürlükleriyle iletişimi sürdürürken öğretmenler bilgiye ulaşmada zorluklar yaşıyor.
Derslerle ilgili bilgi ve belge ararken bir türlü bağlanamayan internet ve hata işaretleri neredeyse öğretmenleri ve idarecileri canından bezdiriyor.
Okullardaki idareciler de öğretmenler de bu filtreleme ve kısıtlamalardan şikâyetçi. Çoğu okul bu soruna çözüm bulmak için TTNET’ten ikinci bir internet bağlantısı sağlama yoluna gitmişlerdir. Bu ise okul bütçelerine ek yük getirmiş, hem MEB hem de okul yönetimleri internet bağlantı ücreti ödemektedir.
MEB’in bu duruma bir çözüm bulunması için kısıtlamaları ve filtreleri kaldırarak bilgiye ulaşmayı kolaylaştırıcı çalışmalar yapması gerekecektir.
Kalın sağlıcakla.
   26.04.2010

                     Gürbüz Battal
                            Emekli Öğretmen ve
                      Manisa Hür Işık Gazetesi Köşe Yazarı



 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK