Arkadaşlar geçen yıl günümüzde bu konuşmayı okul programında yapmıştım alıntıdır.
ÖĞRETMEN OLMAK
Bir sevdadır öğretmen olmak... Hani yemeden içmeden kesen; hani sevdiğine pervane olan; gözü başka bir şey görmeyen bir sevda... Bir kara sevda desek daha doğru olur. Hiç düşündünüz mü neyin sevdasıdır bu? Ne ile açıklanabilir almadan vermek, verdikçe çoğalmak, çoğaldıkça yaşamı kucaklamak? Bir damla suya hasret bir çöl susuzu gibi bilgi bekleyen, aydınlığa susamış, annelerini bekleyen kuş yavruları gibi ağzınıza bakan binlerce, on binlerce çocuğa beyninizi, bedeninizi açmak neyin karşılığıdır? Hayır, zor değil, bir tek sözcükle anlatabilirsiniz bütün bunları, bir tek sözcük sizi geleceğe çevirir: “Öğretmen”
Damardan verilmiş bir güçtür öğretmen olmak... Aç kalmayı, açıkta kalmayı, iklimlerin değişkenliğini, mevsimlerin zorluğunu unutmaktır, size imrenerek bakan çocuk gözlerde... Hani gerçek sanatçılar vardır bilirsiniz. İçleri yanıp, gözleri buğulanmış ve yürekleri kan revanken bile izleyicilerini hiç unutmazlar, unutmak ellerinde değildir. İşte böyle bir duygudur öğretmen olmak. Sınıfa girdiğiniz anda sorunlar, dertler, acılar, hüzünler yok olur. Çünkü sizi bekleyen, ağzınızdan çıkacak sözcüklere bakan çocuklarınız vardır. Nasıl unutabilirsiniz! Nasıl yok sayabilirsiniz! Nasıl bana ne diyebilirsiniz! Öğretmen olmak bir yürek işidir, çünkü beyninizle yüreğinizi birleştiren bir köprüdür.
Mustafa Kemal’in Kocatepe’den bakışıdır öğretmen olmak, dalga dalga sürüklemektir gençleri... Samsun’dan karanlığın üstüne doğmaktır öğretmen olmak... Önüne katıp cehaleti Ege’de sulara gömmektir. Berrak bir Türkçe’dir öğretmen olmak, diline kültürüne sarılmaktır. Ayyıldız olup göklerde dalgalanmaktır öğretmen olmak. Sözün özü bir sevdadır öğretmen olmak, yüreklerde vatan vatan atmak, damarlarda bayrak bayrak dolaşmaktır.
“Öğretmen bir mum gibidir.” denmiştir hep. Yani aydınlatan ama aydınlattıkça yok olan. Yanılgıdır bu. Evet, aydınlatmaktır öğretmen olmak ama aydınlattıkça yok olmak değildir. Aydınlattığınız her beyinde çoğalmak, boğduğunuz her karanlıkta bahar toprağı olmaktır. Bereketli ve doğurgan bir bahar toprağı... Verdiğiniz her bilgi cemre olup düşmüştür zemheri ayazının üstüne ve toprak sıcaktır, su sıcak, hava sıcaktır artık. Dallar meyveye durmuştur gayrı... Nasıl yok olduğunuz söylenebilir? Şimdi varsınızdır asıl. Büyüyen her fidanda, açılan her goncada renginiz, kokunuz vardır çünkü.
Bakın çevrenize, elleri çalışkan, yüreği umuda gebe, ülkesinin geleceğini vicdanı ile hazırlayan, gözlerindeki coşku ile “Bir sevdadır öğretmen olmak.” diyen birini görürseniz saygıyla selâm durun önünde, çünkü Atatürk’ün baş eğmez bir neferidir o...