Bu konu hakkında Murat Hocamızın mecliste paylaştığı yazıyı ekliyorum. Kutsallık adına kaleme alınmış, en güzel yazılardan biri bence :
* * * *
Değerli öğretmenlerim
Bugünkü 23 Nisan benim için ilginç geçti. Bu köyde ilk yılım. Töreni saat 10’da başlatacağız. Saat 9 olmuş ben hâla lojmandayım. Öğrencilerim kapıyı çaldı. Bana 3 öğrencinin gelmediğini söylediler. Öğrencilerimin 4’de 1’i, yani çeyreği kaçak!
Dışarı çıktım. Öğrenciler sıra, masa taşırken ben de bilgisayarı okulun bahçesine çıkarmaya çalışıyorum. Saat ilerliyor ama benim 3 kaçaktan haber yok. Gelmeme ihtimallerine karşı canım iyice sıkıldı. 2 hafta boyunca öğrencilerle prova yapmıştık. Çok eğlenceli geçmişti. Niye gelmediler, niye kaçtılar diye düşünüp kızmaya başladım.
Zaman ilerledikçe benim sinirler iyice gerilmeye başladı. Ne yapmalıyım? “N’olmuş yani” mi diyeyim. Zaten çocuklara 2 satır fazla ödev verdiğimde kaçıyorlar. Sebepsiz yere törenlerden de mi kaçsınlar?
“En iyisi babalarına telefon açayım. 23 Nisan’da tatil bol. Köyü dolaşayım. Velilerle konuşayım. Bu köyde 10 yıldır süren sorumsuzluk artık bitsin diyeyim.” diye düşündüm.
Bunları düşünürken de bilgisayarın kurulumunu yapıyorum. “Eureka” dedim kendi kendime. Veliler törene gelmeyecek mi? Al sana fırsat. Sana bu sene az mı çektirdiler? Her sene tören başlangıcında köylülere 10-15 dakika “Devlete güven duyulsun” diye nutuk çekerdim. Şimdi zaten hazırlığım fazla yok. Gelenlere durumu anlat. Köyün altından gir, üstünden çık. Bu köyden liseye gidenlerin sınavlardan sıfır çekmesinden, 2. kademeye giden öğrencilerin durumlarından, buna sebep olan velilerin sorumsuzluğundan…… Ama sadece laf olmasın, arada lafı ince ince sokuştur…. Yap ki yıların sorumsuzluğu az da olsa bitsin.
Velilerden gelen giden yok. Geçen yıl sadece imam gelmiş zaten. Oysa tüm velilere özene özene davetiye bile basmıştım.
Yazık yazık. Davetiye bastığım kağıtlara yazık.
Tam bunları düşünürken uzaktan 5-6 kişi belirmeye başladı. “Veliler de tamam.” deyip gaza gelmeye başladım.
Yaklaştıklarında gördüm ki 5-6 tane çam yarması genç! Korkmaya başladım. Tören ortasında alenen fırça atma fikrinden vazgeçtim. Hani olur da ters bir şey desem, beni okula çekseler, ellerinden kurtaracak köyün ihtiyarları ortada yok.
Geldiklerinde bana bir “Hocammmm” demeleri yok mu? Ağızlarından bal damlıyor sanki. Şimdilik onlarla dalaşmamaya karar verdim.
Acısını çıkarmalıyım. Mutlaka! Bana bu sene az mı çektirdiler?
Hemen kardeş olan öğrencilerin babasını aradım. Fazla ileri gitmeden hafif hafif laf sokuşturacağım.
- Baki Bey, senin çocuklar törene gelmedi!
- Hocam onlar tatil sanmışlardır.
- Ne tatili? 2 haftadır prova yapıyoruz. Onların da görevi vardı.
- Ben evi arayıp sorarım. Yalnız hocam, ben sizi çok takdir ettim. Bir şey olunca hemen arıyorsunuz. Zaten geçenlerde Yafes’e de seni anlattım. (Yafes: İlçe M.E. Müdürü oluyor.) Senden çok memnunuz. Bu istikrarı devam ettirin. Emeğinizin karşılığını şimdi almazsanız bile daha sonra hem bu dünyada hem de diğer dünyada alırsınız. Allah razı olsun.
Bunları duyunca tabi yelkenler indi. Biraz yumuşasam bile “laf sokuşturma” hevesimi diğer velide denemeye karar verdim.
- Ubeydullah Bey, Ben Öğretmen T**** Murat
- Nirdeeeen?
Öyle bir ses tonu var ki.. İnsanın tüyleri ürperiyor. Kendi kendime “Yanlış kapıya çattın Murat. Şimdi kurtar bakalım paçayı.” dedim ama bu defa kararlıyım. Lafımı esirgemeyeceğim.
- Ben Öğretmen T**** Murat
- Ha hoca söyle!
- Muhammet bu gün törene gelmedi. Hasta mı? Bir sebebi mi var?
- Şey… Valla hoca, kendisi tükana geldi. Ben demedim. Kendisi dedi ben 23 Nisana gitmeyeceğim.
Bunları dinlerken şoktayım. Öyle kaba bir ses, birden yumuşadı, titremeye başladı. Hatta benim suçum yok diye kendini savunmaya geçti.
Telefonu kapattığımda düşüncelere daldım. 2. veliye bunu yaptıran ne? Evladı yaşında olan birinden niye çekindi? Tedirginliği niye yaşadı?
Keramet tabi ki bende değil, benim “Öğretmen” kimliğimde. Telefonda “Keyfim istemedi, göndermedim.” deseydi ne yapabilirdim?
Herkes (bu olaydaki gibi) benim kadar şanslı mı? Hiç sanmıyorum.
Sınıfta, öğrencilerin gözü önünde tehdit edilen hatta dövülen öğretmenler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öğretmen kimliği, öğretmenliğin kutsallığı bizim en büyük kalkanımızdır. Bu kalkanı yitirirsek daha iyi bir gelecek adına öğrencilerimize, velilere, insanlara, insanlığa ne verebiliriz?
Bu konuda hepinizin desteğine ihtiyacım var.
TMurat
* * * *