Askerlerdeki gibi, öğretmenlerin de yıpranma payı olmalı.
Ben düz memur olarak da 6 yıl çalıştım. Masa başı memurlukla, öğretmenlik arasında yorulma açısından dağlar kadar fark var.
Kesinlikle sayın hocam. Tek bir örnek vereyim. Çoğu arkadaşım katılacaktır. Nöbet günü canlı cenaze gibi oluyoruz. fiziksel yorgunluktan ziyade stres yükü çok fazla nöbet görevinin.
Bizleri anlatan ve herkesin kendinden de bir şeyler bulacağı bir şiirim vardı. tam yeri olur sanırım.
ÖĞRETMEN OLMAK
Kazanmak için önce yaşanır ÖSS stresi,
Okumak için gereklidir öğrenim kredisi.
Bitirmek için hep strestir final ve vizesi,
Tüm bu streslerin ilacıdır mezuniyet gecesi.
Mezuniyetten sonra bekler KPSS stresi,
Atanmak için heyecanlanır her ağustos gecesi.
Atanılan yer olur genelde bir dağ başı,
Bin bir güçlüklerle yapılır ilk iş başı.
Lojman çok eskidir, oturulamaz içinde,
Günlük ulaşım yoktur ilçeye genelde.
Çaresizlik içinde temizlenir lojman,
Çevre bozkır, keşke olsaydı orman.
Yağmurlu ilk günde sınıfa su damlar,
Güneşli ilk tatil gününde çatıya çıkar.
Eskimiş kiremitler anında çatlar,
Azimlidir öğretmen hemen işe başlar.
Dinlenmek için umutla bekler yaz tatilini,
Daha ilk yılında çok yorulmuştur zihni ve bedeni.
Ama yıllar geçtikçe alışır yorgunluğa,
Her zaman umutla bakar sonsuzluğa.
Çalışırken alışır çamura, toza,
Her derste tebeşir tozu kaçar boğaza.
Farenjittir en çok yakalandığı hastalık,
Zor atlatır olmuşsa bir haftalık.
Bir öğrenci düştüğü zaman canı yanar,
Kimse bilmez ki öğretmenin içi sızlar.
Bu sızının geçmesi ise,
Öğrencisinin bir gülümsemesine bakar.
Öğretmen olmak umutlu olmaktır,
Umutlarını öğrencilerine aşılamaktır.
Hoşgörülü, vicdan sahibi olmaktır,
En önemlisi ise sabırlı olmaktır.
Kasım 2012