Yıllarca köylerde çalıştım. Pantolon yasaktı o zamanlar. Ama etek giymek de çok rahatsızlık vericiydi bazı durumlarda. Yetkililerin uğramadığı dağ köyleriydi...PANTOLON, İLLAKİ PANTOLON.... dedik ama yine de giymedik..Kurallar vardı. Pantolon giymek yasaktı öğretmene. Kurallara uyduk. OLMASI GEREKEN DE BUYDU.
Nihayet bu kural değişti. rahat ettik. Ama asla itiatsizlik etmedik....
Eğitimli yıllarımdı. Finallerin üst üste geldiği bir dönemdi. ramazan ayına da denk gelmişti.
Sabah 8 den akşam 5 e kadar ders vardı. Gurbette öğrenciydim. Oruçla beraber çok zorlaştı ders çalışmam. Büyükbabam din konusunda hatırı sayılır bir eğitim almış İslam Dininin inceliklerini bilen bir insandı. Ona durumu anlattım. Bütün yazılılarımın kötü gittiğini söyledim. NE YAPMALIYDIM???
Bana bir soru sordu.
-Seni bir hücreye kapatsalar, penceresi ulaşamadığın bir yükseklikte olsa pencerenin önünde de 1 dilim ekmek olsa....
Yanında sadece bir Kuran-ı Kerim olsa...
Ona basınca ekmeğe ulaşabileceğini bilsen ne yapardın kızım??? dedi.
B ASMAZDIM dedim hemen. Tereddüt bile etmedim cevabımı verirken.
Ama öleceksin. dedi.
OLSUN dedim.
Sonra bana unutamayacağım bir ders verdi: ÖNCE YAŞAMALISIN. YAŞAMALISIN Kİ İBADET EDEBİLESİN....
Eşimin yeğeni türbanlı. Ünüversite yıllarıydı. Bütün arkadaşlarının başını açıp derslere girmesinden dolayı kendisini dışladığından sözediyordu.
-Ama abla. dedi.
-Bazı hocalar izin veriyor. Bazıları vermiyor.
Bir derste çıkarıp , öbür derste takmak ne kadar doğru? diye sordu. Yanlıştı elbet. İsteği dışında uyması gereken bir kural vardı. Ünüversitede de okumak istiyordu. Bu kurala uymak zorundaydı. Uydu. Şimdi türbanını hiç çıkarmıyor....Çünkü ünüversiteyi bitirdi....
Bu kuralları değiştirmek için mücadele edebiliriz elbet. Ama değişmeden uymamak ne kadar doğru sizce?