Özgürlük Yazarları Filmi İle Amerika Analizi

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
26 May 2016 12:15:54
Özgürlük yazarları filmi ile Amerika analizi

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

23 Nisan 2016 tarihinde forumda açılan bir konuya

Roketli PROVOKASYONLARIN GEÇİCİ bir eylem olduğunu dikkate alarak, sabırlı davranmak en uygunu olacaktır.

ifadesini yazdığım zaman bazı forumdaşlarım büyük tepki göstermişlerdi.

Muhtemelen ifadelerimin TECRÜBE ve bilgiye dayalı olduğu akıllarına bile gelmemiştir.
Aradan bir ay geçti, roketlerin atıldığı bölgeye ABD ve PYD birlikte müdahale ediyor.
Neden? Bir ayda ne değişti?
(Roketlerin atıldığı dönem ile  ABD ve PYD'nin Rakka'yı almak için HAZIRLIK yaptığı dönemin aynı olması sadece bir tesadüftür :)   )

İnsanlar, çoğunlukla yaşadıkları sıkıntıların BÜYÜK olduğu yanılgısına düşerler.
Geçmiş veya dünyanın farklı bölgeleri hakkında bilgi sahibi olanlar ise BÜYÜK sıkıntı diye bir şey olmadığını bilirler.

Örnek :
1992 Los Angeles olayları
(Bilmeyenlerin için ufak bir not : Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya eyaletinde -ABD'yi oluşturan 50 eyalet içinde- ikinci en kalabalık şehirdir.)
1992 Los Angeles olayları Rodney King'in polisler tarafından dövülmesinin tetiklediği olaylar zinciridir.
29 Nisan 1992 tarihinde ABD’nin Los Angeles şehrinde siyahi Amerikan vatandaşı Rodney King’i darp etmekten suçlanan dört Los Angeles polisinin mahkemede suçsuz bulunarak salıverilmesi üzerine başlayan toplumsal olaylar.
Los Angeles bölgesinde binlerce insan altı gün boyunca ayaklanarak kararı protesto etmiş ve toplumsal düzen alt üst olmuştur.
Benzer olaylar ABD genelinde ve Kanada’da küçük çaplı olarak yaşanmıştır.
Olaylar sırasında yağmalama, saldırı, kundaklama ve cinayet olaylarına rastlanırken 53 kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi yaralanmış ve 1 milyar doların üzerinde maddi hasar yaşanmıştır.
  • Ortadoğu'dan, Afrika'dan bahsetmiyorum ABD'nin en gelişmiş kentlerinden birinden bahsediyorum.
  • Bir başka ülkeden atılan roketlerden bahsetmiyorum. Aynı ülkenin, aynı kentin insanlarından bahsediyorum.
  • Dünyanın en gelişmiş kentlerinden birinden bahsediyorum.
  • Sadece 24 yıl öncesinden bahsediyorum.
  • İNANMIYOR MUSUNUZ?
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

"Özgürlük Yazarları" filmi,  ABD'nin Kaliforniya eyâleti Los Angeles kentine 30 Km uzaklıkta bulunan, Long Beach şehrinin Woodrow Wilson Classical Lisesinde 1994 yılında yaşananları anlatmaktadır.
2007 yapımı bir Amerikan gençlik, drama filmidir.

Not : "Özgürlük Yazarları" filmini peugeot307 forumdaşımın forumdaki tavsiye mesajı üzerine izledim. Çok faydalandığım filmi tavsiye ettiği için teşekkür ederim.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 26 May 2016 12:17:28
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Filmde Long Beach, Kaliforniya'da Woodrow Wilson Classical High School öğrencileri ve öğretmenleri Erin Gruwell'in Freedom Writers Diary isimli kitabı konu alınmıştır.
Okulun web sitesi : [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Erin Gruwell'in kitapları için : [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Filmin dikkat çeken bölümlerin birinde  "Anne Frank Günlüğü" isimli kitaptan bahsedilmektedir.
Anne Frank Günlüğü ve Zlata Filipovic (iç savaş sırasında Saraybosna'da yaşayan onbir yaşındaki bir kızın hayatı)

Anne Frank'in Hatıra Defteri, iki yıl boyunca Hollanda'nın Nazilerce işgali sırasında ailesiyle birlikte saklanıyorken Anne Frank tarafından tutulan günlüğünü içeren kitap.
Aile 1944 yılında tutuklandı ve Anne Frank, Bergen-Belsen toplama kampında tifüsten öldü.
O günlük, Anne'nin babası olan Otto Frank tarafından Miep Gies'e verildi. Günlük, 60'tan çok dilde basıldı.
İlk başlık Het Achterhuis altında yayınladı. Daha sonra 1959'da beyaz perdeye uyarlandı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Anne Frank'in Hatıra Defteri'nin basılmasını sağlayan Miep Gies (d. 15 Şubat 1909 - ö. 12 Ocak 2010), II. Dünya Savaşı sırasında Anne Frank'ı ve onun birkaç aile dostunu Anne'nın babası Otto Frank'ın baharat şirketinin tavan arasında Naziler'den saklayan Hollanda vatandaşı.
Anne'nın babasının şirketinde sekreter olarak çalışıyordu.
Onları 2 yıl 1 ay boyunca saklamış fakat bilinmeyen bir kişinin ihbarı üzerine Anne Frank ve diğerleri saklandıkları yerden yakalanarak toplama kampına götürülmüş, orada tifüs hastalığı nedeniyle ölmüşlerdir.
Miep Gies 12 Ocak 2010'da 100 yaşında kaldığı bakımevinde düşmüş ve kısa süren bir hastalık devresinin ardından ölmüştür.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Filmin ana karakteri öğretmen Erin Gruwell hakkında bilgi [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde mevcuttur.
15 Ağustos 1969 Kaliforniya doğumludur. 1994 yılında (25 yaşında) , Long Beach Woodrow Lisesi’nde ders vermeye başladı.
Ders verdiği 150 öğrenci, ailelerinde liseden mezun olan ilk bireyler oldular; pek çoğu da üniversitede eğitim görme şansı olan ilk kişilerdi.

1998'de, öğrencilerinin mezun olması üzerine, Wilson Lisesi'nden ayrıldı ve Long Beach'de California State University'e öğretmen olarak geçti.
Gruwell, bir süre sonra Freedom Writers Foundation'ı (vakıf) kurdu ve, sıra dışı eğitim metodunu çevredeki okullara yaymak üzere çalışmalara başladı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Film hakkında bilgi ve yorumlarıma devam edeceğim.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 28 May 2016 18:22:04
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Film 1992 olaylarından görüntülerle başlıyor.

Filmdeki gelişmeler Woodrow Wilson Classical Lisesinde okuyan siyah IRK'tan bir kızın bakış açısı ile anlatılmaktadır.
Kızın söylediği şu cümle dikkat çekicidir.

- Kendi Amerikamız uğruna savaştığımız için, halkıma "çete" dediler.

Film kızın, kelimenin tam anlamıyla ağzının burnunun kırıldığı  bir sahne ile devam eder. Kızın kendisini dövenler hakkında söylediği söz :
- Onlar benim ailem.   
(Çete savaşlarında dayak yediği zaman kırılmaması için, alıştırma amaçlı ailesi tarafından dövülüyor.)

Zihniyeti aklınız alıyor mu? Peygamber efendimiz zamanında kızların diri diri gömülmesi olayından farkı nedir?

- Long Beach'de her şey, görünüşe indirgenmiştir. Latin, Asyalı ya da siyahsan  kapıdan dışarı adımını attığında her an harcanabilirsin. Birbirimizle bölgeler için savaşırız.
Birbirimizi ırk, gurur ve saygı yüzünden öldürürüz.  Sahip olduğumuz şeyler için savaşırız. Kendimize ait olan şeyler için savaşırız. Üstüme çullanarak, kazandıklarını sanıyorlar... ama yakında hepsi geberecek. Savaş ilan edildi.

1990'lı yıllar Amerika'sı bu cümlelerle anlatılıyor. Bugünkü Amerika farklı mı?

Not : Donald Trump büyük ihtimal Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı olacak. Zayıf ihtimalde olsa seçilirse 1990'ların Amerika'sını mumla aramaya başlayabiliriz.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 May 2016 12:06:22
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell'in 1994 yılında Woodrow Wilson Classical Lisesinde göreve başlaması sahnesinde okul yöneticisi (Bölüm başkanı) aralarında geçen konuşma :

Erin Gruwell :
- Ders planlarımı getirdim. İncelerseniz çok sevinirim.
Bölüm başkanı :
- Bunlar da dersine gireceğin sınıflar. Bunlar da ders vermeye başlayacağın sınıflar. Birinci sınıf İngilizcesi. Dört sınıf ve yaklaşık 150 öğrenci var. Bir kısmı ıslah evinden yeni çıktı. Bir iki tanesinde, nereye gittiklerini izlemek için pranga takılı olabilir.
Bir de, ders planlarını yeniden düzenlememiz gerek.  Aldıkları notlara bakarsan, bu sözcük listeleri ve bu kitaplardan bazıları, onlara ağır gelecektir. ...onlara çok zor gelecektir.
Erin Gruwell :
- Tamam.
Bölüm başkanı :
- Ayrıca, bir çoğu buraya gelmek için her biri bir buçuk saat süren, üç otobüs yolculuğu yapıyor.
Erin Gruwell :
- Tanrım.
Bölüm başkanı :
- Yani ben olsam çok fazla ev ödevi vermezdim. Vaktini, geç getirilen ev ödevlerini takip etmekle harcarsın.
Erin Gruwell :
- Tamam. Teşekkür ederim.
Bölüm başkanı :
- Newport Beach'li misin?
Erin Gruwell :
- Evet.
Bölüm başkanı :
- Buraya iki yıl önce gelmemiş olman çok kötü. Bir ara bölgenin en yüksek okul rekorlarına sahiptik ama gönüllü kaynaştırma... en iyi öğrencilerimizin %75'inden fazlasını kaybettik.
Erin Gruwell :
- Ben aslında Wilson Lisesi'ni kaynaştırma programı için seçtim.  Sanırım burada olanlar heyecan verici, değil mi? Babam, yurttaşlık hakları hareketine katılmıştı. Televizyonda Los Angeles ayaklanmalarını izlerken, o zaman hukuk fakültesine gitmeyi düşünüyordum.
Ve şöyle düşündüm, "Tanrım, sen mahkemede bir çocuğu savunana kadar, savaş çoktan kaybedilmiş olacak." Bence asıl savaş, derslikte yapılmalı.
Bölüm başkanı :
- Bu çok... iyi düşünülmüş bir söz. Erin...  bana kalırsa harika ve zeki bir kadınsın. Ama öğretmenlikte yenisin. Bölüm başkanı olarak, burada karşılaştığımız şeylerle başa çıkabileceğinden emin olmak zorundayım.
Erin Gruwell :
- Ben eminim. Bir öğretmen olarak öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyorum. Ama çok iyi bir öğrenciyimdir. Öyleyim ve burada ders vermeyi çok istiyorum.
Bölüm başkanı :
- İncilerin çok güzel.
Erin Gruwell :
- Sağolun. Babam almıştı.
Bölüm başkanı :
Ben olsam onları derste takmazdım.

Islah evinden çıkmış öğrencileriniz var mı?
Ya da elektronik kelepçe takılmış öğrencileriniz?
Öğrencilerinizin anlamını bildiği / bilmesi gereken sözcük listeleriniz var mı?
Okula gelmek için bir buçuk saat süren üç otobüs yolculuğu yapan öğrencileriniz var mı?

Ne kadar şanssızsınız Amerika'da bütün bunlar var :)

Gönüllü kaynaştırma programı 1992 yılında çıkan olaylardan sonra çeşitli ırk ve milletlerden öğrencileri aynı okul çatısı altında toplayarak çatışma problemlerini çözmeyi amaçlayan bir projedir.
Çözüm olacağı düşünülen uygulama problemin büyümesine sebep olmuştur. İstisnalar olmakla birlikte 1992 Los Angeles olaylarının benzerleri hemen hemen her eyalette görülmeye devam etmektedir.

Erin Gruwell'in "Tanrım, sen mahkemede bir çocuğu savunana kadar, savaş çoktan kaybedilmiş olacak. Bence asıl savaş, derslikte yapılmalı." tespiti çok doğrudur.

Okul döneminde kazanılamayanın, sonraki dönemde kazanılması imkansıza yakındır.

İnci takarak okula gelmek Amerika'ya mahsus bir uygulama olmalı.
Gözlemleyebildiğim kadarıyla başka hiç bir ülkede öğretmenler okulda takı takmıyor.
Öğretmenler takı takmalı mı, takmamalı mı?
Öğretmenler takacaksa, bu tutum öğrencilere örnek olma anlamına gelir.
Diğer bir deyişle, öğrencilere siz de takı takın denilecektir.
Çeşit, çeşit, renk, renk, kaliteli, kalitesiz, ucuz, pahalı, gösterişli, sade   takılar takılan bir okul hayal edebiliyor musunuz?
Bu kadar FARKLI / RENKLİ bir toplum olmaya hazır mıyız?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 31 May 2016 17:49:08
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Filmdeki gelişmeler Woodrow Wilson Classical Lisesinde okuyan siyah IRK'tan bir kızın bakış açısı ile anlatılmaktadır.
Kızın, otobüsle okula giderken aklından geçen düşünceler :

- Bana kalsa okula bile gitmezdim. Şartlı tahliye memurum, beni "ya okul ya da eğitim kampı" diyerek tehdit etti. Gerizekalı herif.
Long Beach'de devam eden sorunların Wilson Lisesi'nde peşimi bırakacağını sanıyor. Şartlı tahliye memurum, okulların şehre, şehrin de her tarafı ayrı bölümlere ayrılmış ve çetelere bağlı bir hapishaneye benzediğini anlamıyor.
Bu, Küçük Kamboçya çetesi. Getto. Wonder Bread Diyarı. Ve biz, Sınırın Güneyi veya Küçük Tijuana. Durum budur ve herkes bunu bilir.
Ama çok geçmeden okulda sizi dövmeye çalışan, elde edemedikleri saygıyı talep eden küçük özentiler çıkar karşınıza. Bu şöyle olur; bir çete, bir başka çetenin bölgesine, kendilerinin olmayan bir şeyi istercesine, saygı göstermeden yavaşça giriyor.
Dışarıdan bakan biri bunu asla görmez, ama biz hissedebiliriz. Bir şeyler olmak üzereydi.

Kamboçya: Güneydoğu Asya'da yer alan bir ülke
Getto: Bir kentin herhangi bir azınlıkça yerleşilen bölümüne genel olarak verilen ad.
Wonder Bread : Kuzey Amerika'ya (Özellikle Kaliforniya eyaleti) özgü bir tür ekmek. ( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Tijuana: Meksika'nın kuzeybatısınıda Baja California eyâletinde bir şehir.

İnsan topluluklarının millet olabilmesi için, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olması gerekir. Amerika'da bu yoktur. Bu nedenle Amerika BİR MİLLET değildir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Haz 2016 11:41:51
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell sınıfta düzeni sağlamaya çalışsa da başarılı olamamaktadır.
Bir gün siyah ırk erkek öğrencilerden birinin dudağını abartılı çizildiği (alay etmek amaçlı) bir resim sınıfta öğrenciler arasında dolaştırılmaya başlanır.

Erin Gruwell :
- Ne oluyor? Nedir o? Ver onu bana.  Nedir bu?
Alay etmek amaçlı resmi çizilen siyah ırk öğrenci :
- Bırak onu.
Erin Gruwell : (Resmi çizen öğrencinin kim olduğunu anladığında ona bakarak)
- Sence komik mi bu? Tito? Bu senin resmin olsa komik bulur muydun?
Resmi çizen (beyaz ırk) öğrenci :
- Değil ama.
Erin Gruwell :
- Alıştırma kitaplarını kapatın. Biraz sanattan bahsedelim. Tito çok yetenekli, sizce de öyle değil mi?
Öğrenciler :
- Evet.
- Yürü be Tito.
Erin Gruwell :
- Biliyor musunuz? Bir kez müzede aynı böyle bir resim görmüştüm. Ama bir siyah adam değildi, bir Yahudi'ydi. Ve büyük dudaklar yerine çok büyük bir burnu vardı. Fare burnu gibi. Ama belli bir Yahudi değildi... o çizim bütün Yahudiler'in resmiydi.
Ve o çizimler, tarihteki en ünlü çete tarafından gazetelere basıldı. (Nazileri kastediyor.)
Bir öğrenci :
- Bu biziz.
Erin Gruwell :
- Çeteler hakkında her şeyi bildiğinizi mi sanıyorsunuz. Siz amatörsünüz. Bu çete hepinizi rezil ederdi. Başlangıçta zayıf ve öfkeliydiler ve herkes onları hor görürdü. Ta ki, bir adam onlara biraz haysiyet bir kimlik ve suçlayacak birini verene kadar. (Hitler'in Nazi kimliği oluşturması ve Yahudileri hedef göstermesi kastediliyor. )
Sizin elinizde mahalleler mi var? Onların elindekilerin yanında hiç kalır. Onlar ülkeleri kontrol ediyordu. Nasıl yaptıklarını öğrenmek ister misiniz? Herkesi yok ederek. Evet, hoşlanmadıkları ve hayatlarını zorlaştırmakla suçladıkları herkesi öldürdüler.
Ve bunu yapmalarının yollarından biri de, böyle bir resim çizmekti. Gazetelere böyle resimler bastırdılar. Büyük, uzun burunlu Yahudiler. Büyük, dolgun dudaklı siyahlar. Ayrıca, Yahudilerin ve siyahların insan türünün en alt formu olduğunu ispatlayan BİLİMSEL KANITLAR da yayımladılar.
Yahudiler ve siyahlar daha çok hayvana benziyordu. Hayvana benziyorlardı çünkü yaşıyor ya da ölmüş olmalarının hiçbir önemi yoktu. Hatta hepsi ölmüş olsa hayat çok daha iyi olurdu. Soykırım işte böyle olur.
Ve hepiniz birbiriniz hakkında böyle düşünüyorsunuz.

Öğrenci Marcus:
- Hiçbir şey bilmiyorsun sen.
Erin Gruwell :
- Bilmiyorum, Marcus! Peki neden açıklamıyorsun?
Öğrenci Marcus:
- Sana hiçbir bok açıklamam!
- Bizim nasıl yaşadığımızı biliyor musun?
- Buraya ilk biz geldik.
- Kes zırvalamayı anam.
Erin Gruwell :
- Tamam! Tamam! Yani diyorsunuz ki; Latinler burada olmasaydı ya da Kamboçyalılar, siyahlar, beyazlar veya her kimse eğer burada olmasalardı, sizin için her şey daha iyi olurdu, öyle mi?
Bir öğrenci:
- Elbette daha iyi olurdu!
Başka bir öğrenci :
- Siz olmasanız daha iyi olurdu.
Erin Gruwell :
- Evet. Doğru. Her şey böyle bir resimle başladı ve bir çocuk, kendisine neyin çarptığını bile bilmeden arabadan edilen ateş sonucu öldü. (Bir markette çıkan olay sonrasında okuldaki öğrencilerden birinin ölmesi olayı kastediliyor.)
Olayın tanığı siyah ırk kız öğrenci :
- Hiçbir şey bilmiyorsun! Çektiğimiz acıyı bilmiyorsun. Ne yapmak zorunda olduğumuzu bilmiyorsun. Yaşam biçimimize saygın yok. Bizi buraya tıkmış dilbilgisi saçmalığı öğretiyorsun ama sonra tekrar oraya gitmek zorunda kalıyoruz.
Bana bu konuda ne söylüyorsun? Burada hayatımı değiştirecek ne yapıyorsun?
Erin Gruwell :
Saygı görmediğini düşünüyorsun. Öyle mi diyorsun, Eva? Saygı görmüyor olabilirsin. Ama saygı görmek için, saygı göstermelisin.
Bir öğrenci :
- Saçma.
Erin Gruwell :
- Ne?
Bir öğrenci :
- Sana neden saygı gösterecekmişim? Öğretmen olduğun için mi? Seni tanımıyorum.Yalancı biri olmadığını nereden bileyim? Kötü biri olmadığını nereden bileyim? Sana öğretmen dedikleri için saygı gösterecek değilim.
Beyazlar, sanki haketmişler gibi sürekli saygı gösterilmek ister.
Erin Gruwell :
- Ben bir öğretmenim. Ne renk olduğum önemli değil.
Siyah ırk öğrenci :
- Her şey renkle ilgili. İnsanların, senin neyi hakettiğine karar vermesiyle ilgili. İnsanların, haketmedikleri şeyi istemesiyle ilgili. Beyazların, bu dünyayı ne olursa olsun kendilerinin yönettiğini düşünmesiyle ilgili. Senin anlayacağın, beyazlardan nefret ediyorum.
Erin Gruwell :
- Benden nefret mi ediyorsun?
Siyah ırk öğrenci :
- Evet
Erin Gruwell :
- Ama beni tanımıyorsun.
Siyah ırk öğrenci :
- Neler yapabileceğini biliyorum. Beyaz polislerin, arkadaşımı elini cebine attığı için sırtından vurduğunu gördüm! Kendi cebine. Beyaz polislerin evime dalıp babamı sebepsiz yere, sadece canları istediği için götürdüğünü gördüm! Çünkü buna güçleri yetiyordu. Buna, beyaz oldukları için güçleri yetiyor. Beyazlardan bu yüzden nefret ediyorum!
Erin Gruwell (Muhtemelen yahudi olan beyaz ırk öğrenciye hitaben):
- Ben, senin söyleyeceğin bir şey var mı?
Muhtemelen yahudi olan beyaz ırk öğrenci :
- Buradan gidebilir miyim lütfen?
Siyah ırk öğrenci :
- Bayan, durumumuzu anlamaya çalışıyormuş gibi yapmayı bırak da çocuk bakıcılığı yap.
Erin Gruwell :
- Hepiniz böyle mi düşünüyorsunuz?
Bazı öğrenciler :
- Başka bir şey düşünmüyoruz.
Siyah ırk öğrenci :
- Dünyaya bakınca rap müzik yapanlar ve basketbol oynayanlar hariç cebi dolu olanların hiçbirinin bana benzemediğini görüyorum. Bana daha başka ne vereceksin?
Erin Gruwell :
- Peki ya, rap söyleyip basketbol oynayamazsan ne olacak?
Siyah ırk öğrenci :
- Öyle olmayacak. Ben çok iyi biliyorum.
Erin Gruwell :
- Haklısın. Hepiniz bu halde mezun olabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Siyah ırk öğrenci :
- Liseye kadar gelebildim. Kimse beni engellemedi. Bayan, 18 yaşına kadar yaşarsam şanslıyım demektir. Biz savaştayız. Yaşadığımız her gün mezun oluyoruz çünkü kendimizi korurken ölmekten korkmuyoruz.
Kendin için ölürsen, hiç değilse saygın bir şekilde bir savaşçı olarak ölmüş olursun.
Başka bir öğrenci :
- Doğru.
Erin Gruwell :
- Ölünce saygı mı göreceksiniz yani? Böyle mi düşünüyorsunuz?
Öğrenciler :
- Doğru.
- Evet.
- Evet.
Erin Gruwell :
- Öldüğünüz zaman ne olacağını biliyor musunuz? Toprağın altında çürüyeceksiniz. Ve insanlar hayatlarına devam edip, sizi tamamen unutacaklar.  Çürüdüğünüz zaman gerçek bir gangster olarak ölmüş olmanızın önemli olacağını mı sanıyorsunuz? Ölüsünüz. Ve hiç kimse, ama hiç kimse sizi hatırlamak istemeyecek.
Çünkü bu dünyaya bıraktığınız tek şey bu. (alay etmek amaçlı resmi gösteriyor)

Siyah ırktan bir öğrencinin konuşmak istemek amaçlı elini kaldırması üzerine Erin Gruwell :
- Elini mi kaldırıyorsun?
Siyah ırk öğrenci :
- Şu az önce söylediğiniz şey; soykırım mı demiştiniz?
Erin Gruwell :
- Soykırım, evet.
Siyah ırk öğrenci :
- Nedir o?
Erin Gruwell :
- Soykırımın ne olduğunu bilen el kaldırsın.
(Soruya cevap olarak bir tek el kalkar. Muhtemelen Yahudi olan beyaz ırk öğrencinin eli)
Erin Gruwell :
- Bu sınıfta... kendisine ateş edilenler el kaldırsın.
(Sınıfın yarısından fazlası el kaldırır.)


Hayatınızın herhangi bir döneminde öğrencilerinizle aranızda buna benzer bir konuşma geçti mi?
Hayır mı? Bir insan bu kadar şanssız olabilir mi?
Türkiye'de soykırım kelimesinin anlamını bilmeyen lise öğrencisi var mıdır?
Filmin devam sahnelerinden anlaşıldığına göre Amerika'da soykırım kelimesinin anlamı Nazi Almanya'sının yaptıklarıdır. Kızılderililere, Japonlara, Bosnalılara vs. yapılanlar soykırım kapsamına girmemektedir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Haz 2016 10:50:53
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell  ile okulun bölüm başkanı arasında kütüphanede geçen konuşma :

Erin Gruwell :
- Buna ne dersiniz? Soykırımı tartıştık.
Bölüm başkanı :
- Hayır, onu okuyamazlar.
Erin Gruwell :
- Deneriz. Kitaplar burada yatıyor.
Bölüm başkanı :
- Okuma puanlarına baksana. Bu kitapları öğrencilerine verirsem, onları bir daha göremem. Verirsem, kitaplara zarar verirler.
Erin Gruwell :
- Peki ya bu? Romeo ve Juliet. Harika bir dostluk hikayesi.
Bölüm başkanı :
- Hayır, bu kitaplar olmaz. Onlara bunu veriyoruz. Bu da Romeo ve Juliet ama sadeleştirilmiş versiyonu. Ama bunlara bile nasıl muamele ettiklerine bak. Nasıl yırttıklarını görüyor musun? Üstüne resim çiziyorlar.
Erin Gruwell :
- Bayan Campbell?
Bölüm başkanı :
- Hiç kimse, gerçek kitaplar okuyacak kadar zeki olduklarını düşünmediği için bunları aldıklarını biliyorlar. Bu çocuklar geri getirmediği için, her dönem yeni kitaplar alacak kadar bütçem yok.
Erin Gruwell :
- Ben ne yapacağım peki? Kitaplarını ben mi alayım?
Bölüm başkanı :
- Sana kalmış. Ama paranı israf etmiş olursun.
Erin Gruwell :
- Bu konuyu konuşabileceğim başka biri var mı?
Bölüm başkanı :
- Anlamadım?
Erin Gruwell :
- Özür dilerim ama anlamıyorum. Long Beach Eğitim Kurulu, bu kitapların burada atıl durmasına ve kullanılmamasına razı mı?
Bölüm başkanı :
- Açıklayayım. Buna "bölge tabanlı eğitim" denir. Yani benim ve Müdür'ün, çözmesi gereken daha büyük sorunları olan Kurul'a danışmamız gerekmeden bu tür kararlar alma yetkimiz var. Nasıl işlediğini şimdi anladın mı?
Erin Gruwell :
- Özür dilerim. Niyetim, yetkinizi aşmak değildi. Böyle bir şeyi kesinlikle yapmam. Ben sadece... Bunları okumaları için ilgilerini nasıl çekeceğimi bilmiyorum.
Bölüm başkanı :
- Eğitim almak istemeyen birinin ilgisini çekemezsin yapabileceğin en iyi şey, onları kendine itaat ettirmek, disiplin öğretmektir. Bu, onlar için büyük bir başarı olur.

Bölüm başkanı ile görüşmeden sonuç alamayan Erin Gruwell aynı branşta üst seviye sınıflara ders veren öğretmen arkadaşının yardımını ister.

- Margaret'i benden daha iyi tanıdığına göre senden biraz destek alabilirim. Bence "Anne Frank'ın Günlüğü" gibi hikayeler onlar için çok iyi olur. Ama Margaret, karşı karşıya oldukları durum yüzünden kendilerini bu hikayelerle özdeşleştirebileceklerini anlamıyor.
Üst seviye sınıflara ders veren öğretmen :
- Elbette. Bu dünyaca ünlü bir hikayedir. Anne Frank, Rodney King.  Birbirlerinin yerine geçemezler.
Erin Gruwell :
- Benimle kafa mı buluyorsun?
Üst seviye sınıflara ders veren öğretmen :
- Evet.
Erin Gruwell :
- Tanrım. Ne söylediğinin fakında mısın?
Üst seviye sınıflara ders veren öğretmen :
- Onları Anne Frank'le nasıl mukayese edersin? Onlar saklanmıyor. Ellerinde otomatik silahlarla ortalıkta dolaşıyorlar. Korku içinde yaşayan benim. Geceleyin kapıdan dışarı adımımı atamıyorum.
Erin Gruwell :
- Bu çocukları mı suçluyorsun?
Üst seviye sınıflara ders veren öğretmen :
- Onlar gelmeden önce burası liste başı bir okuldu. Ne hale getirdiklerine baksana.
Erin Gruwell :
- Eğitim almak isteyen çocukların okudukları lise, bir ıslah evine döndü diye sıkıntı çekmek zorunda kalmaları sence mantıklı mı?
Üst seviye sınıflara ders veren öğretmen :
- Burada olmak istemeyen, olmaması gereken ve okul bölgesini yöneten dahilerin zoruyla gelen çocuklar yüzünden sıkıntı çekmeleri mantıklı mı? Kaynaştırma bir yalan. Biz öğretmenler bunu söyleyemeyiz yoksa ırkçı olduğumuz için işimizi kaybederiz. Lütfen amigoluk yapmayı bırak, Erin. Gülünç oluyorsun.
Bu çocuklar hakkındaki en önemli şeyi bilmiyorsun.  Ve bu okulu yaşatmak zorunda kalan öğretmenleri yargılayacak kadar NİTELİKLİ değilsin.

Hatırlatma, bu filmde Türkiye değil Amerika anlatılmaktadır. Amerika'da yaşam Türkiye'den çok farklıdır. Türk insanının düşünme sistemi ile Amerikalıların düşünme sistemi arasında en ufak bir benzerlik olamaz.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Haz 2016 09:45:25
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell kimseden yardım alamayacağını anlayınca her şeyi tek başına yapmaya karar verir.

Öncelikle sınıfın ortasına bir şerit çeker. Erin Gruwell ile öğrenciler arasında geçen konuşma :
Erin Gruwell :
- Bir oyun oynayacağız. Çok eğlenceli bir oyun. Ya sıranıza oturup alıştırma kitaplarını okursunuz ya da oyun oynarsınız. Yoksa zil çalana kadar buradasınız.  Pekâlâ. Bu oyunun adı "Çizgi Oyunu".
Bir soru soracağım. Soruya muhatap olanlar çizgiye doğru adım atacak ve sonra, sıradaki soru için geri çekilecek. Kolay, değil mi?
İlk soru...
- Snoop Dogg'un (Grammy Ödülü'ne aday gösterilmiş Amerikalı rap müzik sanatçısı, albüm yapımcısı ve oyuncu) yeni albümü kaçınızda var?
(Her ırktan, öğrencilerin çoğu şeride ayağını basar)
Siyah ırktan bir öğrenci, başka bir öğrenciye  :
- Çaldın mı?
Erin Gruwell :
- Tamam, geri çekilin. Sıradaki soru. Kaçınız "Boyz 'n the Hood"u (Artık Çocuk Değiller : Filmin özgün adı Boyz n the Hood, Ice Cube'un da yer aldığı hip-hop grubu, N.W.A'nın bir şarkısından alınmıştır.) izledi?
(Her ırktan, öğrencilerin çoğu şeride ayağını basar)
Erin Gruwell :
- Tamam. Sıradaki soru. Kaçınız sosyal konutlarda yaşıyor?
(Her ırktan, öğrencilerin çoğu şeride ayağını basar)
Erin Gruwell :
- Kaçınızın ıslah evinde ya da hapiste, bir arkadaşı ya da akrabası var veya vardı?
(Her ırktan, öğrencilerin tamamı şeride ayağını basar)
Erin Gruwell :
- Kaçınız belli bir süre hapse ya da ıslah evine girdiniz? Gözaltına alınma sayılmaz.
(Her ırktan, öğrencilerin çoğu şeride ayağını basar)
Kız öğrencilerden biri :
- Mülteci kampı sayılır mı?
Erin Gruwell :
- Sen karar ver.
(Kız öğrenci de şeride ayağını basar)
Erin Gruwell :
- Kaçınız şu anda nereden uyuşturucu alınacağını biliyor?
(Her ırktan, öğrencilerin çoğu şeride ayağını basar)
Erin Gruwell :
- Kaçınız çete mensubu birini tanıyor?
(Her ırktan, öğrencilerin çoğu şeride ayağını basar)
Erin Gruwell :
- Kaçınız çete mensubunuz?
Öğrencilerden biri :
- İyi denemeydi.
Erin Gruwell :
- Tamam. Aptalca bir soruydu, değil mi?
Öğrencilerden biri :
- Evet.
Erin Gruwell :
- Okulda çetelerle ilişki kurmanız yasak. Sorduğum için özür dilerim. Çok kötüyüm. Pekâlâ, şimdi daha ciddi bir soru soracağım. Bir arkadaşını çete kavgasında kaybeden çizgiye gelsin.
(Her ırktan, öğrencilerin tamamı şeride ayağını basar)
Erin Gruwell :
- Birden fazla arkadaşını kaybeden çizgide kalsın.
(Bir kaç öğrenci geri çekilir.)
Erin Gruwell :
- Üç.
(Bir kaç öğrenci geri çekilir.)
Erin Gruwell :
- Dört ya da daha fazla.
(Bir kaç öğrenci geri çekilir.)
Erin Gruwell :
-  Şimdi o insanları onurlandırmanızı istiyorum.  Nerede olursanız olun, onların adını anın.

Öğrenciler ölen arkadaşlarının isimlerini söyleyerek anarlar:
- James.
- Beatriz.
Erin Gruwell :
- Hepinize çok teşekkür ederim. Şimdi size bir şey vereceğim. Herkesin bir hikayesi vardır ve sizin için, kendinize bile olsa, hikayenizi anlatmanız çok önemli. Yapacağımız şey şu bu defterlere her gün yazacağız. Ne isterseniz yazabilirsiniz. Geçmiş, şu an, gelecek.  Bir günlük gibi yazabilirsiniz. Ya da şarkılar, şiirler, iyi bir şey, kötü bir şey, herhangi bir şey yazabilirsiniz. Ama her gün yazmak zorundasınız.
Yanınızda bir kalem bulundurun. Ne zaman ilham gelirse o zaman yazın. Bunlara not vermeyeceğim.Gerçeği yazdığınız için nasıl  A ya da B verebilirim, öyle değil mi?
Ve sizin izniniz olmadan onları okumayacağım.
Bir giriş yaptığınızı görmek istiyorum, ama bunu her gün yazdığınızı görmek için yapacağım.
Eğer okumamı isterseniz. Burada... Affedersin. Burada bir dolap var. Üstünde kilit var. Ders boyunca dolabı açık bırakacağım eğer okumamı istiyorsanız, günlüğünüzü buraya bırakabilirsiniz.
Her dersin sonunda bu dolabı kilitleyeceğim. Tamam mı? Şimdi tek tek gelip kendi defterinizi alabilirsiniz.
(Öğrenciler defter almaya yanaşmazlar)
Erin Gruwell :
- Kendinizi hazır hissettiğinizde.

Ve kız öğrencilerden biri defteri alır. Diğer öğrencilerde onu takip ederek defterlerini alırlar.

Erin Gruwell'in ilk yaptığı şey öğrencilerin ORTAK NOKTALARININ FARKINA VARMALARINI sağlamaktır.
Daha sonra ORTAK DEĞERLERİNE önem verdiğini gösteriyor.
Kuralların anlamsızlığına dikkatleri çekiyor.
Kendilerini tanımaları / tanıtmaları için yöntem öneriyor.
Her yeni uygulamanın TEPKİ görmesi normaldir. Filmde bu tepki minimum olarak yansıtılmıştır. Gerçek hayatta bu tür bir uygulama bu kadar kolay kabul görmemiş olabilir.
Bununla birlikte internette yaptığım araştırma bu yöntemin uygulandığını ve başarılı olduğunu gösteriyor.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 Haz 2016 08:27:26
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell'in kocasıyla konuşmaları :
 
- Eva çekindi ama ilgilenmek istediğini biliyorum. Çok dik başlı bir kız. Beni asıl şaşırtan Brandy oldu. Tek kelime etmeyen bir kız... ama ilk defteri o aldı. Ben... Hayatım, ayakta yeme. Yeme, masaya otur.
- Böyle iyiyim.
- Sandalye çekeyim.
- Ayakta yemek istiyorum. Yemek doğrudan mideye iniyor.
- Ne kadar kalacaksın?
- Bilmem.
- Yardım etmek ister misin?
- İstemem, berbat bir çizerimdir.
- Sen bir mimarsın.
- İstemiyorum işte.
- Ne oldu? Bir sorun mu var?
- Hayır, yok bir şey.
- Bütün bunları duymak istiyorum. Yalnızca... Sanki ezelden beri, işinin haricinde bir şey konuşmuyoruz gibime geliyor.
- Özür dilerim. Senin işte ne var ne yok?
- Hiçbir şey. Benim işim hakkında da konuşmak istemiyorum. Çıkıp gezmek istiyorum. Eve gelmek istiyorum. Ve öğretmenimle birlikte olmak istiyorum. Hep dersten sonra okulda kalma fantazisi kurmuşumdur. Üzgünüm, kirli silgilerimi okulda bıraktım. Diğer öğretmenler bu kadar fazla çaba harcıyor mu?
- Bilmem. Ben dayanabildiğim kadar devam ediyorum. Ama diğer öğretmenler benimle pek konuşmuyor. Yani Brian ve Margaret... Hayatım, bunu düşünmek istemiyorum.
- Özür dilerim. Tamam, düşünme.  Ben sadece...
- İşim bitmek üzere, tamam mı?
- Ne kadar sürer?
- Fazla sürmeyecek. Söz veriyorum.

Aile hayatı ile iş hayatı arasında denge kurmak her zaman mümkün olmaz.
Tehlike çanlarının farkına varıp, tedbir almazsanız / alamazsanız parçalanma kaçınılmazdır.
Her başarının bir bedeli vardır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 05 Haz 2016 10:03:23
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Okulda veli toplantısı olur ve Erin Gruwell'in öğrencilerinden hiç birinin velisi toplantıya gelmez.

Erin Gruwell sınıftaki dolaba baktığında öğrencilerinin okuması için defterlerini bıraktıklarını görür.

Defterlere yazılanlar : (Bu yazılar daha sonra "Freedom Writers Diary" ismiyle kitap olarak basılmıştır.)

Her savaşta bir düşman vardır. Annemin ölene kadar dayak yediğini ve yüzünden kan ve gözyaşının aktığını izledim.
Aynı anda kendimi hem işe yaramaz hissettim, hem de korktum ve öfkelendim.
Gelme, Brandy. Çocuklarla ilgilen!
- Paramı getir!
- Çocuklarla ilgilen!
Sırtıma ve bacaklarıma inen kemerin acısını hâlâ hissediyorum.
Bir defasında kirayı ödeyemedi.
O gece bizi sokakta bıraktı ve betonu işaret etti.
"Bir yer seçin" dedi. (Evsiz insanların sokakta yaşama MODASINA katılmalarını anlatıyor.)

Clive benim kankamdı.
Defalarca arkamı kolladı.
O ve ben tek yumruk gibiydik, bir ordu gibiydik.
- Ağırmış. (9-10 yaşlarındayken bir arkadaşının bulduğu silahı elinde tutatarak söylediği söz. )
- Evet.
Bu gerçek bir silah. Artık kimse bize saldıramaz.
Ama önce talim yapmalıyız.
Çünkü bu alet çok güçlü.
Ateş edince... (Söylemesiyle birlikte silah ateş alır, arkadaşı vurulur ve ölür.)
Polis gelene kadar orada oturdum.
Ama gelince tek gördükleri bir ceset, bir silah ve bir zenciydi. (Olayın geçmişinin SORGULANMADIĞINI ifade ediyor.)
Beni ıslah evine koydular.
En korkuncu, ilk geceydi.
Koğuştakiler duvarları yumrukluyor... çetelerinin sloganını atıyor, kim ve nereli olduklarını haykırıyorlardı.
İlk gece ağladım. Bunu hiç kimseye söylemedim.
İlk beş yılımı hücrelere girip çıkarak geçirdim.
Her gün merak ediyordum,
"Ne zaman özgür kalacağım?"

Annem bana genç bir siyah adam için hayatın ne olduğunu öğretti.
Ne yapman gerekiyorsa yap. Pezevenklik, uyuşturucu satıcılığı... Ne olursa.

Bilmen gereken renkleri ve çete sınırlarını öğren.
Bir köşede duruyorsan, başka bir köşede duramazsın.
Sessiz olmayı öğren. Yanlış bir kelime kuyruğu titremene neden olur.

Gözlerime bakarsan sevecen bir kız görürsün.
Gülümsememe bakarsan hiçbir sorun görmezsin.
Ama gömleğimi sıyırırsan, çürükler görürsün.

Onu bu kadar kızdıracak ne yaptım?
16 yaşımda, bir cenaze levazımatçısından daha fazla ceset gördüm.
Evden her çıktığımda, vurulma tehlikesiyle karşı karşıyaydım.
Dış dünyaya göre, sokak köşesinde yatan başka bir cesetti.
Arkadaşım olduğunu bilmiyorlar.


Kamboçya'daki savaş sırasında mülteci kampı, babamın saygınlığını silip attı.
Zaman zaman bana ve anneme zarar vermeye çalışıyor.
Ailemi korumak zorunda olduğumu düşünüyorum.
Hangi hapı istediğime karar veremiyordum.
Sonra silah sesleri duydum.
Aşağı bakınca, arkadaşlarımdan birinin sırtından ve ağzından kan geldiğini gördüm.
Ertesi gün gömleğimi çıkarıp, bir silaha sardım.
Evimin yanındaki dar bir sokakta bulmuştum.
Bu savaşın nasıl başladığını bile bilmiyorum.
Eskiden birbirlerine yanlış yapan iki taraf varmış.
Bunun arkasındaki geçmiş kimin umrunda?


Ben, babamın kızıyım.
Ve beni tanıklık için çağırdıklarında, ne olursa olsun kendimi koruyacağım.
Ne yaptığıma kimse önem vermiyor.
Neden okula gidip zahmete gireyim ki?
Benim arkadaşlarım askerdir.

Savaşan asker değil ama sokakların askeridir.
Hayatları için savaşırlar.
Tenime değen silahın soğuğundan nefret ediyorum.
Beni ürpertiyor.
Bu hayat akıl kârı değil. Bir kere girince, çıkmanın yolu yoktur.

Birine her saldırdığımda ve birini çeteye üye yaptığımda, bu da bir başka vaftizdir.
Onlar bize kendi hayatlarını verir, biz de onlara yeni bir hayat veririz.
İlan edilmemiş bir savaşta bir çok arkadaşımı kaybettim.
Askerlere ve bana göre, herşey buna değer.

Vızıldayan mermilere karşı hayatını tehlikeye atmak, tetiği çekmek.
Her şey buna değer.

Öğrencileriniz günlüklerine böyle şeyler yazıyorlar mı?
Tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum, bu satırların yazarları Türkiye'de değil, Ortadoğu'da değil, Afrika'da değil...
Amerika'nın en kalabalık ikinci  kentine 30 km uzaklıkta yaşayan lise (ye yeni başlamış) öğrencileri...

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2016 10:19:19
Bu film hangi sınıf duzeyi icin uygun turgut bey?
Bilgi verir misiniz  ? Bu isme benzer bir film tavsiyesi duymuştum. Bu o muydu acaba diye soruyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 05 Haz 2016 11:17:44
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bu film hangi sınıf duzeyi icin uygun turgut bey?
Bilgi verir misiniz  ? Bu isme benzer bir film tavsiyesi duymuştum. Bu o muydu acaba diye soruyorum.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Filmdeki olaylar liseye yeni başlamış öğrenciler ve yeni göreve başlayan öğretmen çerçevesinde gelişmektedir.

Ülkemizdeki öğrencilerin seviyeleri bölgelere göre önemli farkılıklar gösterebilmektedir.
Kaldı ki, öğrencilerin hangi seviyede hangi konuları anlayabildikleri konusunda bilgi sahibi değilim.

Bununla birlikte (bir genelleme yapacak olursam) lise başlangıç ve üstü öğrencilerin filmde verilmek istenen mesajı anlayabileceklerini umut ediyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 06 Haz 2016 08:19:49
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell'in babası ve kocasıyla lokantada yemek yediği bir sahnede geçen konuşmalar :

Erin Gruwell :
- Ne yapacağımı bilmiyorum baba. Ben sosyal hizmetler görevlisi değilim. Sadece bir öğretmenim. Bu çocuklar daha 14-15 yaşında ve günü sağ olarak bitirebilirlerse onlar için iyi.
Onlara öğretmenlik mi yapmam gerekiyordu?
Babası :
- Beni dinle. Sınıfın dışındaki yaşantılarından sen sorumlu değilsin. İşini en iyi şekilde yap yeter.
Erin Gruwell :
- Nasıl? Yönetim bana hiçbir kaynak vermiyor ne kitap, ne de destek. Ne yapmam lazım?
Babası :
- Yıl sonuna kadar MECBURİ hizmetini tamamla ama başka bir kadro için de sıraya gir. Başarı, tecrübeden sonra gelir. O yüzden biraz daha tecrübe kazan. Ama ne olursa olsun unutma, bu sadece bir iş.
Eğer bu iş sana göre değilse, başka bir iş bul.

Öğretmenlik bir iş midir?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 07 Haz 2016 08:27:54
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Lokantada yenilen yemekten sonra Erin Gruwell ve kocasının evde yaptığı konuşma :

Kocası :
- Mağazada sütyen mi satacaksın?
Erin Gruwell :
- Sadece part-time. Öğrenciler için kitap ve malzeme edinmekte zorluk yaşıyorum. Biraz fazla para, istediğimi yapmakta bana biraz daha serbestlik sağlayacak. Hem sen de iş çıkışı Evan'la tenis oynayabilirsin.
Kocası :
- Pekâlâ, dur kafamı toplayayım. İşe para yetiştirmek için, ek iş yapacaksın.
Erin Gruwell :
- Geçici bir durum. Söz veriyorum. Çocukların notları yükselince, okuldan daha fazla yardım göreceğim. Ve ayrıca çalışan indirimi alacağım. Ne iyi, değil mi?  Yeni bir televizyon ister misin?
Kocası :
- Evet.

Başlangıçta saçma bulunan bir düşüncenin kabul ettirilebilmesine güzel bir örnek :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 07 Haz 2016 08:30:21
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell öğrencilerin okuması için aldığı kitapları dağıtır, öğrencilerin sözleri :
- Bu kitaplar yepyeni.
- Farkındayım.

Öğrenciler kendilerine YENİ olan bir şeyin verilmesine  şaşırıyorlar. (Kendilerini yeni bir şey verilecek kadar DEĞERLİ HİSSETMİYORLAR.)

Erin Gruwell'in kitaplar ile ilgili öğrencilere yaptığı açıklama :

- Pekâlâ çocuklar, kızlar. Dinleyin. Bu kitabın tek sorunu bir çete üyesi hakkında olması ve içinde şiddet barındırması bu yüzden bu kitabı MÜFREDAT içeriği olarak okuyamayabilirsiniz. Ama izin alabilmek için elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Kurallar... kurallar... kurallar...

Erin Gruwell, okul yönetiminden destek görmeyince üst makama Long Beach Eğitim Kurulu (başkanı) ile görüşmeye gider :

Erin Gruwell :
- Dikkatlerini çekmek biraz zor oldu. Geçen güne kadar, birbirlerinden daha fazla nefret ettikleri kişiydim.
Long Beach Eğitim Kurulu Başkanı :
- Onları birleştirmişsiniz.  Bu da bir aşamadır. Sizin için ne yapabilirim?
Erin Gruwell :
- Onlarla daha fazla şey yapmak istiyorum ve yetkili birinin desteğine ihtiyacım var.
Long Beach Eğitim Kurulu Başkanı :
- Bu konuyu bölüm başkanınız ve müdürünüzle konuşmanız gerek. Okulun iç politikalarına karışamam.
Erin Gruwell :
- Müdürüm sadece bölüm başkanının sözünü dinliyor ama o pek destekleyici değil.
Long Beach Eğitim Kurulu Başkanı :
- Bunu halletmenin bir yolunu bulmalısınız.
Erin Gruwell :
- Hayır, doğrudan yetkili biriyle halletmeyi tercih ederim.
Long Beach Eğitim Kurulu Başkanı :
- Bayan Gruwell, eğitim hizmetlerini yıllarca yönetmeye dayalı, yerleşik bir sistem var.Bu sisteme ayak uydurmak zorundasınız.
Erin Gruwell :
- Hayır. Bunu yapmayacağım. Bakın, ben işimi yapmaya çalışıyorum. Liseye kadar gelmiş öğrenciler, daha 5. sınıfın okuma düzeyinde değilse, gönüllü kaynaştırma programının anlamı nedir?
Long Beach Eğitim Kurulu Başkanı :
- O programı ben zorunlu hale getirdim.
Erin Gruwell :
- Kusura bakmayın ama bu program, bu çocukları ortadan kaybolacak yaşa gelene kadar bir yere depolamaktır.
Long Beach Eğitim Kurulu Başkanı :
- İyi niyetinizi takdir ediyorum ama sınıf-sınıf esasına karşı yapabileceğim hiçbir şey yok.
Erin Gruwell :
- Doktor Cohn, kendilerine bir şey öğretmekle vakit israf ettiğimizi bildikleri halde, neden okula gelmekle vakit harcasınlar? Onlara önce, "Okula gidin, eğitim alın" diyoruz sonra da "Öğrenemiyorlar, o yüzden kaynak israf etmeyelim". Gezi düzenlemeyi düşünüyorum.
Çoğu Long Beach'in dışına hiç çıkmamış. Onlara, dış dünyada kendilerini neyin beklediğine dair düşüncelerini genişletme fırsatı verilmemiş. Ve buna açlık çekiyorlar. Biliyorum. Bu tamamen bir ödüllendirme sistemi. Ödevlerini yapıp notlarını yükselterek HAKETTİKLERİ şeyi alacaklar.
Long Beach Eğitim Kurulu Başkanı :
- Ama kısıtlı bütçe yüzünden kitap vermeyen Bayan Campbell okul gezilerini onaylamaz ki.
Erin Gruwell :
- Parayı ben karşılayacağım. Yalnızca, kimsenin karşı gelmeyeceğini bilmem gerek. Onlara tutamayacağım bir söz veremem.  Bu, onları haklı çıkarır. Bayan Campbell'i rahatsız etmeye gerek olmadığını söylüyorum.

Sorumluluk alıp, yetki isteyen kişiler çoğunlukla amaçlarına ulaşırlar.
Yetkili olup, sorumluluk almamak gelişmenin önündeki engellerden biridir.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK