Özgürlük Yazarları Filmi İle Amerika Analizi

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell ile kocası arasında geçen konuşma :
Kocası :
- Marriott Otel'de teşrifatçılık mı yapacaksın?
Erin Gruwell :
- Sadece haftasonları. Sen de Cumartesileri Evan'la tenis oynarsın. Ayrıca Pazar günleri de babamla golf oynarsın.
Kocası :
- Golf oynanamamı mı istiyorsun?
Erin Gruwell :
- Üstelik ikramiye olarak, dünyanın her yerindeki  Marriott Otelleri'nde personel tarifesi ödeyeceğim.
Kocası :
- Bir çok meslek grubu duymuştum ama sütyen satan otel kapıcısı İngilizce öğretmeni yeni bir meslek olmalı. Part time işinin geçici olduğunu söylemiştin.
Erin Gruwell :
- Geçici. Ama ne kadar süreceğini bilmiyorum.
Kocası :
- Ya "hayır" dersem?
Erin Gruwell :
- Neye?
Kocası :
- Hayır, üç işte birden çalışmanı istemiyorum.
Erin Gruwell :
- Ama yürütebiliyorum, Scott.
Kocası :
- Hayır, mesele bu değil. İstediğin işi yapabilirsin. Bunu zaten biliyoruz. Mesele şu ki ben... sen... Bana sormadın bile.
Erin Gruwell :
- İşimi yapmaya çalışıyorum, Scott.
Kocası :
- İki ek iş daha yaparak mı? Anlamıyorum, Erin.
Erin Gruwell :
- Scott, gençken, aile olmadan önce yapmak istediğimiz şeyin peşinden gitme zamanımız geldi. Şimdi belki de, okula tekrar başlayıp, mimarlık diplomanı alman için mükemmel bir zamandır. Harika olmaz mı?
Erin Gruwell :
- Ne oldu?
Kocası :
- Yok bir şey.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell babasıyla birlikte öğrencilerini "Los Angeles Simon Wiesenthal Merkezi'ne geziye götürür.
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )

Gezide yapılan uygulama öğrencilerden bir tarafından şu şekilde anlatılıyor :

- Turun başında size, üzerinde çocuk resmi olan bir kart veriyorlar. (Bilgisayarda) Kim olduklarını ve hangi toplama kampına gönderildiklerini görüyorsunuz.
Ve turun sonunda, hayatta kalıp kalmadıklarını öğreniyorsunuz.
Benim kartımda küçük bir İtalyan kızı vardı.

Buna "Kristallnacht" dediler.
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Kırık Cam'ın Gecesi.

Yüzlerce sinagog yağmalandı ve yakıldı.
Yahudiler'in işlettiği 7.000'den fazla dükkan yok edildi.
100'den fazla Yahudi öldürüldü. Ain'in Fransız bölgesi olan Isieux'daki küçük bir çocuk merkezi.
O gün Birkenau'ya sürülen çocuklar arasında gitmeden önce ardında Tanrı'ya yazılmış bir mektup bırakan  Liliane Berenstein adında yaşında bir çocuk vardı..

Benim küçük çocuğum ölmüş.
Trenden inince onu öldürmüşler.
Beni neden bu kadar rahatsız ettiğini bilmiyorum.
Hayatım boyunca ölümler gördüm.
Ama bu çocuk sadece 5 yaşındaymış.

---

Gezi "özdeşleştirme" amacı taşımaktadır.
Bu nedenle "Yahudi" milletine yapılan bir zulüm özdeşleştirilerek "Benim küçük çocuğum ölmüş. " şeklinde bir ALGIYA dönüşüyor.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell gezi sonrasında çalıştığı otelde öğrencilerine yemek programı yapar.
Yemekte öğrencilerle Yahudi soykırımını yaşamış yaşlı insanlarla tanışma ve sohbet vardır.

- Bayan G, çalıştığı otelde bize güzel bir akşam yemeği düzenlemiş.
Müzeden, soykırımdan kurtulanları bizimle tanışması için davet etmiş.

Elisabeth Mann vardı.
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Annem, babam, kız kardeşim ve iki erkek kardeşim vardı.

Gloria Ungar.
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Eğer kolunda böyle numaralar olan birilerini gördüyseniz onlar şanslı insanlardır.
Biz Auschwitz'e ( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] ) geldiğimizde insanları damgalayıp, köle gibi çalışmaya götürdüler.
Diğerlerini götürmediler. Ailem de onların içindeydi.
Aralarında benim de olduğum bazı genç çocuklar, oradan kaçtık.
Ben o zaman 11 buçuk yaşındaydım.

Eddie llam.
Nereye gideceğimi bilmiyordum ama eskiden yaşadığım bir yer geldi aklıma.
Oraya vardığımda, bir tane bile Yahudi kalmamıştı.
Ben en kötü kamptaydım. Auschwitz'deydim.
Ve Renee Firestone. Kampa varınca, anne babam hemen götürüldü.
O zaman 14 yaşında olan kız kardeşim kısa bir süre yanımda kaldı.
Ama daha sonra, onu da götürdüler.

Bütün ailesini toplama kamplarında kaybetmiş.
Bu ülkeye, cebinde 4 dolar ve yeni doğmuş bir bebekle gelmiş.
Bu insanları asla unutmayacağım.

Ve sonra öldürüldü...

Bayan G'nin bizim için bunları yaptığına inanamıyorum.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell  öğrencilerine "Anne Frank Günlüğü" isimli kitabı dağıtır.
Kız öğrencilerden biri kitabı okurken zaman zaman kitabın sonunda neler olacağını sorar.
Erin Gruwell  cevap vermez. Kız öğrenci kitabı okumayı bitirince hışımla öğretmeninin yanına gelir :

Erin Gruwell :
- Eva, ne oldu?
Kız öğrenci :
- Neden öldüğünü söylemedin?  Sonunda yakaladığını neden söylemedin? Senden de, bu kitaptan da nefret ediyorum.
Erin Gruwell :
- Eva.
Kız öğrenci :
- O ölürse bana ne olacak? Buna ne diyorsun?
Erin Gruwell :
- Anne Frank öldü, ama o...
Kız öğrenci :
- Onu yakaladıklarına inanamıyorum! Hikayede böyle olmaması gerekiyordu! Bu haksızlık!
Sınıftaki erkek öğrenci :
- Doğru olduğu için mi?
Kız öğrenci :
- Seninle konuşmuyorum!
Sınıftaki erkek öğrenci :
- Yakınımda konuşuyorsun. Aynı şey. O bence ölmedi. Kaç tane öldürülmüş arkadaş tanıyorsun?
Kız öğrenci :
- Çok fazla.
Sınıftaki erkek öğrenci :
- Onlar hakkında kaç kitap okudun? Onları televizyonda ya da gazetede gördün mü? Bu hikaye bu yüzden muhteşem.
Sınıftaki erkek öğrenci :
- O bizim yaşımızdaydı.  Anne Frank bizim durumumuzu, benim durumumu anlıyor. Ve onların saklanmasına yardım eden Miep Gies adındaki kadın var ya. Onu seviyorum. Kütüphaneden onun hakkındaki bütün kitapları aldım.
Erin Gruwell :
- Vay canına. Kütüphane kartını mı kullandın?
Sınıftaki erkek öğrenci :
- Hayır.
(Kütüphane kartı kullanılmadan, kütüphaneden kitap nasıl alınır? )

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell,  "Anne Frank Günlüğü" kitabını okumanın etkisini görünce  öğrencileri ile yeni bir uygulama yapmak ister :

Erin Gruwell : (Öğrencilerine)
- Pekâlâ, dinleyin. Marcus bana bir fikir verdi. Anne Frank'in Günlüğü'nün özetini yapmak yerine Frank ailesinin saklanmasına yardım eden Miep Gies'e bir mektup yazmanızı istiyorum. Kendisi hâlâ sağ ve Avrupa'da yaşıyor.
Mektupta, ona, kitap hakkındaki duygularınızı anlatmanızı istiyorum. Ona kendi tecrübelerinizi anlatın. İstediğiniz şeyi anlatın. Ama mektupların mükemmel olmasını istiyorum o yüzden birden fazla müsvedde kullanmaya hazır olun, tamam mı?
Bir öğrenci :
- Mektupları okuyacak mı?
Erin Gruwell :
- Şu an bunu kompozisyon ödevi olarak yapıyorsunuz. Ben okuyacağım.
Bir öğrenci :
- Mektupları ona göndermeliyiz. Evet, bunu yapabilir misiniz, Bayan G?
Erin Gruwell :
- Bilmem. Deneyebilirim.
Bir öğrenci :
- Hatta onu buraya getirip konuşma yapmasını sağlayabiliriz. Evet, yine büyük bir akşam yemeği düzenlenir.
Erin Gruwell :
- Durun. Çocuklar. Çocuklar! Dinleyin! O çok yaşlı! Nasıl temas kuracağımı bilmiyorum. Seyahat edip  edemediğini bile bilmiyorum. Ayrıca çok pahalı olur.
Bir öğrenci :
- Para toplayabiliriz.
Bir öğrenci :
- Bayan G? Miep Gies gelince, ona ben refakat edebilir miyim?

---

Bir sene önce kendisinden nefret eden öğrencilere, yapmak istedikleri ETKİNLİK için "Durun" deme ihtiyacı hisseden bir öğretmen.
Çok yaşlı bir yazarı Avrupa'dan Amerika'ya getirebilecekleri konusunda hiç bir tereddüt yaşamayan öğrenciler...
(Kararlı insanlar için engeller hedefe giden yolda çıkılacak basamaklardır.)

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

YEREL RESTORANLAR LİSE ÖĞRENCİLERİNİN PARA TOPLAMASINA YARDIM EDİYOR

ÖĞRENCİLER KAYNAK ARTIRIMI İÇİN HAREKETE GEÇTİ

Erin Gruwell :
- Merhaba, Basel-İsviçre'deki Anne Frank Vakfı'nın numarasını istiyorum.

DEVLET OKULLARININ FONLARI ÖĞRENCİLERİMİZ İÇİN KULLANILMIYORSA NE İŞE YARIYOR?

GÜZEL YAZMA DERSİ, ÖĞRENCİLERİN HAYATINI TARİHE GEÇİRİYOR

ÖĞRETMEN ÖĞRENCİLERİNE, KENDİ HİKAYELERİNİ YAZMASI İÇİN İLHAM VERİYOR

WİLSON LİSESİ ÖĞRENCİLERİ, MİSAFİR KONUŞMACI İÇİN PARA TOPLAMAK AMACIYLA DANS PARTİSİ VERİYOR

ANNE FRANK'I SAKLAYAN KADIN, WİLSON LİSESİ'NE KONUK OLUYOR

Bir öğrenci :
Bayan G, mektuplarımızı Amsterdam'a Miep Gies'e göndermişti.
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Bayan G, kafasını bir şeye takınca onu durdurmanın imkanı yoktu. Gerçekten Onu Long Beach'e getirecek parayı topladıktan sonra, işte gelmişti.

Miep Gies öğrencilerle sohbet ediyor :

- Bir Yahudi'yi yakalatana yaklaşık 2 dolar ödül veriyorlardı. Paraya çok ihtiyacı olan biri Gestapo'ya söylemiş.
4 Ağustos'ta ofisime girdiler ve bir adam bana silah doğrultup "sakın sesini çıkarma" dedi.
"Tek kelime etme."
Ve sonra tavan arasına çıktılar.
Kendimi çok çaresiz hissettim.
Anne'nin çığlıklarını duyuyordum, eşyalar havada uçuşuyordu.
Hemen evime koştum.
Küpe, ufak tefek süs eşyası ya da onlara rüşvet olarak götürebileceğim bir şeyler aradım.
Bulduklarımla birlikte geri döndüm oradaki asker silahını çekip kafama dayadı.
Bir Yahudi'yi sakladığınız için vurulabilir ya da kampa gönderilebilirdiniz.
Başka bir asker aksanımı tanıdı.
Avusturyalı'ydı, ben de öyle ama Hollandalı bir aile tarafından evlatlık edinmiştim.
Silahlı askere beni bırakmasını söyledi.
4 Ağustos'u unuttuğum ve Anne Frank'i düşünmediğim bir gün bile olmadı.
Evet?

- Daha önce hiç kahramanım olmadı. Ama siz benim kahramanımsınız.
- Hayır, hayır genç adam. Hayır. Ben bir kahraman değilim. Hayır. Ben yapmam gerekeni yaptım. Çünkü doğru olan buydu. Hepsi bu. Hepimiz sıradan insanlarız.
Ama sıradan bir sekreter, bir ev hanımı ya da genç biri bile kendi küçük yolunda, karanlığa bir ışık yakabilir.
Değil mi?
Mektuplarınızı okudum  ve öğretmeniniz bana, sizin tecrübeleriniz hakkında çok şey anlattı.
Asıl kahraman sizsiniz.
Siz her zaman kahramansınız.
Yüzlerinizi kalbime kazıdım.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell'in kocası eşyalarını toplayıp, kapının girişine koymuştur. Evi terk etmektedir.

Erin Gruwell'in kocasının evi terk etmeden önceki akşam yemeğindeki konuşmaları :

Kocası :
- Bir kadeh daha içersen başın ağrıyacak.
Erin Gruwell :
- Bavullarını toplamışsın ama şarabın başımı ağrıtacağını mı düşünüyorsun?  Bunu neden yapıyorsun? Seninle yeterince ilgilenmediğim için mi?
Kocası :
- Hayır. O yüzden değil. Sadece istemediğim bir hayatı yaşıyormuşum gibime geliyor.  Erin, bu çok zor.
Erin Gruwell :
- Senin hayatın mı çok zor?
Kocası :
- Yaptığın şeyin çok asilce olduğunu düşünüyorum. Hem de iyi bir şey. Ve seninle gurur duyuyorum. Ama kendi hayatımı yaşamak ve bu yüzden üzülmek istemiyorum.
Erin Gruwell :
- Ben seni üzmeye çalışmıyorum.
Kocası :
- Çalışmana gerek yok.
Erin Gruwell :
- Bu çocuklardan sorumlu olmayı ben planlamadım.
Kocası :
- Bunu kim istedi peki?
Erin Gruwell :
- Kimse istemedi!
Kocası :
- Senin çocukların değil bile!
Erin Gruwell :
- İstenmesi mi gerekiyor? Scott... En sonunda ne yapmam gerektiğini FARK ETTİM ve bu işi seviyorum. Bu çocuklara yardım ettiğimde, hayatlarını anladığımda kendi hayatımla ilgili her şey bana daha anlamlı geliyor. Bir insan buna ne sıklıkta ulaşır?
Kocası :
- Peki bana neden ihtiyacın var?
Erin Gruwell :
- Sen benim kocamsın. Neden bana destek olup, kocalarını destekleyen kadınların yaptığını yapmıyorsun?
Kocası :
- Çünkü senin karın olamam. Keşke bunu yapmanın daha az incitici yolu olsaydı. Erin? Eğer benimle, sınıf arasında bir seçim yapman gerekseydi kimi seçerdin?
Erin Gruwell :
- Beni seviyorsan, nasıl böyle bir soru sorabilirsin?
Kocası :
- Erin, bana bak. Bütün sıkıntıyı ben çekiyorum. Buraya kadar. Ben o çocuklardan biri değilim. Artık takatım kalmadı. Sen de burada olmak istemiyorsun isteseydin, her gece okulda kalır mıydın?
Erin Gruwell :
- Bu doğru değil. Burada olmak istiyorum. Seni seviyorum.
Kocası :
- Kocan olduğum fikrini seviyorsun.

---

İnsan sever de, çoğu zaman kimi, neyi, niçin, nasıl sevdiği konusunda düşünmez.
Düşünmediği içinde yanlış(lar) yaptığında FARKINA VARAMAZ.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Eğitim kurulunda konuyla ilgili yapılan görüşme :

- Önerdiği şey birlik tüzüğümüzü ihlal ediyor.
- Aynı öğrencilere son sınıfta derse devam etme izni yok.
- Sadece iki yıldır bu okulda.
- Burada kıdemli kadro almak için daha uzun süre çalışmış ve kendilerini işine adamış imtiyaz sahibi öğretmenler var.
- Yüksek kabiliyetli öğrencilere ders verme tecrübelerinden bahsetmiyorum bile.
- Seçkin Öğrenciler Programı bizim yetkimiz altında.
- Seçkin Öğrenciler Programı'nı başka bir şeyle değiştirmek istemiyorum. Sadece önümüzdeki sene de öğrencilerimle birlikte olmak istiyorum.
- Yapamaz. Üçüncü sınıflara ben ders veriyorum.
- Eğitim Kurulu buna izin vermez.
- Ders rotasyonu bozulacak, emeklilik programları tekrar gözden geçirilecek, yıllarını bu mesleğe harcamış,  halkla ilişkiler ve makalelere değil de yalnızca sınıfına odaklanan öğretmenlere büyük bir saygısızlık olacaktır.
- O makalelerin yazılmasını ben istemedim.
- Eşinden boşanıyor. Öğrenciler derse geç kalıyorlar, derste yemek yiyorlar, oyun oynuyorlar.
- Biraz soluklanalım, olur mu?
- Bu konuşmayı, bir anlaşmaya varabilmek için yapacağımızı umuyordum.
- Anlaşma falan yok...
- Margaret.
- Carl, bak.
- Dargınlıkları şimdilik bir kenara bırakalım bir anlaşmaya varsak ve o üçüncü sınıflara derse girebilse bile, müfredatta ona göre onaylanmış bir ders programı yok.
- Tabii Brian üçüncü sınıflarından birini, ikinci sınıflarla değiştirmezse.
- Hayır.
- O halde yapabileceğim bir şey yok.
- Bu kadar mı?
- İster inanın ister inanmayın, Bayan Gruwell bu okulda başka yetenekli öğretmenler de var. Eğer söylediğiniz gelişmeyi sağlamışsanız öğrencileriniz daha ileri gitmeye hazır olmalı. Daha tecrübeli öğretmenlerden de bir şeyler elde edebilirler.
- Onlara ders veremezsiniz. Onları sevmiyorsunuz bile.
- Bunun ders vermekle ne ilgisi var? 30 yılı aşkın süredir öğretmenlik yapıyorum. Hâlâ görüştüğüm öğrencilerim var. Öğrenciler tarafından sevilmenin ne demek olduğunu biliyorum! Daha iyi bir öğretmen olabilmek için nelerle mücadele ettiğimi bilmiyorsunuz şimdi aniden sizin öğrencilerinize ders veremeyecek kadar yeteneksiz mi oldum? Eğer bizim derslerimize devam eder ve başarısız olurlarsa bunun nedeni, hazırlıklı olmamalarıdır! Bu da, onlar değil, siz başarısız olduğunuz içindir.

---

Çözüm odaklı düşünmemek...
Mantık oyunları ile başarıyı başarısızlık olarak göstermek...
Çıkarına uymayan durumlarda çözümsüzlüğü tercih etmek...

Bütün bu özellikler Türk toplumuna özgü sanıyordum. Amerika'da da mı böyle yapıyorlar... Hayret!

Bütün bu özellikler Türk toplumuna özgü sanıyordum. Amerika'da da mı böyle yapıyorlar... Hayret!

Burda bile yönetim moderatörler uyuyor Bu kişi Türk toplumunu aşağılayıcı küçümseyi sözler söylemektedir burda...
işte sizin gibiler böyle bizim topluma sadece böyle bakıp diğer toplumları görmezden geldiğiniz için bu ülkenin eğtimi bu durumda ama sizlere inat bun ülke çocukları sizin  gibi velilere rağmen yine geleceğin birer dehası olacaklar her ne kadar kendi çocuğunuzu düşünmesenizde biz sizin yerinize düşüneceğiz( gerçi veli diyon ama çocuğun olduğunu sanmıyom By İmam:))

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Erin Gruwell Lise 1 ve 2. sınıfların derslerine girmektedir. Lise 2. sınıf 2. dönemde öğrenciler Lise 3. sınıfı okuyacaklarının FARKINA VARIRLAR.

Bir öğrenci :
- Bayan G? Önümüzdeki sene yine aynı dersi alacak mıyız?
Erin Gruwell :
- Bilmiyorum. Seneye 3. sınıf olacaksınız.
Bir öğrenci :
- Ne demek istiyorsunuz?
Erin Gruwell :
- Ben birinci ve ikinci sınıflara ders veriyorum.
Bir öğrenci :
- Yani önümüzdeki sene birlikte olmayacak mıyız?
Erin Gruwell :
- Şey... Üçüncü sınıfların dersine girmiyorum. Bunu anladığınızı sanıyordum.
Bir öğrenci :
- Ne? Siz neden bahsediyorsunuz? Önümüzdeki sene öğretmenimiz olmak istemiyor musunuz?
Erin Gruwell :
- Elbette istiyorum. Ama olamam.
Bir öğrenci :
- Neden?
Erin Gruwell :
- Eğitim kurulu yüzünden. Yönetmelik böyle.
Bir öğrenci :
- Bayan G, okulda kıdem alacak kadar görev yapmadı.
Bir öğrenci :
- Kıdem kimin umrunda?
Bir öğrenci :
- Kahretsin! Bunu yapamazlar! Buna hakları yok.
Bir öğrenci :
- Bayan G, şu an çok iyi durumdayız.
Erin Gruwell :
- Evet.
Bir öğrenci :
- Herkes herkesle iyi geçiniyor. Herkes herkesi tanıyor. Burası benliğimizi bulduğumuz tek yer. Bizim için bunun gibi başka bir yer yok.
Bir öğrenci :
- Doğru.
Erin Gruwell :
- Hazırlık ve son sınıflara ders verme iznim yok.
Bir öğrenci :
- İzniniz mi yok?
Bir öğrenci :
- Bayan G, bununla mücadele edebiliriz. Tıpkı Özgürlük Atlılar'ı gibi.
Bir öğrenci :
- Evet, evet. Otobüsle gideriz. Ama bu sefer bizi engellemeye çalışırlarsa kurul üyelerinden bir kaçının kafasını kırarız.
Erin Gruwell :
- Marcus.
Bir öğrenci :
- Ya da gazeteleri, medyayı ararız. Bu dikkatlerini çeker.
Bir öğrenci :
- Veya idare binasına, değişik renklerle kocaman bir "götlekler" yazarız.
Bir öğrenci :
- Evet, iyi fikir. Bunu yapabiliriz.

Siz nasil bir mesaj attiginizin farkinda misiniz?Oruc basiniza mi vurdu?BU MESAJIN SONU KÜFÜR ICERIYOR.NIYE HERKES KAYITSIZ KALIYOR.
Dun bu mesaji sikayet ettim.konu silinmisti.Simdi baska baslik altinda tekrar yollanmis.DALGA MI GECIYORSUNUZ TURGUT BEY??
YONETIM UYUYOR MU?

Allahın Selamıyla Baslayıp Kufurle Bıtırmıssınız.sızı Tekrar Tebrık Edıyorum.👏

Sonuç ortada veli böyle olunca terbiyesi öğretmenden de fazlasını ister veli evde küfür dayak her türlü şiddet vs. işleri çocuğunda yapar sonrada okulda bunları istemez önce sen oğluna Hz. Ömer gibi olacaksın ki başkalarından isteyesin bu gibiler çok toplumumuzda ben çok gördüm bunlardan...

Yani o filmi izledim ama illa 10 mesaj yazarak mesaj kirliliği yapacağına filmin ismini ve kısa özeti var ondan sonra yorum yacapksan yap niye böyle mesaj kirliliği yapıyon şimdi filmimi izleyelim yoksa filmi okuyalımmı senin aklın alıyormu

Burda bile yönetim moderatörler uyuyor

Yanlış düşünüyorsunuz yönetim ve moderatörler uymuyor.

Turgut Kuzan döktürüyor yine.