Haksızlık yapılırken susmak bence en büyük haksızlıktı zaten. Aydında çalışsam 1 sene sonra af gelse bende gitmesem doğuya sussam en azından bu haksızlıktan yararlansam;
Daha sonra bir hak kaybım olsa geçmişte yapılan işime gelen haksızlığı unutup veryansın etmezdim işime gelmeyen şey oldumu durup durup isyan etmez herkese birlik beraberliğe davet etmezdim bu ülkenin doğusuda batısıda benim demezdim. Bir kenara çekilir susardım.
Haksızlıkları şöyle yazayım:
-Aflar
-Sahte tayin işlemleri
-Sözleşmelileirn oldukları yerde kadroya geçmeleri
-Batı bölgelerinin en azından Konyanın batısınında doğu görevi yapılmasına imkan verilmesi.
Bunlar haklı uygulamalar değildi. Bunlar yapıldı ve eşitlik bozuldu. Bunun sorumlusu şu ya da bu sen ya da ben demiyorum. Benim dediğim bu haksızlıklar yapılırken benim hakkım çalınırken işine geldiği için susanlar bu haksızlıkları sanki kendilerine verilen hak olarak görmeleri. Bunlar haksızlık değil hakkım diyorsanız Eyvallah.
Hak mı istiyorsunuz. Buyrun Konya nın doğusunda çalışmayan hiç bir personel kalmasın sonra beraberde oluruz birlikte. Çalınan yenen benim hakkım Rukiye hocam.
Öğretmenim siz sanırım son değişikliklerden dolayı bayağı üzgünsünüz. Buradaki insanların söylemek istedikleri iddia ettiğiniz haksız uygulamaları bu insanların yapmadıklarıdır. Sözleşmeli olan birinin iş ile ilgili en büyük beklentisi kadrolu olmaktır.( sözleşmeli çalıştığı yer ya da başka bir yer)Ama sözleşmeli olarak atanıp bir düzen kurduktan sonra onlara çalıştığınız yerde mi başka bir yerde mi kadroya geçmek istersiniz diye sorsalar düzen kurdukları yeri söylerler. Ama eğer itirazınız zorunlu hizmet affı, sahte evlilikler, sağlıklı olan ama sağlık özrü çıkaranlarsa onlara herkesin itirazı var. Olmalı da..(Mutlu olarak yerlerinde çalışanlar hariç) Tüm bu yazdıklarıma karşılık bence siz yine de sözleşmeliden kadroya geçenleri suçlamayın. Nihayetinde sözleşmeli öğretmenliği çıkartan da onlar değil, kaldıran da...