Türkiye’nin pandemi sınavının 10 üzerinden 7 olduğunu ifade eden rehberlik uzmanı Burak Kılanç, tam kapanmanın avantaja çevrilebileceğini söyledi. Kılanç, koronada oluşan kayıpları görüp buna çözüm üretebilen ülkelerin fark oluşturacağını da sözlerine ekledi.
Eğitimde bütün dünyada eşi görülmemiş bir aksaklığa neden olan COVID-19 salgını, okullarda eğitim-öğretimi kesintiye uğrattı ve uğratmaya devam ediyor. Ülkeler elindeki fırsatları kullanarak önemli adımlar attı ama pandemide uzaktan eğitimin başarısı, erişim sorunu, kayıpları ve öğrenciler üzerindeki psikolojik etkileri tartışma konusu...
Türkiye'den Mahmut Özay'ın haberi: Bütün bu hususları ve ülkemizde açıklanan son kapanmanın eğitime yansımalarını alanın uzman isimleriyle konuştuk. Rehberlik uzmanı Burak Kılanç "Okullar, öğretmenler, öğrenciler hep var olacak ama öğrenme ve öğretme stilleri değişecek" dedi. Kılanç'ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
NİYET VE ODAKLANMA ÖNEMLİ
LGS-YKS yaklaşıyor, pandemi gölgesinde çalışmalar sürüyor. Üç haftalık kapanma bir avantaj olur mu? 'Talihsiz gençlik' çıkışları için ne demek istersiniz?
YKS’ye girecek olanlar liseye, LGS’ye girecek olanlar ise ortaokula başladıklarında pandemi şartlarında sınava gireceklerini asla hayal etmemişlerdi. Bu elbette beklenmedik bir durumdu. Ancak ben “talihsiz gençlik” sıfatını çok da doğru bulmuyorum, çünkü değişen şartlar hayatımızda hep olabiliyor. Pandemi bütün dünya ölçeğinde herkesi etkileyen bir durum. Dolayısıyla aslında tüm dünyada öğrenciler sınavlara eşit şartlarda hazırlanıyorlar. Sınavlar arasında bir kıyaslama gerekirse; YKS adayları LGS adaylarına kıyasla biraz daha şanslı diyebiliriz. Çünkü LGS, adayların yaşamları boyunca bir defa girebilecekleri bir sınav. Ancak YKS üniversiteye giriş sınavı ve birden fazla kez şansın denenebileceği bir sınav. Açıklanan kapanma gençlerin dışarı çıkıp sosyalleşebilmesi ve temiz hava alması anlamında bir olumsuzluk getirebilir ama bu duruma olumlu yönden bakabiliriz. Öğrencilerin dışarıda çok fazla zaman kaybetmeden, özellikle 8 ya da 12. sınıflar için, sadece sınavlara odaklanabilecekleri bir dönem olarak düşünmek de mümkün. Önemli olan tabii ki niyet. Eksikleri gidermek ve sınavda başarılı olabilmek için odaklanmak gerçekten önemli. Pandemi olmayan dönemlerde çıkıp bir kırtasiyeden deneme kitabı almakla, şu an internet üzerinden bir kitap alarak alışverişi yapmanın aslında bir farkı yok.
Okulları aç-kapa stratejisi için ne düşünüyorsunuz? Her seferde okula adapte olan çocuklar biraz daha soğuyor mu?
Ülkemizde de olduğu gibi tüm dünyada sınav seviyeleri ve erken yaş seviyelerinin oldukça açık tutulma gayreti içeresinde olduğunu gördük... 8. ve 12. sınıflar, ana okullar ve 1. 2. 3. sınıflar yüz yüze eğitim anlamında en çok izin verilen seviyelerdi. Diğer seviyelerde öğrenciler çok da fazla okula gitme fırsatı yakalayamadılar. Tabii bu seviyelerde okullar açık olsa da sınıflar ve okul servisleri vb. durumlarda çıkan vaka sebebiyle belli zamanlarda okula gidememe gibi durumlar da yaşandı. Elbette bu durum, küçük yaş gruplarındaki öğrencilerin algısında okul kavramının tam olarak oturmamasına yol açtı. Endişem bu hibrit sisteme alışan öğrencilerin pandemiden sonra yüz yüze eğitime döndüklerinde ilk etapta bir adaptasyon sorunu yaşayacakları yönünde.
POZİSYON ALAN FARK ATAR
Pandemi ile eğitimde kendini gösteren belirsizlikler ortadan kalktı mı? Türkiye'nin pandemide eğitim sınavını dünya ile kıyaslarsak nasıl görüyorsunuz?
Pandemi, pandemi öncesinde güçlü olan yönlerin ortaya çıktığı, zayıf olan yönlerinse daha da artarak karşımıza çıktığı bir dönem olarak yaşanıyor. Türkiye eğitimde teknoloji entegrasyonu anlamında atmış olduğu adımların karşılığını EBA sistemini hızlı bir şekilde hayata geçirerek gördü. Bu anlamda başarılı bir performans gösterdi. Ancak tabii ülkemizin sosyoekonomik şartları ele alındığında bazı coğrafyalarda internete ulaşmak ya da teknolojik anlamında sıkıntılar da oldu. Benim şahsi görüşüm, Türkiye’nin bu süreci eğitim anlamında 10 üzerinden 7 gibi iyi bir puanla sürdürdüğü yönünde. Bu dönemde öğrencilerde bir kazanım ve gelişim kaybı olacak. Ülkeler, okullar, aileler ve öğrenciler yaşanan kayıpların ne ölçüde olduğunu tespit etme ve bunları ortadan kaldırmayla ilgili harekete geçip aksiyon alma noktasında ayrışacaklar. Hangi ülke hangi okul bu konuda beceri gösterirse elbette ön plana çıkacak. Okullar, öğretmenler ve öğrenciler olmaya devam edecek, ancak bunların tarzlarında bir değişiklik söz konusu olabilir. Öğrenme ve öğretme stilleri değişecek belki ama bu işi hakkıyla yapan tüm eğitimciler dikkat çekecek.
Korona bütün ezberleri bozdu... Üniversite ya da meslek seçimlerinde bir değişiklik bekliyor musunuz?
Pandeminin etkisini ilk gördüğümüz 2020 YKS’de beklentilerin aksine tercih yapma ve kontenjan doluluk oranlarında bir gerileme değil tam tersi bir iyileşme yaşandı. Pandemiye rağmen gençler ve üniversiteli olmak isteyenler güvenlerini ve inançlarını net bir şekilde gösterdiler, rakamlar bize bunu kanıtlıyor. Üniversite tercihlerinde sağlık alanındaki mesleklerin önde olduğunu gördük. Pandemi sebebiyle sağlığa olan ilgi daha da pekişti, bu sene de aynı şekilde bu ilgi devam edecektir. Yine, son yıllarda yine yükselişte olan diğer bölümler ise yazılım, yapay zekâ gibi teknoloji ve bilgisayar ağırlıklı meslekler.
ŞİŞİRİLEN NOTLAR OBP'DE PROBLEMİ DAHA DA BÜYÜTTÜ
Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) için nerede duruyorsunuz? Burada bir adaletsizlik yok mu? 'Şişen karne'lerin konuşulduğu bir ortamda OBP'nin etkisinin azaltılması imkânsız mı?
OBP aslında pandemiden bağımsız ele alınması gereken bir problem. OBP’nin hesaplanma yönteminin çok basit bir yöntem olduğu, istatistiki bilimsel birtakım yöntemlere dayanmadığı, özellikle notların şişirilmesiyle ilgili bir risk olduğu, yine pandemi döneminde de okullarda yapılan sınavların tam anlamıyla yapılıp iyi bir şekilde puanlanmadığı gibi konularla aslında bu problem daha da büyüdü demek mümkün. Tabii ki bu problemi de çözebilmek o kadar kolay değil, ancak imkânsız da değil.
"PDR TARAFINA KAFA YORMALIYIZ"
Rehberlik uzmanı Burak Kılanç: Millî Eğitim Bakanı’mız Ziya Selçuk’un da söylediği gibi akademik kazanımlarımızın telafisi ve tespiti de mümkün. Ancak duygusal ve sosyal kayıplar tarafında yani işin biraz daha PDR tarafındaki kayıpların tespiti ve aksiyonu tarafında daha fazla çalışıp kafa yormalıyız. Ülke bazında da sistemli bir şekilde çalışıp bu kayıpları minimize etmemiz gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
ONUR SOĞUK: Her sınıfın önceki sınıftan eksiği var
Tam kapanma boyunca evde sabırlı bir şekilde, kendi çalışma düzenini oluşturabilen öğrencilerin özelikle Alan Yeterlilik Sınavı çalışmalarında başarıya ulaşma imkânları yüksek. Daha çok bilgi ağırlıklı çalışmalar yapıp, not tutarlarsa eksiklerini daha iyi gözlemleyebilirler. Şuana kadar iyi çalışamayan öğrenciler de kaliteli bir programla daha avantajlı duruma düşebilirler.
ALIŞKANLIKLAR DEĞİŞTİ
Liseye başlayan bir öğrenci okulu görmedi. Eğitimi uzaktan aldılar. Bu çocuklar gelecek sene 10. sınıf olacaklar. Bu çocuklar yüz yüze eğitime geçse bile geçmiş yılların kayıpları direkt göze çarpacak. Çünkü öğrencilerin çoğu maalesef imkânsızlıklardan dolayı online derslere tam katılamadı. Artçı sonuçları önümüzdeki yıllarda açığa çıkacak. Her bir sınıf kademesinin bir önceki yıldan bir hayli eksiği olduğunu göreceğiz. Bunları kapatmaya yönelik de çalışmalar topyekûn yürütülmeli. Bu sürecin nereye kadar gideceğini de bilmiyoruz. Ortada bir kayıp nesil var. İnsanın içini acıtıyor ama özelikle alt yaştaki çocuklar için bunu söyleyebiliriz. Üst yaş grupları biraz daha şanslı... MEB okulların her kademesi için bütüncül yaklaştı. İlkokulların özellikle hep açılması gerekiyordu.
İLHAN SEVİN: Eğitimdeki kayıpları derinden yaşayacağız
Covid-19 salgını, hayatın birçok alanında olduğu gibi kuşkusuz eğitim alanında çok büyük yaralar açtı. Şu an belki de bu olumsuz etkinin bir kısmını yaşıyoruz. Ancak önümüzdeki süreçte okulların büyük ölçüde kapalı olmasının etkilerini daha doğrusu sonuçlarını derinden yaşayacağız. Öğrenme kayıpları belki bir şekilde telafi eğitimleri ile giderilebilir ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çocuklarda ve gençlerde uzun süreli evde kalma, salgın psikolojisi ve sonucunda teknoloji bağımlılığı, travma sonrası stres bozukluğu, yaygın kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlar da artmış durumda... Bu nedenledir ki, okulundan uzak kalan, davranış problemleri oluşan, psikolojileri bozulan öğrenciler için çok ciddi destek programlarının oluşturulması gerekiyor. Eğitime erişimde dezavantajlı durumda olanlar öğrenciler için salgın süreci daha da eşitsiz bir ortam oluşturdu. Özellikle kısal kesimde, köylerde, metropollerde dezavantajlı öğrenciler, mülteci çocuklar için önümüzdeki süreçte akademik destek programları ile bu öğrencilerin öğrenme yoksullukları minimize edilmelidir.