Pek fazla rüya görmem ama gördüğümde de sanki senelerin kareleri parça parça anlamsız bir şekilde üstüme üstüme gelir bocalatır beni...
İlk gördüğüm rüya çocukluk yıllarıma ait yaşadığım bir olayın bilinçaltıma itilen bir korku olduğunu daha sonraları keşfettim... Hep bir uçurum kenarında top oynarken top kaçıyor, o kadar arkadaşımın içinde topa koşup uçurumdan aşağı düşen ben... Tabii kan-ter içinde uyanan da ben... Ha arkadaşlarsa onların simaları silik silik ama niye hep düşen benim... Çocukluğumda yüksek bir damdan düşüp tesadüfen samanların üzerine düşmüşüm onun etkisiymiş meğer...
Birde üniversite sınavına hazırlanırken gördüğüm rüya... Hafta da bir görürüdüm: "Kalabalıklar arasından kanat çırparak birden bire havalanıyorum... Kanatlarım ise kollarım..." Sonra kendi kendime sıkıntılarımdan kurtulmak istediğimi anladım... Yani uçup kaçmak tüm sorumluluklardan, öğrencilik hayatından, derslerden...
Ara ara da heyecanla uyanmalar... Birden düşme korkusu ile uyanma; meğerse yattığım yastıkların arası açılıp birden kafam arasına gömülmüş
Bir keresin de de; güzel güzel şeyler görürken çevremdekiler işkence yapmaya başlıyorlar bana... Uyanınca anladım yatağın kenarındaki çıkıntı karın bölgeme batıp canımı acıtmış gece boyunca....
Hiç tanımadığım ama yakın aile dostum gibi görünen insanlar vardır genelde rüyamda... Teksas filmlerini aratmaz bazen ama sanki film sahnesinden çocukluğumdaki ilk evimize götürür beni sonunda... Yani bir ordan bir oraya... Yaşamak istediklerimi, korkularımı, geçmişimi, sırlarımı bir anda yaşatmaya çalışır ama hepsini birbirine karıştırır. Başkalarını görürürüm... Uyandığımda anlarım; hepsi ben... Farklı farklı rollerde... Kişilik bölünmesi gibi...
Bir de çok ince detaylar olur; "evin köşesinde bir çiçek, duvarda asılı bir saat" onları da düşününce çözmek çok hoş... Beyin gördüğü herşeyi depolar ama çoğunu geri dönüştürüp kullanmaz... Önemsizdir onun için... Örneğin; bir kitap almak için kitaplığa yöneldiğinde gözüne o kadar çok nesne takılır ki beyin kare kare gözden gelen sinyalleri hafızaya atar. Ancak önemli olan odakta kitap olduğu için onu ön plana alır. Gördüğü diğer önemsiz nesnelerde; rüyalarda senin karşına tiyatro sahnesindeki bir dekor gibi çıkarır karşına... Bazen bunu ayık kafayla bile yapar... Burunun algıladığı bir koku size çok hoş şeyleri hatırlattığı gibi birden bunalıma bile sokabilir (ama anlıktır bir başka dış uyarıcı hemen dağıtır bunu)... Neler geçer neler bilinçaltından...
Rüyalarımda çoğu zaman yarım kalan düşünmeleri tamamlarım... Çoğu zaman problem çözmeye devam ederim... Sabah kağıda dökerim... Akşamdan ilhamla gelen sözler... Sabah hemen kağıda dökülür ele alınan bir kalemle...
Ak sakallı dedeler görmedim hiç ama uyandığımda halkaları birleştirebildim çoğu zaman...
Yani; neysen onu yaşarsın rüyanda da onu görürsün...
Rüyalar kişilerin bilinçaltı yansımalarıdır - dışa vurumudur...