Gavs-ı Bilvanisî k.s. Hazretleri, bir sohbetlerinde şöyle buyuruyorlar:
Odunculukla geçimini sağlayan, fakir, kendi halinde bir köylü, omuzunda bir ip, gecenin son vaktinde evinden ayrılıyor. Köyün yakınındaki köprüyü geçip suyun başında abdestini alıyor. Vakit girdiğinde önce sabah namazının sünnetini kılıyor, şafak iyice sökünce de farzını eda ediyor. Namazdan sonra oturup zikriyle meşgul oluyor. Güneş doğduktan sonra ormana girip odun toplamaya başlıyor.
Bir müddet sonra topladığı odunları sırtlayıp yola koyuluyor. Tam köprünün üzerine geldiğinde, öbür taraftan da bir atlı çıkıveriyor. At, odun yüklü adamdan ürkerek sırtındaki süvariyi yere düşürüyor. Yere düşen süvari çok sinirleniyor, atını ürküttüğü için oduncuya hakaret ediyor, saldırıyor. Odunlar bir tarafa, oduncu bir tarafa yığılıveriyor.
Süvari atına atlayıp gideceği esnada oduncu koşarak atın dizginlerini yakalıyor ve:
- Benim yüzümden attan düştün. Üstün başın toz toprak oldu. Özür dilerim, beni affet, diyor ve hakkını helal etmezsen vallahi atını bırakmam, diyerek sıkı sıkıya dizginlere yapışıyor.
Süvari şaşırıyor, adamın ısrarı üzerine de:
- Bırak atımı! Tamam helal ettim. Allah müstehakını versin, deyince oduncu atı salıyor. Atlı yoluna devam ederken, oduncu da odunlarını toplamaya koyuluyor.
Gavs k.s. Hazretleri, fakir oduncunun hikayesini anlattıktan sonra şöyle buyuruyorlar:
İşte Allah yolu böyledir. İnsan sabırlı olmalı. Kendisine zulmeden olursa onu Allah'a havale etmesi daha makbuldür. Allah'ın kuvveti insanınki gibi değildir. Affetmek çok büyük bir meziyettir. Bakın Alemlerin Rabbi, affedici davrananları nasıl methediyor: O takva sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.' (Bakara 134)
Hocam Allah razı olsun.Sizden ve şu konu başlığını açan değerli arkadaşımızdan.Son sayfadan geriye doğru sabırla okumaya çalışıyorum.Tüm hocalarımın yazdıkları gerçekten çok yararlı.Hocam yazıyı okurken ayet dikkatimi çekti.Perşembe günü din kültürü dersimizde okumuştum ayeti Al-i İmran diye aklımda kalmış.Ama yinede baktım internete Al_i İmran suresi 134. ayet.Bakara suresi 134. ayet ise şöyle hocam:"Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum, ve lâ tuselûne ammâ kânû yamelûn(yamelûne).
İşte onlar bir ümmetti ki geldi, geçti. Onların kazandığı şeyler kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Onların yapmış olduklarından size sorulmaz (siz sorumlu değilsiniz)."
Sabır konusunda akla gelecek bir surede Asr suresidir.Bismillahirrahmânir
rahîm
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
Velasri innel insane lefi husr
Ant olsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir
İllallezine amenu veamilus salihati vetevasav bil hakki vetevasav bissabr.
Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka... (Onlar ziyanda değillerdir).
Rabbim inşallah sabırlı kullar zümresi dahil eder bizleri.Unutmayalım ki her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır.Yüce Rahman böyle buyuruyor.Allah hepinizden razı olsun.Selam ve dua ile.