Güzel bir başlık.
Allah razı olsun öğretmenim.
24 yıl aradan sonra büyükşehirde çalışmak nasip oldu. Gitmeden ilçe merkezindeydim.Az çok mahalle köy okulu farkını anlamıştım fakat büyükşehirde çalışmak oralara ait olumlu hayallerimi alt üst etti.
Yıllarca orada çalışıp köy okulunu bilmemiş öğretmenler için normal bir iş yerine gelir gibi davranıldığını gördüm.Küçük yerlere oranla daha yüzeysel düşünüldüğüne şahit oldum.Topun hep veliye atıldığını,ilgisiz velilerle ve çocuklarıyla daha az zaman harcandığını gördüm.Küçük yerlere göre başarının düşük olması beni üzdü.Geçim kaygısından çocuğu ihmal eden aile daha çok.
Önce çocuğun ve velinin yüreğine dokunup güven alış verişini olmazsa olmaz sayan biri olarak idealistliğin bittiğini farkettim.
Büyükşehirlerin nimeti de çok külfeti de.En büyük rahatlık gezi gözlem için kolay organize olup ulaşımın belediyenin üstlenmesi.sportif ve sosyal aktivitelerin bol olması bir artı şehirde.
Veli ve öğrenciyi tam tanıyamıyorsun.Tanıyıp dengeyi kurana kadar çok zaman geçiyor.
İlgili ,ilgisiz veli her yerde aynı.
Çocuklar çok bağımlı ve sorumsuz..Özgüveni var dediğimiz de ukala çıkıyor
Okullar her dönem yemek kermesi yapıyor maddi gelir için.
Veli cephesinin 3 te 2 sı şikayetçi.
Verimli rekabet göremedim.Sanki alışılmış her şeye.
Belki yeni okulumun konumu veli profili açısından bilmiyorum eski okullarımdaki paylaşım ve başarıyı göremedim.
Her yer aynı değildir biliyorum fakat daha başarılı bir okulda emekliliğe ayrılmayı çok isterdim..
Başarı üçgeninin bir bacağı kırılsa, bir bacağı duyarsızsa emeğinizi göremiyorsunuz.
Resmen öğretmen dadı gibi ilgilensin fakat asla çocuğa kızmasın sesini yükseltmesin,çok istdkte ödevde bulunmasın isteniyor..
En üzücü yanlarından biri de bencillik.
Yazdıklarınıza ben de katılıyorum. Her geçen eğitim öğretim yılı bir öncekini arattırıyor ne yazıkki.