Şeb-i Yelda kardeşim ben biraz daha ileri gidiyor ve kendi ruhaniyetim için de kuran okuyorum hatta bazı arkadaşlarıma yasin hediye ediyorum bu beni çok mutlu ediyor.
Öncelikle kuranı kerimi ibadet maksadı ile okuyoruz hepimiz bu hatim le birlikte hergün mutlaka kuranı açıyoruz kuranın yüzüne bakmayı bile ibadet sayanlardanım .
Ayrıca mutlaka meal ve tefsir okuyor ve hayatımızı da mümkün mertebe şekillendirmeye gayret ediyoruz.
Ayrıca paylaştığımız birçok güzellikler daha var
ayet mealleri ve dua edlim ibretlik hikayeler namaz v.s bu bölümleri açan kardeşlerimizden Allah razı olsun .
Kendi adıma eğitimhane ile günüm daha bereketlendi bir söz duymuşyum kimin bilmiyorum:
namaz kılmaktan ayakları şişen bir peygamberin uyumaktan gözleri şişen ümmetiyiz.
Bizler böyle bir ümmet olmak istemiyoruz biz hayatımızı efendimizin sözleri ve yaşantısı şeklinde yaşamak onu seven bir ümmeti olarak nacizane hatim indirmek istiyoruz başkaca bir derdimiz yok amacımız günümüzü bereketlendirip hergün mutlaka tefekkür etmek bu vesile ile...Şehid kardeşlerimizin ruhu şad olsun hepimiz biliyoruz ki şeehitliğin de dereceleri vardır
Cüzümü bitirdim 12.cüz okundu
Allah kabul etsin öğretmenim söylenecek söz bırakmamışsınız yüreğinize sağlık..ben de bir hikaye ile pekiştirmek isterim...
Kur'an'ın Gücü ( Necip Fazıl Kısakürek Hikayesi )
-Kaç yaşındasın nine?
-71
-Demek İstiklal Savaşında 20-21 yaşlarındaydın
-Öyle zahir
-O günden beri çıkmadın mı köyünden?
-Çıkmadım
-50 yıldır çıkmadın ha?
-50 yıldır
-O gün, bu gün, dünya çok değişti
-Öyleymiş
-Bir daha da evlenmedin, öyle mi?
-Öyle
-Seni, ardı arkası gelmeyen sorularla sıkıyorum değil mi?
-Estağfurullah
-Ne yapayım, sen anlatmıyorsun ki, dinleyeyim
Niçin anlatmayı sevmiyorsun?
-Sevmem!
-Ne seversin?
-Okumayı
-Ne okursun?
-Kuran okurum
-Okuman yazman var mı?
-Yok! Yalnız Kuran okurum
-Kim öğretti sana Kuran okumayı?
-Babam
-Peki, Kuran okuyan, eski harflerle başka şeyleri okuyamaz mı?
-Ben okuyamam Allahın Kelâmı bana kolay gelir Öbürleri çetin kargacık-burgacıklar
-Baban da kocan gibi zeybek miydi?
-Babam köy imamıydı Hem zeybek diye ayrı bir cins yoktu ki
Burada her mert delikanlı bir zeybekti zamanında
-Ya şimdi
-Şimdi herkes bebek
-Ne oldu, nerede öldü baban?
-Seferberlikte (IDünya Savaşı) Hicaz taraflarına gitti, bir daha dönmedi
-Ne kaldı babandan sana?
-Şu köşede gördüğün yeşil ipek kaplı Kuran kaldı Bir de söz
-Nasıl söz?
-Kurandan ayrılma!
-Sen o zaman 14-15 yaşlarında bir kızdın
-Öyleydim
-Sonra evlendin
-Beni 19 yaşımda, dayımın oğluna verdiler Evlendim
-Tam da Yunanlıların İzmire çıktığı yıl
-Çok geçmeden Yunanlı bu tarafa geldi, bir taburuyla bizim köye yerleşti
-Anlat, anlat!
-Ne anlatayım? Sen sor, ben söyleyeyim! Zaten her şeyi öğrenmişsin dışardan
-Evet ama senin ağzından dinlemek istiyorum Halk bir şeyi renkten renge sokar, gerçek diye bir şey kalmaz ortada
-Doğru! Kimbilir benim için de neler uydurmuşlardır!
-Sen, tek başına, bir tabur Yunan askerini köyden kaçırmışsın!
-Yok canım, o benim kuvvetim değil, Kuranın gücü
-Kuranın gücü mü?
-Ne sandın ya; koynumda Kuran olmasaydı, hiç o işi becerebilir miydim ben?
-Kuranın, tüfek gibi, top gibi bir gücü olabilir mi?
-Yüzbin top, Onun tek harfine denk olamaz!
-Kuzum nine, söyle nasıl oldu?
-Üç aylık kocamı cami avlusunda kurşuna dizdiler
-Sebep?
-Kızlara saldıran bir Yunanlıyı bıçaklayıp öldürdü diye
-Sonra?
-Kalktım, Yunan kumandanına gittim Sırtıma örtümü çektim, koynuma Kuranımı aldım gittim
-Eeee?
-Yunan kumandanı, meydan yerindeki eski jandarma karakolunda bir masa başında, çizmeli ayaklarını masanın üzerine uzatmış, oturuyordu Yanında da İzmirin yerlisi bir Rum
Tercüman
-Nasıl cesaret edebildin aralarına girmeye?
-Cesaret Kuranın emri
Kumandan ne istiyorsun? diye sordu Kocamın kanını dava ediyorum! dedim Kime karşı? dedi Sana karşı! dedim Kahkahayla güldüAyaklarını masadan çekerek doğruldu Alaycı bir yılışıklıkla ne yapmamızı emir buyuruyorsunuz? dedi Ellerimle, koynumdaki Kuranı sımsıkı kucaklayarak
-Ne cevap verdin?
-Hemen taburunuzu alıp, buradan çıkmanızı istiyorum! dedim
-Hayret!
-Evet, kumandan hayretinden ne diyeceğini bilemedi Nedir, o koynundaki sımsıkı kavradığın şey? diye bağırdı Ben de bağırdım: Dünyanın en güçlü silahı! Hepinizi tuz-buz etmeye yeter!
-Müthiş!
-Tam o anda tercüman avaz avaz bomba! diye bastı çığlığı
-Akıl alabilecek gibi değil
-Daha neler var bu dünyada aklın alabileceği gibi olmayan
-Devam et!
-Kumandan dehşetle irkildi, yan yana yürümeye başladı; gözleri bende ve koynumdaki gizli silahta, arkasıyla çıktı, meydan yerindeki askerlerine doğru yürüdüTercüman da iki büklüm, ardında
-Nasıl oldu da üzerine atlayıp, bomba sandıkları şeyi koynundan almadılar?
-Sıkı mı, ya onu yere bırakıp da karakolu havaya uçuracak olursam?
-Sonrası?
-Sonrası, kumandan askerlerine Rumca bir takım emirler verir ve onları toplarken, birdenbire müezzinin gür sesi işitildi Öğle ezanı
Kocamın tabutu da musalla taşında
O anda bir yaylım ateş
Olanları haber alan çeteler, bir tepeciğin üstünden kuru-sıkı ateş ediyor Yunalı askerler kaynaştı Ne yapacaklarını bilemedilerBen, tam o an, kollarım sımsıkı koynumdaki silahı kavramış, kapıdan çıktım, medyam yerinde göründüm Kumandan haykırdı Rumca bir kumanda
Yunanlılar köy dışına doğru kaçmaya başladılar Gidiş o gidiş
-Demek Kuran silahtan üstün geldi İstiklal Savaşında
-O savaşı Kuranın gücü kazandı!
(Mart 1971)
Necip Fazıl KISAKÜREKKur'an-ı Kerim bitmez tükenmez mucizevi kanıtlarıyla daha nice sırlarını böyle feraset sahibi korkusuzlar aracılığı ile bizlere ispat etmiştir...
daha bunun gibi kaç tane daha hadise var. ama öyle bi kapanmış ki gözler kalp ler sadece okuyup geçiyoruz
rabbim kur'an i anlamayı sonra da yasayip anlatabilmeyi nasip etsin. hakkıyla.
amin
21.cüz ogrtmn35 ablası okundu...