Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 07 Eyl 2011 17:42:58
EY BENİ AYIPLAYAN

Ey beni ayıplayan, gel beni aşktan kurtar
Elinden gelmez ise, söyleme fasid haber
Hiç kimsene kendinden, halden hale gelmedi
Cümlemizin halini, maşuk eder mukarrer
*** ***
Aşıkların her hali, Maşuk katında biter
Sözün var ona söyle, benim elimde ne var
Her kim aşk kadehinden,içti ise bir cura
Ona ne yad ne biliş, ona nesrik ne humar
*** ***
Dost yüzünden nikabı, her kim giderdi ise
Hicap kalmadı ona, ayruk ne hayr u ne şer
Şeriat edebinden korkaram söylemeye
Yokise eydeyidim daha ayrıksı haber
Dost kılıçından Yunus ölürse gam değil
Dost göğünden uyanan, Maşuk burcundan doğar
*** ***

Yunus Emre

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 07 Eyl 2011 18:01:19
SEÇO-SİNA-NURDAN   butondan teşekkür.

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
# 07 Eyl 2011 19:13:17

Sen uykusuzluk nedir bilir misin
 Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
 Gözlerini tavana dikip
 Düşündüğün oldu mu bütün gece
 Ve bütün bir gün
 Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
 Gelmeyince
 Seni aramayınca
 Ölesiye ağladın mı
Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
 Ona ait ne varsa
 Bir bir hatırladın mı
 
Sen günden güne erimeyi bilir misin
 Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi
 Bir teselli aramayı
 Issız parklarda, tenha sokaklarda
 Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
 Deli divane yollara düşüp
 Yaşlanmış bir köpek gibi
 Eskimiş bir gömlek gibi
 Atılmışlığını hissettiğin oldu mu
 Sevmekten
 Günler geceler boyunca yürümekten
 Elin ayağın yoruldu mu
 
Sen yalnızlığın acısını bilir misin
 Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına
 İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
 Bütün gururunu çiğneyip
 Sevdiğinin geçtiği yollarda
 Bastığı toprakları eğilip öptün mü
 Sen çaresizlik nedir bilir misin
 Sen yokluk nedir gördün mü
 Yanan başını
 Duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden
 Sen her gün bin defa öldün mü
 
Böyleyim diye ayıplama beni
 Bir gün kendimi
 Sonsuzluğun koynuna bırakırsam
 Yaralı ve yenik bir asker gibi
 Darılma
 Unutma ki
 Her seven isimsiz bir kahramandır
 Unutma ki
 İnsan; sevebildiği kadar insandır.

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eyl 2011 22:23:06
[İnsan Yaşamında] Değişen Birşey Yok...!

Ev, mal, mülk
Yığınla tunç, altın
Yarasına merhem olmaz
Ruhunda, vüundunda
Dert olan adamın.

Eldeki nimetleri tadabilmesi için
Keyfi yerinde olmalı insanın.

Horatius

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.719
  • 2.877
  • 3.719
# 07 Eyl 2011 22:42:40
TÜRKİYE, ÜZGÜN YURDUM, GÜZEL YURDUM

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Boynu bükük ay çiçeği
Şiirin ve aşkın geleceği

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Dağ rüzgarı, portakal balı
Alçak gönüllü, hünerli, sevdalı

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Yazgısı kara yazılmış gelin
Kurumuş sütü memelerinin

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Harlı bir ateş gibi derinde yanan
Haramilerin elinde bulunan

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Güngörmüş, bilge toprağım
Yunus, Pir Sultan ve Nazım

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Bozlat, ağıt, halay ve zeybek
Dumanı üstünde ekmek

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Yüzü kırış kırış anam
Ağlayan narım, gülen ayvam

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Asmaların üstünde gün ışığı
En güzel geleceğin yakışığı

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Zinciri altında kımıldayan
Bitecek sanıldığı yerde başlayan

 
        Ataol BEHRAMOĞLU
         

 

Çevrimdışı sevooş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.227
  • 18.488
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.227
  • 18.488
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Eyl 2011 00:16:15
Gece yarısı.Son otobüs.
Biletçi kesti bileti.
beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.Beni ayrılık bekliyor.
Yürüyorum ayrılığa korkusuz ve kedersiz.
...
İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
Geçtim putların ormanından baltalayarak
nede kolay yıkılıyorlardı.
Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.

İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık.
Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten bir söz bir konu bir el işareti.
Söz dostça koku güzel, el eden sevgilim.
Kederlendirmiyor artık beni hatıraların daveti
hatıralardan şikayetçi değilim.Hiçbir şeyden şikayetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.


İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Artık ne kibri nazırın, ne katibin şakşağı.
Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
Ve belki, ne yazık, hatta en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.Artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasının ki, nede kendiminki.

İşte böyle gülüm, iyice yaklaştı bana ölüm.
Dünya, her zamankinden güzel, dünya.
Dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi, başladım soyunmağa.
Bir tren penceresiydim, bir istasyonum şimdi.
Evin içerisiydim, şimdi kapısıyım kilitsiz.
Bir kat daha seviyorum konukları.
Ve sıcak her zamankisinden sarı,
kar her zamankinden temiz.

Nazım Hikmet...

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Eyl 2011 02:01:15
Bir Duyma Da Gör

Bir duyma da gurultusunu
Dallarda çıtırdayarak açılan fıstıkların,
Gör bak ne oluyorsun.
Bir duyma da gör su yağan yağmuru;
Çalan cani, konuşan insani.
Bir duyma da kokusunu yosunların,
Istakozun, karidesin,
Denizden esen rüzgarın...

Orhan Veli Kanık

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
# 08 Eyl 2011 02:31:57

Durup durup seninle karşılaşıyorum her yerde
 Karşıma çıkıyorsun her köşebaşında sen
 Kimi gün parklarda, kimi gün sokaklarda, caddelerde
 Gözgöze geliyoruz, saatlerce bir şey söylemeden.
 
Hiç değişmemiş diyorum içimden, ne güzel
 İşte yine o! Yine mahzun, yine dalgın, yine ürkek
 Hadi gel diyor dudakları. Özledim, hadi gel
 Biliyorum oysa; uzatsam ellerimi, gidecek.
 
Bu bir aldanış mı? Yoksa var oluş mu yeniden
 Söyle bir son mu? Bir başlangıç mı? Bir dönüş mü?
 Ne oldu o güzelim zamanlara ansızın uçup giden?
 
Hadi uyandır beni, söyle; gördüğüm zamansız bir düş mü?
 Hadi git, uzaklaş, yokluğuna inandır beni gerçekten
 Yoruldum, her bulduğum yerde seni kaybetmekten
 

Ümit Yaşar Oğuzcan

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Eyl 2011 02:44:19
Yaşayabilme ihtimali

Soğuk ve şehirlerarası
Otobüslerde vazgectim
Cocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle birgün veyselkarani'de haşlama
Yeme ihtimalini sevdim.

İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı
O zaman) özlemeye başladım herkesi..ve bu hasret
Öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye
Başladım sonra..

...
Yaşayabilme İhtimali - Yılmaz Erdoğan (alıntı)

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
# 08 Eyl 2011 02:48:32

Seni sevdiğim zamanlarda,
Sevda gönlümde hevenk hevenkti...
Güzel bir kadındın amma;
Gözlerin ne renkti?
Unuttum...
Başını göğsüme dayadığın an,
Saçların ne kokardı?
Ve ilk defa karşılaştığımız akşam,
Üstünde hangi elbisen vardı?
Unuttum...
Hiçbirşeyi unutmayacağımı sanırdım.
Aşk ne tatlı,
Ne yalan şeydi,
 İsmin neydi?

Şemsi Belli

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Eyl 2011 12:05:11
Aşkım İsyandır Benim

yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi
dağıt kalbini saran hasret bulutlarını
parlasın gözlerinde sonsuzluk usaresi
dalgınlık evlerinin en güzel melikesi
sevemem, tozlu raflar arasına girmeden
çöllerim kandır benim
sevemem, karanlığı bir daha devirmeden
aşkım isyandır benim
 
Nurullah Genç..

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Eyl 2011 12:16:46
HAYAT
Bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar
uzun!
Bir gülümseyişe,
bir kıpırdanışa,
bir dokunuşa
vakit ayıramayacak kadar
kısa!

Hayat

Gerçekleri sırtlayıp
taşıyamayacak kadar
ağır.
Bir kuşun kanadına konup ta
ona bile hissettirmeden
uçabilecek kadar
hafif!

Hayat

Her anını
dibine kadar yaşamaya
çalışmak için nefes nefese
koşturmayı
göze alacak kadar
dolu,
Bütün yaşadıklarının
sadece bir hayal olduklarını hissettirecek kadar
boş!

Hayat

Koskoca ömürde
"bir yalnız gün daha
nasıl geçecek,
şu saatler nasıl bitecek“
diye şikayet edebilecek kadar
muamma!
Göz açıp kapayıncaya kadar
geçen sürede
nihayete erebilecek kadar da
basit!

Hayat

Kendini oluşturan
her büyüyü,
her cazibeyi,
her rengi,
yürekleri hoplatacak,
kanlarımızı kaynatacak
kadar
parlak ve güzel!
Gözlerimizi acılarla,
hüzünlerle,
ayrılıklarla,
ölümlerle
buluşturduğumuzda,
sadece iki renk!
Gri ve siyah!

Hayat

Her anını tuvallere, yazılara, şiirlere, gösterilere döküp
sergileyebileceğin kadar
sanat!
Tek bir uyanışta,
görevinin
tek bir oyundan ibaret
tek bir rol olduğunu
fark edebileceğin kadar da
kısır ve monoton!

Hayat

Senin tek bir "evet" inle
başkalarına bölüştürüp sunabileceğin,
nefes alıp verişlerinle
"paylaştırabileceğin" kadar
hayret verici ve cömert!


Tek bir "hayır" ınla
herşeyi mahvedebileceğin,
yok edebileceğin kadar da
cimri ve densiz!

Hayat

Gerçek yaşam öykülerine
katlanabilecek gücü bulup,
bulaştırıp, daha da
büyüğünü oluşturabilecek kadar
heybetli ve zor,
Her şeyden vazgeçip
"yaşama veda etmeyi isteyecek" kadar da
güçsüz ve zayıf!

Hayat

Sevmeyi bilecek, bilmiyorsa öğrenecek
tadacak, sunacak, paylaşacak
..ve böyle sevgilerle, bütün sevgileri
çoğaltabilecek kadar
anlam'lı...
Nefreti seçip, sıçratmak,
sıçrattıkça da o pisliğe
bulaşacak kadar
anlam'sız...

Hayat

Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar
"Yaşanmaya değer"
Hayat;
onu kısaltmanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar öğretici,
Bir daha
bulunmayacak, yaşanmayacak
kadar "tek"...

Hayat

Sadece
senin dilediğin kadar
uzun!
Sadece
Senin dilediğin kadar
kısa!

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 08 Eyl 2011 12:50:44
Akla karşı tezler
1.

Gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim
düşünün: sabah çok yakın
oysa ışıltı yok ortalıkta
nerdeyse gece bitmiş ama sürmekte karanlık
henüz uyanmış bazıları
henüz uyumamış bazıları
bazıları uyanmış uykusuna doymadan
bazıları uykusuna varmadan doymuş
görüyorsunuz ilm-i hilaf ü cedel düzeniyle hayat
nasıl da sürüklüyor kendini
ve ben bunu kanıtlayabiliyorum
şu şair halimle
böylece size ey saygıdeğer erbab-i cumhuriyet
akıllı ve yetenekli olduğumu
kanıtlamış oluyorum
sizler de
bu derin bilgeliği kavrayarak
kendi değerinizi ortaya koymuş oluyorsunuz.

2.

Ütüsüz bir pantolon kadar tedbirliyim
tarihi bir gerçek kadar sıkılgan
bilmem ki Tesalyadaki Termofil
bir yiğitlik anısı
bir hayınlık anıtı mı olsa
yine bilmem quantum kuramını
öğrenen insan haklı mıdır
kendini ardıçkuşu sanmakta-
ben
yirminci yüzyılın sonlarında
en uzak uyanışlar ikliminde yaşadım
bir imparatorluk genişliğindeki gençliğim sırasında
kadınlardan daha çok birinci şubeye vardım.

3.

En mutlu insanlar belki de
baca temizleyicileridir
öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki
yüreklerini geniş, dayanıklı
aydınlık tutmak zorundadırlar
buna yükümlü sayarlar kendilerini.
Baca temizleyicileri başkalarını sevmekle kalmaz
başkalarınca sevilirler aynı zamanda
çünkü herkesi düşünmeyecek kadar mutlu
herkes tarafından düşünülmeyecek kadar mutludurlar.

4.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Bu sorunun karşılığını bulamıyorum
içinden çıkılmaz bi olay, ama önemsiz
köylüleri öldürmesek de olur
hatta onların kalın suratlarını
görmezlikten gelebiliriz
yapılacak çok şey var daha
sözgelimi ben, kendim
hiç hayıt ağacı görmemişim
görmeden ölürüm diye korkum da yok
değil mi ki albatrosu Baudelaireden
Yves Bonnefoydan semenderi öğrendim
bir gün bakarsınız
şu güzelim bilgiç beynimi kırıp
teneşir tahtası olarak kullanabilirim.

İsmet Özel

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 08 Eyl 2011 21:50:23
Boyun Eğmeden

.......Aşk, durmadan yüzüne tükürmüşse, üç kuruşluk adamların boyunduruğunda tüketmişsen en delikanlı günlerini...Çürümüşlük, yaban sarmaşıklar gibi sarmışsa her yanını... Kendini yakılmış bir çam ormanında yeşil kalmış tek ağaç gibi hissediyorsan... Aynı kavganın içindeyiz demektir kardeşim. Yaşanmamış hiçbir şeyi zamana bırakamacağımız kadar dar zamanlarda...

.......Yanı başındaki yabancılara inat, hiç tanışmadan kardeş olmak böyle birşey olsa gerek. Farklı olabilmek, hayatın anlamını unutan insan yığınlarından. Yeniden kurulacak bir dünyanın hayalini kurabilmek bir film afişinde... yahut bütün benliğimizden soyunup, tek bir notası olabilmek yeni yazılmakta olan bir devrim marşının...

Az olmak iyidir bazen kardeşim
Eksik kalmak hayata...
Hani o “yüzlerini bile görmediği insanlar için ölebilen” insanlar gibi...
Herkes, senin herşeyinken
Herkesin hiçkimsesi olabilmek...

Az olmak iyidir bazen,
Hep anlayacağını ümit ettiğin birilerini arayarak yaşamak,
Ama seni anlayacak kimse olmasa da boyun eğmeden dimdik ayakta durmak...

 
Melih Coşkun

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 08 Eyl 2011 21:57:05
OKUL


Mapus damı bana çok şey öğretti
Ama en çok sabretmeyi
Yalnızken kalabalık olmayı
Kalabalıktayken de kendimle kalmayı
Ve sürekli kavga edip
Durmadan kendimle barışmayı
Hiç göcünüp yüksünmeden
İhanetlere katlanmayı
Beş metrede beş bin metreyi yürümeyi
Ve duvarların darlığında
Dünyaları dolaşmayı
Ve hepsinden de çok
Bütün yuvarlakları yüreğimde bileyip sivriltmeyi
İnsan olmayı insan olmayı


Aziz Nesin

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK