Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Ağu 2011 03:27:45

HOŞGELDİN KADINIM

Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim.
Acıkmışsındır;
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.


Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin...


 Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.551
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.551
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2011 03:33:30
HAZAN YOLCUSUNA

Saçların yine solgun,
Bağrın elemle dolgun,
Nereye yolculuğun
Yeni bir gurbete mi?

Ben de bir kuru yaprak
Gibi seninleyim bak,
Zülfüne takılarak
Oldum gönül veremi

Gözlerim dolu melal,
Yüzün bir ince hilal,
Giderken beni de al
Beraberine emi?


Kemalettin KAMU


Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2011 04:38:14
buralarda gece uzun
gün ışığı yakındır
var git artık
bakma ardına
ölüme fazla sokulma ama
düşün ki
mevsim rüzgarlarının savurduğu
bir orman insan
sev onu, sokul, konuştur
doludur fazla üstüne varma

hep susmak
susmak...
yetmiyor bazen
işte bu yüzden
bütün ışıkları yanmalı yeryüzünün
ozanlar her şeyi anlatmalı

var git artık
acıyı aşındırma
tut
ve at sevdaya uzayan çağlayana

Yılmaz Odabaşı

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 15 Ağu 2011 08:32:14
SANA BAKMAK

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
�içinde benzetmeler olan�
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah' a inanmaktır
                  YILMAZ ERDOĞAN

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2011 10:33:37
Beyaz adam
özgürlük adına
dev bir kadın heykeli dikti
doğu denizinin kıyısına
ve her gece
altında dans ettiğimiz yıldızları
bayrak diye tutsak etti
bir bez parçasına

Beyaz adam
özgürlük gibi adaleti de
bir kadın heykeliyle simgeledi
ama elinde terazi tutan
zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için
kendisine tecavüz edenin
kim olduğunu göremedi...

Sunay Akın

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2011 11:03:57
bir dilim deniz

değil kardeşim değil
benim sevdiğim denizlerin dibi
ne mavi ne yeşil ne camgöbeği
benim sevdiğim denizlerin dibi renkli değil

bir mavi deri değil sadece
bir mavi zar değil
eti var budu var
suyun eti rüzgârın eti

su desem su
rüzgâr desem, rüzgâr değil
deniz dibinden kesilen kalın bir dilim
yıllardır gözümde, dizimde, dilimde
tadına tuzuna doymuş değilim

yaz aşı deniz aşı
denizdir her işin başı
denizle başlamalı her şey
denizle bitmeli
kelleyi koltuğa almalı
dibi görünen denizlere gitmeli


Bedri Rahmi Eyuboğlu

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.723
  • 2.105
  • 12.723
# 15 Ağu 2011 12:33:14
BİLİYORUM SANA GİDEN YOLLAR KAPALI

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yanlız seni, yanlız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Raslaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

Cemal Süreya

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 15 Ağu 2011 17:28:51
Biz Ne Ayrılıklar Görmüş Adamız 

Gitmek istiyorsan gidebilirsin
Biz ne ayrılıklar görmüş adamız
Çekinme sen de vur sırtımdan beni
Biz ne ihanetler görmüş adamız

Aldırma sen benim yalnızlığıma
Aldırma sen benim gözyaşlarıma
Boşver sende kalmış yarınlarıma
Biz kadere çelme takmış adamız.

Sevsen gidemezdin sevsen bırakamaz
Sevsen çıldırırdın seven ne yapmaz
Git bu ateş de beni kül etmez yakmaz
Biz ne cehennemler görmüş adamız

Hadi daha çabuk daha acele
Git başka kollara git güle güle
Sen de unutursun adımı bile
Biz ne vefasızlar görmüş adamız

Hep aynı hikaye hep aynı masal
Sen bu şarkıyı git başka yerde çal
Al yanı başımdan gölgeni de al
Biz ne yalnızlıklar görmüş adamız

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Ağu 2011 20:57:40

Yirmi dört saat yetmiyor seni sevmeye sevgili!
Yetmiyor yedi gün,yetmiyor ay günleri...
Uykumda da seviyorum seni...

Bunlar kısmen yalan tabi.
Ben, insan gibi seviyorum seni.
Pek romantik olamıyorum affet beni;
Okkalı cümlelerle kandıramam seni...

Mesela ben her gece rüyamda görmüyorum seni
Hayallerim var elbet senden başka,
İdeallerim...
Tek idealim sen değilsin belki ama;
Bitmesini istemediğim tek rüya sensin sevgili...

Kusura bakma sen,herşeyim değilsin sevgili!
Lakin,herşeyde bir tatsın bil ki...
Sensiz yaşarım elbet ama,
Seninle anlam bulur yaşamanın ahengi...

Yalan söyleyemem sana sevgili!
Sen benim nefesim değilsin ki...
Ben her nefeste de sevemem seni
Lakin,gördüğümde seni,
Atışlar değişir yürekteki...

Anla be sevgili!
Ne Mecnun gibi,
Ne Kerem gibi
Ben Kendim gibi seviyorum seni...

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.196
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Ağu 2011 22:19:29

Biliyorum, konuşacak birşeyimiz yok
Ama yine de gözlerini al gel
Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
Beni biri severse inanmam
Seni biri severse utanırsın.
Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel
Biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok
Ama ızdırabım sende, mutlaka al da gel.

CEZMİ ERSÖZ

Çevrimdışı cancancan111

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 19.346
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.599
  • 19.346
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 16 Ağu 2011 00:57:55
Aşk…
Üç harf ve tek hece.
Vav-ı Elif eder hizasına gireni.
Mey ile meşk ettirir saba yelini.
İbrahim kılar, idrak edeni.
Ve Nemrut’un odunu kılar, inkar edeni.

Ademoğluyuz cümlemiz ey dost. Hissiyatına ve derindeki lale kokusuna erdirebiliyorsa şu seciler seni; yanmada bir İbrahim ve anlatmada sana aşkın veznini. Dinle.. Dinle ki arif olasın, Vav ile yaşayıp Elif’e nazil olasın. Hicv-i ömründe aşka dahi yer bulasın.

Hatırlamaz mısın hayat-ı hayalinin kıssasını? Dinle o vakit, ben anlatayım…

Cennet bahçesinin ağaçları ve melekler vardı. Laleler tevhid-i haykırışların odağındaydı. Topraktan bir beden cennet toprağına serili, uyandırılmayı bekliyordu. Sebeplerin Yaratıcısı, ruhundan üfledi ve Adem uyandı.

Ruhuna üflenen Hakiki Nefes idi onu canlı kılan. Vav alemine düşmeden kendini Elif sandı. Lakin Elif’e erişmede kainattı mekan.

Aşk öğretildi, kelimelerin kitabı verildi, büyük caydırıcı inkar etti. Ve doğdu yaşam, doğdu Elif içün mekan, doğdu kainat-ı imtihan.

Peki ey dost…
Öğretilen ile aynı mı şimdi mekan?
Üflenen Nefesin idrakinde mi insan?
Ve ey dost…
İhtişam-ı şehvete kapılmadan yaşatılamaz mı canan?

Anlatılan aşkı neden yaşayamıyoruz, sordun mu kendine?
Düşüvermişti yaratıldığın toprağa bir karartı, farkettin mi?
Neyzenin üflediği hakikati dinleyebildin mi?
İzleyebildin mi Kays’ın mabed-i dergahını?
Yanacağını bile bile ateşe attın mı kendini hiç?
Yusuf-u Ken’an kıssasında buldun mu kendini?
İbrahimi sevdalar besledin mi yokluk ile?
Velhasıl-ı kelam, ey dost…
Aşkı bildiğini mi sanırsın? O zaman sen, yanılgı eşiğinde uzanmış inkar-ı hakikatin canlı tanığısın.

Aşk, O’nu seyre dalarken sükrediş kelamıdır.
Arşa açılan ellere bir bahar selamıdır.
Gökkubbenin maşuk için ağlaması ve alemin hakikat sınavıdır.
Aşığın aşk kadehi ile sarhoş olmasıdır.
Canandan uzakta olup, O’nu rüzgarın sana taşımasıdır.

Adını şehvet koyduğun değildir aşk.
Aşk, onun gözbebeklerinden kalbine açılan kapıdır.

Diyeceğim o ki…
Aşk niyet edilmiş bir namazı kılmaktır. Secdeden kalktığında ise vuslat anı ile Vav-ı Elif olmaktır. Kainatın anahtarını bulmaktır… Vav misali mütevazi olmak ve sükut ile lafz-ı ilahi olana kavuşmaktır...

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Ağu 2011 01:02:34
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 16 Ağu 2011 01:28:59
ESKİDEN

Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen
Bize...
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı
Evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının çiçeği,
Pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır,
Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı.
Merdiven çıkılır,
Aidat ödenmez,
Yönetici seçilmezdi.
Evler badanalı,
Sokaklar lambasız,
Mahalleler bekçili olurdu.
Ajans radyodan dinlenir,
Çizgi roman okunur,
Defterlere kenar süsü yapılırdı.
Hayat,
Arkası yarın gibiydi,
Kesintisizdi.
Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı.

ŞİMDİ
Şimdi,
Herkes
Yoğun,
Yorgun
Ve
Tek başına...



CAN DÜNDAR...

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.444
  • 177.518
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.444
  • 177.518
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 16 Ağu 2011 01:37:43
Konuşmasından anlaşılır insan

‘Güzel konuşmasından’Kalpten kalbe yol vardır derler.

Bunu biraz daha değiştirerek söylersek:
~Dilden kalbe yol vardır~
Gönlü yumuşak insanların
konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır.

Onlar asla kalp kırmaz. Çünkü bir mihenk vardır gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabına sunar.
En öfkeli olduğumuz anlarda bile
yüreğimizdeki karanlığı gündüz aydınlığına çevirir güzel bir söz.

“Söz ola kese savaşı, Söz ola
kestire başı
Söz ola ahulu aşı, Yağ ile bal ede bir söz.”

Katı kalpli insanlar ise, bu
mihengi yitirmiştir.
Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş
kırar, ya da göz çıkarır.
Bak bu hususta Hz. Ömer ne
diyor:
“Ey Kâbe! Seni bin sefer
yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!”

İşte dost!
Tatlı dil ve acı dil arasındaki
fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir.
Sen diline ister gül koy, istersen
bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör.
İstersen kor koy, başkalarını alev
alev yak.

Tercih senin....

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 16 Ağu 2011 03:53:03
AYDINLIK NEYİN OLUYOR SENİN?

aydınlık neyin oluyor senin
gökyüzü akraban filan mı
beni bulur bulmaz gözlerin
şimşek çakıyorum yalan mı
yüzünde yalazını gezdirdiğin
saçlarından tutuşmuş orman mı
akla ziyan bir şey elektriğin

ayışığı mavisi dudaklarından mı
o ışık zenginliği mi giyindiğin
uzay tozları mı yıldızlardan mı
elime dokunduğu an elin
güneşler açıyorum sahi ondan mı
aydınlık neyin oluyor senin

Attila İlhan

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK