Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Tem 2014 10:46:44
Öp Beni Yüreğimden Gülefşan

İçimdeki boşluk seninle damla damla dolarken,
Gözlerim yıldızların seyrine daldı, baktı öyle, Gülefşan…

Bir hüznün son çırpınışlarını hissettim sevince dönüşürken.
Bakışlarının ahusuna tutundum senli hülyalara düşerken.
Aynı şehrin havasını içime çekerken
Nefesin doldu ciğerlerime ey Gülefşan…

Öp beni kalbimden,
Gülüşün düşsün siretini okuyup hatmeden yüreğime…
Gecenin karanlığına örülürken ruhum hüzünlerle,
Arşın perdesine işlenir gözlerinden dökülen inciler…
Zamanın avucuna bırakılır herbir şey,
Ben kendimi sana bıraksam, tutmaz mısın Gülefşan..?

Annemi ocak başında ekmek yaparken
Seyredişlerimde bulduğum huzuru duydum sesinde;
Ekmek kokusu gibi güven verdi varlığın…

Sevdanın başladığı yerde hasrete alışırken,
Külfetin sonuna düştüm..
Aşk’ın senli halini yaşamaya çalışırken,
Hasretin koruna düştüm Gülefşan…

Islanan yastığım şimdi kurumaya çekilir ümit güneşinde.
Seccadeleri yıkayalım birlikte, gözyaşı ırmağında yâr…
Hadi, tut ellerimden, dua dua yürüyelim ey Gülefşan…

Kadim Dolunay

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.253
  • 230.551
  • 29.253
  • 230.551
# 02 Tem 2014 11:11:51
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama

Yarım saat erkene kurulsun saatin.

Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..

Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...

Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...

Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.

Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,

Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,

Bak güzelim kahvaltının keyfine.

Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,

Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..

Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.

Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,

Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,

Ohhh şöyle bir hafifle

Bir güzel kahve ısmarla kendine,

seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de

Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık

Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...

Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak

Çiçek görürsen kokla ,köpek görürsen okşa ,

Çocuk görürsen yanağından makas al.

Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,

Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,

Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?

Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara

Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..

Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,

Yüzünde güller açtıracak.

Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..

Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..

Saklama tabakları, bardakları misafire

Sizden ala misafir mi var bu dünyada

Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil,

Vazife yapar gibi hiç değil,

Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,

Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..

Gece evinde, dostların olsun

Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..

Arkadaşım
hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!
Can Yücel

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.136
  • 24.212
  • 5.136
  • 24.212
# 02 Tem 2014 19:55:55
BENİ UNUTMA
 
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Hala duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma..

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Çevrimdışı HAYAT7676

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 303
  • 2.815
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 303
  • 2.815
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2014 00:23:07
 Daracık bir sokakta,
Aydınlığa yürüyorum
Sokağın sonundaki ışığı
Gözlerin sanıyorum

İki adım atıyorum
Biraz yutkunuyorum
Sana yaklaştığım her an
Nefessiz kalıyorum

Aslında bir rüyasın
Çıkmayacaksın biliyorum
Sanki varmışsın gibi
Hayaller kuruyorum
Çölde susuz kalmış
Bahtsız bedevi gibi
Attığım her adımda
Ben seni görüyorum.
Zülfikar Demirel

Çevrimdışı sönmeyen ateş

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 38
  • 694
  • 38
  • 694
# 03 Tem 2014 05:21:07
Roza


bir asırı uyanmış gibiyim
her yer kül bulutu


önce
köylü bir a’vazgeçişten
tüm güzellikleri çektiler roza
sular seller gibi ceplerimize yalnızlık doldurduk

sonra
ne kadar duygumuz varsa
topladılar ruhlarımızın meydanına

kimimiz hüznün kurşun seslerinde esir bırakılırken
kimimiz kelimelerin sorgusuyla durdurulduk
kaldırım taşı bekleyişinde bir bağlılık düşerken kadınlara
tortulu sevdaların kucağına verildi çocuklar
bazıları gülüşünden tutulup götürüldü kuşlara

aşk dediler roza
dalını özleyen yaprağın gül suyu.
yıkanmak istedikçe
ihanetler ağına yakalandık
beyaz bir yol giydirildi ayaklarımıza

hatırlasana
Meryem’in babasız çocuğunu
en sevgililerinin nişanesi değil miydi
çarmıhındaki öpücük
ve dilin kutsal bir acıya kazık olarak dikilişi
herkes bir başkasına uçurumken
en çok kendine mezar oluyorsa
kanatlarımız kimdedir
uzayan bir ölümden
daha kaç kez geçilir?

bütün sevgileri kaldırmışlar
arşivin tozlu raflarına
belki de bundandı roza
tanımsız bir kadının
durmadan
bir adamın yüzünde
kendisini köşe bucak araması...

hiçbir teselli baba ocağını unutturmuyor
anneler ninnilerini söylerken toprakaltı yaşamlara
kalbimizi söküp pay edelim
yeşile kesen ne kadar ezgi varsa
toplayıp içimizdeki çocuklara örtelim
ki
üşümesin sadakatin koynu…

ayaklarımızın altı cinnet
hiçbir yol bize varmıyor roza


- yüreğinden kelebekli bir kefen getir /kendimize gidelim…-


Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2014 11:21:38
Yine mi doladın saçlarını güneşe?
Gece karası ışıklar sızıyor odama perdeden…
Ve sen doğuyorsun içime her pencereden.

Özlemim, dualarıma âmin olmuşken,
Bir âmin daha çekiyorum dualarımın ardından ‘ah’ çekerek.

Seni söyler bu rüzgar, bu gül kokusu…
Bu bendeki dert sancısı; kalbimdeki, aşk uykusu.

Gözlerini kapatıp uyuduğundan mıdır,
Geceler böyle katran karası?


Kadim Dolunay

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.705
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.705
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2014 15:37:36
"Susar kuşlar
Susar kent
Cadde...
Sokak...
Kurulur suskunun saati..."

Ahmet Telli

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 04 Tem 2014 12:26:15
Ne güzel bir yağmursun sen kirpiklerimde
Bereketisin gözlerimin,
Ne güzel bir düşsün sen öyle;
Büyülü bir gecenin ardından beliren.
Sen öyle umarsız
Yaramaz bir çocuk gibi
Ama savunmasız.
Ne güzel bir yolsun sen öyle
Bilmediğim halde yürümekten korkmadığım,
Sen ne güzel bir devasın hoyratlığımın
Deli çağımın!
Sen ah sen ;
En güzel hikayemsin sonunu yazmadığım!..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.253
  • 230.551
  • 29.253
  • 230.551
# 04 Tem 2014 13:01:11

Sevgi


Sevgi büğü gibi tel tel tüllenen
Issız ovalarda acı ruzgardır
Anlar bu duyguyu yasayıp bilen
Yüce dağlardaki eriyen kardır

Sevgi,sevgiliyi en içten sevmek
Gerekirse bu uğurda can vermek
Zor gelir aşığa geriye dönmek
Sevgiden dönmek utançtır ardır

Sevgi zor içinde gücü başarmak
Sevgi aşk yükünü dağdan aşırmak
Sevgi düz ovada yolun şaşırmak
Sevgi beyinde ur yürekte kordur.

Sevgi, Ferhatları dağlara salan
Sevgi, Mecnunları çöllerde koyan
Sevgi, Mevlanaya hakki bulduran
Sevgi, akla şimşek, gönüle ferdir


Sevgi, fakir ekmeği yoksul sofrası
Sevgi, ab-ı hayatın su veren tası
Sevgi, ölüm ile hayat arası
Sevgi, yakan ateş üşüten kardır


Sevgidir aşıkları hepten söyleten
Sevgi, sevgiliyi yıllar bekleten
Sevgi, do, re lere fa, sol ekleten
Aydında zeybekdir,Erzurum da bardır


Sevgi yayla dağında söylenen türkü
Sevgi, idealdir amaç ve ülkü
Ey sevilmeyen gönül şunu iyi bilki
Sevgi, yanardağdır, volkandır,lavdır.


Celali 11.01.2001

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 04 Tem 2014 17:17:28


       h.n.a.


GEL BUYRUĞU

Tanrının “gel” buyruğu tatlılıkla erince
Ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice?
Ne yaşamak tasası, ne dünyanın yasası,
Ne de bir kaygı kalır can yükünü derince.

Bu dirlik bir kılıçsa ölüm onun kınıdır;
İkisini birlikte verirler bir verince.
Ecel dedikleri şey erlerin kevseridir;
Gözünü kırpmadan iç, içme çağı erince.

Bir yumunca gözünü, kaybedince özünü
Çalamazsın sazını öyle inceden ince
Ne güneş kalır, ne ay; ne ırmaklar akar, ne çay;
Dünya`ya gelmedin say yağız yere girince.

Bildiğin, neyse unut, Tanrı`ya kavuştun tut,
Bir gün ölüm meleği seni yere serince.
Su gördüğün ne varsa birer birer küçük damladır,
Bir denize akıyor hepsi yerli yerince.

Bir gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır,
Ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince…

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.136
  • 24.212
  • 5.136
  • 24.212
# 04 Tem 2014 23:57:54
CAMDAN SEVGİLİ

Camdan parçalar dökülüyor ellerimden
Ne zaman tutsam kırılıyorsun
Bir bardak su koymama bile müsaade etmeden
Her seferinde topluyorum seni
Ellerim kollarım kan içinde
paramparça
paramparça aşklar yaşıyorum kendi çapımda
Susmak istiyorum konuşmamak
Seni çiğniyorum ağzımda
Sus pus!!
Boğazım kan içinde konuşamıyorum
Ellerim parçalanmış dokunamıyorum
Ayaklarıma batmışsın gelemiyorum
Kalbim kan revan hissedemiyorum
Yeniden camdan bir sevgili yapıyorum kendime

Barış AKGÜN

Çevrimdışı asyanur

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.109
  • 3.929
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.109
  • 3.929
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 05 Tem 2014 00:40:43
ANNE
 İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.

Acı nedir
Tatlı nedir... bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum.

Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini...
Tülün duvağın
Ben oldum!

Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
'Onun Annesi' diyorlar...
Bu yeter sevgilim bu yeter bana!

Bir dediğini
İki etmiyeyim diye
Öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu kırdın...
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum.. Yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum...

Layık değildim
Layık gördüler
Annen oldum yavrum
Annen oldum!

ARİF NİHAT ASYA

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 05 Tem 2014 00:54:44


       h.n.a.


KÖMEN

Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.

Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermese, gelmezse dize
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.

Anlatılmaz, yüce bir erdem olan
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan
Kan ve can vergisi olsun…Verelim!

Ülkü uğrunda gönüller delidir.
Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir
Şu ölüm adlı güzel şey… Saralım.

Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.

Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.

Görüyorsun nice hayvan yığını
Ki yapar sadece hayvanlığını.

Fakat onlar bile kendince yine
Tükürürler Kardeş’in itlerine.

O nasıl olmalı bir ruhu ölü,
Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü

Ki sanar durduğu yer it inidir,
Oysa bir şanlı şehitler sinidir.

O fuhuş uzmanı çikletli dişi,
Dişinin en kötü, en köhnemişi,

Kaplamış ruhunu çirkef yosunu,
Hiç umursar mı şehit ordusunu?

Var mıdır onca tivistin ötesi?
Adı üstünde: Köpek sosyetesi!

Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.

Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.

İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.

Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.

Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.

Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir.

Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.

Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!

Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa…

Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;
Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.

Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu,
Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu.

Günümüzden, düşünüp birçok asırlar geriyi
Analım bin kere ölmüş o ölümsüz çeriyi:

Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!

Kefenin: Vatan…
Tabutun: Cihan…

Yaşıyor ünün.
Düşünüp övün,

Damarında kan
Bir alev midir?

Yaşaman: Roman; Ölümün:Şiir.

Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.

Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.

Eşit olduğun
Şu güneş: Tuğun.

Tabutun: Vatan,
Mezarın: Cihan.

Adı yok yiğit!
Ebedi şehit!..

Onu anmakla görür Türk soyu gökçek Kömeni:
Doludizgin yarışan Tanrıkut’un dört tümeni…

Bin asır geçse de rastlanmaz onun bir eşine,
Buyruk aldım diye ok fırlatıyor evdeşine…

Bidev atlarla kılıp her yolu bir günde yarı
Yıldırımlar gibi dağlardan aşan orduları…

Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna,
Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna.

O nasıl bir yürüyüştür, ne yiğitler katarı!
Kun’u, Gök Türk’ü, Oğuz-Uygur’u, Kırgız’ı, Tatar’ı…

O batırlar ki basıp bağra kucaklar ölümü.
Özgelerden sakınıp kendine saklar ölümü.

Her zaman öyle ağırdır ki yiğitlik kefesi,
Kahramanlar gibi ölmek o günün felsefesi…

Onların sanki başak canları… Durmaz, biçilir…
Toprağın içkisidir kanları, al al içilir.

Tarihin bir olağanüstü ve şahane işi
Kür Şad’ın, Kül Tegin’in, Çağrı Beğ’in ok çekişi…

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.420
  • 70.103
  • 3.420
  • 70.103
# 05 Tem 2014 04:14:54
DÜŞ GİBİ

Bu gece bir konuk gelecek sana
Itır kokulu gün odana indiğinde
Pencerende solgun yüzüyle belirecek
Sana bu gece bir konuk gelecek
Yorgun gülüşünü tanımasan da
sürgünde söylenmiş şarkılar gibi
Yüreğine sessiz bir yağmur düşürecek
Sana bu gece bir konuk gelecek
Günün bir ucundan ölüm giriyor
Bedenin üşüsün de yüreğin üşümesin
Özlemler uçururken coşkulu sesin
Sana bu gece bir konuk gelecek
Erinçli yazlar da gelir kavuşursun
Ev içlerinin tutkulu sessizliğine
Beyaz kuşlar gibi uykular süzülecek
Sana bu gece bir konuk gelecek
Kadınım benim acımayı bilenim
Kuşkulum tedirginim sevecenim
Üşümüş su dalgın kar acılı yel
Bu gece benimle sana gelecek.

Haydar Ergülen

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.253
  • 230.551
  • 29.253
  • 230.551
# 05 Tem 2014 10:11:04
Kalplere cemreler, düşürmek gerek
Kalplerin sevdaya, eresi vardır
Hasret dağlarını aşıp da şöyle
Sevginin sevdayı, göresi vardır

Yolların yokuşu, olsa da bayrı
Olmamak gerekir, güzelden ayrı
Etmeli yürekten, sevgiyle hayrı
Güzelin güzelle, arası vardır

Sevdiysen öz içre, sevda yanmaktır
Sevginin yolunda, derde kanmaktır
Aslolan sevdayı, her dem anmaktır
Her yolun inceden, sırası vardır.

C.KURT

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK