Sevdiğiniz Şiirler

Çevrimdışı coffiner

  • B Grubu
  • 178
  • 185
  • 178
  • 185
# 18 Şub 2007 20:23:43
Adın sevdaydı... Şimdiki adını bilmiyorum"


Yokluğunda ne ateşleri hasretinle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktıgın gibi
Çölde su, mahpusta gün,
Oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun
Yasaklar koydun...
Bitmez tükenmez engeller koydun...
Şimdi neredesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?


Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
Yağmurlu havalara... Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Havalimanlarına...
Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım.
Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
Masumdum, çocuklar gibi
Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktın da ben yanmadım mı?


Biliyorsun
Bütün acılarına "yeşil ışık" yaktım olmadı.
Bütün korkularına "arka çıktım" olmadı.
Dağlara merdiven dayadım olmadı.
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı.
Sevdim olmadı-yandım olmadı-taptım olmadı...
Artık benden pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun
Biliyorum git
Ama ardında
Ağlayan bir çift göz
Paramparça bir yürek
Ve yıkılmıs bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını-daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi

Çevrimdışı kocer72batmanli

  • Üye
  • *
  • 19
  • 0
  • 19
  • 0
# 18 Şub 2007 20:41:12
HABERİN VAR MI TAŞ DUVAR?

Haberin var mı taş duvar?

Demir kapı, kör pencere,

Yastığım, ranzam, zincirim,

Uğrunda ölümlere gidip geldiğim

Zulamdaki mahzun resim.

Görüşmecim yeşil soğan göndermiş

Karanfil kokuyor cigaram

Dağlarına bahar gelmiş memleketimin
Ahmet Arif

Çevrimdışı avrenus79

  • Uzman Üye
  • *****
  • 304
  • 251
  • 304
  • 251
# 18 Şub 2007 22:23:42
Senin sana rağmen bir yüzün var,
Beklemek kadar acı, anlamak kadar derin,
Senin sana rağmen bir yüzün var
Herkesin ilk aşkına benzeyen...

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 18 Şub 2007 22:39:38
Severim ben seni candan içeri
Yolum vardir bu erkandan içeri

                    Beni bende deme bende degilim
                    Bir ben vardir bende benden içeri

Nereye bakar isem dopdolusun
Seni nere koyam benden içeri

                   O bir dilberdurur yoktur nişani
                   Nişan olur mu nişandan içeri

Beni sorma bana bende degilim
Suretim boş yürür dondan içeri

                   Beni benden alana ermez elim
                   Kadem kim basa sultandan içeri

Tecelliden nasib erdi kimine
Kiminin maksûdu bundan içeri

                  Kime didar gününden şu'le degse
                  Onun şu'lesi var günden içeri

Senin aşkin beni benden aliptir
Ne şirin dert bu dermandan içeri

 (...)                                             
                                            Yunus EMRE

Çevrimdışı favori45

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 149
  • 39
  • 149
  • 39
# 18 Şub 2007 22:45:39
bir gemi var uzakta, yelken açmış fırtınalara...
içinde sen varsın, birde ben...

fırtına'nın delicesine estiği yerdeyiz...
ellerin üşüyor, ben ellerindeyim...
gözlerimi acıtıyor rüzgar, ben yine gözlerindeyim...

bir gemi var uzakta, yelken açmış fırtınalara...
içinde sen varsın, birde ben...

pusulamız olmaksızın gidiyoruz bu meçhul yolda...
sana bakıyorum...gülümsüyorsun tüm güzelliğinle...
meydan okuyorsun hayata, meydan okuyorsun fırtınalara...

bir gemi var uzakta, yelken açmış fırtınalara...
içinde sen varsın, birde ben...

yol alıyoruz meçhule, korkusuzca...

Çevrimdışı coffiner

  • B Grubu
  • 178
  • 185
  • 178
  • 185
# 19 Şub 2007 19:30:10
Aklıma düşünce


Sen düşünce aklıma
Güneş tutulur gözlerimde
Deniz mavisinde boğulur
Acı gongu duyulur sağır sultanın
Vurur adama yalnızlık
Vurur yüreğime hasretin
Saatler durur…

Sen düşünce aklıma
Çul gibi bulutlar serilir avuçlarıma
Ağlamaksı olur tüm şarkılar
Yağmalanmış baharları hatırlatır ateş böcekleri
Bir kurban daha verir masum aşklar geceye
Yekinir sırtımdan onulmaz ağrılar…

Sen düşünce aklıma
Şah damarlarımda pusatlı bin atlı yürür
Dillerinde inancın çelik zırhı
Ellerinde al bayraklar
Gider ölümün üstüne üstüne
Gün… Zulmün yettiği gündür

Sen düşünce aklıma
Tetikler sevgiyi yediden yetmişe ülkem
İster istemez değişir düzenin dengesi
Radyasyon gibi yayılır üzerimde etkin
Tavan yapar özgürlük çığlıkları son seans
Çığ düşer hücreme sessizlik ertesi…

Sen düşünce aklıma
Bir sıkımlık can Nemrut
İki beden bol gözlerim
Üç vardiya tüter cıgara
Dört mevsim yeşil umut
Beş vakit aşka çağrıdır sözlerim…

Çevrimdışı sakin

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.253
  • 902
  • 1.253
  • 902
# 19 Şub 2007 19:38:46
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
Ataol behramoğlu

Çevrimdışı sakin

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.253
  • 902
  • 1.253
  • 902
# 19 Şub 2007 19:46:43
benim yeni okuyupta sevdiğim bir şiir"yaşadıklarımdan Öğrendiklerim"
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
Ataol behramoğlu

Çevrimdışı coffiner

  • B Grubu
  • 178
  • 185
  • 178
  • 185
# 23 Şub 2007 01:06:20
Ask yalan bir gercek.

Tam yakaladim dersin

sonra birden kayiverir elinden köpüklü bir sabun

gibi, bilirim!

Sen onunla gelecekteki günlerini hayal ederek göz

önüne getirirken

hic beklemedigin bir an da tüm hayallerin suya

düsebilir, bilirim!

Sonra baslarsin zaman zaman kirilmaya.

Üzülür aglarsin gizlice bir basina.

Ama ne care? Olan olmus bir kere.

Onunla yanlis zamanda karsilastigini anlar ve

yikilirsin, bilirim!

Ama gönül baglanmisti bir kere ve o ipi ortadan

koparmak cok aci

vericidir. Onu düsünüp sevmeye devam edersin,

bilirim!

Gökten kirmizi karin yagacagi ne kadar

imkansizsa,

o kadar imkansizdir kavusmaniz, bilirim.

Askta her zaman bir engel vardir.

En kötüsü ise insanin sevdigine bile `Seni

Seviyorum` diyememesi.

Yalan Dünya iste, Ask yalan, Sevgi yalan hersey

yalan.

Çevrimdışı aydinli03

  • Aktif Üye
  • **
  • 19
  • 54
  • 19
  • 54
# 23 Şub 2007 19:12:15
MASAL
 
Doğuda bir baba vardı
Batı gelmeden önce
Onun oğullari batıya vardı
 
Birinci oğul batı kapılarında
Büyük törenlerle karşılandı
Sonra onuruna büyük şölen verdiler
Söylevler söylediler babanın onuruna
Gece olup kuştüyü yastıklar arasında
Oğul masmavi şafağin rüyasında
Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri
Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin bilmediği bir yere
Baba bunu havanın ansızın kabaran gözyaşından anladı
Öcünü alsın diye kardeşini yolladı
 
İkinci oğul Batı ülkesinde
Gezerken bir ırmak kıyısında
Bir kıza rastladı dağların tazeliginde
Bal arılarının taşıdığı tozlardan
Ayna hamurundan ay yankısından
Samanyolu aydınlığından inci korkusundan
Gül tütününden doğmuş sanki
Anne doğurmamış da gök doğurmuş onu
Saçlarını güneş destelemiş
Yıllarca peşinden koştu onun
Kavuşamadı ama ona
Batı bir uçurum gibi girdi aralarına
Sonra bir kış günü soğuk bir rüzgâr
Alıp götürdü onu
Ve ikinci oğulu
Sivri uçurumların ucunda
Buldular onulmaz çılgınlıkların avucunda
Baba yağmurlardan anladı bunu
Yağmur suları aci ve buruktu
İşin künhüne varsın diye
Yolladı üçüncü oğlunu
 
Üçüncü oğul Batıda
Çok aç kaldı ezildi yıkıldı
Ama bir iş buldu bir gün bir mağazada
Açlığı gidince kardeşlerini arayacaktı
Fakat batinin büyüsü ağır bastı
İş çoktu kardeşlerini aramaya vakit bulamadı
Sonra büsbütün unuttu onları
Şef oldu buyruğunda birçok kişi
Kravat bağlamasını öğrendi geceleri
Gün geldi mağazası oldu onu parmakla gösterdiler
Patron oldu ama hala uşaktı
Ruhunda uşaklık yuva yapmıştı çünkü
Bir gün bir hemşehrisi onu tanıdı bir gazinoda
Ondan hesap sordu o da
Sırf utançtan babasına
Bir çek gönderdi onunla
Baba bu kağıdın neye yarayacağını bilemedi
Yırttı ve oynasınlar diye köpek yavrularına attı
Bu yüklü çeki
İyice yaşlanmıştı ama
Vazgeçmedi koyduğundan kafasına
Dördüncü oğlunu gönderdi Batıya
 
Dördüncü oğul okudu bilgin oldu
Kendi oymak ve ülkesini
Kendi görenek ve ülküsünü
Günü geçmiş bir uygarlığa yordu
Kendisi bulmuştu gerçek uygarlığı
Batı bilginleri bunu kutladı
O da silindi gitti binlercesi gibi
Baba bunu da öğrendi sihirli tabiat diliyle
Kara bir süt akmıştı bir gün evin kutlu koyunundan
 
Beşinci oğul bir şairdi
Babanın git demesine gerek kalmadan
Geldi ve batının ruhunu sezdi
Büyük şiirler tasarladı trajik ve ağır
Batının uçarılığına ve doğunun kaderine dair
Topladı tomarlarını geri dönmek istedi
Çöllerde tekrar ede ede şiirlerini
Kum gibi eridi gitti yollarda
 
Sıra altıncı oğulda
O da daha batı kapılarında görünür görünmez
Alıştırdılar tatlı zehirli sulara
Içkiler içti
Kaldırım taşlarını saymaya kalktı
Ev sokak ayırmadi
Geceyi gündüzle karıştırdı
Kendisi de bir gün karıştı karanlıklara
 
Baba ölmüştü acısından bu ara
 
Yedinci oğul büyümüştü baka baka ağaçlara
Baharın yazın güzün kışın sırrına ermişti ağaçlarda
Bir alinyazısı gibiydi kuruyan yapraklar onda
Bir de o talihini denemek istedi
Bir şafak vakti Batıya erdi
En büyük Batı kentinin en büyük meydanında
Durdu ve tanrıya yakardı önce
Kendisini değistiremesinler diye
Sonra ansızın ona bir ilham geldi
Ve başladı oymaya olduğu yeri
Başına toplandı ve baktılar Batılılar
O aldırmadı bakışlara
Kazdı durmadan kazdı
Sonra yarı beline kadar girdi çukura
Kalabalık büyümüş çok büyümüştü
O zaman dönüp konuştu :
Batılılar !
Bilmeden
Altı oğlunu yuttuğunuz
Bir babanın yedinci oğluyum ben
Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden
Babam öldü acılarından kardeşlerimin
Ruhunu üzmek istemem babamın
Gömün beni değiştirmeden
Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var :
Karşınızdakini değistirmek
Beni öldürseniz de çıkmam buradan
Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki
Fakat değişmeyecek ruhum
Onu kandırmak için boşuna dil döktüler
Açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklediler
O gün gün eridi ama çıkmadı dayandı
Bu acıdan yer yarıldı gök yarıldı
O nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı
Batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan aciz kaldı
Hâlâ onu ziyaret ederler şifa bulurlar
En onulmaz yarası olanlar
Ta kalblerinden vurulmuş olanlar
Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar
-S.karakoç-

Çevrimdışı sedanurb

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 148
  • 449
  • 148
  • 449
# 23 Şub 2007 21:53:25
şiirin her türlüsünü severim ama en çok bunu

Ben Sana Mecburum
ben sana mecburum bilemezsin
adini mih gibi aklimda tutuyorum
buyudukce buyuyor gozlerin
ben sana mecburum bilemezsin
icimi seninle isitiyorum

agaclar sonbahara hazirlaniyor
bu sehir o eski Istanbul mudur
karanlikta bulutlar parcalaniyor
sokak lambalari birden yaniyor
kaldirimlarda yagmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir aksamustu ansizin yorulur
tutsak ustura agzinda yasamaktan
kimi zaman ellerini kirar tutkusu
birkac hayat cikarir yasamasindan
hangi kapiyi calsa kimi zaman
arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu

Fatih`te yoksul bir gramofon caliyor
eski zamanlardan bir cuma caliyor
durup kose basinda deliksiz dinlesem
sana kullanilmamis bir gok getirsem
haftalar ellerimde ufalaniyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun

belki Haziran`da mavi benekli cocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir sileb siziyor issiz gozlerinden
belki Yesilkoy`de ucaga biniyorsun
butun islanmissin tuylerin urperiyor
belki korsun kirilmissin telas icindesin
kotu ruzgar saclarini goturuyor

ne vakit bir yasamak dusunsem
bu kurtlar sofrasinda belki zor
ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yasamak dusunsem
sus deyip adinla basliyorum
icimsira kimildiyor gizli denizlerin
hayir baska turlu olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin








Çevrimdışı coffiner

  • B Grubu
  • 178
  • 185
  • 178
  • 185
# 28 Şub 2007 17:34:52
          İLHAM PERİMSİN


Büyüledin gözün gamzen beninle,
Kul ettin kendine tatlı dilinle
Neyim misin benim? Kulak ver dinle,

Sen rüyam, hayalim, sen özlemimsin,
Sen benim her şeyim, ilham perimsin !

Benim için ha sen, ha sofra da aş,
Koymuşum bir kez bu aşk yoluna baş,
İster dost bil beni ister arkadaş,

Sen kısmetim, yârim, sen sevgilimsin,
Sen benim her şeyim, ilham perimsin !

Seninle dopdolu yarınım dünüm,
Duymasam sesini geçmiyor günüm,
Varsa sen de hüzün, ben de üzgünüm,

Sen sevincim, neş’em, sen kederimsin,
Sen benim her şeyim, ilham perimsin !

Degişmese fikrin kalsa da sabit,
Veyahut desen ki ; “Bitti bu iş, git”
Nafiledir, bitmez bendeki ümit,

Sen arzum, isteğim, sen dileğimsin,
Sen benim her şeyim, ilham perimsin !

Çevrimdışı sibella

  • Uzman Üye
  • *****
  • 329
  • 91
  • 329
  • 91
# 28 Şub 2007 17:43:50
    Yaşamak;
Tellerinde bulutların,

     Dalgalarında denzin,

Toprağın mayası gibi,

kendini kendi mayanla
                                    yaşamak.

Çevrimdışı MİRKELAM

  • Uzman Üye
  • *****
  • 202
  • 152
  • 202
  • 152
# 28 Şub 2007 17:48:31
Şiirin sadece bir kıtası. Adını ve şairini yazdım. İnternetten bulup okumalısınız.
Çünkü bulmaya da okumaya da değer.


                      YAĞMUR
..................
Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
..................
                                              NURULLAH GENÇ

Çevrimdışı Yorgun07

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 127
  • 40
  • 127
  • 40
# 07 Mar 2007 23:54:48
SAKARYA TÜRKÜSÜ
 
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat?

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..
 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK