Benim tecrübelerimden ve kitaplardan öğrendiklerim;
1. Davranış bulaşıcıdır. Siz sakin ve huzurluysanız bir süre sonra öğrencileriniz de sakin ve huzurlu olacaktır. Sınıfta ne kadar sinirli olursanız gerginlik o kadar artar ve çocuklarınız da daha yaramaz hale gelir. Bağırıp çağırıp azarlayarak, cezalandırarak bir sınıfı asla yönetemezsiniz. Sadece kısa süre için sindirirsiniz.
2. Çocuklar kuralları ve kurallara uymayı genellikle severler. Kuralları ilk günden sınıfla birlikte koyun ve tutarlılıkla uygulayın. Ayrıca sınıftaki günlük işleriniz için belli rutinleriniz olsun. Çocuklar neredeyse törenleşmiş rutinleri severek uygular. Ayrıca bu şekilde düzenli işleyen bir sınıf ortamında daha az problem yaşanır.
3. Boş kalan çocuk yaramazlık yapar. Dersinizin her saniyesini önceden planlayın. Asla plansız derse girmeyin. Her hafta plan hazırlamaya ayıracağınız 15 dakika size derslerde kat kat fazla zaman kazandırır. Ayrıca çocuklarınız boş kalmadığı için yaramazlığa ya da sohbete vakitleri kalmaz. Her zaman kendi planlarınızı kendiniz hazırlayın ve uygulayın. Bahanelere sığınmayın.
4. Sınıfta her zaman normal konuşma sesiyle konuşun. Siz bağırarak konuştukça çocuklarınız da bağırarak konuşmaya ve sınıf ortamı giderek bir stadyuma dönüşmeye başlar.
5. Sadece somut ödül ve cezaya dayalı yöntemler anlık olarak hızlı sonuçlar verir. Ancak ödül ya da ceza ortadan kalktığında davranış da aynı hızla söner. Deneyin, göreceksiniz. Yıldız verdiğiniz sürece kurallara uyan çocuklar bu uygulamayı iki gün aksattığınızda kuralı esnetmeye başlar. Çocuklara kuralların neden var olduğu ve neden uyulması gerektiği öğretilmeli. Bunun için de aylarca tekrar ve çaba gerekir. Karşınızdakinin bir koyun sürüsü ve sizin de bir çoban olmadığınızı aklınızdan çıkarmayın. Çocuklarınızın içsel kontrol mekanizmalarını geliştirmeniz gerekir.
6. Derslere asla geç girmeyin ve dersten geç çıkmayın. Sınıfa geciktiğiniz her dakika yeni bir olay çıkması için zemin yaratır.
7. Çocuklarınızı çok sevin ve bunu davranış ve sözlerinizle sık sık tekrarlayın. Bütün sınıf sık sık kucaklaşın. Çocuklarınızı her fırsatta öpün, okşayın, şefkat gösterin. Evdeki sorunlarınızı sınıfa taşıyın, çocuklarınızla paylaşmaktan çekinmeyin. Yeri geldiğinde sınıfta kahkalarla gülmekten ya da hüngür hüngür ağlamaktan asla korkmayın. Çocuklarınıza güvenin ve bu güveninizi onlara sözleriniz ve davranışlarınızla gösterin. Bu şekilde samimi ve doğal bir sınıf ortamında çocuklarınız kendilerini gruba ait hissederler ve daha az davranış problemi yaşamaya başlarsınız. Sevginin gücünü asla hafife almayın.
8. Yıkıcı ve yargılayıcı değil yapıcı ve sorgulayıcı olun. Sorunları çözmek için sözel ve fiziksel şiddet kullanırsanız çocuklarınız da kendi aralarındaki sorunları bu şekilde çözmekte sakınca görmezler. Zaten bu konuda sürekli olarak korkunç örneklerle yüz yüze olan çocuklarınıza siz güzel örnek olmalısınız. Çocuklarınıza karşı asla kırıcı ve aşağılayıcı sözler kullanmayın. "Tembelsin" dediğiniz bir çocuk bir süre sonra gerçekten tembel olacaktır. Kendini gerçekleştiren kehanet kavramının gerçek olduğunu unutmayın. Bu kavramı kendi lehinize kullanın.
9. Mutlaka çocuklarınızın evlerini ziyaret edin. Onları yargılamadan önce yaşadıkları hayat hakkında fikir sahibi olun. Çok yaramaz ya da sorumsuz hatta pis diye kızdığınız bir öğrencinizin bu sorununun kaynağı yüksek olasılıkla evindedir. Ve bu konuda en az kabahati olan da çocuğunuzdur.
10. Sınıfta bulabildiğiniz her fırsatta eğlenin, çocuklarınızı eğlendirin. Dozunu kaçırmadan şımarın ve çocuklarınızı da şımartın. İnsanlar rahat ve mutlu oldukları ortamlarda daha sakin ve uyumlu olurlar.
11. Sınıfınızda her malzemenin yedeğini bulundurun. Kalemi, defteri, silgisi olmayan, sıra sıra dolaşıp açacak arayan çocuk sınıf düzenini bir anda alt üst eder. Bu malzemeler için harcayacağınız para kazanacağınız zamanın yanında çok değersizdir.
12. Asla kısa sürede başarı beklemeyin. Olumlu davranış geliştirmenin uzun soluklu ve zor bir süreç olduğunu ve çok fazla tekrarla sabır gerektirdiğini unutmayın. Çocuklarınızın yaş özelliklerini çok iyi bilin. Örneğin 5,6 yaşındaki bir çocuğun 40 dakika boyunca sınıfta oturup herhangi bir işle uğraşmasını ya da sessiz durmasını beklemeyin.
13. Çocuklarınızın sevdiği çizgi filmleri izleyin, müzikleri dinleyin. Çocuklarınızın konuştuğu dili anlamıyorsanız iletişim kurma şansınız kalmaz. Teknolojik gelişmeleri yakından takip edin ve sınıfınızda kullanın. Her alanda çocuklarınızdan bir adım önde olmanız gerektiğini unutmayın.
15. Sınıfta herhangi bir problem yaşadığınızda önce kendinizi sorgulayın. Yöntemlerinizi gözden geçirin. Gerekirse değiştirin. Büyük çoğunlukla sınıf içinde yaşanan sorunların kaynağı en son olarak çocuklardır. Bunu aklınızdan çıkarmayın.
16. Çocuklarınızın nasıl davranmasını istiyorsanız siz de öyle davranın. Elinizde bir kere bile kitap görmemiş öğrencilerin kitap kurdu olmasını ya da siz her derse geç girerken öğrencilerinizin sorumluluk sahibi olmasını, siz çocuklarınızın sözünü kesiyorken ya da törenlerde öğretmen arkadaşlarınızla sohbet ediyorken onların sizi ya da başkalarını saygıyla dinlemesini beklemeyin örneğin.
17. Asla hiçbir konuda mutlak başarı beklemeyin, mükemmeliyetçi olmayın. Karşınızdakilerin çocuk olduğunu ve çoğu zaman yaramazlık yapmak zorunda olduklarını da unutmayın
ufak tefek haşarılıklara gülün geçin, kendinizi de onları da üzmeyin.
18. En önemlisi lütfen okulda öğrendiklerinizi unutmayın. Bilime sırt çevirmeyin. Çünkü öğretmenlerin düştüğü en büyük hata bu. Eğitim bir bilimdir ve bilimsel yöntemler kullanılarak uygulanması gereken bir süreçtir. Alanınızla ilgili dedikodular ve hurafeler yerine bilimsel gelişmeleri ve yayınları takip edin. Bahanelere sığınmayın ve çok okuyun. Yeniliklere açık olun. "Kitaplarda yazanlarla sınıf çok farklı, okulda öğrendikleriniz hiç bir işe yaramaz" gibi sözlere kulak asmayın. Yoksa yeni mezun olduğu halde 50 yıl öncenin artık hiçbir geçerliliği kalmamış yöntemlerini uygulayan, el yordamıyla ilerlemeye çalışan sıradan bir öğretmen olmaktan öteye gidemezsiniz.
Bu kadar uzun yazdım. Kusuruma bakmayın. Benimki mesleki deformasyon
"Senin sınıfın dört dörtlük mü?" Diye sorarsanız elbette değil. Ancak ben de yavaş yavaş öğrenmeye çalışıyorum.