Meslekte onuncu yılım. İnanmak istemesemde öğrencilerin refah seviyeleri yükseldikçe başarısızlıklarının, ailelerinden yanlış destek görerek saygsızlıklarının arttığını görüyorum
İstisnalar elbette var ama can sıkıcı olan sayının giderek artması.
Tabiki materyal, araç-gereç eksiklikleri etkiliyor ders işleyişini. 2 saatte anlatabileceğimiz bir konuyu yetersizlikler yüzünden 4 saat ya da daha fazlası sürede anlatabiliyoruz. Ama anlatabiliyoruz sonuçta.
Beni derinden etkileyen velilerin durumu
bende veli olacağım Allah izin verirse. Empati kurmaya çalışıyorum. Ama hatalar gün gibi ortada.
1. Sınıf okuturken 2011 de, geleceğin ele avuca sığmaz öğrencisinin annesi çıkageldi birgün. Gayet rahat, matematikte bir konuyu benim yanlış anlattığımı söylüyor. Dişlerimi sıktım, baktım yüzüne. Anlamadım sanıp aldı eline tebeşiri. İşte şunu şöyle yapmışsınız, böyle olması gerekmez mi dedi
Buyrun... bir öğretmenin en sevmediği an olsa gerek. Anlattım artık ne yapayım. Matematikte sonuca birçok yoldan ulaşılabilir falan filan....
Öğretmeni kötülemek öyle basit ki. Ben buna katlanamıyorum. Bana dediklerini çocuğunun yanında da dedi kesin, o çocuğun bana olan bakış açısını düşünebiliyor musunuz
Ailesine sırtını dayamayı öğrenen, herşeyin önlerine hazır getirildiği bir nesil görüyorum en azından çevremde. Ve üzülüyorum.
Önce velinin öğretmene değil öğretmenlik mesleğine olan saygısı geri getirilmeli. Öğretmenlik mesleği saygınlığı tekrar kazanabilmeli...
Gerisi gelir diye düşünüyorum.