Süpermeni Beklerken

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 28 Haz 2016 09:12:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
yeterince beyin göçü var ellerinde bill gates google kuran cocuklar facebookun kurucusu ve bunların  altında çalışan dünyada iyi egitim almış yeteneklii kişilerin çogu beyin göçü adamlar marsta su arıyor biz hala süpermeni beklerkeni izliyoruz egitim sistemlerini tartışıyoruz Hindistandanda bir bölge Kandela ,eğitim sistemini bir araştırın bire bir Türkiyeyi anlatıyor değişimleri gözlemleyin
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Amerika'da uygulanan eğitim sistemi ile Türkiye'de uygulanan eğitim sistemi arasında ne fark vardır?
Dünyanın her yerinde eğitim / öğretim problemleri AYNIDIR.
Dolayısıyla, çözüm ve çözüm önerileri de AYNIDIR.

ABD'de yetenekleri ortaya çıkaran sistemin aynısı Dünya'nın her yer yerinde olduğu gibi Türkiye'de de uygulanmaktadır.
Marsta su arayan kişilerin yetiştiği eğitim sistemi  Dünya'nın her yer yerinde olduğu gibi Türkiye'de de uygulanmaktadır.
Hindistan'da uygulanan eğitim sistemi ile Türkiye'de de uygulanana sistem arasında fark yoktur.

Aksini iddia edenler FARKI örneklerle açıklayabilirler.

Çevrimdışı mehtap4173

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 609
  • 6.248
  • 609
  • 6.248
# 28 Haz 2016 09:25:21

6 farklı ülkede 10 dan fazla okulu inceleme şansım oldu.
Ev okul diye bir uygulamaları var.Öğrenciler okula girerken ayakkabılarını çıkarıyorlar.Öğretmeninin anlattığı hikayeyi dinlerken yerde halı üzerinde uzanıyor yada elindeki bir oyuncakla oynuyor.

İzlanda bir ada ülkesi neye ihtiyaç var? Öncelikle her insan yüzme bilmeli değil mi?
Her okulun 100-200 metre yanında termal havuzlar var. Öğrenciler haftada 3 gün yüzme kursuna gidiyor.(Zorunlu ve ücretsiz)

Avusturya dağcılık öğrenmek zorunda çünkü her an çığ tehlikesi var.Gittiğim okulda halkada açık 100 metreye yakın tırmanma alanı vardı. Çünkü bu bilgiye sahip olmalılar.Uzman dağcılar tarafından zorunlu eğitim alıyorlar.

Atıklardan çanta yapmayı öğrenenler mi istersiniz, bahçelerinde uzun atlamadan tutun, öğrencilerin duvarlarını boyadığı alanların olduğu okullar mı?
Bizde kaynaştırma öğrencisi denilen öğrenciler onlarda da var.Her öğrenciye ayrıca bir yardımcı öğretmrn veriliyor. Bir sınıfta 3-4 öğretmen olabiliyor.
Bunlar şimdilik aklıma gelenler sayın hocam...

Çevrimdışı smyi

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.628
  • 34.099
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.628
  • 34.099
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Haz 2016 09:38:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
6 farklı ülkede 10 dan fazla okulu inceleme şansım oldu....


demek onlarda okul işe yarar bilgiler öğretiyormuş...
bizim 3 tarafımız denizlerle çevrili fakat daha bu sene bile boğulan çocuk sayısı onları aştı.eğer adam gibi yüzme eğitimi verilse bu olmazdı.
her tarafımız dağ, fakat dağcılık yapan dağa tırmanan(profesyonel olarak), çok az.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 28 Haz 2016 16:42:45
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
6 farklı ülkede 10 dan fazla okulu inceleme şansım oldu.
Ev okul diye bir uygulamaları var.Öğrenciler okula girerken ayakkabılarını çıkarıyorlar.Öğretmeninin anlattığı hikayeyi dinlerken yerde halı üzerinde uzanıyor yada elindeki bir oyuncakla oynuyor.

İzlanda bir ada ülkesi neye ihtiyaç var? Öncelikle her insan yüzme bilmeli değil mi?
Her okulun 100-200 metre yanında termal havuzlar var. Öğrenciler haftada 3 gün yüzme kursuna gidiyor.(Zorunlu ve ücretsiz)

Avusturya dağcılık öğrenmek zorunda çünkü her an çığ tehlikesi var.Gittiğim okulda halkada açık 100 metreye yakın tırmanma alanı vardı. Çünkü bu bilgiye sahip olmalılar.Uzman dağcılar tarafından zorunlu eğitim alıyorlar.

Atıklardan çanta yapmayı öğrenenler mi istersiniz, bahçelerinde uzun atlamadan tutun, öğrencilerin duvarlarını boyadığı alanların olduğu okullar mı?
Bizde kaynaştırma öğrencisi denilen öğrenciler onlarda da var.Her öğrenciye ayrıca bir yardımcı öğretmen veriliyor. Bir sınıfta 3-4 öğretmen olabiliyor.
Bunlar şimdilik aklıma gelenler sayın hocam...
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Açıklamalarınızdan anladığım kadarıyla "sistemi" değil sistemin parçalarını inceleme imkanınız olmuş.
Okula girerken ayakkabı çıkarmak, Kuzey Avrupa ve Asya ülkelerinde (Güney-Kuzey kore, Hindistan, Japonya, Endonezya vs.) yaygın bir uygulamadır.
Bu bir kültürdür. Cumhuriyet öncesinde ülkemizde de yapılan bir uygulamaydı.

İzlanda konusundaki düşüncelerimi paylaşmadan önce bazı VERİLERİ paylaşmak istiyorum.
İZLANDA nüfusu (2013 sayımına göre) 323.810  kişidir.
Üniversite dahil tüm kademelerdeki azami öğrenci sayısı 60.000 civarındadır.
Türkiye'de sadece özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin sayısı asgari 850.000'dir.
Türkiye'de (termal havuzu olan, yüzme öğrenme zorunluluğu olan vs.) İzlanda şartlarında (kalitesinde) eğitim - öğretim gören 60.000 öğrencinin okuduğu okulların listesini vermemi ister misiniz?
(Araştırmaya vakıf okullarından başlayabilirsiniz.)

Şimdi İzlanda eğitim - öğretim sistemini anlamak için İzlanda Milli Eğtim Bakanı gibi düşünelim.
- İzlanda'da yaşayan öğrencilere ne öğretmeliyim?
- Otomobil tamirini öğretsem... Avuç içi kadar yer, kaç tane otomobil var, kaç otomobil arızalanacak kadar çok kullanılıyor. Yok otomobil tamircisine ihtiyacımız olmaz.
- Buzdolabı tamircisi... Ülkede güneşi göremiyoruz, buzdolabı kullanan insan mı var ki tamirci yetiştireyim?
- İnşaat yapmayı öğretsem... Ülkede nüfus artışı mı var? Yılda üç beş bina yapmak için öğrencilere inşaat yapmayı mı öğreteyim. Gerekirse komşu ülkeye bir kaç öğrenci gönderir öğrenmelerini sağlarım.
- ...
- İyi de ben bu öğrencilere ne öğreteceğim? En iyisi yüzme öğreteyim. Hem öğrenciler eğlenir, hem de ben bir şeyler öğretiyormuş görüntüsü vermiş olurum :)

Dünyanın her yerinde "öğrencilere ne öğretelim?" sorusu sorulur ve aynı cevap verilir matematik, fizik, kimya, dil bilgisi....
Bazıları çeşni olsun diye araya yüzmeyi sıkıştırıverir.
Bazıları da, çeşni olsun diye okulda boya üretir, bilgisayar montajı yapar, mobilya üretir vs.
Son zamanlar elektrikli otomobil yapmak, çeşitli işlevleri olan robotlar üretmek modası da yaygınlaşmaya başladı.
Maksat çeşit olsun :)

Adana Ceyhan'da bulunan Haydar Aliyev Endüstri Meslek Lisesi'nde günde 2 ton boya üretiliyor ...
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Okullara gönderilen bilgisayarların montajını yapıldığı yer : Ankara Yenimahalle Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

KAYSERİ’de Endüstri Meslek lisesi ögrencileri ve öğretmenleri elektrikli otomobil yaparak fuarda sergiledi.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Yozgat Yerköy Endüstri Meslek Lisesi Robot Yarışmasında Birinci Oldu
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 Haz 2016 08:15:59
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Waiting for Superman / Süpermeni beklerken belgesel filminden alıntılar :
  • "Bak Howard, şunu söylemek isterim. Bu sınıf '2- 80- T'lerden biri."
    Sözünü ettiği bir sözleşme maddesiydi.
    "Limonların dansı" dediğimiz bir şey.
    - Ne dediniz?
    - Limonların dansı.
    Tam anlamıyla işlevsiz bir sisteminiz olduğunda becerikli insanların garip şeyler yaptığını görürsünüz.
    Milwaukee'de buna limonların dansı denir. İşleyişi şöyledir.
    Okul müdürlerinin limonları vardır. Bunlar kronik kötü öğretmenlerdir.

    Bunu bilirler. Diğer öğretmenler de bilir. Tüm okul bilir.
    Ama sendika sözleşmesi onları kovamayacağınızı söyler.
    Onun için de yıl sonunda müdürler toplanır ve limon dansı yaparlar.
    Fred, Jack'e kendi limonlarını verir. Jack, kendi limonlarını Sally'ye verir. Sally de Greg'e kendi limonlarını verir. Limon dansı budur.
    Müdürler, dans sonunda başlarına kalan limonların başlarından attığı limonlardan daha iyi olabileceği umudunu taşır.

    Sonunda bu yıl, limonlarını alıp limonata yapabilecektir.
    Her eyaletin bu konuya yaklaşımı farklıdır.
    Bazı eyaletlerde, "çöpü gönder." denir.
    Bazılarında da "hindiyi koştur."
    (Türkiye'de bu uygulamanın adı sürgündür. )
  • New York'ta da farklı bir uygulama vardır.
    Sürekli geç gelmekten, cinsel tacize kadar değişik nedenlerle suçlanan ve yetersiz bulunan iş güvenliğine sahip öğretmenler dış dünyanın "bakınma odası" dedikleri yeniden görevlendirme merkezine gönderilerek disiplin  soruşturması için bekletilirler.
    Burada toplanan 600 öğretmen maaşlarının tamamını alıp diğer haklarından da yararlanarak, günde yedi saat bir şeyler okuyup kâğıt oynayarak zaman öldürüyorlar.
    Bakınma odasında ortalama olarak üç yıl geçiriyorlar.
    Haklarındaki soruşturmalar, bir ceza davasının sekiz katı zaman alıyor.
    New York kentine maliyeti de yılda 100 milyon dolar.
    Daha büyük bir grup olan başarısız öğretmenlerle ilgilenen ise hiç yok.
    Öğretmenlerimizin en kötü yüzde altı veya yüzde onunu işten çıkarıp yerlerine sıradan öğretmenler alabilseydik ABD öğrencilerinin ortalama düzeyini şu anda dünya birincisi olan Finlandiya düzeyine getirebilirdik.
    Illinois eyaletinin 876 okul bölgesi var.
    Bunlardan sadece 61'i, "tenure"ü olan bir öğretmeni işten atmaya çalıştı.
    Bu 61 girişimden sadece 38'i, söz konusu öğretmeni atmayı başarabildi.
    Şimdi bunu diğer mesleklerle karşılaştıralım.
    Doktorların 57'de biri, tıbbi lisanslarını kaybediyor.
    97 avukattan biri, hukuk lisansını kaybediyor.
    Ama öğretmenlerin 2500'de biri, öğretmenlik lisansını kaybediyor.

Limon dansı, çöpü gönder, hindiyi koştur, sürgüne gönder vs.
Problem çözülmesin UYGULAMALARIDIR.
ÇÖZÜM isteniyorsa :
Maaş ödeyenin ve sistem dışına çıkaranın öğretmen olduğu bir sistem...

Çevrimdışı mehtap4173

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 609
  • 6.248
  • 609
  • 6.248
# 29 Haz 2016 17:42:03
" İyi de ben bu öğrencilere ne öğreteceğim? En iyisi yüzme öğreteyim. Hem öğrenciler eğlenir, hem de ben bir şeyler öğretiyormuş görüntüsü vermiş olurum :)"

Yukarıda saydıklarımdan bu sonuca mı vardınız?Sanırım söylemek istediklerimi ifade edemedim.  İnanın bu kadar basit değil. Konuyu uzatıp söylediklerimin ispatına gitmeyeceğim.


 

Amacım sizin iddianızı çürütmek değildi.
Size muhalefet olsun diye de yazmadım.
Bu ülkede yaşayan milyonlarca insanız.
Farklı düşünceler bizi zenginleştirir.
Elbette ülkemizde de çok farklı, özel çalışmalar yapan okullar var. Örneklerde vermişsiniz. Paylaşımlarınız için teşekkürler.
İyi çalışmalar..

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Haz 2016 08:44:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yukarıda saydıklarımdan bu sonuca mı vardınız?Sanırım söylemek istediklerimi ifade edemedim.  İnanın bu kadar basit değil. Konuyu uzatıp söylediklerimin ispatına gitmeyeceğim.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde konuya yazdığım 2. mesajda muhataplarımızı "Doğru anlama" nın çok düşük ihtimal olduğu noktasında verileri paylaşmıştım.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde Alev Alatlı'nın "Viva La Muerte! • Yaşasın Ölüm" kitabından alıntı olarak şu cümleleri paylaşmıştırm :

- "Ne kadar garip," dedi, "Farkında mısın, ne kadar Türk bir tutum sergiliyorsun?"
Günay Rodoplu'nun arkadaşı  :
- "Nasıl, yani?"
Günay Rodoplu :
-  'Değer mi' diye bakıyorsun. 'Allah'ından bulsun,' tavrı bu.
Adam yere tükürür, sinirlenmeye değer mi?
Terbiyesizlik yapar, muhatap olmaya değer mi?
Körü körüne iddia eder, tartışmaya değer mi?

Sizin söylediklerinizi yanlış anlamış olabilirim. Sözlerinizden ne anladıysam ona göre bir cevap yazdım.
Eğer düşünceleriniz "Basit değilse", tartışarak değerli olduğunu göstermeniz gerekir. "Allah'ından bul" tavrı hiç kimseye bir şey kazandırmaz.
Yanlış anlaşılmaları düzeltmediğimiz sürece yanlış anlaşılmalar çoğalarak birbirimizi anlamamızı imkansız hale getirecektir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Haz 2016 08:48:01
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Waiting for Superman / Süpermeni beklerken belgesel filminden alıntılar :
  • (Geoffrey Canada : ) İyi bir öğretmen olmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum.
    İngilizce ve Sosyal Bilimler öğretmenliği yaptım.
    Bu dersleri iki, üç yıl geriden gelen lise öğrencilerine verdim.
    Ne kadar hazırlanırsam hazırlanayım, ilk iki yıl çok kötü bir öğretmendim.
    Evet, diğer öğretmenlerden iyiydim ama hepimiz çok kötüydük.
    Öğrencileri harekete geçiremiyorduk.
    Mesleğimi hakkıyla öğrenip iyi bir öğretmen olmam üç yıl sürdü. Beş yıl sonra da uzman öğretmen oldum.
    Geoffrey Canada değişim için bastırdıkça, sistemin son derece dirençli ve reformlarına karşı çıkan gücünü, attığı her adımda hissetti.
    Bunun üzerine çözümü başka yerde arayan küçük bir grup öğretmen ve veliye katıldı.
    90'ların başlarıydı. Bazı yerleşim birimleri, bölge okullarının ve sendikaların kurallarına bağlı olmayan, ancak bazı koşulları olan ÖZERK OKULLAR açılmasına izin vermeye başladılar.
  • Özel girişim okulları, deneysel bir uygulama olarak başladı.
    Bunlar devlet parasıyla kurulmuştu ama yönetimleri bağımsızdı.
    Sınırlı sayıda yer olduğunda, yasal olarak kura çekmek zorundaydılar.
    Geoffrey Canada, New York City'nin performansı en kötü bölgesinde bir özel girişim okulu açmak için başvuruda bulundu.
    Harlem'in merkezinde 97 blokluk bir yer seçtik.
    Çocukların, eğitim açısından en kötü sonuç aldığı bölge.
    Biz de en kötü olduğu için buraya geldik.
    Bu 97 blok, koruyucu ailelerin en yüksek oranda bulunduğu bir yer.
    İşsizlik oranı New York City'nin diğer bölgelerinden iki kat fazla.
    Pek çok uzman, en yetkin eğitmenlerin bile, çocukların evlerinden getirdikleri sorunları aşamayacağını düşünüyordu.
    Ancak Geoffrey Canada, kendisinden önceki reformcuların başarısızlıklarına karşın, bu Harlem ailelerine bir söz veriyordu.
    Çocuğunuz bu okula gelirse, onu üniversiteye sokacağımızı garanti ediyoruz. Çocuklarınız bu okula girdikten sonra onun ve sizin yanınızda olacağız.
    Üniversiteden mezun oluncaya dek.
    Ben devlet okulu sisteminde büyüdüm.
    Bir ekonomi öğretmenimiz vardı.
    Ama öğretmek istemiyordu.
    "Siz öğrenseniz de öğrenmeseniz de, ben paramı alıyorum," dediğini duyduğunuzda, bu sözü unutamıyorsunuz.
    Hiçbir ebeveyn çocuğunun okulda böyle bir şeye tanık olmasını böyle bir söz duymasını istemez.

Geoffrey Canada (13 Ocak 1952 doğumlu) bir Amerikan eğitimci, sosyal aktivist ve yazar.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Amerika'da 90'lı yılların başında uygulamaya konulan ve özerk okullar, özel girişim okulları gibi tanımlamalar yapılan okulların genel adı  "charter okullar" dır.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Maaş ödeyenin ve sistem dışına çıkaranın öğretmen olduğu bir sistem...
cümlesi ile ifade ettiğim sistem için örnek teşkil eden uygulama...
Bu tür uygulama ülkemizde de teşvik kapsamındadır.

Devlet öğrenci başına yaptığı harcamayı okul yönetimine veriyor.
Okul bakanlığın belirlediği standartlara uymak zorunda ve bakanlığın denetiminde  oluyor.
Artı özelliği, başarısız öğretmen kolaylıkla sistem dışına çıkarabiliyor, başarılı öğretmen kolaylıkla ödüllendirilebiliyor.

Bu sistemin yaygınlaşması gerekiyor. Tüm okulların bu yönteme dönüştürülmesi azami VERİM için zorunluluktur.
16 Mart 2010 tarihinde [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde açtığım konudan beri bu yöntemi savunmaktayım.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Tem 2016 08:48:49
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Waiting for Superman / Süpermeni beklerken belgesel filminden alıntılar :
  • Washington D.C. devlet okullarının geleceği konusunda fırtınalar kopuyor.
    Tartışmanın odağında yeni Eğitim Müdürü Michele Rhee var.
    D.C. Eğitim Müdürü Michele Rhee, isim vermiyor ama bu hafta içinde otuzdan fazla okul müdürü görevden alınacak.
    Bölge yönetiminin yaklaşık 24 devlet okulunu kapatmayı planlaması da veliler ve öğretmenleri son derece öfkelendirmiş durumda.
    57 öğretmen ve 77 destek personeli yeni iş başvuruları yapacaklar.
    Michele Rhee için duyulan heyecan birkaç ay içinde yitip gitmişti.
    D.C. Genel Merkezinde yüzden fazla kişinin işine son vermiş, 23 okul kapatmış, okul müdürlerinin dörtte birini kovmuştu.
    Bunlar arasında kendi çocuğunun gittiği okulun müdürü de vardı.
  • Hızlı bir şekilde bir kentin en sevilmeyen kişisi olmak istiyorsanız birisine bir okul kapatacağınızı söyleyin. 23 taneye gerek yok.
  • Çocuğunuz için daha iyi bir okul istiyorsanız, bu seçenekler konusudur. Ama sistem oldukça karmaşıktır.
  • Okumada geride kalan tüm çocuklara bir öğretmen veriliyor ve çocuk diğerlerine yetişinceye kadar onunla ilgileniyor.
    Okul bitinceye kadar kaç tane kitap okuyacağını düşünüyorsun?
    - Herhâlde geçen yıl okuduğum kadar.
    - Yani kaç tane?
    - 105
    - Vay! Sahi mi?
    - Oraya saat 7.45'te yetişmek için sabah beşte bile kalksak önemli değil. Öyle gerekiyorsa yaparız.
    Üçüncü sınıftan mı başlıyorsunuz, anaokulundan mı?
    - Anaokulundan.
    - Öyle mi? Vay!
    O zaman üçüncü sınıfa geldiklerinde fazla zorlanmıyorlardır.
  • Amerikan devlet okulları 1970'lere kadar dünyanın en iyileriydi.
    Devlet okullarının filmler ve TV'deki imajları bir ideali yansıtır.
    Sanki yanlış bir mahallede doğacak kadar şanssız bile olsanız eğitimle kendinizi kurtarabilirmişsiniz gibi.
    Devlet okulları, yaşamamız gereken bir sıkıntı değil.
    Daha çok, hayatımızın en önemli formasyon deneyimidir.
    1900 yılından bu yana ABD devlet okullarından yüzden fazla Nobel ödüllü kişi, on tane Başkan ve sayısız ünlü Amerikalı mezun olmuştur.
    Amerikalılar, gençlerini eğitmekte dünyaya öncülük yapıyorlardı çünkü özgür denebilecek bir eğitim sistemimiz vardı.
    40- 50 yıl önce de iyi sayılabilecek bir durumdaydı.
    Gerçek anlamda bir küresel rakibimiz yoktu. Gerçekten yoktu.
    Nixon, Çin'e açıldığında herkes şöyle düşünmeye başladı.
    Biliyor musunuz, her bir Çinli'ye bir tane diş fırçası satsak milyarlarca dolarımız olur, çok kalabalıklar.
    Ama onların bize diş fırçası satabileceği aklımıza gelmemişti.
    1970'lerden sonra ABD okulları, dünyanın geri kalanına ayak uyduramamaya başladı.
    30 gelişmiş ülke arasında matematikte 25. ve fen bilimlerinde 21. sıradayız.
    Öğrencilerimizin en iyi yüzde beşi, yani en iyiler 29 gelişmiş ülke arasında 23. sıradalar.
    Hemen hemen tüm kategorilerde geride kaldık. Biri dışında.
    Aynı araştırma, bu sekiz ülkenin matematik becerilerini inceledi ve ABD sonuncu geldi.
    Sonra araştırmacılar öğrencilere başarılı olup olmadıklarını sordular.
    "Matematikten iyi not alırım."
    Amerikalı çocuklar, kendine güven sıralamasında birinci oldular!

İşten çıkarıp (yerine yenisini almamak şartıyla), okul kapatarak eğitim / öğretim sisteminde reform yapmaya çalışan bir idareci...
Sistem dinamik bir yapıya sahip değilse, gelişmelere bağlı olarak değişimler olmuyorsa eninde sonunda geri kalacaktır.
Ülkemizdeki eğitim / öğretim sistemi DİNAMİK YAPIDADIR gelişmelere bağlı olarak sürekli değişimler yapılmaktadır.
STATÜYÜ koruma taraftarları bu değişimi anlayamamakta var güçleriyle direnmektedirler.
Gelişime / değişime direnen geride kalmaya mahkumdur.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Tem 2016 07:37:09
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Waiting for Superman / Süpermeni beklerken belgesel filminden alıntılar :
  • California Eyaleti Üniversite Sistemi, lise mezunlarının en iyi üçte birini almak üzere tasarlanmıştır.
    Ama bunların çoğu yeterli düzeyde değildir.
    Kabul edilen öğrencilerin yüzde 50- 60'ını, üniversite düzeyinde ders alabilmeleri için yeniden hazırlamaktadırlar.
    Woodside Lisesine bakalım.
    9. sınıfın 100 öğrencisinden 62 tanesi mezun olacak ve sadece 32 tanesi dört yıllık üniversite için hazır durumda bulunacak.
    Ama Summit Prep'de, 100 öğrenciden 96 tanesi mezun olacak ve tümü dört yıllık üniversite için hazır durumda bulunacak.
    Woodside aslında, tasarlandığı şekilde işlevini yapıyor. Ama 50 yıl önce. Yönlendirme sistemi, o zamanın gereklerine göre biçim alıyor.
    Lise mezunlarının yüzde 20'sinin üniversiteye girmesi bekleniyordu.
    Bunlar da doktor, avukat ve genel müdür olacaklardı.
    Sonraki yüzde 20, muhasebeci, yönetici ve bürokrat gibi beceri isteyen mesleklere gireceklerdi.
    En alttaki yüzde 60 ise işçi olacaktı.  Çiftçi ve fabrika işçisi gibi.
    Savaş sonrası gelişen ekonomide herkese iş vardı.
    Woodside gibi okullar, yararlı işgücü sağlamakta paylarına düşeni yaptılar.
    Sorun şu. Okullarımız değişmedi ama çevrelerindeki dünya değişti.
  • Günümüzde üniversiteye gitmezseniz, Amerika'da işiniz zor demektir.
    Ama bu arada Amerika'nın da işi zorlaşır tabii.
    2009'un sonunda işsizlik oranı yaklaşık yüzde 10'du.
    Ama ileri teknoloji endüstrisi, işgücü ihtiyacını karşılayacak yeteri kadar kalifiye eleman bulamıyordu.
    Dünyanın diğer ucuna gidip ihtiyaç duydukları mühendis ve programcıları oradan buluyorlardı.
    Bir ekonominin iyi işlemesi için gerekliliği kanıtlanmış tek şey iyi eğitim görmüş işgücüdür.
    İnsanlar bu ülkenin ekonomik başarısı konusunda paniğe kapılıyor.
    Bunu sağlamanın bir tek yolu vardır.
    Bill Gates, okullarımızın durumu konusunda çok endişeliydi.
    Kongre'ye düşüncelerini aktardı.
    Vatandaşlarımız matematik, fen ve mühendislikte iyi eğitim almazlarsa teknolojik gelişmeyi temel almış bir ekonomiyi, sürdüremeyiz.
    Bu konuda başarılı olmazsak, küresel ekonomiyle yarışamayız.
    Eksiğimiz sadece matematik ve fen bilimleri mezunları değil.
    2020 yılında, Amerika'da 123 milyon yüksek nitelikli, yüksek ücretli iş olacak ama sadece 50 milyon Amerikalı bu işleri alabilecek kadar kalifiye olacak.
  • Bundan yirmi yıl sonra bu ülkenin ne kadar güçlü ve ne kadar eşitlikçi olacağını, ana hatlarıyla bu sorun belirleyecektir.
    Geoffrey Canada, özel girişim okulunun kapılarını açtığında iki veya üç sınıf geride kalmış çocukların geldiğini gördü.
    Beraberlerinde orta sınıf öğrencilerde olmayan sorunları da getiriyorlardı.
    Yoksulluk, suç ve huzursuz evler.
    Bölgesinde bulunan çocuklar, üniversiteye gidenlerden çok cezaevine girmiş insanları tanıyorlardı.
    Onlarca yıldır yapılan testler, zengin ve yoksul çocuklar arasında bir başarı uçurumu olduğunu gösteriyordu.
    Zaman içinde her yola başvursak da, bu durumu düzeltemedik.
    İleri düşünceli eğitimciler bile bu uçurumun asla kapanmayacağını düşünmeye başlamışlardı.
    Hatta bu okulların önünden geçen bizler bile belki aynı karanlık varsayımları aklımızdan geçirdik.
    Bu en yoksul mahallelerde yaşayan çocuklar asla bir şey öğrenemez.
  • 1947'de, pek çok kişi ses duvarının asla aşılamayacağını düşünüyordu.
    Bilim insanları bile, ses hızına yaklaşan en hızlı uçaklarımızın dağılacağına inanıyordu.
    Camları kırılacak, metal yırtılacaktı. Bu inanç pek çok pilotu yerde tutarken bilimin de ilerlemesini engelliyordu.
    Chuck Yeager'a kadar. Mühendislerin yaklaşık yarısı, ses hızını aşıp başarıyla uçmamıza hiç şans tanımıyordu.
    O bir duvar, diyorlardı.
    Uçak kontrolden çıkıp, dağılacaktı.
    Ama ben olaya öyle bakmıyordum.
    Okullara çekidüzen vermek için gelen hemen hemen herkes çocukları, kaybolmalarından sonra kurtarmaya çalışıyordu.
    Kendisinden önce gelen reformcuların başarısızlığına tanık olan Geoffrey Canada, sorunlu bölgelerdeki okulların işleyişini, yeniden düşünmesi gerektiğini biliyordu.

STATÜKOYU (Süregelen düzenin korunması durumu) korumak...
Çoğumuzun yaptığı budur.
Problemlere yeni bakış açıları, yeni yöntemler önermek, yeni uygulamalar geliştirmek çoğumuz için zordur, yapmayız / yapmak istemeyiz / yapılmasını istemeyiz / yapana engeller çıkartırız.
Statükoyu korumak için ne gerekiyorsa yaparız.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Tem 2016 08:18:33
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Waiting for Superman / Süpermeni beklerken belgesel filminden alıntılar :
  • Bu sıralarda Houston'da, David Levin ve Mike Feinberg adında artık yılmaya başlamış ve başka yöntemler arayan iki öğretmen vardı.
    Levin'in odasının karşısında Harriet Ball adında çok deneyimli bir öğretmen ders veriyordu.
    Dikkat edin ve hangi ölçeği seçeceğinizi gösterin bana.
    Hangi ölçekleri seçeceksiniz?
    Litre mi?
    Çocukların matematik terimlerini öğrenmekte zorlandıklarını ama rap şarkılarını hatırladıklarını fark etmişti.
    Ne kadar ağır olduğu hiç önemli değil.
    Böylece çarpım tablosunu bir şarkıya dönüştürmüştü.
    Onlara, kullan at tarzı koltuk değneği, diyordu. Olayın temelini böyle eğlenceli bir şekilde verirsem ve onlar da bunu oyun oynarken söyleyebilirse, bir sonraki aşamaya geçebilirim, diyordu.
    Bu yöntem, Levin ve Feinberg'e esin vermişti.
    - Yedişer yedişer sayabilir misiniz?
    - Evet.
    - Haydi o zaman.
    - 7, 14, 21.
    Ball'un yöntemlerini inceleyip, başka öğretim tarzlarını da araştırdılar ve biri Houston, diğeri de Bronx'da olmak üzere KIPP Akademi adında iki tane yeni okul açtılar.
  • Kuşkucuların önerilerinin aksine, Geoffrey Canada daha önce denenmiş olanları çok aşan, iddialı bir hedef koymuştu okuluna.
    "Çocuklarımızın geri kalmasına asla izin vermesek nasıl olur?" dedik.
    Doğumla birlikte başlayan bir eğitim boru hattı kurdu.
    Bebek okulu için el ilanı verebilir miyim?

    Ne olursa olsun, her bir çocuğu gelişiminin her aşamasında takip etti.
    KIPP ve Canada aynı temel ilkeleri kullanıyorlardı.
    Ders saatlerini artırıp, Cumartesileri ve hatta yazın okulu açık tuttular.
    - Herkes katılıyor mu buna?
    - Evet.
    Sürekli olarak başarıya odaklandılar ve bunun üniversiteye giden bir yol olduğunu vurguladılar.
    En baştan söyledik. Mazeret yok, hepinizden en yüksek düzeyde performans bekliyoruz.
    En iyi "charter" okulları, çocukların yüzde 90'ından fazlasını dört yıllık üniversitelere gönderiyorlar.
    Kültürü doğru anlarsanız, öğretmenler birbirlerine yardımcı olursa uzun okul günleri bir öğrencinin ilgilendiği öncelikli uğraşı olursa başarı da gelir.
  • Ama uzmanlar, bunun birkaç karizmatik liderin başarısından başka bir şey olmadığını, bir daha uygulanamaz bir fikir olduğunu ve ölçü sayılamayacağını iddia ettiler.
    16 yıl sonra, ülkede 82 tane KIPP okulu vardı ve bunların tümü az gelirli, düşük performanslı yerleşim bölgelerindeydi.
    Veriler yadsınamaz. Elimizde KIPP okullarında dört yıl okumuş ilk bin öğrenciye ait veriler var.
    Bu çocukların okumadaki başarı oranı, yüzde 32'den yüzde 60'a matematikteki başarı oranı ise yüzde 40'tan, yüzde 82'ye çıktı.
    Şimdiye dek, düşük gelir grubundan çocuklarda böyle bir başarı görülmedi.
    Geoffrey Canada'nın programında sekiz bin öğrenci vardı.
    Sakinlerinin onda birinin dahi üniversite mezunu olmadığı bir bölgede yaşayan bu çocukların onda dokuzu matematikte başarılıydı ve dört yıllık üniversite yolundaydılar.
    25 yıl önce, geçerli bir yöntem olduğuna ilişkin kanıt yoktu.
    Ama şimdi neyin geçerli olduğunu biliyoruz.
    Yoksul çocukların öğrenemeyeceği iddiasının yalan olduğunu biliyoruz.
    Öğrenciyi izleme standartlarını doğru uygulayabilirseniz harika sonuçlar alınacağını biliyoruz. Niçin başka şey yapalım ki?

Uzmanlar(?), halk, anketler vs. sürekli bir şeyler SÖYLERLER.
İlerlemeyi YAPANLAR sağlar.
David Levin ve Mike Feinberg kendi yöntemlerini kullanarak KIPP okullarını açıyorlar.
Geoffrey Canada kendi yöntemini kullanarak "charter" okullar açıyor.
Michelle Rhee yüzden fazla kişinin işine son veriyor, 23 okul kapatıyor, okul müdürlerinin dörtte birini kovuyor.
Yapılan tek şey statükodan vazgeçmektir. Çözüm için FARKLI yöntemler geliştirmektir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 Tem 2016 08:39:20
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Waiting for Superman / Süpermeni beklerken belgesel filminden alıntılar :
  • Michelle Rhee, kısa sürede büyük ilerleme kaydetti.
    Sınav sonuçları tüm kentte yükselmişti.
    Geniş yetki sahibi olması
    Genel Merkezin kaynaklarını okullara aktarmasına imkân tanıyordu.
    Washington D.C.'deki devlet okullarının tümünde İLK KEZ olarak bir resim öğretmeni, bir müzik öğretmeni, bir jimnastik öğretmeni bir kütüphaneci ve bir hemşire bulunmaktadır.
    Ama, başarılı özel girişim okullarında gördüğü türden daha köklü değişiklikler yapmayı denediğinde, sisteme daha fazla karşı çıkar oldu.
    Ders saatlerini artıramıyor, öğretmenleri etkin şekilde değerlendiremiyor ve "tenure" koşullarını değiştiremiyordu.
  • 2008 yılının yazında, D.C. Eğitim Müdürlüğü ile sendikanın YÜZ YILdır uyguladığı yöntemlere ilişkin, radikal bir değişim önerdi.
    ...
    Önümüzdeki birkaç hafta içinde son teklifimizi sunacağız.
    Bu ülkedeki devlet okullarının görünümünü değiştireceğiz.
    Rhee, iş güvenliğine son vermek yerine öğretmenlere seçme hakkı getiren bir öneride bulunuyordu. "Tenure" hakkınızı koruyun ve ücret artışlarınız az olsun veya iş güvenliğinden vazgeçip, başarı ödülleriyle ücretinizi ikiye katlayın.
    Öğretmenlere az ücret verildiği söyleniyor. Biz öğretmenlere altı haneli yıllık ücret ödeyeceğiz.
    Herkesin seçim hakkı olacak.
    Rhee, eğitimin en köklü ve en zor sorununu çözecek sihirli bir formül bulmuş gibi görünüyordu.
    Başarabilirse, çok daha yaygın reformların önü açılabilirdi. Eğitimciler durumu yakından izliyordu.
    Doğal olarak, Ulusal Öğretmenler Sendikası da.
    (Ulusal Öğretmenler Sendikası :  ) Biz insanları ayrıştıracak, eğitimi temelinden sarsacak önerilere karşıyız.
    Bu işi yapmanın hakları olduğunu düşünüyorlar.
    Ben bu düşünce yapısının, kesinlikle terk edilmesi gerektiğine inanıyorum.
    Çocuklara olumlu katkılarda bulunduğunuzu gösteremezsiniz okullarımızda, çocuklarımıza ders verme ayrıcalığına sahip olamazsınız.
    Biz son derece etkin ve yenilenebilir bir eğitimci gücü olmasını istiyoruz.
    Başarılı öğretmenlerimizi tanımak ve onları ödüllendirmek istiyoruz.
    Önerimizin, bu amaca ulaşmamızı sağlayacağına inanıyorum.
    Aylar süren hararetli tartışmalardan sonra yerel sendika başkanlığı Rhee'nin önerisini öyle ürkütücü buldu ki oylama yapılmasına bile izin vermediler.
  • Artık düzenin niçin böyle olduğunu çok daha iyi anlamaya başladım.
    Her şey yetişkinlerde bitiyor.
    Parayı denedik.
    Yasa yapmayı denedik.
    En son reformları denedik.
    Rakamları yazmaya başlamadan önce düşünceleriniz çok net olmalı.
    Ama işin içinde olanların bildiği bir tek şey var. İyi öğretmenleriniz olmazsa, iyi okullarınızın da olamaz.
    Bir okul, bir çocuğu geri bırakırsa ne olur? Zaman içinde ne olur?
    Tüm çocuklara çok iyi eğitim verilebileceğini artık bildiğimize göre başka insanların çocuklarına karşı yükümlülüklerimiz nedir?
    Bazen, okullarımızda bulunan milyonlarca çocuğu düşünüp rakamlara ve sorunlara bakıp, kafamızı kaşıdıktan sonra ellerimizi iki yana açıp pes etmenin daha kolay olduğunu düşünüyorum.
    Oysa, hiç değilse bir tanesine dikkatli bakabiliriz.
    Diğer taraftan, kendimize şunu da sorabiliriz.
    Doğru olanı yaptık mı?
    Yeteri kadar yaptık mı?

Statükoyu değiştirmek mi? ABD başkanı olmak, statükoyu değiştirmek için yeterli mi? Hayır...
Statüko her durum ve şart altında korunmalıdır.
FARKLI yöntemlere, uygulamalara daha iyi olup olmayacağına bakılmaksızın karşı çıkılmalıdır.
Tüm ülkeler için geçerli kural : Statükoyu koru.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 05 Tem 2016 07:37:33
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Waiting for Superman / Süpermeni beklerken belgesel filminden alıntılar :
  • Çocukları için pek çok şey isteyen o kadar çok aile var ki.
    Bu çocukları kurtaracak araçlara sahip olduğumuzu biliyoruz.
    İnsanlar artık her gün yapıyor bunları.
    Statüko değiştirilebilir ama bunun için çok çaba harcamak ve iyi örnekler olması gerek.
    İnsanlara liderlik edip, onlara "bunu yapabiliriz. Bunun farklı olduğunu gösterelim," demeliyiz.
  • Soru şu, bir kent ve bir ülke olarak, alınması gerekli olan zor kararları alacak cesarete sahip miyiz?
    Vazgeçersek bunun sonuçları ne olur? Evet, sonuçları ne olur?
    ...
    Her şeyin düzeldiğini ve herkesin, "harika, artık inanıyorum." dediğini söylemek isterdim. Ama hayır.
    Her gün uğraşa devam ediyorsunuz.
    Çocuklara, "sakın bırakmayın," diyorsunuz.
    Çocuklar da çıkış yolunun eğitim olduğuna bir kez daha inanıyorlar.
  • Sistemimiz bozuk. Onarmak olanaksız gibi görünüyor. Ama bekleyemeyiz. İyi okullar iyi insanlarla olur.
    Her kasabada, her gün.
    İnsanlar her gün yapıyorlar.
    Sizin gibi insanlar.
    Bazı adımlar atabilirsiniz.
    İyi okullar yaratmak için atılacak adımlar vardır.
    Sizin okulunuz için.
    Tüm okullar için.
    Neyin işe yaradığını biliyoruz.
    İyi öğretmenler.

    Daha çok ders saati.
    Dünya standartları.
    Yüksek beklentiler.
    Gerçek sorumluluk.
    Sorun karmaşıktır.
    Ama çözümleri basittir.

    Öğretmenlerin çok iyi olmasıyla başlar.
    Liderler değişimin önündeki engelleri kaldırır.
    Bölge halkı okuluyla yakından ilgilenir.
    Harekete geçmeye hazırsanız.
    Waitingforsuperman.com adresine gidin.
    Bu filmi paylaşın. Herkese inandığınızı söyleyin.
    Bu harekete katılın.
  • İyi okullar kurada kazanmakla oluşmazlar.
    "Süpermen"den de gelmez.
    Onlar bir tek yerden gelir.
    Sizlerden.
    Yalnız başlarına yapamazlar
    Biraz yardıma ihtiyaçları var

Problemlerin olması çözümlerin olmadığı anlamına gelmez.
Zor olan çözüm için UYGULAYICILAR bulmaktır.
Çoğu insan problemi konuşur, çok az insan çözümü konuşur. Çözümü konuşan insanların çok azı UYGULAMA için adım atar.
Çözüm konuşanların sayısını arttırabilirsek, çözüm için adım atacak kişi sayısını da artırmış oluruz.

Problemleri konuşmayı bırakalım, çözümü konuşalım.
Belgesel ile ilgili paylaşımlarımız bu kadar inşaAllah yarın "Canım Öğretmenim" filmiyle ilgili paylaşımlarıma başlayacağım.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK