Bir araştırmaya göre öğretmenler, eğitim sektöründeki diğer çalışanlara oranla 3 kat daha fazla işlerini bırakma isteğiyle çalışıyor"
03/06/13 16:19
ÖZLEM YILMAZ / GAZETE HABERTÜRK
Tanınmış psikiyatristlerden Prof. Dr. Özkan Pektaş'ın, tükenmişlik sendromuna meyilli meslekleri sıralarken, öğretmenlerin ilk sırada geldiğini açıklaması tartışmalara yol açtı. Pektaş, Helin Avşar'a yaptığı açıklamada şöyle demişti: "Bir araştırmaya göre öğretmenler, eğitim sektöründeki diğer çalışanlara oranla 3 kat daha fazla işlerini bırakma isteğiyle çalışıyor. Binlerce öğretmen tükenmişlik sendromu sebebiyle erken emekli olmak için çabalıyor ya da özel sektöre yöneliyor. Kronik stres, topluma ve sisteme hizmet etmenin getirdiği duygusal yük, tükenmişliğe yol açabiliyor." Peki öğretmenler de tükenir mi?
'Sıfır çeken öğrenciler tükenmiş öğretmen işi'
Ali İlker Gümüşel (Okan Üniversitesi Eğitim fakültesi Dekanı, Talim Terbiye Kurulu eski Başkan Yardımcısı):
"Tükenmişlik sendromu, Türkiye'de öğretmenlerde biraz daha ön plana çıkıyor. Özellikle sınıfların kalabalık olması, öğretmenlik mesleğinin statü itirabiyle de yükselmeye imkan veren bir meslek olmaması, Türkiye'de öğretmenlere yönelik değerlendirme standartlarının olmaması, okullardaki yönetimin birçok okulda 'okula özgü' yönetim sergilemeyememesi gibi nedenlerle öğretmenler tükenmişlik sendromu yaşayabiliyorlar. Çalışma şartalarının ağır olması buna neden oluyor. Okul yöneticilerinin yeterli performansı sergileyememeleri, öğretmenlerde ciddi şekilde moral bozukluğu ve tükenmişlik sendromu yaratıyor. Türkiye'de eğitimin ulusal politikasının olmaması en büyük sorunların başında geliyor. Her gün yenilik yapmak, öğretmeni ciddi şekilde yoruyor, mesleğinden zevk almamasına yol açıyor. Öğretmenlerin temsilcilerine danışılmadan kararlar alınması onları mesleğe yabancılaştırıyor. Öğretmen mesleği, sevilerek yapılacak bir meslek. Önlem alınmazsa öğretmenler mesleklerine yabancılaşmaya devam edecek. Ulusal sınav sonuçları ortada. Üniversite giriş sınavlarında sıfır çeken öğrencilerin oranı yüksek. Çok ciddi bir başarısızlık sözkonusu. Öğretmenlerin tükenmişliğinin bunda kuşkusuz önemli bir payı var."
'Öğrenci, veli ve idareci baskısı öğretmeni tüketiyor'
Ömer Faruk Yelkenci (Birikim Eğitim Kurumları Genel Müdürü):
"Öğretmenlerin tükenmişlik sendromu yaşamaları normaldir. Çünkü insanla uğraşıyorlar. Öğrenciler, veliler ve idarecilerle ayrı ayrı uğraşmak, ilişkilerini hep iyi tutmak, iyi ilişkiler kurmak zorundalar. Özellikle öğrencileriyle ilgili beklenti de yüksek. Bu da, bir süre sonra öğretmenlerde depresyona neden olabiliyor. Öğrenciler hem derslerinde başarılı olacak, hem ortaokul sonundaki SBS veya lise sonundaki üniversite sınavında başarı elde edecek, hem de meslek seçiminde başarı sağlayacak. Bu baskı öğretmenleri bitiriyor. Bir problem olduğu zaman da hem suç öğretmene atılıyor. Beklentiler hep öğretmenler üzerinde. Öğrenci öğretmenden, veli öğretmenden, idareciler öğretmenden, bakanlık öğretmenden ve devlet bürokrasisi yine öğretmenden bir şeyler bekliyor. Bu büyük bir baskı oluşturuyor. Bu boşvermişlik de, öğretmenleri gönüllülükten uzaklaştırmış oluyor. Öğretmenlerin bu şartlar altında tükenmişlik sendromuna kapılması normaldir. Öte yandan öğretmenler çok iyi yetişmiş olarak gelmiyorlar. Öğretmen kendine güvenini kaybettiği zaman toparlaması çok zor oluyor. Önce depresyona giriyor, daha sonra tükenmişlik sendromunu yaşamaya başlıyor."
'Çalışma ortamı düzeltilmeli maaşlar yükseltilmeli'
Ahmet Özer (Eğitim Bir Sen Genel Başkan Vekili)
"Bütün mesleklerde olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de zaman zaman yıpranma olur. Özellikle meslekten haz duymama, meslekteki beklentilerin karşılanmaması, ekonomik bir takım ihtiyaçların karşılanmaması, çalışma ortamıyla ilgili sıkıntılar, tüm mesleklerde olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de olabilir. Ben konuyu 'tükenmişlik' değil de, kendi literatürümüzde 'motivasyonsuzluk' olarak değerlendiriyorum. Beklentilerin karşılanmadığı tüm mesleklerde bu tür motivasyonsuzluk sözkonusu olabilir. Veliler çok yüksek performans beklerler. Büyük beklentiler sözkonusu olur. Tüm bunlar da öğretmenleri yoran, motivasyonu azaltan etkenler arasında yer alır. Öncelikle çalışma ortamını düzeltmek, maaşları yükseltmek gerekiyor. Öğretmenin itibarını, toplum içindeki saygınlığını kaybetmesi de, motivasyonunu engelleyen faktörler arasında yer alıyor."
'Öğretmenlerin psikolojik durumları ihmal edilmemeli'
Birol Bülbül (Eğitim Koçu)
"Tükenmişlik sendromu genellikle kişinin her zaman aynı işi yapmasından dolayı kendinde bir bıkkınlık olması ve enerjisinin tükenmesidir. Öğretmenler her zaman aynı kitleye, aynı şeyi anlattığı zaman enerjisi yenilenmediğinden dolayı tükenebiliyor. Uğraş alanı insanlar olduğu için her zaman onlarca öğrencinin sorumluluğunu taşımak kolay değil. Bence bu sendrom sorumluluk taşıyan her meslek dalında görülebilir, fakat beyin gücüyle çalışılan alanlarda daha fazla görülüyor. Sonuç itibariyle öğretmen işi ile özel hayatını ayırt etmeli. Öğretmenin ders saati az olmalı, ders anlatırken mutlaka teknolojiye ayak uydurmalı. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin psikolojik durumlarını da ihmal etmemeli, polislik ve gazetecilik gibi bazı mesleklerde olduğu şekilde erken emeklilik olmalı."
'Tükenmişlik yok bıkkınlık var'
İsmail Koncuk (Türk Eğitim- Sen ve Türk Kamu- Sen Genel Başkanı)
"Esasında Türkiye'de kamusal alanda birçok meslekte tükenmişlik değil ama bir bıkkınlık var. Öğretmenlerin tükenmiş olduğunu düşünmüyorum. Öğretmenlik mesleği, başlı başına fedakarlık mesleğidir. Ancak son yıllarda öğretmenlik itibarını azaltıcı çalışmalar yapılması, bu mesleği seçenleri neredeyse pişman etti. Öğretmenler, başka bir mesleği seçme imkanları olsa, diğer bir mesleğe gönüllü olarak yönelecek duruma geldiler. İtibar kaybeden bir mesleği yapan kişi, mesleğini yapmakta da zorlanıyor. Öğrenciler nazarında da öğretmenler sahipsiz bırakıldı, onların nezdinde de itibarsızlaşıyorlar. Bu belki en önemli problem. Öğretmenle birlikte kaybedilen toplumun geleceğidir. Geleceğimiz olan çocukları kazanacaksak, hem öğretmeni, hem de öğretmenin kaybetmiş olduğu itibarı yeniden kazanmalıyız."
'Tüm olumsuzluklara karşın eğitimden kopmaz'
Nurettin Başboğa (Emekli eğitimci)
"Bence öğretmenlerin tükenmişlik sendromunda ilk sırada yer alması, doğru bir tespit değil. Öğretmen için ülkesinin geleceği çok önemlidir. Zaten çocuk sevmeyen, insan sevgisi az olan öğretmenler bu işi yapamaz. İçimizdeki hümanizm de, insan sevgisini, daha başarılı bir gelecek için çalışma duygusunu her geçen gün arttırıyor. Biz öğretmenler mesleğimizi erken bırakmaktan ziyade öğrencilerimizle daha çok birlikte olmaya çabalıyoruz. Öğretmenler, emekli olduktan sonra yine eğitimin içinde yer alıyorlar, yine eğitim konuşmaya devam ediyorlar. Herşeyin eğitimden geçtiğini idrak edemiyorlar. Eskiden özel sektöre kayma sözkonusuydu, çünkü o zaman özel sektördeki öğretmen sayısı azdı ve koşullar daha iyiydi. Şimdi devlet okullarında imkanlar daha iyi. Bugün dershaneler atanamayan öğretmenleri 500-600 TL gibi asgari ücretin de altında çalıştırıyorlar. Bir öğretmen, tüm olumsuzluklara rağmen yine işini yapar, okuldan, eğitimden kopmaz."