Öğretmenlikte Kariyer Sistemi Meclis'e Taşındı
Eğitim İş Öğretmenlikte kariyer sistemine ilişkin taleplerini içeren raporunu TBMM Milli Eğitim, Kültür,Gençlik ve Spor Komisyonu Sayın Üyelerine, ayrıca parti grup başkan vekillerine sundu.
Eğitim İŞ'ten Yapılan Açıklama....
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43.maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı ile ilgili olarak;
Bilindiği üzere ilgili kanun maddelerinde TBMM’nin 29.06.2004 tarihli oturumunda değişiklik yapılmış ve “adaylık döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılır” hükmü getirilmiştir.
Bu uygulamanın getirilişindeki temel gerekçe; “Öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerini teşvik etmek, bu noktada hareket eden öğretmenlere ekonomik olarak da katkı sağlamak” olarak açıklanmıştır.
Uygulamada da görülmüştür ki bu uygulama öğretmenler arasında iş barışını bozacak sonuçlar doğurmuştur. Uygulama bir kez gündeme gelebilmiş, yasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasının akabinde Yüksek Mahkeme özellikle kontenjan ve objektif olmayan hizmet içi eğitimle ilgili hususları iptal etmiştir.
18.03.2009 tarihinde yayımlanan ve bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görülen mahkeme kararının üzerinden geçen bir yılı aşkın süreye rağmen, konu ile ilgili yasal düzenleme yapılmamıştır.
Şu anda yüce meclise sevk edilen ve komisyonunuzca da görüşülecek olan kanun tasarısı ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkacaktır.
Uygulamada görüldüğü üzere amaca hizmet etmeyen uygulamada zaten uzmanlık isteyen bir meslek olan öğretmenliğin kanunla ayrıca sınıflara ayrılması, kabul edilebilir bir durum değildir. Gelecekte daha büyük sorunların yaşanmaması adına kanun tasarısının mevcut durumu ile yasalaşmaması, Türk Milli Eğitim Sistemine yapılacak en önemli uygulama olacaktır.
Öğretmenleri; Uzman Öğretmen, Başöğretmen gibi sıfatlara ayırmak öncelikle eğitim hakkını kullanan öğrencilerimize yapılan bir haksızlıktır. Aynı okul ve alanda iki farklı öğretmenden birinin öğretmen, diğerinin ise Uzman Öğretmen olduğu düşünüldüğünde bir ikilik yaratılmış olmayacak mıdır?
Öğrenci velileri okul idarelerinin kapılarına dayanıp ‘Ben öğrencimin Uzman Öğretmen tarafından okutulmasını istiyorum.’ dediğinde bu haklı ama içeriği olmayan talebi nasıl karşılanacaktır?
İçeriği olmayan diyoruz; çünkü Uzman ya da Başöğretmen tespiti yapılırken ortaya konulan kıstasların eğitim, öğretim süreci ya da kişinin alanında kendini yenileyip geliştirmesi ile ilgili olmadığı görülmektedir.
Getirilen tek objektif kriter olarak sınav görülmekte ise de örneğin bir Matematik Öğretmenine Matematikten, İngilizce Öğretmenine İngilizce’den soru sorulmayan bir sınavla uzmanlık ne kadar tespit edilebilir? Ya da alanında uzman olup olmadığı ölçülmeyen bir sistemde kişiye unvan vermek ne kadar doğru olabilir?
Yine uygulamada görülmüştür ki, diğer kriterlerin bir çoğu objektif olmadığından illere, ilçelere hatta ve hatta okullara göre farklılıklar gösterdiğinden, sınavı kazanan birçok öğretmenin bu unvanı almaları engellenmiştir.
Engellemeye sebebiyet veren ise kontenjan sınırlaması olmuştur. Anayasa Mahkemesi kararı gereği kontenjan sınırlaması kaldırıldığı halde, 2006 yılında gerçekleşen süreçte sınavı kazanmasına rağmen Uzman Öğretmen olamayan 15 bine yakın öğretmenin maddi ve manevi kayıpları devam etmektedir.
2005 yılında yapılan kanun değişikliğinin ardından 2006 yılında öğretmenlerin ek derslerine ilişkin esaslarda Bakanlar Kurulu’nca değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle beraber yıllardır uygulanmakta olan ve eğitimcileri akademik gelişmeye teşvik eden;
Ek derslerin Yüksek Lisans yapan öğretmenlere %25
Doktora yapan öğretmenlerin ise %40 fazla almaları uygulaması kaldırılmıştır.
Dönemin bakanı Sayın Hüseyin ÇELİK’e yöneltilen “Bir eğitim bakanlığında eğitimi teşvik eden bu uygulamayı neden kaldırdınız; bu uygulamanız bakanlığınızın adı ile çelişmiyor mu?”şeklindeki sorulara istinaden “Yüksek Lisans yapan öğretmenlerin doğrudan Uzman Öğretmen, doktora yapan öğretmenlerin ise Başöğretmen yapılacakları ve buradan tazminat alacakları” ifade edilmiştir.
Bu ifade pratikte sonuca ulaşmamıştır. 2005 düzenlemesinde sınav muafiyeti getirilen bu öğretmenlerimize şu anda görüşülecek olan kanun tasarısında bu muafiyet de kaldırılmaktadır.
Bu noktada maddi ve manevi hak kayıpları da arttırılmaktadır. Öğretmenlerin lehine diye düzenlenen tasarının, aslında zorunluluktan düzenlendiği inceleme sonucunda anlaşılmaktadır.
Amaç bu kabul etmediğimiz unvanları alacak öğretmen sayısını minimize etmektir. Bunun en önemli göstergeleri ise;
Sınav puanının yürürlükteki kanun maddesinde sınavda başarılı olma puanı 60 iken, yeni tasarıda 70’e çıkarılmaktadır.
Bu puanı alan tüm öğretmenlerin bu unvanı ya da tazminatı almaları sağlanmamakta yine bazı objektif olmayan kriterlerle kısıtlama yoluna gidilmektedir.
Ayrıca daha önce Uzman öğretmenlik için getirilen 7 yıllık kıdem süresi de tasarı ile 10 yıla çıkarılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar göz önüne alınarak tasarının komisyon görüşmelerinde dikkatlice ele alınmasını, eğitim çalışanlarını temsilen sorumlu sendikacılık anlayışı ile talep ediyoruz:
Bu noktadan hareketle;
1- Uzman Öğretmen ya da Başöğretmen unvanlarından vazgeçilerek kanundan çıkarılması,
Eğer öğretmenlerin mesleki ya da akademik gelişimleri ödüllendirilmek isteniyorsa, akademik ve ekonomik kazanım verilecekse bunun çok da önemli olmayan bir sınavla yapılmasında ısrar edilecekse, Uzman ya da Başöğretmen unvanları 1739 ve 657 sayılı kanunlardan çıkarılarak;
657 sayılı kanunda yer alan B- EĞİTİM, ÖĞRETİM TAZMİNATI
Başlıklı hükümdeki
(Ek fıkra: 30/6/2004-5204/2 md.) Birinci fıkrada sayılanlardan ayrıca;
a) Başöğretmen unvanını kazanmış olanlara % 40'ına,
b) Uzman öğretmen unvanını kazanmış olanlara % 20'sine,
…
kadar, bu nispetleri aşmamak üzere Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek esas, ölçü ve nispetler dahilinde yukarıdaki
tazminatlar ödenir.”
hükmü;
Akademik ve mesleki gelişimlerine göre Milli Eğitim Bakanlığı’nca tespit edilecek öğretmenlerden 7 yılını dolduranlara Eğitim Öğretim tazminatının %20’sine kadar, 13 yılını dolduranlara ise %40’ına kadar nispetleri aşmamak üzere Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek esas, ölçü ve nispetler dahilinde yukarıdaki tazminatlar ödenir.”
şeklinde hüküm altına alınmalıdır.
2- Kanunun çıkmasını takiben, sınava alınıp başarılı oldukları halde kontenjan sınırlaması nedeniyle bu tazminatı alamayan öğretmenlere, Anayasa Mahkemesi’nin kontenjan sınırlamasını kaldırması hükmüne bağlı olarak geriye dönük ödemeler dahil tazminatlarının ödenmesi sağlanmalıdır.
3- Lisansa üstü ve doktora yapan öğretmenlere verilen ek derslerin %25, %40 fazla ödenmesi hükmü yeniden düzenlenmelidir.
4- Lisansüstü ve Doktora yapan öğretmenlerin bu kanun tasarısı hükmüne göre belirlenen sınavlardan muafiyetleri sağlanmalıdır.
Eğitim İşgörenlerinin beklentisi doğrultusunda belirlenen bu hususların titizlikle ele alınarak iş barışını bozan, öğretmenler ve doğal sonucu olarak öğrenciler üzerinde dahi ayrımcılık etkisi yaratan bu hususların değerlendirilmesini yönetim kurulumuz adına talep ederim.
Yüksel ADIBELLİ