İsrail, PKK, Ankara şeytan üçgeni
Önce, Zeynep Göğüş’ün “Komplo teorisi mi?” başlıklı yazısından bir alıntı yapalım:
“İsrail’in bölgemizde büyük bir Kürt devleti kurulması istediği komplo teorisi değildir. En azından bu satırların yazarı, bunu soru olarak 26 yıl önce İsrail’in o zamanki sağcı başbakanı İzak Şamir’e sormuştu. Şamir bu soruya, ‘Evet istiyoruz’ yanıtını vermişti.
Soru’yu Şamir’e 1984 yılının sonbaharında... Brüksel’deki Uluslar arası Basın Merkezi’nin giriş katında ... yönelttim... Cevabı kendi kulaklarımla duydum. (Hürriyet, 5.6.2010)”
Demek ki neymiş? İsrail bir Kürdistan peşindeymiş. İsrail Kürdistan isteyebilir ama belki İsrail’in istediği Kürdistan Türkiye’den toprak talebi olmayan bir Kürdistan’dır diyebilirsiniz.. Normalde haklısınız. Çünkü Türkiye İsrail’le pek çok askeri anlaşmalar yapmış, Arap olmayan, üstelik laik, demokrasi ile yönetilen, İsrail’in en büyük koruyucu ve kollayıcıları olan Amerika ve Avrupa’nın NATO’dan müttefiki, halkı Müslüman tek ülkedir.
Böyle bir İsrail Türkiye’nin bölünmesini niye istesin?
Bu tür sorular akıl ve vicdanla ilgili sorulardır. İsrail söz konusu olduğunda aklın ve vicdanın değil, tahrif edilmiş Tevrat’ın ve Siyonizm’in ne dediğine bakmak gerekir. Siyonizm ve Tevrat için ise esas olan vaat edilmiş topraklardır. O toprakların içerisinde Türkiye’nin güneyi önemli bir yer tutar. İsrail’in, Türkiye’den toprak koparması mümkün olmadığına göre önce vaat edilmiş toprakların Türkiye’de kalan kısmı, kurulacak bir Kürdistan içerisine alınmalıdır. Sonrası kolay, Kürtlerin elinden almak, Türkiye’den almaktan elbette daha rahat olacaktır.
İşte bu sebepten İzak Şamir 1983’te de yine Brüksel’de Türkiye’yi “Kürdistan’ı işgal altında tutan ülkelerden biri” olarak tanımlamıştır. Bu tanım Türkiye’ye, işgal ettiğin toprakları Kürdistan’a ver çağrısı değil midir?
Ben çok iyi niyetli bir insanım. Belki Şamir, Barzani ve Talabani’nin sempatisine ihtiyaç duyduğu için böyle bir açıklama yapmak zorunda kalmıştır. İyi de o günlerde Barzani-Talabani ikilisi Türkiye’nin hemen her şeyine hatta pasaportuna bile muhtaçtı. Bu konumdaki bir yapının İsrail’e ne faydası olabilir ki? Yani İsrail devlet adamlarının “Kürdistan” için Türkiye’yi “işgalci” görmeleri “Kürdistan için çalışan Barzani/Talabani/PKK’ya duydukları ihtiyaçtan değil, Türkiye düşmanlıklarından kaynaklanmaktadır.
Yine 1991 yılında David Levy’in, “Kuzey Irak’ta ayaklanan Kürtlere silah yardımı yapmak insanlık görevidir” demesi, Kürdü sevdiğinden değil, Siyonizm’in Arzı Mev’ud hedef ve özlemindendir. İsrail PKK ile ne kadar içli dışlı bir de Uğur Yıldırım’ın “Misliyle Mukabele” kitabından bir iki satır naklederek görelim:
* 28 Ekim 2006 tarihinde Erbil havaalanına MOSSAD eski Şefi Eharon REİFİ geldi ve Barzani’yle görüştü. Peşmergelerin modern silahlarla donatılmaları konusunda anlaştılar.
* 22 Kasım 2006’da Erbil havaalanına 3 İsrail kargo uçağı indi. Uçakların yükü, hafif ve orta makineli tüfekler, makineli tabancalar, ağır “doşka”lar, roketatar ve çeşitli çaplarda havan mermileri idi.
* 3 Kasım 2006 tarihinde MOSSAD eski şefi Eharon REİFİ, Diane bölgesinde PKK sorumlusu Cemil Bayık’la bir araya geldi, ardından Sidhan’da PKK örgütlenme sorumlusu Devran Kalkan’la buluştu.”
Daha neler, neler.. Güvenlik güçlerine teslim olan PKK militanı M.S., “Bizi İsrail eğitti” itirafında bulunuyor. Tabii ki İsrail eğitecek, verdiği silahlar Türkiye’ye karşı nasıl kullanılacak, öğretmeyip de ne yapacak?
İyi de.. Asker ve siviliyle İsrail-PKK ilişkisini bilenler niye üç maymunları oynuyor? İsrail’e askeri ihaleler niye veriliyor, İsrail lobilerinden cesaret madalyaları niye alınıyor, Türk limanlarına İsrail niye sokuluyor, İsrail niye Türkiye-Suriye sınırına yerleştirilmeye çalışılıyor, Dicle ve Fırat sularında İsrail’in hak iddia etmesine niye göz yumuluyor?
Neler oluyor?.. PKK ile mücadele bütün bunların neresinde?
HASAN DEMİR---YENİÇAĞ GAZETESİ 23.06.2010