Abbas Güçlü'nün sitesinde yer alan çok güzel bir yazı,oylamayı da unutmayalım lütfen...
24 Kasım'ın Hatırına 'Öğretmenlerin Sessiz Çığlığı'
Bir öğretmenin binlerce meslektaşı adına dile gelen feryadı:
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
52.100
Bu yazıyla ilgili Atatürk'ün anısı çağrışım yaptı:
BAŞÖĞRETMEN AtatürkYazı devriminden sonra(1928), Atatürk'ün kara tahta başındaki resmi görülünce, O'na "başöğretmen" denilmeye başlanmıştı.
Aslında, adlandırmada geç kalınmıştı.
Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra, bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir soru yöneltmişti:
-Yurdu kurtardınız.Şimdi ne yapmak istrerdiniz?
Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti:
-Milli Eğitim Bakanı olarak Türk Kültürünü Yükseltmeye çalışmak, en büyük amacımdır.
Ondan sonra Atatürk nerede görünse, mutlaka orada bir okula girer, öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu.
Birgün Atatürk'ün yolu köy okuluna düştü.Tek sınıflı okulda bir genç öğretmen ders veriyordu.
Atatürk sınıfa girince, öğretmen kürsüsünü terk etti.
Atatürk:
-Hayır, yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz, dedi.Eğer izin verirseniz, bizde sizden faydalanmak isteriz.Sınıfa girdiği zaman, Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir.