Zorunlu Hizmet Affı Hakkında Düşünceleriniz

ben zaten helal etmemiştim 6 seneden beri memleketten uzaktayım doğu görevim kolay yerde geçsin diye ilk atamada butün şehirlere puanım tutmasına rağmen doğuyu yazdım neymiş af ......

ben de hakkımı helal etmyorum..kime hizmet ediyolar anlamış değilim

arkadaşlar bu bakan imzaladığını okumuyor mu?böyle bişey var mı biz kerizmiyiz de doğuya geldik.ben 3 sene batıda dağ başında görev yaptım zor şartlar birlerştirilmiş sınıf tek öğretmen aç bile kaldığım evde kardna mahsur kaldığım günler oldu orası 1. hizmet bölgesi sayılıyordu.1 yılım daha vardı ama ben gene de doğuya gönüllü geldim 3 senedir doğudayım toplam 6 yıl.şimdi de küfür saydığım bir ibare gördüm ilsis sayfasında zorunlu hizmet yükümlüsü değildir diye.bir de eski çalıştığım yeri de doğu hizmeti yapmışlar.şimdi bütün yollarımı kapttılar bizi doğuya çaktılar.bizden verim bekliyorlar.bu stersten hastalandım yazın tümör ameliyatı oldum tümör bütün vucudumu kaplamıştı ve ben gene doğunu üzra yerinde bir başıma çalışmak için görev yerime döndüm.allah hepsini bildiği gibi yasın.ben öbür dünya da bile bu kararlara imza atanları görmek istemdiğimden hakkımı helal ediyorum.sadece öğrencilerimin hatırı için

arkadaşlar ben sendika çalışmlarına da güvenmiyorum herkes çıkarını düşünüyor.bağlı bulunduğum sendikadan üyeliğimin ipatalini istedim.tabii çok zor oldu bu ama yaptım.maaşımından yapılan kesintinin nerelere gittiğini şimdi çok iyi görebiliyorum.sustuğumuz sürece daha çekilecek çilemiz vara demektir.vatanın her karış torağı atalarımızın kanı ile sulandı bü ülkeyi sevmek için türk olmak gerekmiyor.yılmayalım ülkemizi yobazlara bırakmyalım..............

Güzel yurdumun her köşesinde, yurdumun güzel insanı için seve seve çalışırız. Bunda bir sorun yok, hemfikiriz arkadaşlar..mesele doğuda-batıda çalışmak; az çalışmak- çok çalışmak meselesi de değildir. Mesele "herkesin, taşın altına elini eşit mesafede koyması" ile ilgili diye düşünüyorum.

Hep söyleriz "Öğretmenlik fedakarlık ve gönül işi" diye..

*Af kime ne getirdi, kimden ne götürdü?
*Öğretmen camiası bir bütünse "Af" niye ki?
*Hak haktır, devredilmez bir kavramdır, dolaylı hak kaybına önlem düşünüldü mü?
*Sirkülasyon nasıl sağlanacak?
*Bulunduğu yerde yerleşik-kımıldamaz memuriyet öğretmenlere uygun bir çalışma şekli mi?
*İl içi ve dışı tayinde sıraların çalıştırılması yerine nasıl bir sistem düşünülüyor?
 Şu anda bunların hiçbirinin cevabını bulmuş değilim, kendi adıma. Bununla ilgili ikna edici bir açıklama olursa kafamızdaki sorular da, sorun gördüğümüz noktalar da cevap bulmuş olur.

Bu arada arkadaşlar, af konusunda fikir alışverişinde bulunuyoruz sadece... Amacımız kimseyi rencide etmek, kırmak, etiketlemek olmamalı arkadaşlar..

Bizler birbirimizi anlamazsak, kim anlasın!..
Sorunlarımızı konuşurken de politik olmak zorunda değiliz...Lütfen!.. arkadaşlar biraz empati; birbirimizi etiketleyerek kırıcı olmayalım.

Sevgiler..Saygılar öğretmenim.

  Bir parmak bal çalındı af ile ama bi dünya kısıtlama geldi uzun vadede bunu herkes görecek...

yanlış ve haksız bir uygulama oldugunu düşünüyorum

 Bir parmak bal çalındı af ile ama bi dünya kısıtlama geldi uzun vadede bunu herkes görecek...

Aklımızda cevap bekleyen bir yığın soru var zalim09 öğretmenim. Bekleyip, göreceğiz. Bakalım, sistem bir çalışmaya başlasın..İnşallah endişelerimiz yersiz çıkar. Bütün arkadaşlarımız da huzurla; canı gönülden çalışır. Öyle bir meslek ki bir ömür veriyorsunuz... Mutlu olmak herkesin en doğal hakkı.

bu yapılan sadece haksızlık.batıda çalışan öğretmenlr adına sevinsem de kendi durumuma yanar ağlarım.

MEB’in 06.05.2010 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, bazı kesimlerce büyük sevinç yaratsa da genel olarak öğretmen camiasında hayal kırıklığından ibarettir.

Yönetmelikle zorunlu hizmet muafiyeti getirilmiş ve öğretmenlerin zorunlu hizmet bölgelerinden zorunlu hizmet bölgesi olmayan yerlere rotasyonu en az dereceye indirilmiştir.

Üstelik bulunduğu ilde 3 yıl çalışma zorunluluğu getiren yönetmelik, zor koşullarda görev yapan öğretmenlere bulundukları yerlerde çakılı kalmaları için bir dayatmaya dönüşmüştür. Özellikle ülkemizin batı bölgelerindeki öğretmene zorunlu hizmet affının sağladığı kazanç gün gibi aşikârdır. Ancak başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere zor koşullarda görev yapan öğretmenler için, bu affın herhangi bir yararı dokunmadığı gibi birçok zararı olmuştur.

Yönetmelik bu yönüyle bir çifte standarttır. Yönetmeliğin 2009 dan beri değişikliğe uğraması gündemdeydi. MEB, çeşitli sebeplerle zorunlu hizmetini tamamlamamış öğretmenleri her yıl uğraştıkları evrak taşıma yükünden kurtarmak amacıyla 2006 yılı ve öncesini kapsayacak bir zorunlu hizmet affını gündemine almıştı.

2009 yılındaki iller arası yer değiştirmelerde zorunlu hizmete tabii olan bazı öğretmenlerin hizmet puanı yetersizliğinden atanamamış olması, bir anlamda MEB’in af çıkartma niyetindeki kesinliğin bir ifadesiydi. Defalarca zorunlu hizmet affının bir daha gündeme gelmeyeceğini belirten MEB, affın adaletsizlik olduğunu belirtip dururdu. Ak Parti hükümeti döneminde MEB’in zorunlu hizmete bakışı 2009 yılına kadar bu yöndeydi.

Görünen o ki, MEB’de affın getirilmesini sağlayanlar, geniş bir kesimi mutlu etmeyi ve bunun sonucundaki siyasi kazançları hedeflemişlerdir. Af konusunun gündeme gelmesinden sonra, sendikalar da harekete geçmiş ve durumu kendi lehlerinde işletmek için toplantılar düzenlemiştir. Bütün sendikaların vardığı ortak kanaat şu olmuştur: Yaşı ilerleyip de bu saate kadar bir sendika üyesi olmamış öğretmenin, bu saatten sonra sendika üyesi olmayı istemesi zordur. Ancak genç öğretmenler kazanılabilir. Zorunlu hizmet dışında kalan bölgelerde görev yapan öğretmenlerin sayısı epey fazladır.

Dolayısıyla zorunlu hizmetini yapmamış genç öğretmenleri zorunlu hizmetten kurtarmak, üye sayısını artırmak için en gerçekçi çözümdür. Sendikaların bu duruma menfaat penceresinden bakmış olmaları, eğitim sendikacılığı anlayışının etik değerlerini tümüyle çöpe atmıştır.

Özellikle internet üzerinde çok takip edilen sitelerde sürekli, 2010 öncesini kapsayacak bir affın olması gerektiği yönünde beklentilerin oluştuğu ve MEB in bu beklentileri karşılaması gerektiği şeklinde haberler ve yorumlar yapılmıştır. MEB’le sendikalar arasındaki toplantılarda MEB, sendikalarca baskı altında tutulmuş ve nihayet istenen kazanç elde edilmiştir.

Aksinin olması için de MEB’in bir direnç gösterdiğini söylemek de yalan olur. Yönetmeliğin yayımlanmasından itibaren sendikalar doğudaki öğretmenler tarafından sert biçimde eleştirilmiş ve sendikalardan önemli sayıda istifa gerçekleşmiştir. Sendikalar durumu kurtarmak için, yönetmelikteki 3 yıl sınırlamasını kaldırmak ve süre sınırlaması olmadan tayin hakkı verilmesi gibi çözümler öne sürmüşlerdir. Bu öneriler MEB Personel Genel Müdürlüğü tarafından olumlu bulunmamaktadır. Çünkü doğudaki öğretmenlerin büyük ölçüde batıya kaymasını sağlayacak bir düzenleme, doğuda büyük bir öğretmen açığı oluşturacaktır. Bu açığı kapatmak için göreve yeni başlamış tecrübesiz öğretmenleri o bölgelere atamak, Doğu ve Güneydoğu’da düşük olan eğitim kalitesini daha fazla düşürecektir.

Gelinen noktada, zorunlu hizmet affı öğretmenleri ikiye bölmüştür. Aftan fayda gören batıdaki öğretmenler ile aftan zararlı çıkıp mağdur olan öğretmenler arasında büyük tartışmalar alevlenmiştir. Öğretmenlik mesleğine yakışmayacak itham ve söylemler ortaya çıkmıştır. Doğudaki öğretmenler davalar açıp hak arayışına düşüp batıdaki öğretmenleri de affın çıkmasında emek harcamakla suçlamaktadır. Bir anlamda haksızlığa uğramalarındaki failleri MEB, sendikalar ve batıdaki öğretmenler olarak görmekte ve meslektaşlarına öfke duymaktadırlar.

Batıda görev yapanlar ise zorunlu hizmet affının tüm öğretmenlere geldiğini dolayısıyla eşitliğin söz konusu olduğunu iddia etmekte ve doğudaki öğretmenleri kıskançlıkla itham etmektedirler. Öğretmenler arasında örgütlü dayanışmayı ve hak arayışını sağlaması gerekirken, asıl amacından uzaklaşarak menfaatleri peşinden koşan sendikaların, öğretmenler arasında doğu-batı kavgasını ortaya çıkarması büyük bir ayıp olarak hatırlanacaktır.

Meslektaşına kin duyan öğretmenin, birlikte hareket etmek ve özlük hakkını geliştirmek için sendikalara yönelmesi duygusal ve mantıksal gerekçelerden dolayı bundan sonra zorlaşacaktır. 12 Eylül’ü takip eden süreçte öğretmen camiası ilk defa böylesine büyük bir ayrışma ve çatışma yaşamaktadır.

Güven DOĞAN

cimcime hocam mardin savur

zorunlu hizmet affı meb'in doğuda görev yapan öğretmenlere yaptığı en büyük terbiyesizliktir.

çok büyük bir adaletsizlik.herkes böyle bir zorunluluk olduğunu bilerek görevine başlamıştır.meydanlarda nutuk atanlar ve yandaşları bir haksızlığa daha imza attılar...kutlarım.

arkadaslar ilsisdeki zorunlu hizmet bilgileri değiştirilmiş. bazılarında zorunlu hizmet yükümlüsü değildir yazıyor.daha önce zorunlu hizmet yükümlüsü olup zorunlu hizmetini bitirenlerde tamamladı yazıyordu bu ibare değiştirilmemiş.bu durum zorunlu hizmetini tamamlayanların tümünde böyle mi???

arkadaslar ilsisdeki zorunlu hizmet bilgileri değiştirilmiş. bazılarında zorunlu hizmet yükümlüsü değildir yazıyor.daha önce zorunlu hizmet yükümlüsü olup zorunlu hizmetini bitirenlerde tamamladı yazıyordu bu ibare değiştirilmemiş.bu durum zorunlu hizmetini tamamlayanların tümünde böyle mi???

benimki af oldu ve zorunlu hizmet yükümlüsü değil yazıyor öğretmenim