ben de geçen hafta sınıfa 1 gün deneme, 1 gün tiyatro derken mehmet akif ersoyu bitirememiştik. o yüzden dün çocuklara ödev olarak mehmet akifi arastırın gelin demiştim. çogunluk arastırmıs gelmiş. hepsine tek tek okutmak ( parça parça olsa da) nerdeyse 2 dersimi aldı. mehmet akifi biraz daha ayrıntılı tanıdık. son derste de hadi bakalım mehmet akifin hayatı ile ilgili aklınızda kalanları yazın dedim. çok güzel yazanlar da oldu aralarında, yine boş boş bakanlarda oldu tabi:( ya bilmem bu konuda yalnız mıyım ama cocukların en zor yazılı anlatım becerilerinin geliştiğini düşünüyorum. ya ben cok zorlanıyorum. cocuklara gerek Türkçe kitabındaki etkinliklerde gerekse bagımsız çalışmalarında özgün cümleler kurmaları gerektiğini söylediğimde, bana her seferinde boş boş bakıyorlar. kitap özeti ya da hikaye özeti yaptırmanın dışında neler yaptırabilirim zümrelerim. bu konuda fikri olan var mı?
Çocukları konuşturmayı zaman kaybı olarak görmemek gerek. Yazmaktan çok konuşmayı seviyorlar çünkü. Özellikle Hayat Bilgisi derslerimiz konuşarak geçiyor. Konuyu tahtaya yazıyorum. Konunun çağrıştırdığı kelimeleri söylüyorlar, yazıyorum. Gerektiğinde ben de ekliyorum. 1-2 kişi konu hakkında konuşuyor. “Ama ben hepinizin neler düşündüğünü merak ediyorum. Böyle süre yetmeyecek. Herkes konuşacaklarını defterine yazsın, sonra okuyalım” diyorum. Bir yandan yazıp, bir yandan da yazanlar okuyor. Erken bitirenler resmini de yapıyor. Bazen süre diğer derse taşıyor, varsın olsun…
Özellikle söylediğim; “karşınızda biri var. (kardeşiniz, arkadaşınız, anneniz…) Ona anlatıyormuş gibi yazın.” Yazdıklarında yazım kurallarına uyup uymamalarını hiç önemsemiyorum. Tamamen serbest. Konuşma diliyle yani. Yazdıklarını çok beğendiğimi vurguluyorum mutlaka. Onlar bu şekilde kendilerine güven duyduktan sonra, hayal güçleri inanılmaz oluyor. Hele bir de, “uydurun uydurabildiğiniz kadar” demişsem, coşuyorlar… Komik yazma yarışına giriyorlar. Yazım kuralları sonrasında kendiliğinden oturuyor. Önemli olan, öğrencilerin özgür olduklarını bilmeleri. Artık anahtar kelime de istemiyorlar öykü yazarken. O zaman istedikleri her şeyi yazamıyorlarmış…
Ama bu duruma gelmeden önce; okuma, anlama ve yazmayı birlikte yürütmüştük. Yazmayı öğrendiğimiz her kelimeyle cümleler kurduk, metinler oluşturduk, resim yaptık. Onlara bol bol görseller verdim, orda gördükleriyle önce cümle kurdular, şimdilerde masal, öykü oluşturabiliyorlar. Bazıları sadece 3-4 basit cümle yazıyor, bazıları da 2 sayfayı aşkın.
Uzun oldu… Kolay gelsin hepimize…