2. Sınıf Öğretmenlerinin Günlüğü

Çevrimdışı Funda Anne

  • Üye
  • *
  • 30
  • 6
  • 30
  • 6
# 28 Eki 2008 22:15:22
Ertugdogan hocam haklısınız hemde sonuna kadar ama mesele öğretmenimizin aşırı mükemmelliyetçi oluşu ve öğrencileri birbirleri ile kıyaslaması.Öğretmenle pek diyolok yolumuz kalmadı.Gece 12 lere kadar ders çalışıyoruz , uzman desteğini biz alıyoruz, sınıf aşırı kalabalık 56 tane öğrenci var.Benim oğlum astım rahatsızlığı nedeniyle uzun yıllar tedavi gördü ve sırf bu yüzden okul öncesi eğitim alamadı dr. müsade etmedi.Daha önceki görev yerim Hakkari idi  ve sağlık olanaksızlıkları yüzünden 3 yıllık hizmet süremizin 1 yılı oğlum yanımda idi geri kalan 2 yıl ailemizin yanına göndermek zorunda kaldık sırf sağlığı için.Annane ve dede büyüttü diyebilirim oğlumu. Geçen sene biz ailece bir araya geldik ve çocuk aynı hafta okula başladı.Sosyal yönü ister istemez zayıf  çünkü sağlık sorunlarından ötürü ister istemez bazı sosyal çevrelerden mahrum kaldı.Çalışan bir anneyim çok yıprandık ailecek.Adıyamanda eğitime bakış biraz farklı .İsim yapmış okullar ve öğretmenler var ve bu okul ve öğretmenlere talep yoğun . Ben memuriyetim dolayısı ile 10 yılda 5 il dolaştım, memur kızı olarak daha önce gezdiğim iller ve öğrencilik hayatımda değiştirdiğim öğretmenleri saymıyorum bile.Ama buradaki gibi bir eğitim anlayışına hiç denk gelmedim .Her çocuğun farkı olduğuna ve her biri ile ayrı ayrı ilgilenmek gerektiğine inanan, arada bir çocuğu onore edip kendine güvenini tazeleyecek  ne bileyim en azından arada bir başını okşayıp ona senin bu sınıfta olduğunun farkındayım hissini verecek  bir eğitimci desteğine ihtiyacımız var.Önemli olan okul değil öğretmen. Danışmadığım uzman, rehber öğretmen, okumadığım çocuk pisikolojisi kitabı , deneyimlerinden yararlanmadığım kimse kalmadı.Ama öğretmenimizden bu konuda manen destek alamıyoruz.Asla hata kabul etmiyor.Artık bir veli olarak suçlanmaktan, çocuğumun çürük elma gibi nitelendirilip mimlenmesinden sıkıldım, bunaldım, yoruldum.Lütfen bunu bir anne hassasiyetinden ziyade  iyi bir  birey yetiştirmek isteyen  bir veli duyarlılığı olarak görün.Sonuçta bizlerin geride bırakabileceği en büyük değer iyi eğitim almış , ülkesine faydalı iyi birer birey.

Çevrimdışı uzo42

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.103
  • 1.231
  • Sosyal Bilgiler
  • 1.103
  • 1.231
  • Sosyal Bilgiler
# 28 Eki 2008 22:31:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlar  aranızda Adıyaman merkezde görev yapan var mı ? Adıyamana geleli 1 yıl oldu oğlum ikinci sınıfta  bir yerin yabancısı olunca ve evladı için en iyisini isteyen bir veli olunca akıl veren ve yönlendiren çok oluyor.Malesef  çok yanlışlar yaptık geçen sene oğlumuzu okula başlatırken ve okul seçerken.Şuan hem oğlum hem ben çok mutsuzuz.Oğlum okulu ve eğitimi sevmiyor.Çocuk eğitim konusunda kendine güvenini yitirdi.Okul değiştirmeyi düşünüyoruz ama bu çocuğun pisikolojisini iyice etkileyip iyice okuldan soğutacak diye korkuyorum. Lütfen bana yardım edin.Zaman geçtikçe sorunlar büyüyor çünkü.
Eğitimde okuldan çok öğretmen daha önemli bence çocuğun başarılı olmasında bence en önemli etken çocuğun öğretmenini ve arkadaşlarını sevmesidir.Çocuk öğretmeninden evde bahsetmezse arkadaşlarından bahsetmezse sorun var demektir.Çocuk okula heyecanla gelmeli öğretmenini gördüğünde yanına yaklaşmalı  öğretmen de aynı sevgiyi göstermeli Funda öğretmenim bence sorun anladığım kadarıyla sevgi sorunu gibi.Bu durumda ne yapmalı bilmem ama biraz daha sabredin bakalım diyorum bakarsınız çocuğunuz okula alışır, her şey düzelir.....inş.

Çevrimdışı peasant

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.005
  • 3.883
  • 1.005
  • 3.883
# 28 Eki 2008 22:32:29
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaşlar merhaba ben ilk kez giriyorum okuma yarışı konusundaki yazdıklarımız dikkatimi çekti.2. sınıfta dk.da kaç kelime okumalı biliyormusunuz.
'Okuma yarışı'kavramı bana biraz ters geliyor.Yine de sitedeki arkadaşlara özenip,bir kaç gün önceden 'okuma yarışı'yapacağımı söyledim.Nerden dedim,çocukları aldı bir telaş...zambak yayınları,Hücreleme yöntemi türkçe kitabından leylek ile kırlangıç parçasını okuttum.Çocuklar kan ter içinde kaldılar ve 40 kişilik sınıfın yarısı 40 kelime altında okudu.Galiba metin de biraz ağırdı.En iyi okuyan bir kaç öğrenci 56 kelime,en kötü okuyan ki çok şükür okuyor,15 kelime okudu.
Nerden duydularsa,okuma yarışının iyi bir şey olduğunu,hızlı okumanın bir maharet olduğunu zannetmişler.
Bir hafta sonra yine aynı kitaptan Atatürk ve çocuk parçasını,sadece okumanızı duymak istiyorum,diyerek ne kadar itiraz edilse de bir dakikalık zaman tutarak okutturdum.Parçadaki cümleler daha kısaydı.En kötü okuyan 40 kelime ,en iyi okuyanlar 105 kelime okudular. çocuklar,yarış havası olmadan,sıkılmadan,akıcı,duyulabilir bir sesle okudu.İlk defa gördüğü bir parçayı,sanki 5 defa okumuş gibi rahat rahat okudu.
Olması gereken budur.Okuma hızı tabi ki önemli.Öğrenciden,konuşma hızından hızlı okuma bekleyemezsiniz.Okuduğu anlaşılıyorsa,kendisi de anlıyorsa,teklemeden,dinleyenleri sıkmadan okuyabiliyorsa,bırakın kaç kelime okursa okusun.Yaşı büyüdükçe,konuşma becerisi geliştikçe okuma hızı da artacaktır.
Ben böyle düşünüyorum ve artık okuma yarışı yapmıyorum.

Çevrimdışı efsunkar13

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.729
  • 4.028
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.729
  • 4.028
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Eki 2008 22:40:45
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ertugdogan hocam haklısınız hemde sonuna kadar ama mesele öğretmenimizin aşırı mükemmelliyetçi oluşu ve öğrencileri birbirleri ile kıyaslaması.Öğretmenle pek diyolok yolumuz kalmadı.Gece 12 lere kadar ders çalışıyoruz , uzman desteğini biz alıyoruz, sınıf aşırı kalabalık 56 tane öğrenci var.Benim oğlum astım rahatsızlığı nedeniyle uzun yıllar tedavi gördü ve sırf bu yüzden okul öncesi eğitim alamadı dr. müsade etmedi.Daha önceki görev yerim Hakkari idi  ve sağlık olanaksızlıkları yüzünden 3 yıllık hizmet süremizin 1 yılı oğlum yanımda idi geri kalan 2 yıl ailemizin yanına göndermek zorunda kaldık sırf sağlığı için.Annane ve dede büyüttü diyebilirim oğlumu. Geçen sene biz ailece bir araya geldik ve çocuk aynı hafta okula başladı.Sosyal yönü ister istemez zayıf  çünkü sağlık sorunlarından ötürü ister istemez bazı sosyal çevrelerden mahrum kaldı.Çalışan bir anneyim çok yıprandık ailecek.Adıyamanda eğitime bakış biraz farklı .İsim yapmış okullar ve öğretmenler var ve bu okul ve öğretmenlere talep yoğun . Ben memuriyetim dolayısı ile 10 yılda 5 il dolaştım, memur kızı olarak daha önce gezdiğim iller ve öğrencilik hayatımda değiştirdiğim öğretmenleri saymıyorum bile.Ama buradaki gibi bir eğitim anlayışına hiç denk gelmedim .Her çocuğun farkı olduğuna ve her biri ile ayrı ayrı ilgilenmek gerektiğine inanan, arada bir çocuğu onore edip kendine güvenini tazeleyecek  ne bileyim en azından arada bir başını okşayıp ona senin bu sınıfta olduğunun farkındayım hissini verecek  bir eğitimci desteğine ihtiyacımız var.Önemli olan okul değil öğretmen. Danışmadığım uzman, rehber öğretmen, okumadığım çocuk pisikolojisi kitabı , deneyimlerinden yararlanmadığım kimse kalmadı.Ama öğretmenimizden bu konuda manen destek alamıyoruz.Asla hata kabul etmiyor.Artık bir veli olarak suçlanmaktan, çocuğumun çürük elma gibi nitelendirilip mimlenmesinden sıkıldım, bunaldım, yoruldum.Lütfen bunu bir anne hassasiyetinden ziyade  iyi bir  birey yetiştirmek isteyen  bir veli duyarlılığı olarak görün.Sonuçta bizlerin geride bırakabileceği en büyük değer iyi eğitim almış , ülkesine faydalı iyi birer birey.
Sıkıntınızı az çok anlayabiliyorum...biz de bulunduğumuz yere geçen sene geldik ve 3 ay gibi bir süre dediğiniz sıkıntılara benzer sıkıntılar yaşadık...Ama bizim sizin durumunuzdan farklı olarak yaptığımız bir tespit oldu...Belki mesleğin içinde olmaktan kaynaklanan bir avantajdı bu...Bulunduğumuz yerde isim yapmış bir öğretmenimiz olmasına rağmen oğlumu bu öğretmene vermedim...zaten duygusal anlamda yeni bir yere gelmiş olmanın sıkıntısını yaşarken ...hırslı bir öğretmenle karşılaşmasını istemedim bunun yerine daha kendi halinde bir sınıfta okuması uygun geldi...İlk senesinde 2-3 ay arkadaşsız kaldı...Sürekli hastayım bahanesi ile okula gitmek istemediğini söyledi..Babası ve ben okulunun ve öğretmenin bulunduğumuz yerdeki en iyi okul ve öğretmen olduğunu, zamanla arkadaşedineceğini sürekli vurguladık, endişelerini dile getirdiğinde dinledik...Öğretmeni ile sorun yaşasa bile özellikle ödev ve ek çalışmalara teşvik etmeyişi nedeniyle bunu öğretmenimizle hiç paylaşmadık ve ben evde takviye ettim...Şimdi sorun yaşamıyor, okul futbol takımına girdi...ayrıca kros takımında da görev aldı....Doğum gününe sınıf arkadaşlarının neredeyse yarısı katıldı...Kısacası sosyal yönüyle mutlu olmaya başladı...Ama dediğim gibi uzuncz bir süre kendimi çaresiz, kalbi buruk ve suçlu hissettim...
Sizin durumunuzda öğretmeniniz sahip olduğu ünü koruma hırsı içindedir.Bu nedenle de kalabalık sınıfta sorunları olabileceğini hissettiği öğrencimize uzak duruyor olabilir...Sizin tavrınızda çok önemli tabiii...Hissettiğiniz burukluğu ve yorgunluğu öğrenciye hissettirmemeniz gerekir...Ayrıca öğretmeniyle olan paylaşımlarınızda kendisine(öğretmene) verdiğiniz önemi ve sevgiyi bol bol belirtin...Bu durumda öğretmenin zaten yorgun ve hırsı yüzünden yıpranmış ruhunu okşar ve çocuğunuza dikkat etmesini sağlarsınız..50 nin üstündeki bir sınıf mevcudu öğretmenleri gerçekten yorar ve bazen bu tarz ince ve pedogojik anlamda duyarlı davranamayabiliriz...Siz öncelikle derin bir nefes alın sonra çocuğunuza,kendinize ve öğretmenize zaman verin...Her şey yoluna girecektir...

Çevrimdışı schlampig

  • Uzman Üye
  • *****
  • 407
  • 472
  • 407
  • 472
# 28 Eki 2008 22:47:25
ben de çocuklara okuma yarışması yapıyorum yapılması gerektiğini de düşünüyorum hocam ben şuan hızlı okuyorsam ilkokul temelimdendir diye düşünüyorum ama ben çocukları birbirleri ile yarıştırmak yerine kendileri ile yarışıyorum.bir önceki performanslarını geçmelerini istiyorum ama ben hadi yarış yapalım demedim asla onlar kitap okurken teker teker yanıma çağırıp okutuyorum o kadar hevesliler ki

Çevrimdışı Funda Anne

  • Üye
  • *
  • 30
  • 6
  • 30
  • 6
# 28 Eki 2008 22:47:42
uzo42 evet en büyük sorun sevgi ve ilgi eksikliği .O yaşta bir çocuk bile gerçek ve sahte arasındaki farkı hissedebiliyor. Bayram tatili dönüşü tüm sınıf gidip öğretmene sarılır öper iken  bizimki ayrık otu  gibi çekilmiş bir kenara öğretmen gidip zorla öpmüş.Diyor ki beni sevmiyor birde yalancıktan öpüyor , ben onun çocuğu değilim ki neden beni yalancıktan  öptü diye. Okuldan bahsetmiyor sormamıza bile izin vermiyor, sınıf arkadaşlarını sevmiyor çünkü bayram dönüşü bir rahatsızlık tatsız bir kaza atlattık ve öğretmen eve ziyarete geldi. Oğlum yan odada öğretmeninin yanına gelmek istemedi okulu özlemedim dedi. Öğretmen çocuğun onu dinlediğinin farkında olmadan güya bize tavsiyede bulunacak dediki arkadaşları çocuğu sordu  bende ufak bir kaza geçirmiş bu hafta evde dinlenecek dedim ama hazır o sınıfta değil iken hatırlatayım çocuklar arkadaşınız sorunlu bir çocuk o döndüğünde ona göre davranın arkadaşınıza.Benim oğlum öğretmeninin bu sözünü koridordan bizi dinliyormuş duydu.Diğer çocuklarda öğretmenin bu sözünün verdiği cesaret ile çocuğa daha kötü davranmaya başladılar.Okulda yaşadığı şeyleri unutsun ve takım ruhuna alışsın , sosyalleşsin diye basketbol kulübüne götürüyoruz birkaç haftadır.Orda hem enerjisini harcıyor hemde yaşıtları ile haşır neşir oluyor.Ama öğretmenimiz ve okulumuz hafta sonları kurs başlatmış.Ben çocuk daha fazla okuldan soğumasın enazından spor ile deşarj olsun diye yollamadım.Ama sınıfta başarılı olanlar ile olamayanlarında bak kursa gelsen bilirdin gelmediğin için bilemiyorsun diye eleştirildiklerinide duymaya başladım.Çocuk büyütmek nekadar zormuş.Kendimi hiç bukadar çaresiz ve yetersiz hissetmedim hayatım boyunca.

Çevrimdışı efsunkar13

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.729
  • 4.028
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.729
  • 4.028
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Eki 2008 22:56:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
'Okuma yarışı'kavramı bana biraz ters geliyor.Yine de sitedeki arkadaşlara özenip,bir kaç gün önceden 'okuma yarışı'yapacağımı söyledim.Nerden dedim,çocukları aldı bir telaş...zambak yayınları,Hücreleme yöntemi türkçe kitabından leylek ile kırlangıç parçasını okuttum.Çocuklar kan ter içinde kaldılar ve 40 kişilik sınıfın yarısı 40 kelime altında okudu.Galiba metin de biraz ağırdı.En iyi okuyan bir kaç öğrenci 56 kelime,en kötü okuyan ki çok şükür okuyor,15 kelime okudu.
Nerden duydularsa,okuma yarışının iyi bir şey olduğunu,hızlı okumanın bir maharet olduğunu zannetmişler.
Bir hafta sonra yine aynı kitaptan Atatürk ve çocuk parçasını,sadece okumanızı duymak istiyorum,diyerek ne kadar itiraz edilse de bir dakikalık zaman tutarak okutturdum.Parçadaki cümleler daha kısaydı.En kötü okuyan 40 kelime ,en iyi okuyanlar 105 kelime okudular. çocuklar,yarış havası olmadan,sıkılmadan,akıcı,duyulabilir bir sesle okudu.İlk defa gördüğü bir parçayı,sanki 5 defa okumuş gibi rahat rahat okudu.
Olması gereken budur.Okuma hızı tabi ki önemli.Öğrenciden,konuşma hızından hızlı okuma bekleyemezsiniz.Okuduğu anlaşılıyorsa,kendisi de anlıyorsa,teklemeden,dinleyenleri sıkmadan okuyabiliyorsa,bırakın kaç kelime okursa okusun.Yaşı büyüdükçe,konuşma becerisi geliştikçe okuma hızı da artacaktır.
Ben böyle düşünüyorum ve artık okuma yarışı yapmıyorum.

Okuma yarışı dediğimizde bunu bir yarış gibi algılıyoruz sorun bundan kaynaklanıyor belki de geçen sene de bu konuyla ilgili pek çok öğretmenimizin çok değerli görüşleri tartışıldı....Öncelikle bunun ne olduğu ne olmadığı en başından sınıfa anlatılmalı ve tabii uygulayan öğretmen tarafından da anlaşılmalı...
Okuma yarışı denilen olay heceleme döneminde kullanılan bir yöntemden sadece biridir aslında hecelemeden akıcı okumaya geçişi sağlar ve çocuk her okuyuşunda dakikada okuduğu kelime sayısını arttırmaya  çabalar...bunun yolunun bol bol okumak olduğu da önemle vurgulanır....Amaç hem akıcı okumayı  hem de bu yolla daha fazla kitap okumasını sağlamaktır.
İstenen sonuç elde edildiğinde ;( en azından istenen noktaya gelen öğrenciler için) bu uygulamanın amacı değişir...Yani artık dakikada okunan kelime sayısının yanısıra kelimeyi doğru ve tam okumak , okuduğu metindeki noktalama işaretlerine , vurguya dikkat etmeleri gerektiği belirtilerek değerlendirme yapılır....2. sınıf öğrencisinden dakikada 100 kelimenin üstünde okumayı beklemek zaten acımasızlık olur. 2. Sınıfta 70 civarı okusa ve dediğimiz kriterlere dikkat etse bizim için mükemmel bir sonuç olmalıdır... Öyle öğrenciler vardır ki dakikada 100 okur ama nefesi kesilir , hızlı okuyacağım derken kelime içindeki sesleri yutar, cümlenin ortasında daha önceki noktada durmadığı için duruverir...Bu istenen bir okuma değildir. Öğrenci doğal bir sesle ve akıcı okuyabilmeli...Yarış kelimesi onları huzursuz ediyorsa okuma oyunu denebilir...Ya da okuma düzeyi....daha sempatik bir isim bulabiliriz...

Çevrimdışı kralkurt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 388
  • 230
  • 388
  • 230
# 28 Eki 2008 23:23:39
Ya arkadaşlar ben hala anlayamadım hızlı okumamı yoksa okuduğunu anlayıp yorumlayabilmelimi.Bana göre hızlı okuma değilde okuduğunu hızlı anlama daha iyi olurdu.Bazı arkadaşların acelesi var gibi çocuk hızlı okusun da anlamasada yorumlamasada ifade edemesede olur mantığı yanlış bence.Çocuk tane tane okumalı okuduğunu anlamalı vurgulamalı.Ozaman okuma amacına ulaşmış olur.

Çevrimdışı sarmal

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 137
  • 312
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 137
  • 312
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Eki 2008 00:12:16
Peasant öğretmenimiz okuma yarışı konusunda kendi somut tecrübelerini aktarmış ve bir kez daha görmüş ki doğal ritmi bozulmayan, dikkatlerin üzerinde olmadığı, az kelime okurum telaşı ve kaygısı taşımayan öğrencilerden daha iyi verim alınıyor. Sitedeki bütün öğretmenlerin aynı bakış açısıyla öğrenciye yaklaşması ve önümüzdeki günlerde yarışın 'En fazla hızlı okuyan benim sınıftan yarışına' dönüşmemesi gerekir ki bu sadece övüngenlik getirir bize. Öğretmenimize denenmişi bir daha denememe kolaylılığını sağladığı için teşekkür ediyorum.

Çevrimdışı oznrl

  • Uzman Üye
  • *****
  • 291
  • 555
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 291
  • 555
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 Eki 2008 00:22:49
okuma yarışını "yarış" kategorisinde öğrencilere açıkladım. "beden eğitimi dersinde koşu yarışı yapıyoruz.bu bir yarış.ama koridorlarda, sınıfta ya da evden okula giderken yürüyoruz. eğer koşarsak düşebiliriz, ya da bir başkasına çarpabiliriz. okuma yarışı da bunun gibi. ayda bir kere yarışacağız. antreman yapan kazanır. ama ders esnasında veya serbest okuma döneminde yavaş ve anlayarak okuyacağız. yoksa hata yapabiliriz." şeklinde açıkladım. ayrıca okuma yarışında en hızlı okuyanı belirlediğimiz gibi, dersteki metinleri okurken en anlamlı, en vurgulu okuyan öğrenciyi de sınıfça seçiyoruz. hatta en gür sesli okuyanı bile belirliyoruz. öğrencilere iyi izah edersek okuma yarışının olumsuz etkilerini yaşamayız diye düşünüyorum.
fikir beyan eden herkese çok teşekkkürler.
cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.

Çevrimdışı pekmez

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 88
  • 17
  • 88
  • 17
# 29 Eki 2008 00:25:12
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ertugdogan hocam haklısınız hemde sonuna kadar ama mesele öğretmenimizin aşırı mükemmelliyetçi oluşu ve öğrencileri birbirleri ile kıyaslaması.Öğretmenle pek diyolok yolumuz kalmadı.Gece 12 lere kadar ders çalışıyoruz , uzman desteğini biz alıyoruz, sınıf aşırı kalabalık 56 tane öğrenci var.Benim oğlum astım rahatsızlığı nedeniyle uzun yıllar tedavi gördü ve sırf bu yüzden okul öncesi eğitim alamadı dr. müsade etmedi.Daha önceki görev yerim Hakkari idi  ve sağlık olanaksızlıkları yüzünden 3 yıllık hizmet süremizin 1 yılı oğlum yanımda idi geri kalan 2 yıl ailemizin yanına göndermek zorunda kaldık sırf sağlığı için.Annane ve dede büyüttü diyebilirim oğlumu. Geçen sene biz ailece bir araya geldik ve çocuk aynı hafta okula başladı.Sosyal yönü ister istemez zayıf  çünkü sağlık sorunlarından ötürü ister istemez bazı sosyal çevrelerden mahrum kaldı.Çalışan bir anneyim çok yıprandık ailecek.Adıyamanda eğitime bakış biraz farklı .İsim yapmış okullar ve öğretmenler var ve bu okul ve öğretmenlere talep yoğun . Ben memuriyetim dolayısı ile 10 yılda 5 il dolaştım, memur kızı olarak daha önce gezdiğim iller ve öğrencilik hayatımda değiştirdiğim öğretmenleri saymıyorum bile.Ama buradaki gibi bir eğitim anlayışına hiç denk gelmedim .Her çocuğun farkı olduğuna ve her biri ile ayrı ayrı ilgilenmek gerektiğine inanan, arada bir çocuğu onore edip kendine güvenini tazeleyecek  ne bileyim en azından arada bir başını okşayıp ona senin bu sınıfta olduğunun farkındayım hissini verecek  bir eğitimci desteğine ihtiyacımız var.Önemli olan okul değil öğretmen. Danışmadığım uzman, rehber öğretmen, okumadığım çocuk pisikolojisi kitabı , deneyimlerinden yararlanmadığım kimse kalmadı.Ama öğretmenimizden bu konuda manen destek alamıyoruz.Asla hata kabul etmiyor.Artık bir veli olarak suçlanmaktan, çocuğumun çürük elma gibi nitelendirilip mimlenmesinden sıkıldım, bunaldım, yoruldum.Lütfen bunu bir anne hassasiyetinden ziyade  iyi bir  birey yetiştirmek isteyen  bir veli duyarlılığı olarak görün.Sonuçta bizlerin geride bırakabileceği en büyük değer iyi eğitim almış , ülkesine faydalı iyi birer birey.
öyle bireyler için öncelikte evladınızın yanında olmalıydınız.kızmayın ama sanırım bunda çok büyük hata yapmışsınız.sağlık durumundan tayın hakkınız var biliyorsunuz.ama öğretmeniniz de hatalı sanırım.ben de kızıyorum hata kabul etmez arkadaşlara ama benim bulunduğum yerde de aynı sorunlar var.Adıyamana has bir bakış açısı değil okul seçmek.çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin öyle kabul eden bir arkadaş arayın.öğretmeninin karakterine bakın.okuluna değil.şunuda söyliyim ama lütfen dikkate alın.iyi okuyup yazmasını iyi problem çözmesini o kadar önemsemeyin.hatta bırakın tembel olsun ama önce psikolojisine dikkat edin.onu sevecek bir öğretmene verin.ilerde o çok başarılı olacaktır garanti veriyorum size.çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin kıyaslamayın.çok zeki olmasada sevin ve yanında olun.öğretmenine de bunu hissettirin.yaramaz da olsa tembel huysuz başarısız ne olursa olsun biz onu seviyoruz.elinizden geleni yapın deyin.yani hissettirin.yanlış anlamayın sizi eleştirmek istemem ama bir öğretmen ve anne olarak söylüyorum.çocukları seviyorum çünkü..iyi olmalarını istiyorum.onu her şekilde sevdiğinizi kabul ettiğinizi gösterin.sürekli hastalığını diğerlerinden farklı olduğunu düşündürüyorsunuz gibi geldi.yanılıyorsam da bağışlayın...

Çevrimdışı kralkurt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 388
  • 230
  • 388
  • 230
# 29 Eki 2008 00:42:58
Okumanın adını yarışla birleştirirsek çocuklarda anlama yeteneğini köreltmeye yönelik çalışmış oluruz.Çocuklar ileriki yıllarda hızlı okurlar ama okuduğunu anlamaz ve ifadeden yoksun olurlar.Okuma yarışı şeklinde değil ama okuma hızlarını artırıcı çalışmalar yapmak daha mantıklı olur kanaatindeyim.

Çevrimdışı Funda Anne

  • Üye
  • *
  • 30
  • 6
  • 30
  • 6
# 29 Eki 2008 00:44:56
Bölge zorunluluğumuz vardı ve o süre zarfında tayin isteme şansımız yoktu malesef.Ben ve eşim eğitimci değiliz maliyeciyiz ve bizim teşkilatta bazen 657 dahilindeki uygulamalar çok katı kurallara bağlı olduğundan  çok uğraşmamıza rağmen tayin konusunda başarılı  olamadık.Biliyorum bu hem çocuk hemde benim açımdan çok büyük bir eksiklik ama bir anne olarak çocuğumun o dönemdeki sağlığının herşeyden önemli olduğuna  sizde kanaat edersiniz  sanırım.Astım sorunu okul öncesinde 4 yllık bir tedavi ile atlatıldı  Allaha şükür alerjik değildide kurtuldu yavrum.Yani şu an sağlık problemi yok.Aksine çok zeki bir çocuk  ve her ne olur ise olsun her haliyle benim evladımdır ve ben hayatta ne kendi çocuğumu başkası ile kıyaslarım ne de başkasının kıyaslamasını hoş  görürüm.Sonuçta her çocuk başlı başına bir dünya .Her biri ayrı bir kişilik ve bireyEğitim hayat boyu devam edecek  uzun bir süreç ve ben en iyisini yapmaya çalışıyorum.Ben eğitim sürecimi düşündükçe ne orta okul ne lise ne de ünüversite hayatımdaki  öğretmenleri pek hatırlamıyorum.Taktir edersiniz ki ilkokul öğretmenleri insanın hayatı boyunca unutamadığı ve en çok etkilendiği insanların başında geliyor.Bende doğal olarak oğlumun hayatının ilk yıllarında iyi insanların, özverili  ve sevecen insanların elinde yetişmesini  istiyorum.Sonuçta  bilgi nasıl olsa verilir önemli olan  kendi ile barışık ve sevgiyle büyüyen çocuklar yetiştirmek.Bu çocuk okul çağına gelince sadece anne baba sevgisi ile hallolacak birşeyde değil. Bu yaşta çocuğun en çok etkilenip örnek aldığı kişiler siz öğretmenlersiniz.Sonuçta siz iyi yetiştirdiğiniz bir çocuğu kurtarırsınız o çocuk gün gelir tüm dünyayı kurtarır.

Çevrimdışı boranboran

  • Uzman Üye
  • *****
  • 262
  • 243
  • 262
  • 243
# 29 Eki 2008 01:07:47
    Okuma yarışı adı altında çoğumuz öğrencilerimizin okuma hızlarını ölçeriz ...
uzmanlar okuma yarışlarındaki olumsuz sonuçların öğrencilerin ruhunda derin  yaralar açtığını belirtmektedir. Daha önceki yazılarda da belirtildiği gibi okuma yarışı değilde okuma hızını ölçme etkinliği yapılacağını belirtmenin daha yararlı olacağını düşünüyorum ... Tabiki okumanın anlaşılır ve vurguların yerinde yapılması önemlidir.
    Bu nedenle okuma satleri önemlidir.Kalabalık sınıflar bu açıdan bir dezavantaj olabilir. Bu konuda öğretmen, veli işbirliği ile okuma takiplerinin yapılması sağlanmalıdır. Daha çok kitap okumaları için velilerin hediye olarak kitap almalarının önemi anlatılmalı .
     Şunu her zaman öneririm velilere, evde çok basitte olsa öğrenciye ait bir kitaplığının olmasını sağlamak gerektiğini söylerim.Ayrıca öğrenciler drama çalışmalarından çok hoşlanırlar . Haftada bir sınıf kitaplığımızdan öğrencilerle seçtiğimiz bir kitabı onlara örnek bir okumayala ses tonu, vurgulara dikkat ederek okuyorum. Çok hoşlarına gidiyor. Okuma sonunda hikaye ile ilgili sorular sorarak
çalışmalarımızı değerlendiriyoruz.
      Günümüz öğrencileri artık bilgisayar çocukları onlara okumayı sevdirmek oldukça uğraş ister. Kitap okuma kurdu çalışma kağıdı hazırlamıştım . içindeki etkinlikler ilgilerini çekmişti. Piyasada kitap kurdu kitaplarda var biz kitaptakileri biraz daha sadeleştirerek hazırladık Şu an bilgisayarımda bulamadım , bulunca gönderirim. Öğrenciler yarışmalı oyunları seviyorlar,daha önce de bir arkadaşımızın belirttiği gibi öğrencinin kenisini aşmasının dahaönemli olduğunu belirtmede yarar vardır.  8)



    

Çevrimdışı Funda Anne

  • Üye
  • *
  • 30
  • 6
  • 30
  • 6
# 29 Eki 2008 01:17:07
Herkese iyi geceler diliyorum.Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun tüm ulusumuza.Sitenize bugün kayıt oldum belki sebep kendi çıkmazlarıma çıkar yol bulmaktı  ama her ne sebep ile olur ise olsun  sizlerle birşeyler paylaşmak  ve bilgi ve tavsiyelerinizden faydalanmak inanın beni uzun zamandır içine düştüğüm çaresizlik duygusundan kurtardı.Sizlere okur iken tüylerimi diken diken eden bir yazıyı iletmek istiyorum.Emekleriniz ve  eğitimci olarak çabalarınızdan dolayı teşekkürler.Sevgiyle kalın.

Aylin Kotil, Cumhuriyet Gazetesi- 23 Mayıs 2004

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:

Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını, ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını , ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona. Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı. .. Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.

Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı... "İstemiyorum" , "hayır" demeyi öğret ona, istediğinde ise "istiyorum" demeyi, Sevdiğinde ise "seni seviyorum" diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı ... Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını, İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...

Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona... 
 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK