Atatürk Diyor Ki;

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2012 06:06:36
Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2012 06:07:17
 Tam bağımsızlık denildiği zaman, tabii, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, vs. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik kasdolunmaktadır

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2012 06:07:46
Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2012 17:09:29
ER'İN MENDİLİ
Bir akşam uzun süre didişen, uğraşan iki erden birinin yüzünü sildiği mendil gözüne ilişmişti. Bu işlemeli ve göz alıcı yağlığı isteyerek ere sordu:
- "Bunu nereden aldın?"
Bu ansızın sorulan soru karşısında şaşıran kahraman Türk çocuğu, sıkılarak karşılık verdi:
- "Yavuklum gönderdi, Atatürk!"
Büyük kayıplar karşısında bile ağladığı görülmeyen, acı duyguları içinde gizleyen Büyük Şef, bilmem neden, o anda sarsılmıştı; dolan mavi gözlerinden iri damlalı yaşlar dökülüyordu. Er'in demin yüzünden akan terleri sildiği bu mendille o da gözyaşlarını silmişti.

Prof. Naim Hazım ONAT

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 23 Mar 2012 18:22:17
Kültür okumak anlamak görebilmek görebildiğinden mâna çıkarmak uyanık davranmak düşünmek zekâyı terbiye etmektir.
 
M.Kemal Atatürk

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Mar 2012 07:04:00

"Atatürk, dünya üzerinde yeni bir devir açmış bir insandır. Ben, O'nun Türk kadınlarına hak vererek ve bir ülkede anayı, yakışır olduğu yüceliğe eriştirerek Batı'ya ders verdiğini nasıl unuturum."

(Uluslararası Kadınlar Birliği Delegesi, Prenses Aleksandrina)

 

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 24 Mar 2012 12:24:14
MUSSOLINI

İnönü İtalya'ya resmi bir ziyaret yapacağı vakit, Atatürk,
— Sen Türkiye'nin Başvekili'sin. Mussolini de resmen İtalya'nın Başvekili'dir. Arada hiçbir fark tanımayacaksınız, demişti.
Yolda idik. İlk verilen programda Mussolini istasyona gelmiyordu. İnönü Roma'da yerleşince karşılıklı ziyaretler yapılacaktı. Türk Heyeti eğer program değişmezse yarı yoldan memlekete dönüleceğini İtalyan protokolcülerine haber verdi. Trende bir telaştır gitti. Roma'ya vardığımız zaman İtalyan Başvekili Mussolini, sırtında jaketayı ve başında silindir şapkası ile Türkiye Başvekili'ni bekliyordu.

Falih Rıfkı ATAY

Çevrimdışı denizgülten09

  • B Grubu
  • 692
  • 888
  • 692
  • 888
# 24 Mar 2012 12:27:50
Atatürk bu günlerimizi görseydi, ya da önceden kestirseydi muhtemelen hiçbir şey demezdi....

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 24 Mar 2012 16:19:20
HATAY

Hatay için Fransızlarla yapılan görüşmelerin bir bölümünde Atatürk, apansız bir kararla Güneye doğru epeyce gösterişli bir geziye çıkmıştı. Bundan bazı kişiler kuşkuya düşmüş, Türkiye'nin Fransa ile silahlı bir anlaşmazlığa sürüklenmesi olabilirliğinden söz etmeye başlamışlardı. Kendisine kuşkuları ve söylenenleri arz ettim; gülümsedi:
- Ne ilgisi var efendim, dedi. Bu benim şahsi meselemdir. Durumu Büyükelçiye ta başlangıçtan beri açıkça anlattım. Dünyanın bu durumunda, böyle bir meselenin Türkiye ile Fransa arasında bir anlaşmazlığa varacağı kesin olarak söz konusu değildir. Fakat ben, bunu da hesaba kattım ve kararımı vermiş bulunuyorum.
Eğer ufukta, bu yolda binde bir olasılık belirirse, Türkiye Cumhurbaşkanlığından ve hatta Büyük Millet Meclisi üyeliğinden çekileceğim ve bir fert olarak bana katılacak birkaç arkadaşla beraber Hatay'a gireceğim.
Oradakilerle el ele verip mücadeleye devam edeceğim.

Hasan Rıza SOYAK

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Mar 2012 18:43:45
"Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O'nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik."

(İkbal, Pakistan Millî Şairi)

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 Mar 2012 07:24:10
Ankara`da kaldığım müddetçe yaptığım müşahede şuydu ki, her huzuruna çıkan muhakkak onun tesiri altında kalıyordu. Bir defasında, onunla mühim müzakerelerde bulunmuş olan Yunan devlet adamı Venizelos`tan aynen şu sözleri dinlemiştim:

-Çok büyük bir adam. Bu kadar geniş fikirli bir asker daha tanıdığımı hatırlamıyorum. Hükûmet ve devlet işlerindeki vukufu sonsuz.

Mustafa Kemal hakikaten fiilin en geniş manasıyla "hükmetmişti". Vekillerden herhangi biri konuştuğu, şu veya bu mesele hakkında fikir yürüttüğü zaman Gazi`yi dinliyormuş gibi olurdum. Vücudu orada olmamakla beraber, fikrî varlığı her yerde hazır ve nazırdı...

Mustafa Kemal`in bilhassa ikna etme kabiliyeti şayanı dikkatti. Konuşmaları ne kadar uzun sürerse sürsün, samimî manâda kimsenin canı sıkılmazdı... Hatta muhaliflerinden birinin:

-Bu şekilde iki üç gün üst üste, konuşsa beni bile ikna edecek,dediği rivayet edilmişti.

Kont de CHAMBRUN (1)

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 27 Mar 2012 00:37:52
ÇOK GELMEZ Mİ?

Mustafa Kemal, Arıburnu Kumandanı'dır. İngilizler Anafartalar'a çıkmışlardı. Durum buhranlı ve çok tehlikeliydi. Mustafa Kemal, Başkumandan Yardımcısı Enver Paşa'ya doğrudan doğruya müracaata mecbur kalıyor. Kendisini tatmin eden bir cevap alamıyor. O sırada karargâhı Yalova'da bulunan Liman von Sanders Paşa, telefonla Mustafa Kemal'i arıyor. Konuşmaya yardımcı olan Genelkurmay Başkanı Kâzım Bey'dir. Liman von ders'in sorduğu soru şudur:
— Durumu nasıl görüyorsunuz, nasıl bir çare tasarlıyorsunuz?
— Durumu nasıl gördüğümüzü çoktan size iletmiştim. Çareye gelince: Bu dakikaya kadar çok müsait çareler vardı. Fakat bu dakikada bir tek çare kalmıştır...
Liman Von Sanders soruyor:
— O çare nedir? Cevap kesindir:
- Bütün kumanda ettiğiniz kuvvetleri emrime verin Çare budur!...
Cevap alaylıdır:
— Çok gelmez mi?
- Az gelir!...
Ve telefon kapanıyor.
Pek kısa bir süre sonra olaylar, Liman Von Sanders Paşa'yı, kumanda ettiği kuvvetleri Mustafa Kemal'in emri altına vermeye mecbur etmiştir.

Niyazi Ahmet BANOĞLU

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2012 07:23:25
23 Nisan “Çocuk Bayramı”

Meclisin açıldığı günün (23 Nisan 1920) akşamı yatsı vaktinden evvel Yunus Nadi, Mahzar Müfit, Ruşen Eşref, Fethi Beylerle Hoca Feyzullah Efendi ve ismini hatırlayamadığım birkaç milletvekili Direksiyon binasında toplanmışlar, Atatürk ile sohbet ediyorlardı. Bu konuşmalar arasında bir milletvekili:

-Paşam, bu güzel günün adını henüz koymadık, bir ad koyalım, dedi.

Bunun üzerine Atatürk, yarı karanlık odada koltuğunda doğrularak:

-İşgal kuvvetlerini nasıl olsa atacağız. Fakat karşımızda altı yüz senelik bir imparatorluğun dağılmış da olsa bir hükümeti duruyor. Onun karşısında Meclisimiz çocuk sayılır. Onun için bugünün adına “Çocuk Bayramı” diyelim. Büyüsün ve kendi zaferini kendi ilan etsin, buyurdular.

Atatürk’ün bu sözleri oturanların alkışları ve tasvipleriyle karşılandı. Böylece 23 Nisan Meclisin açılma günü, Çocuk Bayramı olarak kabul ve ilan edildi.

Ali Metin

(Atatürk’ün Emir Çavuşu

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.793
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2012 07:04:19
Atatürk’ün Coğrafya Dersinde Türkiye Haritasını Çizdirmesi

Samsun Lisesi’nde Coğrafya dersine girmesi ile ilgili hatırayı da Eflatun Cem Güney şöyle anlatıyor:

Gazi, bu yurt gezilerinden birinde Samsun’a uğramıştı. Lise’de sınıflara girip çıktı. Hasan Ali Yücel Bakanlık Müfettişi, ben de o Lise’nin bir idarecisi olarak emirlerinde bulunuyorduk.

Coğrafya dersinde çocuklardan birine yurt (Türkiye) haritası çizdirdi. Çocuk kendisine inanan bir rahatlıkla tebeşiri yürüttü ve umulmadık bir çabuklukla yurt haritasını yazı tahtası üzerinde çizileştirdi.

Gazi, şöyle bir baktı. Sonra tatlı, yumuşak bir sesle:

—Oğlum, dedi; şu senin haritada bin yıllık bir yurt parçası sınırlarımızın dışında kaldı.

Bu tomurcuk yavrunun körpe zekâsı, bir çift mavi gözle kamaşmıştı. Bilerek, bilmeyerek tebeşiri uzattı. Gazi de çocuğun titreyen parmaklarından aldı ve güney sınırlarımızı düzeltti. Herkes göz kulak kesilmişti. Çizdiği sınır Hatay topraklarından geçiyordu.

Çocuğa döndü:

—Böyle olmayacak mı? dedi.

Bu küçük çocuk, büyük bir cevap verdi:

—Sınırlarımız çizdiğiniz yerden geçer.

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.551
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2012 20:11:52
FRANSA DOSTLUĞU

1933 yılında Ankara Erkek Lisesi'nde sınava giren çocuklardan biri sorulan bir soruya şöyle karşılık vermişti:
— Fransa ile olan geleneksel dostluğumuz...
Atatürk, derhal sözü keserek sormuştu:
— Hangi geleneksel dostluk, bu da nereden çıktı, kim söyledi bunu?
O zaman coğrafya öğretmeni ayağa kalkarak 'Ben söyledim Paşam' diye onun hiddetini azaltmaya çalışmıştı. Bana dönüp 'Sen söyle tarih hocası' deyince, hemen ayağa kalkarak cevap vermiştim.
— Paşam, ortada bir geleneksel dostluk yoktur. Yalnız ortak hareketlere Fransız yazarları geleneksel dostluk niteliğini vermişlerdir. Örneğin Kırım Savaşı'nda olduğu gibi...
— Aferin, bu gerçekten böyledir. Acınarak söylüyorum Türk'ün geleneksel dostu yoktur. Çıkarlar ortak olunca Avrupalılar buna hemen 'geleneksel dostluk' ismini vermişlerdir, demişti.

Kemal ARIBURNU

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK