ilk babamdan duydum bu sözü...
kurban olurum sana!..
insanlar gördüm sonra...birbirini sırtından vuran, parçalayan, işine geldiğinde insanın ulaşabileceği son nokta olup işine gelmediğinde özüne dönen, çamurlaşan insanlar...
terkedildim, terk ettim, kırıldım, kırdım...
her bir şeyi yaptım... denedim... oldum... oldurdum... öldüremedim ama... ne kendimi ne de başka bir şeyi...
sevgi sözcükleri söyledim... sevgi sözcükleri duydum... hiç kimse kurban olurum sana demedi ama... en son bi duyar gibi oldum, onda da ilk fırsatta kurban olunmadığını/olunamayacağını anladım...
artık insanlar birbirilerine kurban olmuyor dedim sessizce...bir gece vakti herkese ve her şeye kızıp bağırırken...sessizce...artık insanlar birbirilerini onurlu bir şekilde sevmiyor...öyle yoruldum, öyle bıktım ki dedim sonra...bu da sessizceydi...sadece kendim duydum...
yeni bir varoluş arzuluyorum dedim sonra, son ses bağırarak... sevmedim bu tiyatroyu, filmi, romanı...yenisi lazım bana...bu oyunda, filmde, romanda kimse kimseye kurban olmuyor...kimse kimseyi kurban olacak kadar sevmiyor...
ve sonra...
''kurban olurum sana'' demeye başladım çok sevdiklerime...
söylemeliydim/söylemeliyim...
yoksa birine kurban olacak kadar çok sevmeler yok olacak ben de söylemezsem...
ben son temsilcisiyim kurban olacak kadar sevmelerin...sevenlerin...