Niçin ıstırabımızı,cehaletimizi ve mutsuzluğumuzubırakamıyoruz?
Istırap senin egonu besler ve saadetse basitçe egosuz olma halidir.Sorun budur, sorunun can alıcı noktası budur.Bu nedenle insanlara çok zor gelir.Istırap seni insanların ilgisini çekebilir hale getirir. Ne zaman perişan bir halde olursan sana ilgi gösterilir,sempati duyulur.Herkes sana özen göstermeye başlar.Mutsuz olduğunda boyun eğersin.Toplum buna bayılır, insanlar sanasaygı duyar, çok büyük bir saygınlığın olur.Hiç kimse mutlu bir insandan hoşlanmaz çünkü mutlu bir insan diğerlerinin egosunu incitir.Diğerlerişöyle düşünmeye başlar: "Yani sen şimdi mutlu oldun ama hepimiz biz hâlâ karanlıkta, ıstırap içerisinde ve cehennemde sürünüyoruz.Mutsuzoldukları için de tüm coşkunun karşısındadırlar,lanetlerler.Şayet mutsuzsan daha çok arkadaşın olacaktır. Bu çok garipbir dünyadır, bir şeyler kökten yanlıştır onda. Bu böyle olmamalıdır, mutlu insanın daha çokarkadaşı olmalıdır. Fakat mutlu ol ve insanlar seni kıskansınlar: artık arkadaşça davranmazlar.Nasıl mutlu olunacağını öğren, mutlu insanlara saygı duymayı öğren ve mutlu insanlara daha çok ilgi göster. İnsanlığa büyük bir hizmet olur bu. Mutsuzinsanlara çok fazla sempati duyma. Bir insan ıstırap çekiyorsa yardım et ama sempati duyma. Ona perişanlığın değerli bir şey olduğu fikrini aşılama.Karmaşa şuradadır; ta çocukluğundan beridir mutlu olmana, coşku dolu olmana, neşeli olmana izin verilmedi.Hiçbir neden olmadan coşku dolu olmanın manyaklık olduğununöğretildiği delirmiş bir toplumda büyütüldün.Sadece bir hatırlama.. sadece toplumun seni maruz bıraktığı aptalca fikirlerin dışına çıkmak. Bunu anlarsan, tam şu an bu olabilir.Çünkü tam şu an görebilirsin ki mutsuzluk yok, keder yok. Sessizsin, yokluğun kapısında duruyorsun; içeri doğru bir adımcık daha ve binlerce hayat boyudur seni beklemekte olan hazineyi bulmuşsundur
Alıntı